her dizide eşcinsel ve siyahi olmasından ve sevişme sahnesi olmasından ötürü, yuksek ihtimalle polat ve çakır aşk yaşardı. belki memati siyahi olurdu. hatta polat sadece yüzünü değil cinsiyetinide değiştirmiş olurdu.*
güllü zaten kesin trans olurdu. elif ve canan da arada kaçamak yapardı belki.*
hatta belki biraz bilim kurgu aksiyon da eklenir, abdülhey yarı robot olurdu.**

ibb.co/S708pYF
devamını gör...

isimlerin dillerde farklı hallerde karşımıza çıkması.
ali-ally-eli
mikail-michael-michel
cdbrail-gabriel
davud(t)-david
ibrahim-abraham
yusuf-jose-josef-joseph-guiseppe
yakup-jacop
leyla-laila
meryem-myriam-maria-mary
havva-eva-eve
adem-adam
yunus-jones-johannes
ilyas-elias-elijah
isa-yesu-jesus
süleyman-salamon
ishak-izak-isaac
harun-aaron
zekeriya-zacheria
bünyamin-benjamin
iskender-alexender
ismail-samuel
feride-frida
aklıma ilk gelenler , belki ilerde güncellerim.
devamını gör...

rehber matematik deyince aklıma "evde hanımı matematikte tanımı unutmayacaksın. " geliyor.
devamını gör...

tüm üretim sürecinin içerisinde bulunmaktan kıvanç duyduğum muhteşem likör. aslında ortaya çıkmasında büyük emeğim var lakin curt mast denen kuzu postundaki kurt, beni bu mevzuda fena kazıkladı. bazı arkadaşlar belirtmiş bunun babasının bir sirke fabrikası vardı. işler kötüye gidince, fabrikanın yönetimi bu hergeleye geçti anında fabrikayı şarap fabrikasına çevirdi. laf aramızda şaraptan da iyi anlıyordu. yani özetle işi kıvırdı. tabi sonrasında doğal olarak eli biraz para gördü. parayı bulunca da başladı uçuk kaçık fikirler üretmeye. neymiş efendim dünyanın en güzel likörünü yapacakmış. e yap dedim, seni tutan mı var? ''yapacağım elbette ama yaptığım karışımları ilk sen deneyeceksin dostum!'' diye tutturdu. eh konu bedava içki olunca, tosbağa da olsan hayır diyemiyorsun. kabuğumun en yumuşak yerinden vurdu beni allahsız.

1930'ların başında karışımları yapmaya başladı bizim curt. yapıyor, getiriyor, içiyoruz. her seferinde ''ıhh olmamış, şurası eksik, burası eksik.'' diye geri gönderiyorum bunu. dile kolay 4 senemiz böyle geçti. 4 sene bilfiil içkiyi bedavaya getirdim. yalnız bazı karışımlar rezildi onunda altını çizmem lazım. aslında kendimi insanlığın mükemmel içkiye ulaşması için feda ettim ama kıymetim bilinmedi. bak işte bu değersizlik hissi çok fena. içki bütün kötülüklerin anasıdır diyorlar ama bence bütün kötülüklerin anası değersizlik hissi. adama her şeyi yaptırır. hayatı insana zehir eder. neyse konumuz bu değil. 1934 yılının baharında bu yine çıktı geldi yanıma; ''al bakalım bu sefer beğenecek misin? '' diye meraklı gözlerle hazırladığı karışımı bana uzattı. şişeyi kafama dikmemle birlikte resmen boğazımda havai fişekler patladı. allahım o nasıl bir tat. içtikçe içesim geliyor. yahu dedim ne ettin? olmuş mu diyor hala bana, şişe bitmiş adamın sorduğu soruya bakar mısınız? orada anlamalıydım zaten bundan adam olmayacağını ama içkinin güzelliğinin de etkisi ile; ''budur abicim!'' deyivermişim. muhteşem olmuş cidden. aldığı müspet yanıt sonrası bayağı bir mutlu oldu bu. ne koydun bunun içine? diye sordum. 56 farklı bitki özünü birbirine karıştırmış manyak. say bakayım şunları dedim. kaldı öyle afalladı resmen. 10-12 tanesini ancak saymıştır. meğer adam sırrını güvende tutuyormuş da haberimiz yokmuş. ben de hafızası zayıf bu hergelenin diye düşünüyorum.

eee dedim bu karışıma ne isim vereceksin? ne bileyim sen söyle dedi. kafam güzel tabi, ego da tavan yapmış, ''muhteşem tosbağa'' koy deyiverdim. patlattı bu kahkahayı. tamam bakarız dedi ve çekti gitti. bir daha heriften haber alamadık iyi mi? sonra öğrendim ki karışıma ''usta avcı'' ismini koymuş. şişeye de tosbağa resmi basmak yerine geyik resmi basmış. adam akıllı. benim gibi allahsız tosbağayı böyle bir karışımın alameti farikası edecek değil ya! işin içine dini de sokup, mevzuyu mis gibi pazarlamış. aziz hibertus denen sözde azize ithaf etmiş içkiyi. avcıyı koruyan azizden dünyaya hayır mı gelir? gelmez ama kasaya ciddi gelir getiriyor. adam da bir yönde haklı.

şimdi demem o ki; siz, siz olun bunun 70'liğini ya da 100'lüğünü tak diye içmeyin. sağlıklıdır, zindelik verir, insana iyi gelir, avcı içkisi, aziz içkisi falan diye güvenmeyin. sonra sapıtırsınız ve alternatif bir tarih bile yazabilirsiniz. ben öyle yapıyorum misal. bu arada 70'liği asgari 240 tl oldu. 100'lüğü de 340 tl. allah'tan ekonomi iyi herkes alıp içebiliyor. yoksa halimiz nice olurdu değil mi ama?
devamını gör...

beğendiğim tanım görünce direkt oyluyorum. tanımım oylanınca da inanılmaz seviniyorum. dopamin eksikliğim var napıyım böyle minik mutluluklara ihtiyacım var.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mükemmelliyetçilik.
ya tam olacak ya da hiç olmayacak. hayat siyah beyaz değil biliyorum ama yapamıyorum işte.
devamını gör...

son derece saygılı, efendi ve gerçek bir hızlı tanım girme uzmanı. kendisini daima destekliyor ve başarılarının devamını diliyorum.*
devamını gör...

"kılıç kınını kesmez" sözündeki kılıcın kesmediği madde.
devamını gör...

kızımla geçirdiğim her an
devamını gör...

an itibari ile mahallemde bana bakan hoşluk.
ramazan geceleri güzelliği.
hoş geldin ya şehri ramazan.
devamını gör...

hayatın bana öğrettiği bir şey var. bir kere hata yapan yine aynısını yapabilir. o yüzden şans vermem.
devamını gör...

her şey bir adet sudoku defteri almam ile başladı. arkalı önlü yaklaşık 300 sayfalık defterin üçte biri hızlıca biterken ortalarda yavaşladığımı fark ettim.

zorluk derecesi arttıkça beynim beni hayal kırıklığına uğratıyor diye kendime kızıyordum.
o sayfayı yarım bırakıp diğer sayfaya geçtim ama o da ne? bir kaç rakam yazdıktan sonra yine tıkandım. bir hırsla diğer sayfalara aynı muameleyi yaptım, farklı bi sonuç yaşanmadı.

o sudokular yarım kaldı. en başta yarım bıraktığım sayfaya döndüm ve algılarım mı açıldı, ne olduysa birden çözülmeye başladı. diğer bütün yarım bırakılmış sayfalarım gibi...
devamını gör...

otobüste veya minibüste dengeyi kaybetmeden ayakta durmak.

tanım: kolay gözüken ama kolay olmayan şeyleri paylaştığımız başlık.
devamını gör...

hem kendim hem de başkaları için yazıyorum dediğim başlık. bilgilerimi tekrar etmek, pekiştirmek ve yenilemek için de yazıyorum. belki yalnız kalmamak için yazıyorum. haykırıyorum ortalığa: "ben de yaşıyorum! aynada iskeletimi görmekten korkmuyorum!" vs. vs. like olunca insanın hoşuna gidiyor elbette. boşluğa haykırmıyormuşum en azından diyorum. ve bunu yaparken de zihnimi en açık olması gereken kıvrımlarına değin açmaya çabalıyorum. lakin haritanın tamamı değil, yalnızca bir kısmını. böylece, bir ihtimal, kendimi tanıyorum. yeniden.
devamını gör...

bakınız sözlükte yazıp çizmek ve bir şeylere tepki vermek sadece vicdan rahatlatıcı bir eylemdir. yeri gelir yazarsınız içinizdekileri dökersiniz, yeri gelir yine mi bir ebleh çıkıp ortalığı karıştırmış der, içinizden sin kaf çeker başlıktan çıkar gidersiniz.

zaten bu tarz mecraların temel mantığı budur. bu mecralara özellikle siyasal anlamda olduğundan fazla anlam yüklerseniz hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmaz olur.

kıyasa gittiğiniz mecrada yazanlardan kaç tanesi bu adamı protesto edeceğiz denildiğinde o rahat koltuklarından kalkıp yola düşecek? siz ona bakın derim. sloganlar, süslü kelâmlar ve insanların içindekileri kusup vicdanlarını rahatlatmaları eylemselliğin önündeki en büyük engeldir.

oh bugünde görevimizi yaptık ülkeyi kurtardık daha ne yapalım kafasındaki adamları övüp, kafa sözlüğe yüklenmek haksızlık olur. sözlüğe yüklenilecek mevzular var lakin bu onlardan birisi değil.

örgütlü toplum olmaktan anladığı malum sözlüğe üye olmak olan insanların tepkilerini burada övmenin inanın hikmeti harbiyesi yok.

bakın size bir sır vereyim ülkeyi o malum sözlük kurtarmayacak.

siyaseti ve hak mücadelesini böyle yapılara indirgerseniz gerçeklikle bağınız kopsar. herkes rahat koltuklarında ülke kurtarırken ezilen kitleler daha çok ezilmeye devam edecek. hakkını arayanlar işin gerçeklik tarafında haksızlığa uğramaya devam edecek. yani devran olduğu gibi dönmeye devam edecek.

bu durumların karşısında demokratik ilkeler çerçevesinde, etiniz ile tırnağınız ile fikriyatınız ile durduğunuzda ancak mücadele edebilme kapasitesine sahip olursunuz. klavye ile ancak içinizdekileri döker ertesi günķü ülke kurtarma ritüeline kadar rahat bir uyku çekersiniz o kadar...
devamını gör...

kültür ve turizm bakanımızdan daha mı iyi bileceksiniz.:

kültür ve turizm bakanı mehmet nuri ersoy, türkiye’de koronavirüs vaka sayılarının 17 mayıs’tan sonra 5 binin altına düşeceğini söyledi.

ben ikna oldum topu tarkan’a mı atsam acaba...
buradan
devamını gör...

yemek tarifleri veren bir hesap değilse, bu insanların savunulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum. sosyal medya platformlarının asıl amacı da bu değil, yanlış kullanılmaya müsait olduğu için bu durum ortaya çıkıyor. illa fotoğraf atmak gerekiyorsa yemek bitince atılabilir. kimse tüh, ne yediğini göremedim diye üzülecek değil.

bazı yiyecek reklamlarına da karşıyım. bir şarkı dinlemek veya ders videosu için girdiğin sitede önce yemek videosu izlemek zorundasın. o reklam videoları tok insanın bile iştahını açacak türden. her istediğini yiyemeyen birini videoyu izlerken düşünün. iki durumun hiçbir farkı yok. yiyemeyen birine hepsi çok lezzetli gelir. bu ülkede açım diye kendini yakan bir baba öldü, unutmayın.

anneannem, yediğin içtiğin senin olsun, bana gezdiğin gördüğün yerleri anlat derdi. ben böyle büyüdüm.
bizim kültürümüzde yemek yerken biri görse, gel beraber olsun en azından bir çayımı iç diye diye zorla oturursun o masaya. şimdi ise, gösteriş yapacağım diye görgüsüzlük normal oldu. toplum olarak değişmemiz gerek. daha bilinçli ve düşünceli insanlara ihtiyacımız var.
devamını gör...

bakanlığın covid-19 aşılarının taşıma ve paketlemesi için düzenlediği ihale, 11 milyon 700 bin tl’ye bir şirkete verildi.
merkezi menzil dergahı olarak bilinen caminin bulunduğu pursaklar’daki bir apartman dairesinde konuşlu olan şirketin internet sitesinin dahi bulunmadığı belirlendi. buradan

ıhaleye iki şirketin katıldığı ve pazarlık usulü bir yöntem izlendiği belirtilen habere göre, şirketin internet sitesi bile yok.

2018'de 50 bin lira sermayeyle kurulan, apartman dairesinde konuşlu, internet sitesi olmayan bu mahalle şirketinin, böylesine hayati öneme sahip bir işin altından nasıl kalkacağını düşünmek çok da abes olmasa gerek...
devamını gör...

sinema, tiyatro, gezmek ve dışarda yemek yemek içmek.
coming soon. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim