zaman tüneli
son izlenen filmler
geçen günlerde iki tane film izledim. başlıklarını da açarım ve detaylıca tanıtırım herhalde diyordum zira ikisine de 7 verdim 10 üzerinden, ama sonra üşendim ve burada kısaca bahsetmeyi kafi buldum kendi adıma.
thoughtcrimes (2003) - güzel bir tv filmiydi. imdb'de 10'ları yağdırmışlar da ben o kadar da olağanüstü bulmadım. hele ki çok güçlü bir drama falan demişler, ki buna hiç katılamadım. oyunculukları sağlam ve kurgusu sağlam bir yapımdı. şizofren teşhisi alan bir kadının aslında kafasında duyduğu seslerin başkalarının gerçek düşünceleri olduğu anlaşılıyor ve bu konuda onu "sen deli değilsin" diye ikna eden bir mentör kadının bu becerisini kontrol edebilmesi yönünde ona rehberlik ediyor. gelgelelim bu sıra dışı çalışmanın finansmanını bir gizli ajanlık oluşumu gibi bir şey sağlıyor ve kadını çözemedikleri olaylarda çok erken kullanmak istiyor bunlar. kahramanımız başta kandırıldığını falan düşünse de mantörü onu ikna ediyor ve gazal denen bir teröristi enseleme konusunda bu kadının eksantrik zihin okuma becerisinden faydalanıyorlar. enseleyebiliyorlar mı, onu söylemiyorum majör spoiler vermemek için de işte konu özetle bu yani.
alien code (2018) - bu film de güzeldi ama süper değildi, aynı şekilde. baş karakterimiz yetenekli, genç bir kriptograf ve biraz karanlıkmış gibi bir ilk izlenim veren bir organizasyon kendisine, gelecekten gönderildiğini sandıkları bir uydudaki bir objede yer alan bir gizli mesajı deşifre etmesi karşılığında yüksek bir para öneriyor. eleman bunu kabul ediyor... bu filmi daha fazla anlatırsam kesin majör spoiler veririm. yani o obje cidden gelecekten mi gönderilmiş yoksa uzaylılar mı göndermiş... gerçi filmin isminden de hangisi olduğu belli sanırım. haha. veya hem gelecekten heme de uzaylılar tarafından mı gönderilmiş?.. eleman bu mesajı deşifre edebiliyor mu... bu obje ne?.. neye yarar ya da nelere sebep olabilir?.. sorular, sorular... film çok ilginç başlıyor ve sonra da hoş devam etse de öyle çok da bayılmadım açıkçası. gene de sıkı bir film. öneririm.
thoughtcrimes (2003) - güzel bir tv filmiydi. imdb'de 10'ları yağdırmışlar da ben o kadar da olağanüstü bulmadım. hele ki çok güçlü bir drama falan demişler, ki buna hiç katılamadım. oyunculukları sağlam ve kurgusu sağlam bir yapımdı. şizofren teşhisi alan bir kadının aslında kafasında duyduğu seslerin başkalarının gerçek düşünceleri olduğu anlaşılıyor ve bu konuda onu "sen deli değilsin" diye ikna eden bir mentör kadının bu becerisini kontrol edebilmesi yönünde ona rehberlik ediyor. gelgelelim bu sıra dışı çalışmanın finansmanını bir gizli ajanlık oluşumu gibi bir şey sağlıyor ve kadını çözemedikleri olaylarda çok erken kullanmak istiyor bunlar. kahramanımız başta kandırıldığını falan düşünse de mantörü onu ikna ediyor ve gazal denen bir teröristi enseleme konusunda bu kadının eksantrik zihin okuma becerisinden faydalanıyorlar. enseleyebiliyorlar mı, onu söylemiyorum majör spoiler vermemek için de işte konu özetle bu yani.
alien code (2018) - bu film de güzeldi ama süper değildi, aynı şekilde. baş karakterimiz yetenekli, genç bir kriptograf ve biraz karanlıkmış gibi bir ilk izlenim veren bir organizasyon kendisine, gelecekten gönderildiğini sandıkları bir uydudaki bir objede yer alan bir gizli mesajı deşifre etmesi karşılığında yüksek bir para öneriyor. eleman bunu kabul ediyor... bu filmi daha fazla anlatırsam kesin majör spoiler veririm. yani o obje cidden gelecekten mi gönderilmiş yoksa uzaylılar mı göndermiş... gerçi filmin isminden de hangisi olduğu belli sanırım. haha. veya hem gelecekten heme de uzaylılar tarafından mı gönderilmiş?.. eleman bu mesajı deşifre edebiliyor mu... bu obje ne?.. neye yarar ya da nelere sebep olabilir?.. sorular, sorular... film çok ilginç başlıyor ve sonra da hoş devam etse de öyle çok da bayılmadım açıkçası. gene de sıkı bir film. öneririm.
devamını gör...
hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu
aklıma gelenleri yazacağım
öncelikle dahlvier çok sayıda yüzükle foto atıyor ve sanki elleri havada yürüyen yüzüklü birisi gibi canlanıyor-sanki örümcek yürütüyor gibi.
pictorem de bahçesi şeklinde canlanıyor. fotisini atmış olmasına rağmen aklıma o geliyor.
milkşeyh de elini yüzüne koyup veya saçlarıyla biraz yüzünü gizleyip foti çekiniyor sonra kahvesinden bir yudum alıp kedisini seviyor ama godfather gibi değil.
şappi o grili profil fotosu ile eş zamanlı olarak sürekli enerji veren bir insan gibi canlanıyordu sanki yerinde duramıyor gibi, titreşim gibi. ölmüş gibi konuştum* gezmeye gitti.
sonra viva zapata elinde pizza çevirir gibi kovboy şapkası çeviriyor gibi geliyor.
eşrefoğlu ile şirk koşan da sürekli pub veya barlarda oturup birlikte takılıyor ama ayıp olmasın diye bunu çok çaktırmıyor gibi geliyor.
başkaaaa
hatşepsut, ıtır, sevimsiz karga da sürekli birlikte kahve içiyor gibi hissediyorum. sanki birisi daha vardı ama unuttum.
başkaaa
heh
paranoyak deli ise renkli çorap, etek ve bot kombini ile marmara, ege ve iç anadolu bölgesinde gerçekleşen tüm etkinliklere katılıyor gibi canlanıyor.
scaremongering(yazarken nası yazılıyor diye çok baktım) gözümde sissy hawkins nicki zamaninda sahip olduğu bir pp vardı siyah beyaz bir çizim, o kız gibi canlanıyor.
son singapur vapuru da tam pp'deki gibi canlanacak ama ben daha çocuksu bir yüze sahip olduğunu düşünüyorum.
diko agabey hic ev temizlerken canlanmadı ama sanki kulağının arkasında sigara taşıyor gibi canlandı.
yazarken yarısını unuttum yazacaklarımın ya anneler ablalar bunu nasıl sürüyor
öncelikle dahlvier çok sayıda yüzükle foto atıyor ve sanki elleri havada yürüyen yüzüklü birisi gibi canlanıyor-sanki örümcek yürütüyor gibi.
pictorem de bahçesi şeklinde canlanıyor. fotisini atmış olmasına rağmen aklıma o geliyor.
milkşeyh de elini yüzüne koyup veya saçlarıyla biraz yüzünü gizleyip foti çekiniyor sonra kahvesinden bir yudum alıp kedisini seviyor ama godfather gibi değil.
şappi o grili profil fotosu ile eş zamanlı olarak sürekli enerji veren bir insan gibi canlanıyordu sanki yerinde duramıyor gibi, titreşim gibi. ölmüş gibi konuştum* gezmeye gitti.
sonra viva zapata elinde pizza çevirir gibi kovboy şapkası çeviriyor gibi geliyor.
eşrefoğlu ile şirk koşan da sürekli pub veya barlarda oturup birlikte takılıyor ama ayıp olmasın diye bunu çok çaktırmıyor gibi geliyor.
başkaaaa
hatşepsut, ıtır, sevimsiz karga da sürekli birlikte kahve içiyor gibi hissediyorum. sanki birisi daha vardı ama unuttum.
başkaaa
heh
paranoyak deli ise renkli çorap, etek ve bot kombini ile marmara, ege ve iç anadolu bölgesinde gerçekleşen tüm etkinliklere katılıyor gibi canlanıyor.
scaremongering(yazarken nası yazılıyor diye çok baktım) gözümde sissy hawkins nicki zamaninda sahip olduğu bir pp vardı siyah beyaz bir çizim, o kız gibi canlanıyor.
son singapur vapuru da tam pp'deki gibi canlanacak ama ben daha çocuksu bir yüze sahip olduğunu düşünüyorum.
diko agabey hic ev temizlerken canlanmadı ama sanki kulağının arkasında sigara taşıyor gibi canlandı.
yazarken yarısını unuttum yazacaklarımın ya anneler ablalar bunu nasıl sürüyor
devamını gör...
içimizdeki şeytan
uyarlamasını ve yönetmenliğini onur erbilen'in yaptığı ve lütfi can bulut'un tek kişilik performansı ile devleştiği tiyatro oyunudur.

geride az eser bırakmış olsa da hem marko paşa yıllarında hem de kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf (kitap) eseri ile türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve kalleşçe bir cinayete giden sabahattin ali'nin benim en sevdiğim romanı olan içimizdeki şeytan kitabının uyarlamasıdır bu tek kişilik oyun.
oyunu dün akşam çanakkale belediye sahnesinde izledim. dekor sadece ortaya serilmiş beyaz bir bez ve karanlık bir arka plandan oluşuyor, lütfi can bulut ise bir baston ve şapka kullanıyordu aksesuar olarak.
başlarda oyun sesli kitap dinlemek gibi bir hissiyat uyandırdı. sıkılmadım ama sıkılacakmışım gibi bir endişeye kapıldım. ancak daha sonra oyuncu sahnede resmen devleşti.
ömer karakterinin ağzından dinlediğimiz hikayede nihat'ı bastonun ucuna takılan şapka ile; macide'yi, ömer'in teyzesini ve veznedarı ses tonu ve mimiklerle o kadar iyi canladırdı ki lütfi can bulut sanki sahnede birden fazla oyuncu vardı.
oyuncunun sesini ve sahneyi kullanması, yapılan ışık oyunları ve muhteşem finali ile harika bir oyundu.

geride az eser bırakmış olsa da hem marko paşa yıllarında hem de kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf (kitap) eseri ile türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan ve kalleşçe bir cinayete giden sabahattin ali'nin benim en sevdiğim romanı olan içimizdeki şeytan kitabının uyarlamasıdır bu tek kişilik oyun.
oyunu dün akşam çanakkale belediye sahnesinde izledim. dekor sadece ortaya serilmiş beyaz bir bez ve karanlık bir arka plandan oluşuyor, lütfi can bulut ise bir baston ve şapka kullanıyordu aksesuar olarak.
başlarda oyun sesli kitap dinlemek gibi bir hissiyat uyandırdı. sıkılmadım ama sıkılacakmışım gibi bir endişeye kapıldım. ancak daha sonra oyuncu sahnede resmen devleşti.
ömer karakterinin ağzından dinlediğimiz hikayede nihat'ı bastonun ucuna takılan şapka ile; macide'yi, ömer'in teyzesini ve veznedarı ses tonu ve mimiklerle o kadar iyi canladırdı ki lütfi can bulut sanki sahnede birden fazla oyuncu vardı.
oyuncunun sesini ve sahneyi kullanması, yapılan ışık oyunları ve muhteşem finali ile harika bir oyundu.
devamını gör...
niye küstüğünü unutmak
"niye"sini değil, ben dümdüz "küstüğümü" unutuyorum olm bazen. naber, flörtümüz devam ediyor mu diyorum, küstük ya biz seninle diyor.
devamını gör...
1, 2'den büyüktür
1 olmadan 2 nasıl olsun..
1 ken 2 oldum
2 iken 1
ne seninle 2 yim
ne de yalnızken 1
1 ken 2 oldum
2 iken 1
ne seninle 2 yim
ne de yalnızken 1
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
benim şiirler uzun zamandır sağda solda kalır, bu sağda solda kalanlardan birini bugün arkadaşım paylaşıp " efsaneydi be m.e." diye whatsapp' dan yazdı.
o zaman biraz da burada kayıtlarda kalsın.
bana kadın verin
mümkünse gözleri gülsün
saçları güneş gibi saçılsın
dudakları vampir gibi emsin
bazen hanim efendilik satsın
bazen kevaseligin dibine vursun
bana kadın verin
her hücremi parçalasın.
ortaya karışık.
o zaman biraz da burada kayıtlarda kalsın.
bana kadın verin
mümkünse gözleri gülsün
saçları güneş gibi saçılsın
dudakları vampir gibi emsin
bazen hanim efendilik satsın
bazen kevaseligin dibine vursun
bana kadın verin
her hücremi parçalasın.
ortaya karışık.
devamını gör...
maaşın yattığı gün bitmesi
maaşın yatamadan, ayakta bitmesi.
devamını gör...
bugün günlerden galatasaray
yine bir uefa şampiyonlar ligi maçının olduğu gündür.
bugün ajax deplasmanına gideceğiz. attığımız gol, yediğimiz ofsayt olsun!
bugün ajax deplasmanına gideceğiz. attığımız gol, yediğimiz ofsayt olsun!
devamını gör...
niye küstüğünü unutmak
ayy inşallah yine olmaz. acilen b12 takviyesi almam lazım.
devamını gör...
nicolo zaniolo
italyanların altın çocuğu olabilir ama bizim ligi kaale bile almayıp küçümsediği için oynamıyor . yani mental bir takım sorunları var orası kesin ama burada oyamama sebebinin mental sorunlarıyla alakası yok. bildiğin şeyine bile takmıyor adam bizim ligi. neyse fenere attığı gollerle hatıralarımızda yer edecek hep. yolu bahtı udinesse'de açık olsun.
devamını gör...
galatasaray'ın ajax'a döşeyeceği boru
gs.lıyım ama şunu biliyorum: oynanmamış maçın borusunun sahibi ancak maçtan sonra belli olur.
tesisat işi bitmeden, döşeyeni döşeneni yazmak sadece niyet beyanıdır.
(hani diyorum ki, maç öncesi liverpool yanlılarının hatasına düşmemek gerekir.)
tesisat işi bitmeden, döşeyeni döşeneni yazmak sadece niyet beyanıdır.
(hani diyorum ki, maç öncesi liverpool yanlılarının hatasına düşmemek gerekir.)
devamını gör...
liverpool
yalnız inşallah bunlarla birkaç sene yeniden eşleşmeyiz. adamlarda acaip bir travma yarattık.
devamını gör...
maaşın yattığı gün bitmesi
evli,çocuklu ve borçluysanız normal olan durum.
devamını gör...
maaşın yattığı gün bitmesi
ceo bile olsan maaşlı çalışmak köleliktir.
devamını gör...
liverpool
liverpool'a yaşattığımız travmayı çözebilecek psikolog yok. teknik direktöründen, taraftarına kadar adamlar 2 aydır uyuyamıyor. arne slot'un kabuslarında galatasaray'ı gördüğüne eminim.

tribün nasıl rakibin dengesini bozar, maçı oynatmaz hale getirir gördüler.
(bkz: galatasaray'ın liverpool'a döşeyeceği boru)

tribün nasıl rakibin dengesini bozar, maçı oynatmaz hale getirir gördüler.
(bkz: galatasaray'ın liverpool'a döşeyeceği boru)
devamını gör...
şu an uyuyor olabilirdim
seninle şöyle uyuyabilirdik…
devamını gör...
yazarların yastığa kafasını koyduğunda düşündükleri
niye her şey böyle oldu, neden ben yine aynı yerdeyim, ne zaman düzelecek…
devamını gör...
şu an uyuyor olabilirdim
bakın saat kaç olmuş hala uyuyor olabilirdim
devamını gör...
sevimsiz karga
#3782235 teşekkür ederim emeğin için. beni canlandırırken çok zorlandığını düşünüyorum sevgili karga*.
devamını gör...
