zaman tüneli
klistenes yasaları
adını kleisthenis kişiliğinden alan yasalardır.
kendisi demokrasiyi getirmiş yunan soylu kişilik olup bu yasalar ile zenginlikten kaynaklanan sınıf farkını kaldırmayı amaç edinmiştir.
kendisi demokrasiyi getirmiş yunan soylu kişilik olup bu yasalar ile zenginlikten kaynaklanan sınıf farkını kaldırmayı amaç edinmiştir.
devamını gör...
diksiyon
konuşulan dili akıcı, güzel ve tonlamalarına uygun şekilde kullanabilmek, dile hâkim olmaktır.
bir şiiri, bir nutku, bir piyesteki rolü söylemek, okuma tarzını belirten diksiyon denilen sanat, konuşma organlarının, yatkın veya çalışmayla işlek hale gelmiş olmasını gerektirir.
bir şiiri, bir nutku, bir piyesteki rolü söylemek, okuma tarzını belirten diksiyon denilen sanat, konuşma organlarının, yatkın veya çalışmayla işlek hale gelmiş olmasını gerektirir.
devamını gör...
intihar etmemek için sebepler
intihar etmek için çok geç, yaşamak için çok erken!..
devamını gör...
kendini değerli zanneden insan
bence insanlar değer kavramını da başka yöne çekmeye başladı. mesela cebinde parası yok ben değerliyim, ben hakediyorum diyip kendi kendini gaza getirip bütçesini aşan alışverişler yapan, evlerde oturanlar görüyorum sosyal medyada. evet değerlisiniz ve belli standartlarda yaşamak herkesin hakkı. keşke yoksulluk , hastalık vb kötü şeyler kimseye olmasa. ama oluyor. ve olacak. kıt kaynakları bu kadar verimsiz kullanıp değerli olduğunuzu hissetmek aptalca değil mi.
derin bir konu ama benim aklıma ilk gelen bu oldu
derin bir konu ama benim aklıma ilk gelen bu oldu
devamını gör...
bugünün anlam ve önemi
taksim days.
eve gidip, hemennn takım elbisemden kurtulup atıyorum kendimi sokağa.
yeter bee.
eve gidip, hemennn takım elbisemden kurtulup atıyorum kendimi sokağa.
yeter bee.
devamını gör...
intihar etmemek için sebepler
gelecekte sizin yardımınıza ihtiyacı olan insanlar, hayvanlar, bitkiler vs.
haksızlık etmemek lazım.
haksızlık etmemek lazım.
devamını gör...
intihar etmemek için sebepler
devamını gör...
intihar etmemek için sebepler
konunun uzmanı değilim, ve söyleyebilerveğim sadece zaten birgün bitecek olan bir hayat için acele neden?
devamını gör...
müslüman yazarlara sorular
gusül abdesti nasıl alınır?
devamını gör...
genesis order
(bkz: +18)
nlt-media şirketi tarafından piyasaya sürülen, treasure of nadia oyununun devamı olan, erotik hatta pornografik pc/mac/android video oyunu. *
bu tür oyunlara karşı merakınız varsa -cinsel sapıksanız- deneyin. *
ah o andrea yok mu? iliğimi kemiğimi sömürdü.
nlt-media şirketi tarafından piyasaya sürülen, treasure of nadia oyununun devamı olan, erotik hatta pornografik pc/mac/android video oyunu. *
bu tür oyunlara karşı merakınız varsa -cinsel sapıksanız- deneyin. *
ah o andrea yok mu? iliğimi kemiğimi sömürdü.
devamını gör...
serseri (yazar)
sısısısıs
daha çok adımı an.
daha çok adımı an.
devamını gör...
50 yaşında adamların sözlükte aşk yaşaması
yine kimin gıybetini yapıyonuz? sırf meraktan... bi' de aşk yaşamak ile ırz, namus arasında bağlantı yok be reis. o senin nutkunun bıngıldağının düğümlenmesi.
bırakın sevsinler, sevilsinler.
bırakın sevsinler, sevilsinler.
devamını gör...
bellydancing
loopa alınacak şarkılarda bugünlerde başı çekiyor. abi azıcık göbek atalım ya!
devamını gör...
bateri solosu
şimdi size kısa bir görev. megadeth, rude awakening konserinde, she wolf un sonunu açıyorsunuz orda bi jimmy de grasso solosu var ki allah allah.
https://youtu.be/LdU5RXKKz_...
asıl fuhuş 58. saniyeden sonra başlıyor.
https://youtu.be/LdU5RXKKz_...
asıl fuhuş 58. saniyeden sonra başlıyor.
devamını gör...
50 yaşında adamların sözlükte aşk yaşaması
adam & adamsa ortalık karışır. adam & madam sa olabilir. herkesin hayatına kimse karışamaz, özgürlüğü bidir.
devamını gör...
çocukken sahip olmak isteyip sahip olamadığınız şeyler
mutlu aile tablosu
devamını gör...
yazarlar hakkında gereksiz bilgiler
kalbim çok kırık
devamını gör...
beğenmediği herkesi eleştiren insan
burçlardan benim burcu seçmişler bu konuda ama biz de çok farklı bence. sürekli eleştirmiyoruz yani.
eleştirme doğru düzgün yapıldığı sürece hepsi olumsuz ama doğru olursa benim hoşuma gider. gerçeklerle aydınlatılmayı severim. insanların aksine çoğu zaman olumlu şeyler duymayı sevmiyorum ben.
insanlara eleştirel bir tavırla da yaklaşmam. ama bazen meslek yönünden eleştiriler illa ki olur "ben bu adamın şarkılarını seviyorum." veya "ben bu kadının şarkılarından nefret ediyorum." gibisinden.
ama insanlara doğrudan yani şahsına yapılan eleştirilerde daha yapıcı ve ılımlı olunması gerektiğini düşünüyorum. ve "bu hakkı kendimizde bulabilecek kadar o kişiden iyi miyiz?" sorusunun sorulması lazım. cevap evetse ve sen eleştireceğin konuya tam hakimsen (önünü arkasını, sağını solunu vs. biliyorsan) konuş. değilsen susman en doğrusu.
bizim toplumda eleştiri anlayışı hiç yok. eleştiri hem olumlu hem de olumsuz yapılır ama onlar sadece bunu olumsuz olarak görüyor. ve hem sadece olumsuz olarak yapıyor hem de ona yapılmasından rahatsızlık duyuyor. (:
insanlarla ne kendimi kıyaslarım ne yarışa sokarım ne eksik ya da hata görmek için ne de küçümsemek için bakarım.
çok uzağa gitmeden durumu açıklayayım benden haz etmeyen çok yakınım var. ve onların eleştiri anlayışı da yerden yere vurmak ama nasıl mı ortam içinde, abartarak veya yalan yanlışla. şimdi bu insan bana böyle gelince ben onu tepeden tırnağa süzer, iyi kötü analiz eder bende değindiği yerlerde kendi nasıl diye bakar ona ağzının payını veririm. o an amacım eleştiriden çok haddini bildirmek. çünkü eleştiri arkasında saygısızlık ve hadsizlik döndüren çok.
bir de onlar bunu yapmaktan keyif alır ama onlara yapılmasından hiç haz etmezler. ama aslında eleştiri karşılıklı yapıldığında hoş bir şey. fakat onlarda zora giden bir şey hâline geliyor. (:
sonuca gelirsek eleştiride en başta kendimi olmak üzere, çoğu olayı veya durumu eleştiririm. şahsını eleştirdiğim kişiler yakınlarımla sınırlı çünkü ben diğerlerinin varlığını yok sayıyorum.
taşlama olayına gelirsek bunda fena sayılmam. ince ince işler, şaka arasında rezil eder yerden yere vururum. bunu hiç yapmak istemem ama buna zorlandığımda geçmiş olsun. çünkü elimden geldiğince her şeyin hakkını vererek yapmaya çalışırım. onlar eleştirinin hakkından gelemezse ben yermenin hakkından gelirim. ve bu radde de cidden sevmediğim bir insansa "nasıl bilirdiniz?" (:.
başak burcu olayı eleştirmesi işte burada başlıyor. tamam dilimiz bazen dikenli olabilir ama kalbe batırmıyoruz sonuçta. bu insanlar direkt kalbi hedef alıyor. onların kırma ya da incitme yaşatacak kadar anlamları yok ama olayların var. doğru düzgün yapılmayan eleştiri beni her yerde rahatsız eder. yani sadece beni hedef almaları gerekmiyor. kişi hak etmiyorsa ya da hak etse dahi ortam seçimi yanlışsa ortamdaki kirpinin dikenlerini yolmaktan çekinmem.
ben bu sebeplerle sevilmemekten onur ve gurur duyuyorum. bunları kendime duymam bana yetiyor. çünkü mükemmelliyetçi bir insanım ve kendime de olsa torpil geçmediğim için bu sözleri kendi kendime söylememin anlamı benim için çok fazla. çünkü dilim dışarıya bir sivriyse kendime üç, onları üç yeriyorsam kendimi beş. olumlu duygularda katlama yok tabi, araya sıkıştırıyorum. ama dışarıya gerektiği gibi yansıtıyorum. insanlara kötü şeyler kadar iyi şeyler demekten de çekinmiyorum. kötüleri hep dile getirip güzel şeylere kör olursak kötüler artar güzellikler ölür. ben bunu biliyorum...
eleştirme doğru düzgün yapıldığı sürece hepsi olumsuz ama doğru olursa benim hoşuma gider. gerçeklerle aydınlatılmayı severim. insanların aksine çoğu zaman olumlu şeyler duymayı sevmiyorum ben.
insanlara eleştirel bir tavırla da yaklaşmam. ama bazen meslek yönünden eleştiriler illa ki olur "ben bu adamın şarkılarını seviyorum." veya "ben bu kadının şarkılarından nefret ediyorum." gibisinden.
ama insanlara doğrudan yani şahsına yapılan eleştirilerde daha yapıcı ve ılımlı olunması gerektiğini düşünüyorum. ve "bu hakkı kendimizde bulabilecek kadar o kişiden iyi miyiz?" sorusunun sorulması lazım. cevap evetse ve sen eleştireceğin konuya tam hakimsen (önünü arkasını, sağını solunu vs. biliyorsan) konuş. değilsen susman en doğrusu.
bizim toplumda eleştiri anlayışı hiç yok. eleştiri hem olumlu hem de olumsuz yapılır ama onlar sadece bunu olumsuz olarak görüyor. ve hem sadece olumsuz olarak yapıyor hem de ona yapılmasından rahatsızlık duyuyor. (:
insanlarla ne kendimi kıyaslarım ne yarışa sokarım ne eksik ya da hata görmek için ne de küçümsemek için bakarım.
çok uzağa gitmeden durumu açıklayayım benden haz etmeyen çok yakınım var. ve onların eleştiri anlayışı da yerden yere vurmak ama nasıl mı ortam içinde, abartarak veya yalan yanlışla. şimdi bu insan bana böyle gelince ben onu tepeden tırnağa süzer, iyi kötü analiz eder bende değindiği yerlerde kendi nasıl diye bakar ona ağzının payını veririm. o an amacım eleştiriden çok haddini bildirmek. çünkü eleştiri arkasında saygısızlık ve hadsizlik döndüren çok.
bir de onlar bunu yapmaktan keyif alır ama onlara yapılmasından hiç haz etmezler. ama aslında eleştiri karşılıklı yapıldığında hoş bir şey. fakat onlarda zora giden bir şey hâline geliyor. (:
sonuca gelirsek eleştiride en başta kendimi olmak üzere, çoğu olayı veya durumu eleştiririm. şahsını eleştirdiğim kişiler yakınlarımla sınırlı çünkü ben diğerlerinin varlığını yok sayıyorum.
taşlama olayına gelirsek bunda fena sayılmam. ince ince işler, şaka arasında rezil eder yerden yere vururum. bunu hiç yapmak istemem ama buna zorlandığımda geçmiş olsun. çünkü elimden geldiğince her şeyin hakkını vererek yapmaya çalışırım. onlar eleştirinin hakkından gelemezse ben yermenin hakkından gelirim. ve bu radde de cidden sevmediğim bir insansa "nasıl bilirdiniz?" (:.
başak burcu olayı eleştirmesi işte burada başlıyor. tamam dilimiz bazen dikenli olabilir ama kalbe batırmıyoruz sonuçta. bu insanlar direkt kalbi hedef alıyor. onların kırma ya da incitme yaşatacak kadar anlamları yok ama olayların var. doğru düzgün yapılmayan eleştiri beni her yerde rahatsız eder. yani sadece beni hedef almaları gerekmiyor. kişi hak etmiyorsa ya da hak etse dahi ortam seçimi yanlışsa ortamdaki kirpinin dikenlerini yolmaktan çekinmem.
ben bu sebeplerle sevilmemekten onur ve gurur duyuyorum. bunları kendime duymam bana yetiyor. çünkü mükemmelliyetçi bir insanım ve kendime de olsa torpil geçmediğim için bu sözleri kendi kendime söylememin anlamı benim için çok fazla. çünkü dilim dışarıya bir sivriyse kendime üç, onları üç yeriyorsam kendimi beş. olumlu duygularda katlama yok tabi, araya sıkıştırıyorum. ama dışarıya gerektiği gibi yansıtıyorum. insanlara kötü şeyler kadar iyi şeyler demekten de çekinmiyorum. kötüleri hep dile getirip güzel şeylere kör olursak kötüler artar güzellikler ölür. ben bunu biliyorum...
devamını gör...