gökyüzü maviden beyaza dönüşmüşse rüzgar habercisi, fırtına öncesi dinginliktir.
devamını gör...

lise son zamanı sevdiğim kızdan duyduğum cümle. hem de bir temenni ile. “üniversite’de ortam yaparsın, kız arkadaşların olur, bir tanesiyle sevgili olursun”.

sonuç: bir sene peşinden koştum, sonunda tavladım. 8 sene olacak ,sevgilim. inanmayın arkadaşlar, fikirler ve duygular değişir zaman geçtikçe.
devamını gör...

kefe sözlük. daha kibar, daha küfürsüz.
devamını gör...

ne yaptıysam olmadı, bir türlü odaklanamıyorum diyorsanız, belki de sizin sorununuz da benimle aynı sebeplerden kaynaklanıyordur. sağlıksız beslenme ve d vitamini, b12 vitamini, demir gibi değerlerin düşüklüğü de odaklanmayı güçleştiren etkenlerdendir. değerlere baktırıp verilen ilaçları kullanmak, en az 21 gün boyunca* rafine şekerden, paketli gıdalardan uzak durmak, sağlıklı beslenmek ve sonucunda bağırsak sağlığının iyileşmesi ile birlikte odaklanmanın arttığı görülecektir. *
devamını gör...

ara ara gelir. mevsim geçişlerinde normaldir.
devamını gör...

maşallah yine oltalar atılmış kırmızı balıklar kıvrıla kıvrıla yüzüyor hey yavrum hey..
not: 1.66 boyum. eqleyn.
devamını gör...

yeme-içme gibi normal bir durum olan sevişmenin, erkeğin karşı cinsi; kadın tarafından istenme durumu.
devamını gör...

kendisinin bu garson olduğundan şüpheleniyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

belli sistemlerinin fail ettiğine dair ciddi şüphelere gark ettiren yazarımsı.
devamını gör...

az önce izlediğim müthiş bir film, sıcağı sıcağına buraya bu filmi biraz anlatmak, spoiler vermeden eleştirmek için geldim.

robert siodmak isimli yönetmen abimizin yönettiği bu 1946 yapım film beni ciddi anlamda sarsan filmlerden birisi olmayı başardı, peki nasıl oldu bu? gelin sizlere anlatayım.

öncelikle 1946 olması bir yana dursun, kendisinden bir yıl önce vizyona giren hitchcock'ın o büyük klasiği spellbound ile belki de yarışabilecek tek film bu. kamera açıları, geçişler, o tuhaf sahneler sürrealist bir ressamın elinden çıkmış kadar çarpıcı, hatta çarpıcı olduğu kadar şaşırtıcı da, o zaman diliminde bu nasıl bir yaratıcılık diye iç geçirdim resmen!

filmi konusuna geçelim, yıl 1906, ingiltere'nin ufak bir kasabasındayız. bu kasabada bi cani var, bu cani, kasabadaki engelli olan kadınları öldüren bir katil... fırtınalı bir gecede, katilin odağında dilsiz bir hasta bakıcı ablamız var; helen.
helen o fırtınalı geceden sağ çıkacak mı? yoksa katil kendini ele verecek mi?

bu güzel filmin insana "katil kim acaba?!" diye sordurması bir yana dursun, tek bir evde geçmesi de filmi çekici kalan diğer bir unsur.

bu filmin yukarıda övdüğüm kısımları kadar ne yazık ki göze çok fazla* batan kısımları da mevcut, sahi nedir onlar? ilk kısım filmin kısa olması, 1 saat 23 dakikalık bi süre kısa değil ama ciddi anlamda filme yetmemiş, en son kısımlar o kadar oldu bitti olmuş ve bazı karakterler o kadar havada kalmış ki bir andan itibaren "e ama yani..." dedirtiyor insana ve "acaba aceleye gelen bir film mi oldu?" diye sorular sorduruyor.

yönetmenin aynı sene yayınlanan 3 filmi var, büyük ihtimalle diğerlerinin o sene vizyona yetişmesi adına bu filmin ikinci yarısını biraz aceleye getirmiş gibi.

