zaman tüneli

zor gibi gelmedi, oyundu bize tabii
demlenmedi ki ruhumuzun feri
büyümeyecektik, itiraf et hadi
tek iyi olduğumuz sevişmeler de bitti
yok oldu tutku ve ten uyumu
sahte hikâyenin sahte hazin sonu...

öyle işte.
devamını gör...

tebrikler o insanı kaybetmeyi garantilediniz.
devamını gör...

mesneviden ders aldım. ya rabbel alemin de güzel ama en çok dilime mesnevi takılıyor.
devamını gör...

boş kaldıkları için.
devamını gör...

bu konuda benim yorumum şudur insanlar birden fazla sebeple lakap takıyorlar 1 sebep sempati yakınlık duydukları kişiye onu onurlandırıcı hoşuna giden sevimli bir isimle seslenme isteği ikinci sebep insanların maalesef kırıcı olan bir yönü olan zayıf noktasına vurgu yapan lakaplar seçmesi kel kör topal gibi üçüncüsü sevilmeyen bir özelliğinden dolayı pek hoşlanılmayan kişiye takılan negatif lakaplar tabii bunlar da iyi bir şey değil dördüncüsü bir kişiyi benzerlerinden ayırt etmek için onun reel bir özelliğini ortaya koyacak şekilde verilen lakaplar bu genelde meslek memleket ya da kişiye incitici bir özelliğine vurgu yapmayan sadece nu isim benzerliği olan kişilerden ayırmak için kullanılan lakaptır ayakkabıcı ali istinyeli ali bahriyeli mustafa gibi
devamını gör...

az evvel #2732373 bahsettiğim bu ruh hastalığımı yenmenin yollarını ararken bir psikologun kitap önerisi çıktı karşıma. terapi almaktansa kitap okumayı tercih ettim tabii ki. çünkü %100 türk kanı.

psikiyatrist, psikanalist, psikoterapist irvin d. yalom'un bu kitabı psikolog hanım tarafından önerildiğine göre ve adından da anlaşılacağı üzere ölüm korkusunun nasıl yenileceği hakkında bir başyapıt olmalı dedim. hemen verdim sipariş. aldım. okudum.

öncelikle yayınevine birkaç lafım var. her sayfanın sadece %33'ünde yazı var altı ve üstü bomboş. 90 sayfa dolu dolu zannederek aldığınız kitabı kar kaygısı gütmeden bassalarmış sadece 30 sayfa edecekmiş. bitti mi? bitmedi. son 20 sayfa yalom'la yapılan bir röportaja dair. yani ölüm korkusunu yenme mevzusu aslında 23 sayfa. üzücü.
örnek sayfa:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


gelelim içeriğe:

irvin d. yalom beyin üniversiteden bir arkadaşı varmış. çok ünlü ve çok başarılı bir kalp cerrahı. yalom beyle dertleşmeye karar veriyor 20-30 yıllık arkadaşlıktan sonra. ikinci dünya savaşı zamanını görmüş bu adam yaşlı bir çifti nazilerin ölüme götürdüklerini görmüş, az kalsın kendisi de onlarla ölüme gidecekmiş. kendisini kurtarmış ama yaşlı çifti kurtaramamış. aslında o an kendisini kurtarmaya o kadar odaklanmış ki yaşlı çifti kurtarmayı önemsememiş. yıllardır bu durum bilinçaltında yatıyormuş da işte... neyse işte yalom bunu anlatıyor ve arkadaşıyla diyaloglarını aslında keyifli bir şekilde anlatıyor. kitaba, anlatıma shit atamam.

ama tüm bu konunun ölüm korkusuyla alakası nedir? burada söz konusu olan ölümden korkmak değil ki. zamanında yaşlı çifti kurtaramamanın verdiği vicdan azabı ayrı bir konu, ölmekten ya da çevresindekilerin ölmesinden korkmak apayrı bir konu.


kitaba neden bu ismin verildiğini anlamadım. bir psikoloğun ölüm korkusuna çözüm olarak neden bu kitabı önerdiğini anlamadım.

ben bu derdimi nasıl çözcem onu hiç anlamadım...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

finalini görmedim ama finalinden dolayı yasaklandığı söyleniyor.
ben finalini görmedim fakat belli ki yazarları çarpıcı bir son yapmak istemiş ama keşke öyle yapmasalarmış.
benim açımdan kurgusu ve hikayesi harika bir çizgi film dedesine olan yaklaşımı dedesinin ona öğrettikleri bazen babasının salaklıklarına avazları çıktığı kadar gülmeleri. özellikle dedesinin eşini anlatırken ki duygusallığı hepsi çok iyi.
sevdiği kız uğruna her şeyi yapabilecek bir çocuk düşünün bu o çocuk ama sekiz yaşında anca bu çizgi filmdeki kadar olur. arada açık bir iki bölüm izlediğim oluyor. arkadaşlarına olan tavrı iyi değil ama film izleyen arkadaşının yaratıcı ve tuhaf önerilerine uyup onları uygulayan ve başarısız olan cedric'i görünce kemal sunal'ın yedi bela hüsnü filmi geliyor aklıma şevket'in söylediklerini yapıp sonuç alamayan hüsnünün delirmeleri de aynı cedric gibi. ya da cedric'in delirmeleri hüsnü gibi her neyse.
benim çok sevdiğim bir çizgi film sonu ile katledilmesine rağmen.


hep sonuna geliyoruz ama ne yapalım finali kötü yapmışlar oraya mecbur geliyoruz. neyse izlemek isteyen finali hariç izler artık. iyi seyirler.
devamını gör...

eski şarkıları hâlâ popüler, güncel, tanınır olmasına rağmen, son albümündeki şarkılar da geri planda kalmışlar. buna rağmen geçmişten gelen tılsım yine de devam etmektedir.
devamını gör...

benim iş bulduğum dönemde antidepresan kullanıyordum, sürekli gülüyordum, kafam güzel geziyordum yani. benimle görüşme yapan hanımefendiyle enerjimiz çok tuttu, bu işi yapabileceğime inandığımı, öğrenmeye açık olduğumu ve sadece şirket için değil kendim için de çalışacağımı söyledim. bu işle kazandığım tecrübenin geleceğimi şekillendireceğini anlattım. işimi linkedın den buldum...starbucksta amelelik yaparken sürekli uygun iş ilanlarına başvuruyordum. bu iş öncelik sıralamamda ilk 3teydi ancak çok fazla şey istiyorlardı. ehliyet, ingilizce, seyahat engeli olmaması gibi... o yüzden çoğu başvuruma dönülmedi. bu işi birazcık allah'ın bana acıması olarak düşünüyorum.
3 aydır çok iyi bir firmada çalışıyorum ve sürekli seyahat ediyorum.ehliyetim için yazılı sınavı verdim, ingilizce için btk akademiye başladım. şuan 5 yıldızlı otelden bunu yazdığıma inanamıyorum ama evet yazıyorum.
devamını gör...

dime öyle! yoksa bunun ispatı için hayat sana tersini gösterir. apışıp kalırsın.
devamını gör...

pötikareyi puantiyeye tercih ederim. puantiye bana hep itici gelmiştir.
puantiye denilince aklıma bir de japon bir modacı var aklıma o geliyor: yayoi kusama
bir insan puantiyeye neden bu kadar kafayı takar acaba?
devamını gör...

hayırlısı olsun.
devamını gör...

diğer insanların çok kolay anladığı, veya anlamak için çaba dahi göstermediği şeyleri sen zar zor anlıyor ya da hiç anlamıyorsan ortada bir sıkıntı var demektir (misal ben).

ilgi olsun diye de söylemiyorum bunları. tam ne zaman ve hangi an hatırlamıyorum, ama ben gerçekten şu ana kadar ki hayat deneyimim ve gözlemlerim sonucunda zekamın geri olduğu kanısına vardım. sonuçta herkes zeki olacak diye bir kaide yok. bazıları da daha az zeki olmak zorunda. en büyük aptallık, aptal olduğunu kabul etmemek olsa gerek.

işin garibi; çevremde ne ailem, ne arkadaşlarım, ne öğretmenlerim, ne de herhangi bir insan şu ana kadar bana geri zekalı olduğumu söylemedi. hatta bilakis tam tersi, kafamın zehir gibi olduğu dahi sıkça söylendi. bunu beni kırmamak için yaptıklarını da düşünmüyorum çünkü yeri geldiğinde ne kadar kırıcı ve kahredici derecede dürüst olduklarına defalarca kez şahitlik ettim. bilmiyorum, belki de ben abartıyorum.

öyle bi içimi dökeyim dedim...*
devamını gör...

before film üçlemesi filmini tekrar tekrar izlemiş olduğunu düşündüğüm insanlardır. ruh eşi, ruh öküzü gibi bir şey.
devamını gör...

bir de böyleleri var arkadaş. birkaç günde bir sözlüğü bırakıyorum, bir daha yazmayacağım, asla geri dönmem vb. triplere giriyor bıraktıktan sonra hemen geri dönüyor, yazmayacağım dedikten birkaç saat sonra bakıyorsun çatır çatır yazıyor. bu nasıl bi ilgi arsızlığıdır, bu nasıl bi ezikliktir anlayamıyorum.
devamını gör...

merhaba hanımefendi efe ben tanışabilir miyiz acaba şurada bir kafe var size bir bardak çay ikram edebilirim arkadaşlarım bana resesif afe derler bu arada,
devamını gör...







şu üçü birbiriyle kapışır. son karar sizin romalılar
devamını gör...

(bkz: yavuz çetin)
devamını gör...

yazmak.. aklındakileri kağıda dökmek kadar rahatlatıcı bir şey yok sanırım. çok geç kalmışım
devamını gör...

kamerayı açar mısın sorusu inanın bu soruya kadar sohbeti müthiş güzel götürüyorum ses tonum ifadelerim cümlelerin falan harika ama gel gelelim karşılıklı kamerayı açtığımız zaman 2 dakika içinde karşı taraf kamerayı kapatıp görüşürüz deyip engelliyor bu nedenle en çok gıcık olduğum soru kamerayı açar mısın sorusu
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim