zaman tüneli

antalya en son gs'ye karşı ligde 2016 yılında kazanmış. ağzı açılınca kasımpaşa, rize diye ağlayan kedicikler kafasını kuma gömecekler bu bilgi karşısında.

güney kıbrıs'ın nicosia kentinin iki takımından biri. şehrin diğer takımı sağcı - faşist apoel'in aksine solcu, türk dostu bir takım. şu sıralar 2. sıradalar ve güney kıbrıs futbol ligi şampiyonluğuna oynuyorlar.

benim keşke sözlükte de kimsenin böyle hakkı olmasa her girdiğimde yeni olduğunu düşündüğüm yazarların yeni olmadığını öğrenmekle geçiyor. aslında profilinde daha önceki nicklerini gosteren bir şey olsa daha iyi olurdu.

ihtiyacım olandır fakat nasıl yapılacağını bilmiyorum. göt gibi kaldım *

ortada kasetlerden daha aşağılık şeyler var. bu teklifi sunmak kolay değil çünkü.

resmen bop için yapılmış proje. ülkede vatan ve toplum için kendini feda edecek kimse kalmasın istiyorlar.

vatandaşı suriye'nin cinganlarından devşirdikten sonra askeri ve polisi de pkk'cı teröristlerden devşirirsek bip'çilerin işgalinde tek direnç gösterecek kimse kalmaz! proje bu.

ben de, varım.. (aman dikkat: 'de var'ım, davar değil, onlar şu alkışlayan zevat.. :)

birisi ikna yoluyla giderse bir diğer deyişle tanıdık, aile ve arkadaş vs doktorun hastayı değil de aile ve arkadaşı dinlemesi ki bu da hastanın dediğini umursamıyor demektir hastayı dinlemiyor demektir bu esnada tanıdıklar yanlış bilgi verse doktor da yanlış terapi yapsa ne gibi felaketler çıkacak diye merak ederim

dahil olamadığımız listedir.

kızartma ve yağlı yiyecekler.
uzmanlara göre, bunlar sağlıklıyken de yenilmemeli.

ad değiştirmek gibi bir şey, ben değiştirmem.

fazla şaapmasın keyfine baksın bence.. nasılsa ağaçtan az uzaklaşıp haftayı geçince, jet hızıyla yeniden %99 (!) içine alınmış sayılacak. kendi karar vermiyor ki. sokup çıkaranlar düşünsün yani. :)

sözlükteki 6. nick'imle herkese merhabalar, demek istediğim başlıktır.

hala dönem dönem nick değiştirme perilerim bana uğramakta ama kendilerine direnmekteyim. bakalım bu mücadeleyi onlar mı ben mi... hangimiz kazanacakkk... *

babacım götü başı oynatmanın manası yok her yerde oyunlarda kafelerde diskolarda mastor'uz. bir terbiyesiz benim mahlasımı almışsa, gercekmastorbenim der geçeriz.

öyle 3 nikle gel 5 nikle git bize göre değil.

bir ben kaldım galiba.

path of exile 1 dururken ergen eğlendirir.

servetinizin % 2 si özel uçak alabiliyorsanız servet sahibisinizdir.

zenginlik mi? o karmaşık orada kime göre neye göre var.

bebek katiline barış elçisi etiketi verirsen o da diğer bebek katilleri de bari polis olsun der. neyine şaşırdınız? amacımız beraber yaşamak diyor bir şeylerden pay istiyor, e biz de isteyelim o zaman batıyı terkedin burası bizim mi diyelim? biz insanlarımıza böyle şeyler yapmak istemiyoruz ama işi bu tarafa taşırsanız işin nereye varacağını hayal dahi edemezsiniz.

teröristle pazarlık yapılmaz yok etmek zorundasın. bunları aradan çıkar geriye kalanlarla her halükarda anlaşırsın. gelmiş bize siyonist sapıkların taleplerini dayatıyorlar ulan bu ülkede toprak için kardeş kardeşi öldürüyor size zırnık verir mi bu millet? başınıza büyük ihale alıyorsunuz farkında değilsiniz.

noel ağacı olayına hiç girmedim de zaten dinsizim.

not: ateistspor

#3820270 tam da bu sıkıcı ve yağışlı cumartesi gününde, dayanılmaz erkekliğimin arzuladığı, çatışmacı ve altta kalanın canı çıksın temalı dürtülerimin su yüzüne çıkardığı ''çatışma ve polemik'' ihtiyacını, en risksiz ve steril tarzda bana sunan frankofon isimli yazara teşekkür ederim. altın sıvımı vücudumda tuttuğum bu günlerde bana ''fularla kan çekme'' imkanını sundu. merci beucoup.

frenk mahlaslı yazarın yazısında aslında ortaklaştığımız tek nokta, treni kaçırmış, sokuk bir ülkenin, meraklı, istekli ama talihsiz evlatları olarak caz ve müziğe dair ilk semai adımlarımızın, kenny g. gibi kolay tüketilen, rahatlatıcı, enstrümanına hakim ama probleminin çaldığında değil çalmadığında olduğu bir yetenekle başlamış olmasıdır. evet kenny g. yeteneklidir. ona yapılan eleştiriler, tekniği ve enstrüman hakimiyetine yönelik değil, caz gibi dinleyiciyi sorgulama ve hesaplaşmaya iten, onda gerilim yaratması gereken bir türü edilgen ve düz bir zemine taşımasından kaynaklanmaktadır. yani ben de 1983'te ''benden selam olsun bolu beyine '', 1985'de part time lover ile, 87'deki boat on the river ile keyifleniyordum. ama müzik, senin için pazar kahvaltılarının arka fon eşlikçisi değil de kendini, üzerinden sorguladığın bir yaratım alanı ise 2025'te '' sarı çizmeli mehmet ağa'' dinlemezsin.

bizler müzikle ilk temasımızı risksiz sesler üzerinden kurduk ama belli bir yerden sonra bize - ya da nefsim adına konuşayım- kendime entelektüel açıdan rahatsızlık hissi veren yer yer atonal eserler veya değerini kaybetme ihtimali olmayan, ilahi dokunuştan nasiplenmiş üretimler üzerine dinlemelerimi yoğunlaştırdım. bu noktaya gelmişsen, zaten kenny g. seni rahatsız eder. keza caz gibi gerilim-çözülme, ritimle mücadele, risk alma, improvizasyon gibi unsurlara dayanan bir türde, kenny g.'nin konumu sadece random dinleyiciyi arkalayan, cazı risksiz bir alana taşıyan plastik çiçeklerle dolu bir bahçeye götürüyor. sen o asansördesin ve bir aşağı bir yukarı çıkıyorsun. ben ise binayı çoktan terk ettim.