zaman tüneli

iki kişinin birbirini bozmadan, birbirine rağmen değil birbirine denk kalarak yol aldığı hal.
birbirine iyi gelmeye çalışırken kendinden de kaçmaması.

öncellikle bazı sorunları bir köy evinde kirada olduğumuz ve ailemin hiç tadilat yapmadıkları için yaşadığımı belirtmek isterim... sabah kalkacaksın sobayı yakacaksın. bazen çekmeyecek ve duman altı bir şekil oluşacak. perdelerin simsiyah olacak ve sürekli yıkamak zorunda kalacaksın. okula gideceksin arkadaşların is koktuğunu söyleyecek.

tavuk, köpek, kedi falan bakıyorsan bir de onun sorumluluğuyla erken kalkacaksın, başka çare yok.

evin eskiyse fareler bir yerlerden girecek ve çoğalacak. zehir koyamazsın çünkü bir yerlerde ölüp kokusu çıkana kadar bulamayabilirsin. yapışkan ve kapanla azaltmaya çalışacaksın ama seni uyurken ısırabilirler (ısırıldım). biraz bunaldım bari gezeyim bir bakkala gideyim dersin köpekleri şehirden alıp köye getirdikleri için hiç tanımadığın köpeklerin saldırısına uğrayacaksın. daha da gideyim bari gezeyim bir merkezde arkadaşlarımla buluşmaya gideyim dersen iki vasıtayla gideceksin ki anca iki insan yüzü göresin.

bir de 'köy yeri pire yeri' derler bizim burada. pirelerle uğraşıyoruz. romantize etmeyi hiç sevmiyorum.

tabii güzel yanları var. mesala evimiz iki katlı üst katta kedilerle yaşıyorum girip çıkmak istediklerinde cama vuruyorlar o şekilde anlaşıyoruz. keşke alt katta da olsalar ama annem kedi yerine fareleri tercih ediyor garip bir şekilde.

demem o ki sevgili yazarlar her şey tozpembe değil ama köyde güzel bir ev bulursanız, doğalgazlı, bahçeli, satılık kaçırmayın derim ve girerken ufak bir tadilattan geçirmeyi ihmal etmeyin.

dante gibi ortasındayız ömrün denilen yaşta ilk defa yz ile sesli sohbet edeyim, dedim. başladı “siirt şöyle, efen’im siirt böyle.” demeye. bir kez olsun siirt’e gitmeyen, siirt’ten yolu geçmeyen beni dumura uğrattı. sonra efendi gibi özür diledi. lokasyonu okuyamamış. “sana nasıl hitap edeyim?” dedim. dedi “ceminay…”.
dedim: “cinsi latif misin?”
dedi: “yoh, yoh!”
dedim: “ ak memeler oyyy!”
dedi: “koynumda.”
dedim: “sen olmuşsun!”
dedi ki: “yoh, yoh!”

öz saygı zedelenmesi. genelde ilişkilerde olur bir taraf sürekli veren bir taraf sürekli alan. bülbül gül hikayesi gibi. bülbül ölür gül solar.

kırklı yaşlarımı göremem. hep öyle bir his var içimde.

(bkz: wannsee konferansı)na katılan en kıytırık insandır. sadece yatak odalarının düzenlenmesi, yemek, sekreterlik gibi işleri yapmıştır. katılan listesi...


reinhard heydrich reich güvenlik baş dairesi (rsha) şefi, toplantı başkanı
adolf eichmann rsha yahudi işleri uzmanı, toplantı sekreteri
roland freisler adalet bakanlığı müsteşarı
josef bühler genel hükümet (polonya’daki nazi yönetimi) temsilcisi
martin luther dışişleri bakanlığı temsilcisi
wilhelm stuckart içişleri bakanlığı müsteşarı
gerhard klopfer nsdap parti şansölyeliği temsilcisi
otto hofmann ss ırk ve yerleşim ana dairesi başkanı
erich neumann dört yıllık plan dairesi temsilcisi
heinrich müller gestapo başkanı
karl eberhard schöngarth ss ve polis lideri, polonya’da görevli
rudolf lange ss, letonya’daki einsatzgruppen temsilcisi
georg leibbrandt işgal altındaki doğu bölgeleri bakanlığı temsilcisi
alfred meyer aynı bakanlıktan müsteşar
wilhelm kritzinger reich şansölyeliği temsilcisi

bahis olayında adının çıkmamasıyla herkesi şaşırtan isim. sergende mutlaka bahis oynamıştır hatta hala oynuyordur.
kumar diyince ülkede akla gelen ilk isim sergen olur herhalde.
ama 30 senenin tecrübesi yakalanmamayı becerdi her nasıl yaptıysa...

cerny sağda
bilal solda
demir ege orkun ndidi orta sahası kurmak bu kadar mı zor....

taylan sana ne yaptı bize sazdağı işkencesini izletiyorsun allasen.

aaa, sözlükte aşk başkadır ya(!!). boş yere ağlama kalbini bağlama sözlük kızlarınaaa

öhm, bir şiir paylaşmak istiyorum bu sebeple;
hani, yazdığın kızlar ner'deler, osman?
biz beşiktaş'ta, onlar caddebostan
yaz kızı, telefonu ver bana, osman
hadi, gelip dm’e girsin kızlar…

galiba 3.kez bana denk geliyor kalemi kaliteli bir yazar arkadaşımız çok tanımıyorum ama.

ideal ilişki diye bir şeyin platon dünyasında olduğunu anlamakla olur. idealize edersen ister istemez kıyasa gidersin. her ilişki şahsına münhasırdır ama belli düzenleri vardır. tutup çevredeki şablonlarla kurmak patlatır. ilişkiden ne anladıgınız ve beklentiler net olmalı. bunlarda mutabık iseniz tahammül ve çözümcül yaklaşım içinde etkin iletişim kurabilmeniz gerekir. sonra da dengede durma oyunudur iki tarafın anlayış gösterebildiği.

kim kime aşık ?
kimler rüzgar çıkartıyor?
benim totom donuyor köyde kim rüzgar çıkartıyorsa bana 20 torba kömür borçlu fazladan yaktığım ona göre....

rüya, bilinçli olmadığınız uyku sürecindeki bir şey değil mi.. bilinç devreye giriyorsa gerçek bir uyku ve rüyadan söz edilebiliyor mu yani. ilgi ve yeterlik alanım dışında olduğu için şöyledir diyemem. ama bana doğru gibi gelmiyor. rüyalar aslında sanılandan çok kısa süren, çoğu da hatırlanmayan anlar diye biliyoruz.. sadece uyanmaya yakın olanlar hatırlanıyor muş. belki bilincin de uyanmaya başladığı yarı uyanık denilecek evrede yaşanılan kimi bilinç oyunları için böyle düşünebilenler de oluyor diye düşünüyorum. madde/uyuşturucu bağımlılarının da bilinçli olarak bu düş evreninde kalma amacıyla kullanıcı oldukları söylenir. (çünkü o evrende dışlanmamış kişilikler olarak vardırlar.)

tüm ülkede kışı getirdi, yağmur ondan dinmiyor demek.

christopher landau

çaylak olduğum karanlık dönemde bana ışık olmuştu. baktım benim ışıltımı gölgeliyor hemen kestim muhabbeti. o anlamadı ama durumu. bu başlığa gelmeden önce mesaj atar, benden sonra hemen beni övüyorsun tamam mı falan der. iletişimin işteş bi eylem olduğunu göremiyor. yalanım bitti.

muhtemelen 80'lerde filizlenen ama benim de yaşadığım 90'ların ankara'sında başkanı olduğu mihr vakfı önünde sürekli koruma amaçlı bekleyen polis ve sivil istihbarat üyelerinden ötürü, devletin himayesinde olmasa bile en azından gözetiminde olduğunu anladığım sahte peygamber. kendisi eski bir menzil tarikatı müntesibiydi. ancak nasıl olup da kendisini mehdi-resul olarak hiç de azımsanmayacak sayıda kişiye kabul ettirdiğini anlayamamıştım. şu an grubun ne vaziyette olduğunu bilmiyorum.