7,3/10 verdiğim bir film oldu, zamanınıza değer.
devamını gör...

yeminle aklima bir sey gelmedi. konuya o derece uzak kalmışız yani.
devamını gör...

her ay üyelerimize ücretsiz kitaplar hediye ediyoruz. detaylı bilgiyi aşağıda görebilirsin

buraya tıklayarak normal sözlük'e hemen kayıt olabilirsin

merhaba,
normal sözlük bitmeyen, depresyona, trafiğe, korna seslerine, kaygı bozukluklarına, kirli siyasete, sosyal fobiye, sonu gelmeyen mesailere, kalbe, tansiyona ve yalnızlığa iyi geldiği isviçreli bilim adamları tarafından ispatlanmış, gezegen üzerindeki en müthiş sözlüktür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


burada her şey hakkında yazarız, sosyalleşiriz ; stres atarız, eğleniriz, bilgileniriz, gündemi takip ederiz.

her birimiz günlük hayatta çok pis argo söylemlerde bulunabiliyor olsak da, sözlüğümüzü küfürsüz tutuyoruz.

aynı zamanda üyelerine sürekli olarak ücretsiz kitap ulaştıran da bir sözlüğüz.
kendimize ait, sürekli büyüttüğümüz bir kütüphanemiz var.
bu zamana kadar yüzlerce üyemize kütüphanemizden ücretsiz olarak kitap ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz.
bu hafta kitap gönderdiğimiz yazarlarımız :

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


sözlüğümüze kayıt olmak için :
normalsozluk.com/kayit-ol

kütüphanemizi ziyaret etmek için :
kutuphane.normalsozluk.com

sözlüğümüz ile alakalı diğer öne çıkan özellikleri görmek için #özellik sayfasını ziyaret edebilirsin.


son olarak,

bu kadar insan bir araya geldik, iyi şeyler de yapmalıyız diyerek kimi zaman toplanıp yardım organizasyonları düzenliyoruz, yapıyoruz böyle şeyler.

köy okullarına kitap, kırtasiye yardımı.
koruncuk kimsesiz kız çocukları vakfına yılbaşı hediyeleri,
hayvan barınaklarına mama yardımı,
gibi.

aklına bir şey takılacak olursa, üye olduktan sonra online yazarlar listesinde en üstte yer alan turuncu renkli moderatörlerimize istediğin konu hakkında yazabilirsin.

şimdiden aramıza hoş geldin.
devamını gör...

bana ne, bilmiyorum, anlamadım kelime / cümlelerini kullanmak.
devamını gör...

bu kadar insan ateist olacaksa tanrı neden var oldu? gibi.
yazacak bir şeyi olmayanlar, yazılanı okurlar. oldular işte.
devamını gör...

fransız şarkıcı ve söz yazarı pascal obispo 'ya ait superflu albümünde yer alan 1996 tarihli mükemmel şarkıdır.
obispo burada lucie ismindeki sevdiği kadına* hayatla, yaşamakla ve aşk ile ilgili öğüt vermektedir.

"lucie, benim. biliyorum, etrafındaki her şeyin parçalandığı böyle geceler var.
ama ileriye bak; hiç pes etmeden...
biliyorum, hiçbir şeyin çözümü değil
ama bazen kendini zorlamalısın.
acele et, lucie. bir kere yaşıyoruz ve bir kez ölüyoruz.
hiçbir şey için zamanımız yok.
yaşamda en önemli şey ki hiçbir kitapta söylenmemiştir;
anı yaşamaktır.
ve aynı zamanda aşktır.
lucie, kendine yüklenme. hiçbir pişmanlık yaşadıklarına değmez."



*rebecca'nın obispo'yu hüzünlendirdiği gibi değil; gözlerimizi mutluluktan nemlendirecek güzel insanlarla çevrili olmalıyızdır daima. çünkü bir kez yaşıyor ve bir kez ölüyoruz. hiçbir şey için yeterli zamanımız yokken sevmek için yeterince zamanımız olması bence pek bir anlamlı*.
devamını gör...

gündüz kuşağı programına telefonla bağlanan bir adamın söylediği söz. bu söz sayesinde kestane balı satışları artmış , bala talep çoğalmış. kestane balı üreticileri o yüzden adama minnettarlar.
devamını gör...

bu gece bekliyorum. şöyle güzel muhabbet edelim hep beraber.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


(bkz: chucky) adamım!
devamını gör...

ablam bana vicdan azabı çektirmeyi çok severdi. 7 yaşında falandım bana bir hikaye anlattı. 4 yaşındayken onun yüzüne ütü basmışım, yüzü yanmış bir de beni parka götür diye ağlamışım. o da o halde dışarı çıkmak zorunda kalmış. insanlar görmesin diye yüzünün o tarafını duvarlara doğru tutarak yürümüş. liseye kadar bu olayın vicdan azabını yaşadım. hep iyi davranırdım ablama. allaha şükrederdim yüzünde iz kalmamış diye. lisede anneme sorduğumda öğrenmiştim öyle bir olay olmadığını.
devamını gör...

ne kadar basit olursa olsun yapmaktan nefret ettiğim eylem. uzun boylu olmanın zararlarından biridir. yıkanan her perdeden sonra evden kaçma hissi uyandırır..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim