zaman tüneli

ankara' ya angara demeleri.

değişen koşullarla beraber geleneklere de güncelleme gelmesi gerektiğini düşünüyorum.

bundan birkaç yıl önce de kırmızı kuşağın aslında cinsiyetçi olmadığı, kadını aşağılamadığı, gelenek olduğunu savunanlara ne oldu? ben söyleyeyim, azalarak bittiler, yeni sürüme kurban gittiler. bu güncellemelere direnirseniz, yeni güncellemelerin gelmediği eski sürüm telefonlar gibi bir köşede unutulup gidersiniz.

insanlar birbirini görüyor beğeniyor hatta birçoğu sevişiyor ve evlenme kararı alıyor. ailelerin tanışmasına bir şey demiyorum (yok bi' de de) ama erkeğin ailesini alıp, kızın ailesinin en büyük erkeğinden kızı istemesi neden? yani her şeyi bırakalım, sakince bir yere oturup başımızı geriye yaslayıp gözlerimizi kapatıp bunu bir düşünelim. var mı bir cevap?

türk solu diye belirtmeli. dünyada daha homojen sol ideolojiler.

imtihân.

korkulması ve geri durulması gerken bir şahsiyettir. kaybedecek bir şeyleri olan insanlar gerek hayat ile gerek başka insanlar ile olan mücadelelerinde, kaybedebilecekleri şeylere odaklanıp temkinli ve düşünerek adım atarlar. kaybedecek bir şeyi olmayanlar ise tâbiri câizse önüne geleni çiğner geçerler arkalarına bile bakmadan. herhangi bir endişeleri kalmamıştır.

ölümlü dünya filmine ait bir replik. repliğin tamamı şöyle; "sol zaten kendi içinde fraksiyonlara bölündüğü için bu halde değil miyiz."

link

edit: türk solu diye bir kavram yoktur. o yüzden bu ülkede sol yok. altyapısız ve yüzeysel solculuk var.

offf çektiren başlıklar, pufff çektiren tanımlar.

evlilik öncesi beraberlik diye bir şey var. gerisi teferruat.

kur'an-ı kerim'i yeğleyen kişidir.
çünkü solcular anıtkabir'e gitmek isterken sağcılar kabe'ye gitmek istiyor.

huzur sanırım. bazı şeylerin ciddi anlamda farkında olmaya başlayıp bilgi sahibi olduğumuz zaman huzurlu olabilecek bir psikolojiye sahip olamıyoruz. zihin hep bir düşünce hâlinde ve yorgun oluyor.

insanlara biraz teknik bilgi verip kapitalizm çarkına atmaktır.

mülteciler gitsin fakat burda bahsedilen kişi turist, sırf arap diye ırkçılık yapan ırkçı arkadaşlar aynı muameleyi fransaya/amerikaya/italyaya vs gittiğinde görse ne yapar acaba? oradaki adam ingiliz olsa bu seferde akp li kafası vs diyip trabzonluya saldırdınız. bakın demografik ve kültürel yapıyı bozmasın diye mülteci ve sığınmacıları istememek/ topraklarımız satılmasın diye yabancılara konut satışını sınırlamak ile sırf ırkından ve milletinden dolayı bir gruba ırkçılık yapmak ayrı şeylerdir.

kalabalık, dedikodu, bağırarak konuşan tipler.

başlığının açılmamasına çok şaşırdığım bir (bkz: the beach boys) klasiği. aynı zamanda sözlük kişisel iletimde de bu şarkıya yer veriyorum güncel olarak.
(bkz: brian wilson) tarafından bestelenmiş olan bu şaheser, 5 farklı stüdyoda kaydedilmiştir. hem sound dinamiği hem de armonik açıdan zamanının çok ötesinde deneysel bir çalışmadır. nakaratta bildiğim kadarıyla tuşlu theremin çalınmış bildiğimiz düz theremin olmasa da.

bak bak, güzide ülkemin necip insanlarının açtığı başlığa bak.

(bkz: barkın'a o konuda ben de çok kırgınım)

merak. bildiği şeyi kim merak eder ki?

samet olayı var fazla komik bir anıdır arkadaşlarla baya gülmüştük :))

aşşşağılık bedevi bir arabın utanmadan biz türklere ve atatürk'e hakaret etmesi skandalıdır. malum, arap bedevisine uygarlık çok gelir. özgür(!) halkmış, laf söyledi balkabağı. eyyy araplar, amerika petrol için sizi öyle bir sağıyor ki. içtim şarabı, biçtim arab'ı. canınız cehenneme ulan sizin, canınız cehenneme!..
böylesi arapçı islamofaşistlere inat, ne mutlu türk'üm diyene ve mustafa kemal atatürk!..

ölen kişidir. çünkü herkesin yaşadığı müddetçe kaybedecek bir şeyi vardır.

hayatı.

kız isteme töreni esasen kadının cinsel ilişki ve evlilik yapmasına ailesindeki erkeklerden onay alma törenidir. çünkü kız babadan istenir.

bu da kadınların evlenene kadar erkeklerin koruması gereken bir ürün olarak görüldüğünü kanıtlar niteliktedir.

madem öyle değil, kızı annesinden istesene o zaman?

sevmediğim bir kelime. belirli konularda çok kat’i ihtimamlarım bulunuyor. şarkı yerine eser, söz yerine güfte, müzik yerine beste veya kullanıldığı anlama göre mûsîkî denmesinden yanayım. bu denli latifâne lügatımız varken yeni kelimeler icat edilmesi lüzumsuz geliyor bana. dışarıdan sıkıcı veya kasıntı olarak görülen bir davranış olabilir bu sizler için fakat kendi değerlerimize biz sahip çıkmazsak kim çıkacak affedersiniz? batılılaşmaya bu denli meyilli oluşumuz canımı sıkıyor.