zaman tüneli

istifa, istifa, istifa. kadınlıktan istifa edeceğim. bu ne arkadaş, dünyanın heeeer yerinde aynı çileler, aynı dertler. ülke, dil, din, ırk yaşadığımız sorunları değiştirmiyor. (neyse tövbe diyelim, erkek de doğabilirdik)


yazarın 80 sayfalık kısacık bir kitabı. annesini anlatıyor. çocukluğunda annesinden utanan, arkadaşları onu görmesin diye okulundan uzak tutan bir adamın büyüdükçe annesini anlamaya çalışmasını ve onun hiç olan yıllarını anlatmaya karar vermesiyle ortaya çıkan bir metin.

açıkça söylemek gerekirse evet bu kitapta da gözlerim doldu. hele annenin evdeki mutsuz var oluşuna alışmak ve normalinin o olduğunu düşünmek, sonra anne neşelenip yüzü güldüğü nadir anda bu yeni halden rahatsızlık duymak. ayy, çok fena. keşke kadınların yüzü hep gülse de çocukları sadece yüzleri asık olduğunda endişelense.

yoksulluk, psikolojik ve fiziksel şiddet, çocuk bakımı yüzünden* tükenen bir kadın, ekonomik özgürlüğünün olmaması, çocukları için sürekli kendini yok sayması,... ciğerim deşildi, içim sıkıldı, aman aman. neyse ki sonunda yüzümüz güldü. eğerrr ki böyle olmasa tüm kadınların çektiği bu çileler yüzünden anında kendimizi camdan atmak zorunda kalabilirdik. zor yavrucum, zor.

okuyun, okutturun.

çok güzel kafa götürüyor. böyle yormadan bir bakmışsın etkılemış. çok tatlısın be rose şarap. iş yaparken dikkatli içimi önemlidir. yorucu olmadığı için bir anda güzelleştiriyor.

kaderci olduğum bir kaç alandan biri ölüm. ömür, çoook önceden belirlenmiş bence. ne yaparsan yap, ne kadar zorlarsan zorla sana verilmiş olan kadar yaşarsın. ama bu kadar değil. kişinin iradesinin de biraz etkili olduğunu düşünüyorum. bir noktada rızamız var. yaşlandığımızda ya da ağır hastalandığımızda, gücümüz kesildiğinde ölmek istiyoruz. herşey bitsin, dinsin istiyoruz. tabii bu fikirlerim kazalardan, ansızın ölümlerden bağımsız. vakitli ölümden bahsediyorum. o noktada insan bilir ne zaman öleceğini.
sağlık çalışanları da anlarlar biliyor musunuz; ölüm rengini, kokusunu, halini tanırlar.

öleceğini bilmek yetmiyor mu? her şeyi de bilmeyelim sürpriz olsun. yaşamın ve ölümün hayırlısını, ahiretin mükafatlısını dileyelim. elden ayaktan düşmeden, yatalak olmadan yada bunamadan, varsa çocuklarımızdan önce ve mümkünse yakışıklı, güzel ölelim inşallah, ulan ateist bile amin der bu duaya itiraf edin hahahshs.

bir müslümana yakışan amr bin as ın dediği gibi "hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmaktır."

ruhen emekliler de kabul edilir mi?

iki noktayla birlikte kullanımı mesafenin dik âlâsı. bir kere bu ifade pek sakildir efendim. ne anlatılmak istendiği belli değildir. zaten anlatmak veya anlaşılmak gibi bir derdi de yoktur kullananların kanımca. osuruktan nem kapmam ya bu sözden kaparım.

pöff sözlük sitesine mi geldik, kahvehaneye mi geldik belli değil? sözlük resmen orta yaşlı ya da boomer dolu. oldu olacak sözlükteki genç kızlara seni oğluma alacam diyin de tam olsun.

kaç. bu cümleyi ilk kez duydugumda anlamamıştım. nezaket ve eşlik değerinde değilse kaç.

şu kadınlar hamamı anısını keşke bir entry girerek anlatsa

yaşamdan emekli olmamakta marifet. ötekilerdeki dertler de dert mi.. emekli olmayan dertsiz mi sanki..

#3816397

murat göğebakan -gelmiş bahar.

"quan yin, çok odaklanmış bir enerjidir"

telefonunda sevgilisinden saklamasını gerektirecek şeyler olmayan temiz ve dürüst erkektir.

boş beleş işlerle uğraşmıyordur. hayatındaki kadına odaklanmıştır. hayatındaki kadına tapıyordur ve hayatındaki kadını düşünüyordur hep. sevgilisine aşıktır ve sevgilisini çok seksi buluyordur. ve sadece sevdiği kadını arzuluyordur.

dünya kupası play-off maçlarında vurduğumuzun gol ollmasını dilediğim takım. romen taraftarlar bosna maçında rahat durmayıp mladic denen iti anmışlar, bosna hersek'ten sonra da ikinci cezayı biz keselim bunlara:

ilk olarak 2011'de husumeti başlatan olaylar:

beinsports.com.tr/haber/uef...

ve zamanında yediğin hurmalar olayı:

balkanpostasi.net/rumenlerd...

olması gereken de o ve olumlu bir şey değil mi..

hayır, pireymiş.

hücrede infaz bekleyen bir idam mahkumu biliyor. ne farkediyor. oysa farkında olmanız gereken şey: yaşam.. yaşadığınız şeyse, her şeyin istediğiniz gibi olabildiğini düşlediğiniz bir yaşam "arayış"ı. (ki ulaştığınızda belki o olmadığını anlayacaksınız, belki daha ararken değişecek.)
demem o ki, yaşadığınız bile tartışmalıyken, bir arayışı yaşam zannederken, ne zaman olacağı da belirsiz ölümün tarihi çok mu önemli. seçin gönlünüzce bir tarih o zaman ve yapın ne yapacaksanız. göreceksiniz ki, çok az şey değişecek hayatınızda.. ya ölmeyecekmiş gibi yaşayın endişesiz, ya tarihi siz seçin, buyrun ne yapacaksanız gösterin kendinize..

telegram, whatsapp, discord gibi bir platform olmadan sözlükteki editörlük aktivitelerimi yürütebilmem mümkün değil. eskiden discord'dandı, şimdi telegram'dayız. bu bir ekip çalışması ve böyle bir platform şart, bu aktiviteleri yürütebilmemiz için.

ama editör olmadan da yaşayabilirim. haha.

youtube'u seçiyorum. yani sadece birini kullanabileceksem youtube'u seçerdim.