agatha christie'nin 100 milyon'un üzerinde en çok satılan kitabıdır. benim de en sevdiğim kitabıdır. her ne kadar gözler meşhur belçikalıyı veya battle'ı arasa da, en akıcı ve keyifli kitabı olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"ay'ı seven kişi" anlamına gelir.
devamını gör...

boş yapmak, gereksiz konuşmak anlamlarında kullanılır. lakin yapılan bu benzetme hiç hoş bir şey değildir ve yanlıştır.
edebiyat bir sanattır ayrıca boş kişilerin de yapacağı bir sanat değildir.
devamını gör...

bir alberto manguel kitabıdır.

kelimeler her şeyin özüdür aslında. insan tam olarak insan olmaya konuşmaya başladığı anda adım attı. kelimelerin gücü insanı diğer canlılardan ayırdı ve bir anlamda üstün kıldı. üstün ırk haline gelen insan bu gücü kötü yönde kullanmaya başlasa da bazı insanlar yine kelimleri kullanarak dünyayı korumak için uğraştı durdu. hala da aynen devam etmekte hikaye.

kutsal kitaplar önce söz vardı derken, oku derken aslında hep kelimelerin gücüne işaret eder. sözcükler kutsala ulaşmanın aracısıdır. hatta belki de kutsalın ta kendisidir. içimizde biriken her kelime bizi yavaş yavaş melekler katına çıkaracaktır. evet, uzun bir zaman alacak bu ama denemeye değer.

kelimeler sadece bir iyilik aracı değildir. bazen de kötülük için kullanılırlar ama özünde iyidir kelimeler. babil kulesi inşa edilirken tanrılar herkesin dilini değiştirip kulenin yapımını engellediğinde anlamalıydık aslında sözcüklerin muktedirleri ne kadar korkutabileceğini.

kelimeler birçok anlama gelir ve çok da güçlüdürler. onlardan bir şehir inşa eden kişi ebedi okur manguel ise o şehir insanlığın son sığınağı olabilir. ama kelimeler albayım bazı anlamlara gelmiyor.
devamını gör...

sosyal anksiyete toplumun “gizli” problemidir. toplum bize her zaman girişken olmamızı ve sosyal olmamızı emreder. bu döngüyü tamamlayabilmek ve hayatta kalabilmek için bireysellik anlayışıyla hareket edilir. fakat bazıları bu yolda mutsuzluğa kapılır. azımsanmayacak kadar bu aksiyete türünü yaşayan insanlar var.
her insan bazı ortamlarda ve belirli insanlar karşısında bir derece heyecan ya da huzursuzluk duyabilir.bu gayet normaldir ve beyninizin yeni ve tanıdık olmayan çevreye uyum gösterme çabasının bir işaretidir. ancak bu durum çok sık yaşanıyorsa, kaygı düzeyi bozukluğuna anksiyete'ye kadar gider. iyileşmek için doktora başvursanız bile tanımadığınız birine kendinizi açmak çok zor olacaktır. kişi'nin tedavi olması için rahat bir ortam sağlanması şarttır. tedavi edilemeyenler yoğun yalnızlık ve çaresizlik duygusu altındadırlar. (bkz: spot ışığı etkisi)'ni herkes bana bakıyor hissiyatını çokça yaşarlar.
devamını gör...

özledim, görüşelim.
devamını gör...

filmi mi, başrolün rolünü mü sorduğunu anlamadığım başlıktır.

her ikisine de cevap vermem gerekirse (bkz: amelie (film)) (film))
devamını gör...

aslında var olmayan, daha doğrusu paraya ait olmayan koku.

madenî paralara dokunduğumuzda, elimizde metalik bir koku kaldığını fark ederiz. ancak bu koku, sandığımız gibi paraların kendisinden gelmez. koku ya paranın üzerindeki kimyasal birikimlerden ya da paranın elimizle teması halinde, cildimizin paranın yapıldığı metalle girdiği etkileşim nedeniyle ortaya çıkardığı bileşiklerden kaynaklıdır.

bu durum sadece para için değil, tüm metal objeler için geçerli. cilt, üzerindeki yağ ve ter nedeniyle, metal bir objeyle temas ettiğinde, objenin atomlarıyla reaksiyona giriyor ve ortaya bu demir kokusu çıkıyor.
devamını gör...

en önemli belirtilerinden biri yorgunluktur. dünyada az kişide görülen bu hastalığın tıbbi tanımını yapmayacağım. ben olaya yine biraz farklı bakayım.

yorulduk!

siyasetin seviyesizliğinden, insanların ilgisizliğinden, dinci yobazların gürültüsünden, kadına şiddet uygulayan şerefsizlerden, hayvanların canına kıyan gözü dönmüşlerden, doğanın içine tüküren beşli müteahhitlerden, bitmek bilmeyen salgının yedi sülalesinden, havanın nenimden, şehirlerin oksijensizliğinden, dostların kadir bilmezliğinden, birilerinin hep görmezden gelmesinden....

yağmurun hep sağanak yağışından, insanın yavşağından, aşkın aldatmacasından, samimiyetin hiç kalmamasından, egzoz gazlarının salınımından, şarkıların hep yalan olmasından, eğitimin ezberci, düşünmenin gereksiz görülmesinden, iyiye doğruya kimsenin değer vermemesinden, vergilerin yüksekliğinden, insan hayatının ucuzluğundan, yolsuzlukların ayyuka çıkmasından, mafyanın youtube kanalından, toplumların örgütsüz yaşamlarından, sorgulamadan fikir sahibi olanlardan....

henüz 14 yaşındaki çocukların önlerine sınav koyanlardan, ayrıca soruların kazık olmasından, milli eğitimin yerle yeksan edilmesinden rahatsızlık duymayanlardan...

kapitalist sistemde borç içinde sürünerek yaşayıp, hiç bilgisi olmadan komünizme yardıranlardan, solcuyum deyip, das kapitali okumayanlardan, ekonominin serbest piyasasından, dünyada açlıktan ölen çocukları görmeyip, tv dizilerine ağlayanlardan....

rakının durmadan zamlanmasından, meze tabaklarının çok küçük olmasından, meyhanelerin hesap kabartmasından, müziğin sesinin kısılmasından, hayatında hiç türkü dinlememiş olanlardan, aydınları benzin döküp yakan yaratıklardan, gece vakti pusu kurup ali ismail korkmaza tekmeler atanlardan....

cennette huri var diye ellerini ovuşturanlardan, ırmaklarından şarap içeceğini sanan dangalaklardan, kilisenin çanından, günah çıkarma odalarının darlığından, sakalına boncuk dizen hahamlarından....

ekmeğin gramajından, balın arısından çalanlardan, gökyüzüne bakmayı unutanlardan, birilerine “nasılsın” demeyi akıl edemeyenlerden, vicdanın körlüğünden, ırkçıların söylemlerinden, futbolun şikesinden, sanatın çökmesinden, dürüstlüğün beş para etmemesinden, adaletin terazisinden, elmalı davasına bakan mahkeme heyetinin cübbesinden, bir tane bile yolsuzluk soruşturması açmayan savcıların cemi cümlesinden, insanların sahtesinden....

ve tüm bu yazdıklarıma kader diyen tek hücreli amiplerden, yarına söyleyecek sözü olmayanlardan, zulme karşı susanlardan, akıl tutulması yaşayıp, içinde yaşadığımız sorunun bir sendrom olduğunu göremeyenlerden,

yorulduk!

ve yine manas destanı gibi tanım girmişsin diyenlerden, yazabilmenin önemini küçümseyenlerden de ayrıca ben yoruldum.

(bkz: kaç kaç kaç)

kamu spotu editi: sözlüğe bir yazı girdikten sonra 10 defa düzenlemeye tık tıklayan, zaten imlayı hayatından çıkarmış ancak çok güzel cümle deviren ve harf hataları yazan, kendimden de yoruldum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
açık ara en sevdiğim çocukluk fotoğrafım çalışma masamda da asılıdır.
devamını gör...

eski roma'da anlamı, bir köleyi çalan adam anlamına gelen plagiarius'tur. *
(bkz: plagiarism)
devamını gör...

duyup görünce ankaraseverler olarak içimizden "ya sabır, cık cık" gibisinden ünlemler geçirip kafamızı öteki yana çevirdiğimiz söylem.
temsili:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

caps devri geçti. devir, meme(miim) devri.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

devamını gör...

ilk yıllarında kontrol akrabalara verilmemişse, eşlerden biri eşini, ailesine sevdirmeye çalışmamışsa, eşler ve çocuklar kendileri aile olabilmişse tadından yenmeyen, dünyanın en mutlu eden, en gelecek vaat eden kurumunun ismi olur.
bunlar başarılamamışsa, eşlerden birinin tahammülü kadar devam eden, sonu er ya da geç boşanmaya giden kurum olur.
ıçinde çocuk olan hiç bir evlilik, pişmanlık değildir.
devam edip etmemesi, bir başarı değildir.
her şeyin bir ömrü olduğu gibi evliliklerinde bir ömrü vardır.
evlilik, kimi bünyelere lazımdır.
olması, olmamasından evladır.
bir ömür arkadaşım olmalı bu, dediğini bulan, evlensin, ne kaybeder ki?
ne riskler alınıyor, bu da alını verilsin.
yani,
hayat kontrolü sana hiç vermez, sen biri iki kişiyi reddedince kontrol ediyorum sanma. onlar zaten gidecekti. denk gelmiş.
bundan sonrakine daha iyi bak.
sırf sorumluluk almamak için evliliği kötüleyenler var onlara hiç bakma, onlar kedi köpek bile bakmıyorsa, yüzlerine de bakma.
ya da sen bilin.
devamını gör...

bir gece,
gecede bir uyku,
uykunun içinde ben.
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen..
uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben.
bir yere gidiyorum,
delice.
aklımda sen..
ben seni seviyorum,
gizlice.
el-pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece..
seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda.
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda..
güzelce.
devamını gör...

dinlendiğine pişman etmeyen, gülmekten yere düşüren fıkralardır.
örnek bir tane hemen aşağıda mevcuttur. (herkesi yarmaya bilir)

bir gün bir hırsızla bir i*ne arkadaş olurlar. beraber yemeğe giderler.
hırsız i*neye "bana i*neliği öğretir misin?" der.
i*ne "sen bana hırsızlığı öğretirsen ben de sana i*neliği öğretirim." der
hırsız hızlı bir hamleyle yan masadaki adamın cüzdanını çalar.
"şimdi sen bana i*neliği öğret" der.
i*ne de "tamam o zaman" der ve yandaki adama dönüp
"amca bu adam senin cüzdanını çaldı." der
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vasatın anlamını bilmeyenlerce başlık-entry uyumsuzluğuna konu olmuş durum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim