zaman tüneli

la arkadaş ne iştir anlamadım valla.. yüzyıl bizim yüzyılımız, adresi etiketi üstünde halis muhlis memleket malı. ama gelin görün ki bir tek bize faydası yok, bir tek biz bi göremedik hayrını..
memleketin milletin hali ortada..
kim şeetiyse çıkarsın versin yüzyılımızı arkadaş..
üstünde adımız yazıyo kardeşim.. lütfen..!!

türkü dizesi olmuş özdeyiştir. olaylara, durumlara kötümser açıdan yaklaşmayı tanımlar.

bardağın boş tarafına bakmak ile benzer deyimdir.

sözlük ahalisi de bu deyimden yararlansın isterim.

iyimserlik çok yaşa!

ümraniye tepeüstü'nde, poyraz caddesi üzerinde 3 şubesi bulunan ünlü pideci. sahipleri trabzonludur. sadece karadeniz usülü pide yaparlar, kısaca burası pideci = sadece pide var.

şimdi efenim, bu konudan teknik olarak hiç anlamam. oradan buradan okuduklarımdan anladıklarımı aktarmaya çalışacağım sadece, naçizane.

kayıpsız (lossless) ses formatı demek, işte kaynak formattaki ses kalitesinin ilgili/aktarılan formatta da korunması, bir kalite kaybına uğramaması, daha doğrusu işte bu biçimde kayıpsız biçimde oluşturulan ses formatı demek olsa gerek.

en bilinen kayıpsız ses formatları olarak flac ve ape'i sayabiliriz sanırım. bunlar hem kayıpsız hem de kompreslenmiş formatlar. mesela 700 mb'lik bir audio cd'deki albümü, atıyorum 400 mb'lik bir flac veya ape dosyada saklayabilirsiniz ve bu dosya daha az yer kaplasa da, normal şartlarda o cd ile tamamen aynı ses kalitesini sunmalıdır. kendiniz de basitçe rip'leyebilirsiniz cd'nizi hatta, xrecode gibi bir programla. benim birçok defa yaptığım bir şey bu da, artık cd/dvd player'lı bir bilgisayarım olmadığından bundan sonra yapamam sanırım. bu rip'leme esnasında 0-8 arasında bir kompresleme seviyesini seçersiniz. maksimum kompresleseniz bile bu rip'in daha az yer kaplamasına rağmen cd kalitesiyle aynı olması beklenir, sadece kompresleme/rip'leme process'i biraz uzun sürebilir.

flac ve ape gibi dosyaları oynatabilmek için fiziksel veya dijital ses oynatıcılarına ihtiyaç vardır. bunların kimisi default kurulumlarında bu desteği verirken, kimisine ise uygun plug-in'ler eklemek gerekir. sözlük yazarlarının kullandığı dijital ses ve medya oynatıcıları başlığında da dediğim gibi, ben şu anda xmplay ve foobar2000 adlarındaki dijital ses oynatıcılarıyla bu işimi görmekteyim. şu anki birincil ses oynatıcım xmplay, ama foobar2000'de her an oyuna girebilecek sağlam bir yedek. bu kayıpsız ses formatları dünyasına girdiğimde foobar2000'i keşfetmiştim işte, bir de iriver spinn adlı portatif medya oynatıcı almıştım sonrasında. şu anki nothing phone'um da default olarak bu formatları çalıştırmakta ama işte ben telefondan müzik dinlemediğim için çok da önemli değil benim açımdan bu. sadece zil sesi yaptığım flac/ape dosyalarımda işime yarıyor bu diyebilirim hatta.

teknik bakımdan, standart cd'lerde ve dolayısıyla bunlardan rip'lenerek oluşturulmuş flac ve ape dosyalarında rastladığımız 44100hz-16bit değerleri işte 1411kbps'e karşılık geliyormuş, fakat parçaların yapıları, komplekslik/karmaşıklık seviyesi, volümlerinin yüksek olup olmaması falan fistan da belirleyici oluyormuş ve bu yüzden flac'larda 500 kbps'i bile görebilsek de bu aslında yine de kayıpsız sayılıyormuş. ben de belirli flac ve ape formatlarındaki sakladığım şarkılarda dikkat ettim; process etmesi basit gibi görünen, fazla alengirli olmayan ve böyle hani soft veya düşük volümlü kayıtlarda, ne bileyim sakin sakin piyano çalınan bir parçada mesela kbps cidden daha düşük olabiliyor daha kompleks şarkılarla kıyasla; ki mesela hem böyle yalın bir parça ve işte karmaşık ve bombastik bir parça varsa, bunların kbps değerleri birbirinden çok farklı olabiliyor, aynı albümde yer alsalar dahi.

yalnız, 24bit flac/ape dosyalarda ve/ya 88/96 khz'lik olanlarda tabii kbps değerleri 1411'i geçebiliyor. demin öyle bir flac formatında sakladığım albümümden bir parça açtım ve 1833 kbps olarak görünüyor bitrate'i. hatta bende neredeyse 7 gb gibi kocaman bir yer tutan bir vinyl-rip albüm vardı. yani 1 saatlik albüm bayağı gigabyte'larca yer tutuyordu. o artık elimde değil, o yüzden bitrate değerine bakamıyorum. ekleme: arşivimi bir taradım da... bende dream theater'ın awake albümünün [lp][24-96][flac] kaydı var. bunda 2907 kbps değerine rastladım bir parçada, ki zaten albümdeki ortalama bitrate seviyesi de bundan çok aşağıda değil. o neredeyse 7 gigabaytlık yer tutan albümdeki değerleri tahmin bile edemiyorum. yani dream theater'ın bu albümünün kapladığı yer 1.5 gb civarında. öyle bakınca inanılmaz bir kbps rakamı vardır herhalde o artık saklamadığım kayıtta. işin doğrusu, pek tutmamıştım o kaydı. elimdeki dümdüz 16-44.1'lik kayıt çok daha iyiydi yani bana göre. bu da demek oluyor ki ne kadar çok sayı değeri her zaman eşit değildir daha iyi kayıt. arşivimi biraz daha tarayınca bruce dickinson'ın the chemical wedding'inin reissue'sunun da vinyl-rip kaydı varmış bence ve bunda 3100'ün üzerinde kbps değerine rastladım demin. başka da böyle albümlerim var da bu kadar örnek yeterli kanımca. ekleme: evol - the saga of the horned king albümünün de lp-rip'i varmış bence ve bunun 192000 hz ile birlikte 5704 kbps sayı değerleri var. üstelik bu az yoğun bir sound'a sahip bir albüm. buna rağmen kbps değeri bu kadar yüksek yani. zaten 38 dakikalık bir albüm ve buna rağmen 1.58 gb'lık yer kaplıyor.

wav da var mesela kayıpsız ses formatları arasında ama bunda bildiğim kadarıyla kompresyon olayı olmuyor veya daha az oluyor, bu sebeple de .wav uzantılı kayıpsız müzik dosyaları daha fazla yer kaplıyor, flac ve ape'e nazaran. yani hem bu sebepten, hem de .wav formatında elime geçen kimi albümlerden aldığım ses kalitesinin flac ve ape'ler kadar ideal olmamasından ben mecbur kalmazsam bu formatla yolumu kesiştirmiyorum pek. alac vardı bir de. onu da apple kullanıcıları düşünsün. haha. bir de aiff vardı galiba. bu formatta birkaç albümüm olmuştu sanki ama işte pek bildiğim bir format olduğunu da söyleyemem bunun.

okuduğum kadarıyla bir standart cd'nin maksimum bitrate'i 1,411 kbps olabiliyormuş. ama aslında şarkıların yapılarına göre 600 kbps ile rip'lenmiş bir parça da kayıpsız olurmuş böyle formatlarda. ben de işte tek dosya ve .cue uzantısı şeklinde olan kimi flac ve ape formatındaki albümlerimi bazen parçalara bölüyorum xrecode programıyla ve genel kbps'i mesela 1024 dense de bu bir şarkıda 750, bir başkasında 1150 olabiliyor. ekleme: yukarıda da bunlara değindim de orasını sonradan detaylandırmıştım. neyse, burada da işte farklı şekilde aynı şeyi ifade etmiş oldum büyük oranda. bir ilave daha yapayım aklıma gelmişken... batı klasik müziği tarzındaki birçok flac ve ape formatındaki albümümde 500'lü kbps değerledine ratladığımı hatırlıyorum. bu da bana şeyi düşündürdü... bu tür müzikler üst seviyede kompleks olabilse de işte genelde volüm olarak çok yükselmezler. bundan bir çıkarım yaparsam da kayıttan gelen sound'un ne kadar yoğun ve bolümlü olması bu değerlerde daha belirleyici olabiliyor demek ki derdim. neyse... işin özü, doğru ve hatasız bir işlemle cd'lerdenden rip'lenerek flac/ape formatında saklanan albümlerin, kbps değerleri farklı farklı çıksa dahi cd'lerle birebir aynı ses kalitesini sunması beklenirmiş normal şartlarda. bunu da vurgulamış olayım işte, zira ben başlarda "bunun neden kbps'si bu kadar düşükkkk???" diye merak ediyordum. ahaha.

flac ve ape'in ses kalitelerinde/yapılarında hiçbir fark olmaması gerekiyor diyenler bol. kimisi ise ape formatında kompreslenmiş albümlerin daha "sıcak" veya derli toplu, bütünlüklü, doygun baslı bir sound ilettiğini, ama flac'ın da ses netliğinde ve tizlerde işte daha başarılı olduğunu falan söylüyor. başka biri de ape'in aktardığı ses hem daha temiz hem de daha yumuşak falan demiş. belki seshayvani nick'li yazarımız tabii bu konudaki teknik analizlerini sunabilir. ben hiç anlamam. çoğunluk, bir fark olmaması lazım, varsa da işte kaynak cd/basım farklı olabilir ya da şu türden teknik farklar olabilir falan yazmış gibi gördüm. ben bilemiyorum işte, teknik bakımdan bu konudan anlamadığım için.

yalnız şunu söyleyebilirim... hayatımın albümü olan for the love of art and the making bende hem flac hem de ape formatlarında mevcut. ikisinin de dosya boyutları yakın. flac biraz daha büyük ama zaten ape'in birkaç mb az yer kapladığı, bunun karşılığında da işte kompreslenme aşamasında biraz daha fazla process yapıldığı söyleniyor bu formatta. gene de bu iki formattaki albümlerimin arasında, kbps verilerinde de biraz fark mevcut: flac halindekinin genel/ortalama kbps'i 1013 iken, ape formatında olanında bu değer 984. ve... daha da önemlisi bu ikisi arasında ses/sound farkı da algılıyorum ben sanki. flac formatındakinin işte daha net, tizleri belirgin bir sound'u var; ape formatındakinin ise totalde daha doygun bir sound'u var gibi. flac olanının ilettiği sesi daha fazla beğensem de (algıladığım gibi bir fark varsa şayet), iki formatta da dinlerim ben bu albümü. bazen de tizlerin o kadar parlak olmamasını arayabilir kulaklar mesela. yani zaten sürekli dinliyorum bu albümü, o yüzden iki ayrı kaydını/rip'ini dönüşümlü dinlemek daha ideal benim açımdan. haha. zaten arada fark olup olmaması da o kadar önemli değil zira ikisi de kusursuz ve iyi kayıtlar/rip'ler.

ekleme: bendeki bu albümün ape ve flac formatlarındaki rip'lerinin yekpare dosyalarında evet, kbps'ler farklı; fakat ben ape olanını da xrecode programıyla ayrı parçalar olarak ve flac formatında extract ettim demin ve hepsi separate tracks iken birebir flac kayıtla aynı oldu değerleri. ikisi de ayrı rip'ler bu arada: ape olanında 2006 tarihi var logfile'da yani çıktığında rip'lenmiş, flac olanındaysa bu tarih 2014 senesi; bu verilerin olduğu text file'ları var ve rip'lemede kullanılan fiziksel oynatıcılar (cd/dvd yazıcıları) da farklı ve albüm cd'lerinin basımları da aynı değil mesela. demek ki ikisi de özünde orijinalinin kalitesinde ama biri ape, diğeriyse flac olarak rip'lendiğinden, yekpare hallerinde böyle veri farkları oluyor. çalarken kulaklarıma ulaşan seslerinin arasında bir fark olduğundan da aşırı emin değilim bu arada. ben var gibi algıladım ama belki de yanılıyorumdur. dediğim gibi, emin olduğum bir mevzu sayılmaz bu.

valla 20 senedir falandır herhalde, flac ve ape'ten başka formatla oluşturmuyorum ben müzik arşivimi. bazı insanlar 320 kbps'lik mp3'ler ve işte başlığın konusu olan kayıpsız formatlar arasındaki ses kalitesi farkını, hi-fi ses sistemleriniz yoksa anlayamazsınız dese de ben anlıyorum gayet bence. yani dandik hoparlörlerle anlaşılamayabilir de, hi-fi klasmanına girmeyen orta kalite sistemlerde de algılıyorum ben aradaki farkı ve bu kayıpsız ses formatları iyi ki varlar diyerek de bu yazımı noktalıyorum.

(bkz: audrey tautou)

bu mossad ajanı çıfıt, anası belli babası yüz elli, kendisi yandan yemiş şoroloya neden bu kadar müsamaha gösteriyorsunuz moderasyondaki herifler. çıfıtlardan para mı alıyorsunuz? para alıyorsanız para için kendinizi, onurunuzu satmaya değer mi? mutlaka savcılığa şikayet edip sözlüğü kapattıralım mı?

türkiye'nin en güvensiz yerlerinden biridir. tuvaletlerine yaklaşmayı bırak akıldan bile geçirilmemelidir.

fransızların ''sezen aksu''su ikonik divası edith piaf*

arkadaşlarla aramızda sıkça kullandığımız ifade. geç kaldığımız zaman deriz.

1 milyon doları olan zaten o para için abd'ye kabul edilmiyor. o parayı verebilecek kadar güçlü biri olduğu için kabul ediliyor.

bir kaşarlı kuşbaşılı pide değildir.

bazen mi..??

bazıları gerçekten komik ve haklı. hindistan ı geçmişiz. herkes koşuyor diyor. bak pilavcıda koşuyor.
bir de bir bıyıklı adam var onunla çok uğraşıyor. bak eline hiçbir iş yakışmıyor diyor. aha kendini kesti.
temiz güzel paylaşımları övüyor .
ınstagram da çok çıkıyordu bir ara.

yuh artık ve yok artık diyen ve kim bu istismarcılar, kimlerce seçilmiş, korunup kollanmış diye merak ediyorsanız, ortaya çıkarılması konusundaki girişim ve adım konusunda "akp ve mhp oyları ile reddedildi" yi duymanız yakındır.
hatta konu hakkında yıldırım hızıyla "yayın yasağı" geleceğini size müjdeleyebilirim.
yaa beyle de müneccimliğim var üzerinize afiyet.

fransız kadınların ağız yapısı. alt çene uzun. üst dudakla burun arasındaki mesafe kısa. üst dişler ortada kısa, sonra yavaş yavaş uzuyor. ısabelle geffroy (zaz solisti) buna güzel bir örnek.

karadeniz yöresine ait pide çeşidi, kavurması özellikle rize kavurması olmalıdır.

mahlası çocukluğumu hatırlatan ve güldüren, ya doktor ya da güvenlik görevlisi olduğunu düşündüğümüz yazarımız.

azar…
tertemiz azar yerdim kariyerimin başlarında.
gerçi ailem hala onlara gittiğimde azarlıyor ama nadiren gidiyorum zaten.
bir ara profesyonel azar yiyiciydim…*

bir kuzu çevirme gömerim ben.

yahu dün kesimlik koyunlardan birisini arkadaşlar ile kestik tamamını ben yedim gibi.