bir ebeveynin çocuğuna yapacağı en büyük iyilik
vicdanlı, merhametli, ahlaklı, öğrenmeyi seven, saygılı ve sevgili çocuk yetiştirmek. keşke herkes çocuğunu böyle yetiştirse, o zaman dünyada kötülük kalmazdı.
devamını gör...
kuşumun ötmeye başlaması
hayırlı olsundur. ötmeyen kuşa da kuş demem zaten. neyse ki o artık bir kuş.
devamını gör...
anneler günü
tüm annelerin günü kutlu olsun sözlükçüğüm. annesi hayatta olmayanlara da sabırlar diliyorum.
en azından senede bir günü, kendini özel hissetmek isteyen annelere çok görmeyin derim ben. her kadın eşit sartlarda değil bunu unutmayın. hiç bir şey yapmanıza gerek yok gidin sarılın annenize hala hayattaysa, azıcık mıncıklayın, iki şımartın..
her günü annenizle mutlu geçirmeniz dileğiyle.
en azından senede bir günü, kendini özel hissetmek isteyen annelere çok görmeyin derim ben. her kadın eşit sartlarda değil bunu unutmayın. hiç bir şey yapmanıza gerek yok gidin sarılın annenize hala hayattaysa, azıcık mıncıklayın, iki şımartın..
her günü annenizle mutlu geçirmeniz dileğiyle.
devamını gör...
yazarların engellediği yazarlar
nick vermeyeyim de daha kullanılabilir bir sözlük için arada birilerinin başlıklarını engellemek lazım. gerçekten bak.
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
misal ben sol frame'de neden hep tecavüz, cinayet, cinnet var diye kafayı yerken bu tarz başlıkları genelde bikaç kişinin açtığını fark ettikten sonra sözlük benim için daha verimli olmaya başladı.
ülkede yaşanan olayı buraya taşımış kardeşim adam suçu kendisi mi işlemiş sanki diyebilirsiniz. haklısınız da. sizi de engellerim.
napalım? psikologların seansı 250den başlıyor. bi de psikolojiyi mi bozalım yani?
devamını gör...
hollywood undead
nefis şarkıları olan bir amerikan müzik grubu. rap- rock arası bir tarzları vardır. her albümlerinden önce albüm içerisinde yer alan şarkıları belirli bir süre ara ile single olarak çıkmakta ve albümün adeta reklamı yapılmaktadır.
grup üyeleri, aralarında sabıkası olan, ailesi ile gezdiği zaman yaptıkları müzik nedeni ile rahatsız edilmek istemeyen ve gerçekten çirkin olduklarını düşünen insanlardan oluştukları için maske takarlar. 2017 yılında yaptıkları five albümünde maskelerini yavaş yavaş çıkartmaya karar vermiş ve bu albüm için çekilen kliplerde hem maskeli hem maskesiz olarak yer almışlardır. bu albümle birlikte sahne isimlerinin yanında (alıntı içerisinde tırnak içersinde verilen isimler) kendi isimlerini de kullanmaya başlamışlardır. 2017 yılında çıkan five albümünün lansmanları sırasında gruptan ayrıldığını açıklayan kurucu üye da kurlzz'e albümde kredi verilmemesi ve bu albüm ile maskelerini çıkartmaya başlamaları arasında aslında maske kullanma ve anonimlik konusunda en katı üyenin da kurlzz olduğu dedikodularına neden olmuş ancak resmi bir açıklama yapılmamıştır.
grubun aktif üyeleri:
jorel "j-dog" decker – vokal- gitar-bass-klavye (2015-günümüz))
dylan "funny man" alvarez – vokal (2005–günümüz)
george "johnny 3 tears" ragan – vokal (2005–günümüz); bass (2013–günümüz)
jordon "charlie scene" terrell – vokal, gitar (2005–günümüz)
daniel "danny" murillo – vokal (2009–günümüz); klavye , programming (2011–günümüz ); gitar, bass (2013–günümüz)
grubun eski üyeleri:
jeffrey "shady jeff" phillips – vokal, klavye (2005–2007)
aron "deuce" erlichman – vokal, bass, klavye (2005–2009)
matthew "da kurlzz" busek – vokal, bateri, vocals, drums, perküsyon (2005–2017)
alıntı kaynakça
grup üyelerinin hepsi hem solist hem şarkı yazarı olarak da görev aldığından her albümünde çok farklı tiplerde şarkılar bulunmaktadır. gruptan ayrılan ve yeni gelen üyeler ile grubun tarzı her albümde değişmektedir.
özellikle charlie scene ve johnny 3 tears arasındaki fark çok barizdir.
charlie scene'in tarzı eğlenceli ve her daim kafası güzel bir parti çocuğu modundadır.
johnny 3 tears genelde daha depresif ve daha karanlık şarkılar yazmaktadır.
her albümde eğlenceli, partilemekten ve sarhoş olmaktan bahseden en az bir şarkı varken, en az bir depresif şarkı, en az bir dünyaya savaş açtık, en iyisi biziz modunda şarkı vardır. örneğin american tragedy albümünde gangsta sexy, s.c.a.v.a. ve lights out * şarkılarında bu fark çok net görülebilir, aynı şekilde notes from the underground albümünde, dead bite, medicine ve kill everyone şarkıları, ve day of the dead albümünde * war child, let go ve how we roll şarkıları ile bu farklar görülebilir.
gruptan, söylenene göre, turnede çok içtiği için konsere çıkamayan ve bu nedenle atılan deuce daha sonra müzik kariyerine kendi başına devam etmiştir. daha çok diss ve toplum sorunları üzerine öfkeli şarkılar yapmaktadır. söylenene göre deuce gruptan ayrıldıktan/ atıldıktan sonra da kurlzz ile iletişimini kopartmamış ve arkadaşlığına devam etmiştir.
bana soran olursa * deuce'un gruptan ayrılması hem grup için hem de kendi için en iyi hareket olmuştur. danny ile hollywood undead ayrı bir ritim kazanmıştır. özellikle day of the dead albümü danny'nin kariyerinin en iyi işidir. *
bu kadar gruptan konuştuktan sonra favori şarkılarımı paylaşmazsam olmaz, dikkat edin tarzları biraz ağır ve tabiki bol küfürlü *
en sevdiğim şarkılarından biri, intihardan bahsederken bu kadar neşeli olunmaz ki canım;
danny'nin en iyi işlerinden biri;
deuce zamanından depresif bir şarkı
grup üyeleri, aralarında sabıkası olan, ailesi ile gezdiği zaman yaptıkları müzik nedeni ile rahatsız edilmek istemeyen ve gerçekten çirkin olduklarını düşünen insanlardan oluştukları için maske takarlar. 2017 yılında yaptıkları five albümünde maskelerini yavaş yavaş çıkartmaya karar vermiş ve bu albüm için çekilen kliplerde hem maskeli hem maskesiz olarak yer almışlardır. bu albümle birlikte sahne isimlerinin yanında (alıntı içerisinde tırnak içersinde verilen isimler) kendi isimlerini de kullanmaya başlamışlardır. 2017 yılında çıkan five albümünün lansmanları sırasında gruptan ayrıldığını açıklayan kurucu üye da kurlzz'e albümde kredi verilmemesi ve bu albüm ile maskelerini çıkartmaya başlamaları arasında aslında maske kullanma ve anonimlik konusunda en katı üyenin da kurlzz olduğu dedikodularına neden olmuş ancak resmi bir açıklama yapılmamıştır.
grubun aktif üyeleri:
jorel "j-dog" decker – vokal- gitar-bass-klavye (2015-günümüz))
dylan "funny man" alvarez – vokal (2005–günümüz)
george "johnny 3 tears" ragan – vokal (2005–günümüz); bass (2013–günümüz)
jordon "charlie scene" terrell – vokal, gitar (2005–günümüz)
daniel "danny" murillo – vokal (2009–günümüz); klavye , programming (2011–günümüz ); gitar, bass (2013–günümüz)
grubun eski üyeleri:
jeffrey "shady jeff" phillips – vokal, klavye (2005–2007)
aron "deuce" erlichman – vokal, bass, klavye (2005–2009)
matthew "da kurlzz" busek – vokal, bateri, vocals, drums, perküsyon (2005–2017)
alıntı kaynakça
grup üyelerinin hepsi hem solist hem şarkı yazarı olarak da görev aldığından her albümünde çok farklı tiplerde şarkılar bulunmaktadır. gruptan ayrılan ve yeni gelen üyeler ile grubun tarzı her albümde değişmektedir.
özellikle charlie scene ve johnny 3 tears arasındaki fark çok barizdir.
charlie scene'in tarzı eğlenceli ve her daim kafası güzel bir parti çocuğu modundadır.
johnny 3 tears genelde daha depresif ve daha karanlık şarkılar yazmaktadır.
her albümde eğlenceli, partilemekten ve sarhoş olmaktan bahseden en az bir şarkı varken, en az bir depresif şarkı, en az bir dünyaya savaş açtık, en iyisi biziz modunda şarkı vardır. örneğin american tragedy albümünde gangsta sexy, s.c.a.v.a. ve lights out * şarkılarında bu fark çok net görülebilir, aynı şekilde notes from the underground albümünde, dead bite, medicine ve kill everyone şarkıları, ve day of the dead albümünde * war child, let go ve how we roll şarkıları ile bu farklar görülebilir.
gruptan, söylenene göre, turnede çok içtiği için konsere çıkamayan ve bu nedenle atılan deuce daha sonra müzik kariyerine kendi başına devam etmiştir. daha çok diss ve toplum sorunları üzerine öfkeli şarkılar yapmaktadır. söylenene göre deuce gruptan ayrıldıktan/ atıldıktan sonra da kurlzz ile iletişimini kopartmamış ve arkadaşlığına devam etmiştir.
bana soran olursa * deuce'un gruptan ayrılması hem grup için hem de kendi için en iyi hareket olmuştur. danny ile hollywood undead ayrı bir ritim kazanmıştır. özellikle day of the dead albümü danny'nin kariyerinin en iyi işidir. *
bu kadar gruptan konuştuktan sonra favori şarkılarımı paylaşmazsam olmaz, dikkat edin tarzları biraz ağır ve tabiki bol küfürlü *
en sevdiğim şarkılarından biri, intihardan bahsederken bu kadar neşeli olunmaz ki canım;
danny'nin en iyi işlerinden biri;
deuce zamanından depresif bir şarkı
devamını gör...
sabırla beklenen şeyler
hayatımın yoluna girmesini bekliyorum ben. bunca zaman olmadı olunca tam olacak diyorum. beklediğime değsin istiyorum.
not: beklediğim olursa bu başlık güncellenecektir.
not: beklediğim olursa bu başlık güncellenecektir.
devamını gör...
sema moritz
çok nahif bir sese sahip müzisyen ve bestecidir. bir röportajında ‘bazen şarkıları söylerken kendi sesime kendim ağlıyorum’ demiş kendisi. elbette yalnız değil, ben de onu dinlerken ona bu noktada eşlik ediyorum.
devamını gör...
aşık olmak
bir yaştan sonra düşüncesi bile imkansız hale geliyor sanırım yaşlanmışız
devamını gör...
sigara içen kişi düşüncesizliği
yakınında olunca hiç çekilmez.
mesela otobüs durağı. hele bir de sıra olunmuşsa. önünüzde pofur pofur içer. kenara az çekilseniz arkanızdaki kişi aa çıktı sıradan hemen yerini kapiyim şunun diye bekleyen aç akbaba gibidir o yüzden yerinizden de kımıldayamazsınız. uyarsanız bir kıymeti yoktur hatta hiç yoktan başınız belaya girer.
zaten bu hödüklüğü yapan sığır senin ricandan, lütfeninden anlar mı? sanane lan içerim içmem açık havadayız dürtüp durma adamın asabını bozma diye bir de çıkışırsa ve sizin de sinirli bir yapınız varsa aman amann.
başka bir versiyonu cafe ortamı. hele bir de alan küçük sıkış tepişse - ki insanlar en çok bu yerleri tercih eder ferah mekanlar dururken. birbirlerinin üstlerine çıkmayı seviyorlar sanırım- boğulursun orada. pasif içiciliği geçtim kendin içmiş gibi olursun.
dolmuş versiyonu. en tehlikeli olanı. şoföre bir şey diyemezsin %99 tersler çünkü. onda da hiç yoktan kavga çıkabilir.
kısaca eyy içenlerrr
az saygı ya plss
mesela otobüs durağı. hele bir de sıra olunmuşsa. önünüzde pofur pofur içer. kenara az çekilseniz arkanızdaki kişi aa çıktı sıradan hemen yerini kapiyim şunun diye bekleyen aç akbaba gibidir o yüzden yerinizden de kımıldayamazsınız. uyarsanız bir kıymeti yoktur hatta hiç yoktan başınız belaya girer.
zaten bu hödüklüğü yapan sığır senin ricandan, lütfeninden anlar mı? sanane lan içerim içmem açık havadayız dürtüp durma adamın asabını bozma diye bir de çıkışırsa ve sizin de sinirli bir yapınız varsa aman amann.
başka bir versiyonu cafe ortamı. hele bir de alan küçük sıkış tepişse - ki insanlar en çok bu yerleri tercih eder ferah mekanlar dururken. birbirlerinin üstlerine çıkmayı seviyorlar sanırım- boğulursun orada. pasif içiciliği geçtim kendin içmiş gibi olursun.
dolmuş versiyonu. en tehlikeli olanı. şoföre bir şey diyemezsin %99 tersler çünkü. onda da hiç yoktan kavga çıkabilir.
kısaca eyy içenlerrr
az saygı ya plss
devamını gör...
ırkçılık
her insanda aşırı sırıtan ve gereksiz duran bir şey bu. türk ırkçısı da, kürt ırkçısı da aşırı itici ve sempatiden uzak oluyor. türk, kürt veyahut başka milletlerin ırkçıları tedavi görmeliler...
ek olarak, böylesine güzel bir sözlük platformunda ırkçı girdilerin girilmesi ne yazık ki sözlüğü inci sözlük'ün ikinci jenerasyonu gibi ergen yuvasına çevirmekle kalmaz, altına dinamit döşeyip sonunu bugünkü inci sözlük haline getirir. moderasyonun bu kısma el atması gerekiyor
ek olarak, böylesine güzel bir sözlük platformunda ırkçı girdilerin girilmesi ne yazık ki sözlüğü inci sözlük'ün ikinci jenerasyonu gibi ergen yuvasına çevirmekle kalmaz, altına dinamit döşeyip sonunu bugünkü inci sözlük haline getirir. moderasyonun bu kısma el atması gerekiyor
devamını gör...
feminizmin erkek düşmanlığı olduğu gerçeği
kesinlikle sonuna kadar katıldığım başlık.
mağdur bir kadınsa, kimse kusura bakmasın kadınlardan daha fazla erkekler tepki gösteriyor. sosyal medya istatistiklerinden bakabilirsiniz.
lakin mağdur erkek oldu mu, hiçbir feminist sayfanın paylaştığını görmedim.
en yakın zamandan olan bir olayı hatırlatmak isterim.
15 yaşında bir kız erkek arkadaşına bana tecavüz etti diye iftira atıyor.
kızın babası genci öldürüyor.
daha sonra öyle bir şey olmadığı ve iftira olduğu kanıtlanıyor.
kız sadece onu korkutmak istemiştim diyor.
kızın yaşı küçük olduğu için ceza almıyor.
bir iftira, bir babayı oğlundan ayırdı.
hiç tepki görmedim bu olayda.
ve şu bir gerçek, bu durumu kullanan çok kadın var. yürüyorsun evine doğru gidiyorsun. kavga ettiğini eski sevglin veya buni zevkine yapacak bir kadına denk geliyorsun. taciz ediyorlar diye bağırıyor. linç ediliyorsun.
böyle bir tehlikenin farkında olunca istemsiz kadınlardan soğuyabiliyor insan.
mağdur bir kadınsa, kimse kusura bakmasın kadınlardan daha fazla erkekler tepki gösteriyor. sosyal medya istatistiklerinden bakabilirsiniz.
lakin mağdur erkek oldu mu, hiçbir feminist sayfanın paylaştığını görmedim.
en yakın zamandan olan bir olayı hatırlatmak isterim.
15 yaşında bir kız erkek arkadaşına bana tecavüz etti diye iftira atıyor.
kızın babası genci öldürüyor.
daha sonra öyle bir şey olmadığı ve iftira olduğu kanıtlanıyor.
kız sadece onu korkutmak istemiştim diyor.
kızın yaşı küçük olduğu için ceza almıyor.
bir iftira, bir babayı oğlundan ayırdı.
hiç tepki görmedim bu olayda.
ve şu bir gerçek, bu durumu kullanan çok kadın var. yürüyorsun evine doğru gidiyorsun. kavga ettiğini eski sevglin veya buni zevkine yapacak bir kadına denk geliyorsun. taciz ediyorlar diye bağırıyor. linç ediliyorsun.
böyle bir tehlikenin farkında olunca istemsiz kadınlardan soğuyabiliyor insan.
devamını gör...
seni seviyorum ile seviyorum seni arasındaki fark
"seni seviyorum"da vurgu sevgilidedir.
"seviyorum seni"de vurgu öznededir.
ilk tümce bana daha samimi geliyor. ikinci tümcede "hadi yine iyisin kerata" alt metni var sanki.
tabi ki bu benim kendi görüşüm. yanılıyor olabilirim.
"seviyorum seni"de vurgu öznededir.
ilk tümce bana daha samimi geliyor. ikinci tümcede "hadi yine iyisin kerata" alt metni var sanki.
tabi ki bu benim kendi görüşüm. yanılıyor olabilirim.
devamını gör...
fotoelektrik olay
öncelikle basit tanım ile başlamak gerekirse fotoelektrik olay ışığın (genellikle metal yoksa her atomda olabilir) metal bir yüzeyden elektron kopartması olayı.
ışık çarpıyor (bkz: güneş panelleri) elektron kopuyor ve elektrik oluşuyor. bu sadece düz mantık anlatımı.
einsten'ı herkes bilir. ve nobel ödülü sahibi olduğunu da. fakat herkes ''özel görelilik'' teoremiyle nobel sahibi olduğunu sanar. halbuki ''fotoelektrik etki'' ile nobel almıştır.
gelin biraz derinine inelim fotoelektrik olayının. her ışık (bundan sonra foton diye anılacak) bir frekansa dolasıyla enerjiye sahiptir. fotonlar bu enerjilerini bize renk olarak gösterirler.(biz öyle algılarız) aslında kızılötesi/mor ötesi vb tabirler buradan gelir. belli frekansın ötesi.
insan gözünün görebildiği renk skalasında kırmızı en düşük, mor en yüksek frekansa sahip renklerdir. ve bu fotonlar düştükleri yüzeylerdeki (basitçe anlatım) elektronlara çarparlar. bu elektron freni boşalmış fakat hızını hiç azaltmamış kamyon gibi atomun en dış ( örnek için geçerli. yoksa en dışı pas geçip iç katmandaki bir elektrona da denk gelebilir.) katmanındaki elektrona çarpar. momentum gereği bir saçılma (compton) oluşur. eğer fotonun enerjisi , elektronu çeken atom çekirdeğinin yani bağlanma enerjisinden büyük ise elektron bulunduğu katmandan fırlar. burada mühim olan şunun bilinmesidir. bir fotonun enerjisi ( frekansı ) ne kadar yüksek olursa olsun sadece bir elektron koparabilir. yani 1-1. peki nasıl daha fazla elektron koparabiliriz bu yüzeyden? şöyle ki efendim ; foton enerjisini arttırarak. ee hani bir elektron sadece bir foton ile kopuyordu? hemen izah edelim. aslında başta anlattıklarımız doğru fakat bu sistemler karşılıklı iki metal levha olduğu için fotonların düştüğü levhadan kopan elektronların karşı levhaya ulaşması gerekmekte. newton fiziğine göre hareket ancak enerjiyle mümkün. peki elektron bu enerjiyi nereden alacak. fotondan. foton çarpınca karşıya gitmeye mecali olmayan fotonlarımıza daha fazla enerji lazım. bu enerjiyi kırmızı ışık yerine daha yüksek enerjili mor ışığı tercih ederek sağlayabiliriz.
burada bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. yukarıdaki yazarlarımızdan birisi zahmet edip konuyu açıklamışlar. ellerine sağlık. fakat fotoelektrik olay sadece ''mor'' ışık için geçerli bir olay değildir. gelin formüllere bakalım
e(foton)=e(bağlanma)+e(elektron)(ev'elektrovolt) ''e=enerji''
formülde görüldüğü üzere fotonun enerjisi eşitmiş neye? elektronun kopma enerjisi +koptuktan sonra kazandığı enerjiye. burada sabit bir metal için yani sabit bir atom için e(bağlanma) değişmezdir. atıyorum x atomu için bu enerji 6 iken y atomu için bu enerji 4 olabilir. yani sayın yazarımızın dediği kırmızı renk fotonunun sökemediği elektronu mor söker değil. kırmızı renk fotonu başka ve daha düşük bağlanma enerjili bir atomun elektronunu sökebilir. yani kısaca her metalin elektronunu sökmek için belirli bir eşik değer var. her dalga boyunun (frekansın tersi)(1/frekans) bir enerjisi var. gücü yeterse söküyor yetmezse sökemiyor.
gelelim fotonun enerjisi (frekansı) artarsa ne oluyor? gene bir elektron söküyor. fakat artan enerjiyi elektrona kazandırıyor. yani hız kazandırıyor. karşılıklı duran levhalardan birinden kopan elektron diğer levhaya ulaşacak enerjiyi buluyor ve hoooop diğer levhaya çarpıyor. ne mi oluyor? elektrik akımı oluşmuş oluyor. güneş panellerindeki olay ise tamamen bundan ibaret.(tabi basitçe)
son olarak bu olayda fotonun dalga olarak değil tanecik olarak görüyoruz. eğer dalga özelliğinden faydalanarak bu etkiyi gerçekleştirseydi ; bir fotonun onlarca belkide yüzlere elektron kopartması gerekecekti. bunu şöyle düşünebiliriz. bir pompalı tüfekten çıkan saçmaların karşısındaki birçok hedefe isabet etmesi yerine. aynı silahın tek bir domdom kurşunu atması gibi. bir kurşun=bir hedef.
toparlayacak olursak: foton gelir elektrona çarpar , gücü yetiyorsa kopartır kopan elektron uçaaaar gider :)
kullanıldığı alanlar: sensörlü her şey! otomatik kapı ,fotoselli lambalar, güneş panelleri vb
minik bir örnek

bu yazı kendini güncelleyecektir.
edit1:
enerjinin küçük enerji paketleriyle yayılmasını (bkz: kuanta) ilk kez planck ortaya atmış. 1905 yılında einstein fotoelektrik olaylarını açıklarken planck'in kuanta fikrini kullanmış ve nobel ödülünü bu çalışmayla almış. yalnız einstein'ın fotoelektrik açıklamasına ilk karşı çıkanlardan biri planck imiş. böyle de ironik bir adam.
ışık çarpıyor (bkz: güneş panelleri) elektron kopuyor ve elektrik oluşuyor. bu sadece düz mantık anlatımı.
einsten'ı herkes bilir. ve nobel ödülü sahibi olduğunu da. fakat herkes ''özel görelilik'' teoremiyle nobel sahibi olduğunu sanar. halbuki ''fotoelektrik etki'' ile nobel almıştır.
gelin biraz derinine inelim fotoelektrik olayının. her ışık (bundan sonra foton diye anılacak) bir frekansa dolasıyla enerjiye sahiptir. fotonlar bu enerjilerini bize renk olarak gösterirler.(biz öyle algılarız) aslında kızılötesi/mor ötesi vb tabirler buradan gelir. belli frekansın ötesi.
insan gözünün görebildiği renk skalasında kırmızı en düşük, mor en yüksek frekansa sahip renklerdir. ve bu fotonlar düştükleri yüzeylerdeki (basitçe anlatım) elektronlara çarparlar. bu elektron freni boşalmış fakat hızını hiç azaltmamış kamyon gibi atomun en dış ( örnek için geçerli. yoksa en dışı pas geçip iç katmandaki bir elektrona da denk gelebilir.) katmanındaki elektrona çarpar. momentum gereği bir saçılma (compton) oluşur. eğer fotonun enerjisi , elektronu çeken atom çekirdeğinin yani bağlanma enerjisinden büyük ise elektron bulunduğu katmandan fırlar. burada mühim olan şunun bilinmesidir. bir fotonun enerjisi ( frekansı ) ne kadar yüksek olursa olsun sadece bir elektron koparabilir. yani 1-1. peki nasıl daha fazla elektron koparabiliriz bu yüzeyden? şöyle ki efendim ; foton enerjisini arttırarak. ee hani bir elektron sadece bir foton ile kopuyordu? hemen izah edelim. aslında başta anlattıklarımız doğru fakat bu sistemler karşılıklı iki metal levha olduğu için fotonların düştüğü levhadan kopan elektronların karşı levhaya ulaşması gerekmekte. newton fiziğine göre hareket ancak enerjiyle mümkün. peki elektron bu enerjiyi nereden alacak. fotondan. foton çarpınca karşıya gitmeye mecali olmayan fotonlarımıza daha fazla enerji lazım. bu enerjiyi kırmızı ışık yerine daha yüksek enerjili mor ışığı tercih ederek sağlayabiliriz.
burada bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. yukarıdaki yazarlarımızdan birisi zahmet edip konuyu açıklamışlar. ellerine sağlık. fakat fotoelektrik olay sadece ''mor'' ışık için geçerli bir olay değildir. gelin formüllere bakalım
e(foton)=e(bağlanma)+e(elektron)(ev'elektrovolt) ''e=enerji''
formülde görüldüğü üzere fotonun enerjisi eşitmiş neye? elektronun kopma enerjisi +koptuktan sonra kazandığı enerjiye. burada sabit bir metal için yani sabit bir atom için e(bağlanma) değişmezdir. atıyorum x atomu için bu enerji 6 iken y atomu için bu enerji 4 olabilir. yani sayın yazarımızın dediği kırmızı renk fotonunun sökemediği elektronu mor söker değil. kırmızı renk fotonu başka ve daha düşük bağlanma enerjili bir atomun elektronunu sökebilir. yani kısaca her metalin elektronunu sökmek için belirli bir eşik değer var. her dalga boyunun (frekansın tersi)(1/frekans) bir enerjisi var. gücü yeterse söküyor yetmezse sökemiyor.
gelelim fotonun enerjisi (frekansı) artarsa ne oluyor? gene bir elektron söküyor. fakat artan enerjiyi elektrona kazandırıyor. yani hız kazandırıyor. karşılıklı duran levhalardan birinden kopan elektron diğer levhaya ulaşacak enerjiyi buluyor ve hoooop diğer levhaya çarpıyor. ne mi oluyor? elektrik akımı oluşmuş oluyor. güneş panellerindeki olay ise tamamen bundan ibaret.(tabi basitçe)
son olarak bu olayda fotonun dalga olarak değil tanecik olarak görüyoruz. eğer dalga özelliğinden faydalanarak bu etkiyi gerçekleştirseydi ; bir fotonun onlarca belkide yüzlere elektron kopartması gerekecekti. bunu şöyle düşünebiliriz. bir pompalı tüfekten çıkan saçmaların karşısındaki birçok hedefe isabet etmesi yerine. aynı silahın tek bir domdom kurşunu atması gibi. bir kurşun=bir hedef.
toparlayacak olursak: foton gelir elektrona çarpar , gücü yetiyorsa kopartır kopan elektron uçaaaar gider :)
kullanıldığı alanlar: sensörlü her şey! otomatik kapı ,fotoselli lambalar, güneş panelleri vb
minik bir örnek

bu yazı kendini güncelleyecektir.
edit1:
enerjinin küçük enerji paketleriyle yayılmasını (bkz: kuanta) ilk kez planck ortaya atmış. 1905 yılında einstein fotoelektrik olaylarını açıklarken planck'in kuanta fikrini kullanmış ve nobel ödülünü bu çalışmayla almış. yalnız einstein'ın fotoelektrik açıklamasına ilk karşı çıkanlardan biri planck imiş. böyle de ironik bir adam.
devamını gör...
yüklem
yüklemler ; isim tamlaması , sıfat tamlaması , fiil , fiilimsi, zamir ,birleşik fiil , ikilemeler ve deyimlerden oluşabilir.
cümle devrik ise cümlenin başında ya da ortasında olabilir.
yüklem fiil ise vurgu kendinden önceki ögededir. yüklem isimse vurgu kendisidir.
cümle devrik ise cümlenin başında ya da ortasında olabilir.
yüklem fiil ise vurgu kendinden önceki ögededir. yüklem isimse vurgu kendisidir.
devamını gör...
şu sıralar başarmaya çalışılan şeyler
umursamamak...
devamını gör...
kendisiyle dalga geçildiğinde ses çıkarmamak
mevlana bunu çok güzel özetlemiş. "cahile cevap vermem çünkü dışarıdan bakanlar iki tane cahilin tartıştığını görürler."
devamını gör...
sözlükte kadın olmak
eskiden bazı süt beyaz kaymak gibi yavşakların anında mesaj kutunuzda bitip size yavşamasına sebep olan durum. neyse ki bu problem kısa bir süre önce yönetim tarafından çözülmüş olup bu aralar gayet nezih bir sözlük olarak yola devam etmektedir.
devamını gör...
kritik
etimolojik olarak fransızca aynı anlama gelen critique sözcüğünden alıntı kelimedir. fransızca sözcük eski yunanca kritikē κριτικη "yargılama, hüküm verme" sözcüğünden alıntıdır. bu sözcük eski yunanca kritikós κριτικός "1. yargılayan kimse (ad), 2. yargısal, karar verici (sıfat) " sözcüğü ile eş kökenlidir. yunanca sözcük eski yunanca krínō κρίνω "yargılamak" fiilinden +ikos sonekiyle türetilmiştir.
bu bilgi doğrultusunda sözcük tamamen "eleştiri, yargılama" olarak ortaya çıkmışken nasıl çok önemli anlamında kullanılmaya başladığını merak ettiğim kelimedir aynı zamanda. *
bu bilgi doğrultusunda sözcük tamamen "eleştiri, yargılama" olarak ortaya çıkmışken nasıl çok önemli anlamında kullanılmaya başladığını merak ettiğim kelimedir aynı zamanda. *
devamını gör...
azra akilah kohen
kitap yazdığını ve yazdıklarının eleştiriye açık olduğunu savunan ama maria azıcık eleştirdi diye utanmasa padişah fermenıyla şikayette bulunacak olan kendine güvensiz olduğunu düşündüğüm yazardır.
devamını gör...