zaman tüneli
donald trump
söylenene göre iyi saksafon çalarmış. ağzı da bunu kanıtlar şekilde. eski başkanlardan bill clinton ve bir atla saksafon çalarken çekilmiş filmleri varmış. daha önce "sert yaptığı" çıfıt terör örgütüne daha sonra domalıp götün götün geri sürünmesi örgütün elindeki epstein videolarıymış.
düşününce aslında pek de kötü değil. 7-8 yaşındaki çocuklarla çiftleşip sonra onları öldüren taifeden değil en azından. pizza ve meyveli dondurma
düşününce aslında pek de kötü değil. 7-8 yaşındaki çocuklarla çiftleşip sonra onları öldüren taifeden değil en azından. pizza ve meyveli dondurma
devamını gör...
günaydın sözlük
kalpten kalbe en uzun mesafe, asık yüzlü insanların etrafından dolanır.
günaydın sözlük!
iç ısıtan bir güler yüzü esirgemeyelim çevremizden.
ööle gevşek gevşek gül demedik! mersi çıkarma boku.
günaydın sözlük!
iç ısıtan bir güler yüzü esirgemeyelim çevremizden.
ööle gevşek gevşek gül demedik! mersi çıkarma boku.
devamını gör...
vahdettin için çekilecek trt dizisi
ingiltere’ye kaçacağı gemiyi bitirememişler, bitirsinler başlayacakmış dizi.
devamını gör...
vahdettin için çekilecek trt dizisi
izleyeceğim, neyi nasıl savunacaklar çok merak ediyorum. sokrates'in savunması mı yoksa trt sen mi? bakalım hanginiz daha iyisiniz.
devamını gör...
vahdettin için çekilecek trt dizisi
tırt bir dizi olacaktır.
devamını gör...
uyuyamamak vs uyanamamak
uyuyamamak sinir eder insanı. yatak içinde pozisyondan pozisyona girip dönüp durursunuz. uyanamamak çok koymaz. en fazla bir yerlere geç kalırsınız ya da gününüz biraz daha yavaş tempoda geçer.
devamını gör...
kateter
tıbbı nedenlerle damarlara sokulan plastik şey.
anjiyo sırasında da kullanılır. beter bir şeydir.
anjiyo sırasında da kullanılır. beter bir şeydir.
devamını gör...
çalışmak
deli gibi çalışasınız gelir de bir şeklde imkanınız olmaz ise, şöyle bir müzikle tolere edilebilir gibi:
(bu müziği sözlükten öğrendim ama sözlük benden öğrendiklerini belirtmediğine göre... )
(bu müziği sözlükten öğrendim ama sözlük benden öğrendiklerini belirtmediğine göre... )
devamını gör...
viva zapata (yazar)
başınız sağolsun. üzücü ve zor bir durum. allah sabır versin.
devamını gör...
karşınızdakinin çekiciliğini kaybetmesine neden olan detaylar
halen ne demek istediğini anlamak istediğim başlık.
tanım: bozuk türkçeli bir başlık. doğrusu " size karşınızdakinin çekiciliğini kaybettiren özellikleri" gibi bir şey olmalı. karakter sınırına da ulaşmadı.
tanım: bozuk türkçeli bir başlık. doğrusu " size karşınızdakinin çekiciliğini kaybettiren özellikleri" gibi bir şey olmalı. karakter sınırına da ulaşmadı.
devamını gör...
fakir olmanın avantajları
hep alıp hiç vermemek de kiminin işine gelir.
devamını gör...
insan
çok fazla düş kurup, çok fazla hayal kırıklığına uğrayan zavallı bir canlı. hayalgücü bu kadar yüksek olmasaydı keşke. bunların hayal kırıklıklarını dinlemek bile insanın ömründen 10 yıl götürüyor.
devamını gör...
kendi kendine konuşmak
etrafta kimse olmadığı anlamına gelir değil mi ?
yoksa varsa da mı olabilir...
yoksa varsa da mı olabilir...
devamını gör...
viva zapata (yazar)
reis üzüldüm .gerçekten üzüldüm. başın sağılsın..
devamını gör...
kendi kendine konuşmak
çok sık yaptığım eylemdir.
kendine kendime konuşma eklemlerim bir dönem benim için sıkıntı yarattı. çünkü kendime anlattığım hikayeler, hayali bir karakterle yaptığım laf dalaşları, daha önce yaşadığım ve başarısız olduğum tartışmaların hayali rövanşları gibi saçmalıklar zihnimden taşıp sesli bir konuşmaya dönüşürdü bazen.
ve sonra kablosuz kulaklıklar çıktı ve kulaklığımı taktığım zaman kendi kendime konuşmalarım toplum nezdinde kabul edilebilir eylemlere dönüştü.
ama hiçbir zaman kendi kendime yaptığım konuşmaların deliliğe delalet olduğuna ikna olmadım. yılmaz erdoğan'ın yazdığı, yönettiği ve rol aldığı bana bir şeyhler oluyor oyununda da söylendiği gibi evet ben de bazen kendi kendime konuşurum, akıllı olacağım diye kendimle ilişkimi kesemem.
kendi kendine konuşmanın insanı iyileştiren bir yanı olduğuna da inanıyorum. insanın kendini anlayan birini bulması çok önemli bu hayatta. daha anlatmaya başladığım zaman ne anlatmak istediğimi hemen anlıyorum kendi kendime konuşurken ve bence bu az şey değildir.
insanların beni deli sanması ile ilgili ise aklıma hemen orhan veli kanık şiiri geliyor:
sokakta giderken,kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
gülümsüyorum
sonra aklıma kendi kendime konuşmak kadar güle güle gezmenin de delilik alameti sayılabileceği geliyor ama bunu da ciddiye almıyorum. sonuçta kulağımda kulaklık var. komik bir şeyler de dinliyor olabilir.
ama asıl sorun bunlar değil. gün içinde denk geldiğim bir sorun yüzünden çıkan tartışmalarda eğer söylemem gereken şeyleri söyleyemediysen akşam ve özellikle de gece öyle bir tartışma yaşıyorum ki evlere şenlik.
söylemek istediklerim içimde kalınca kendimi sulhi dölek kitabından uyarlanan kirpi (film)indeki reşat sapmaz ve tahir yaman gibi hissediyorum ve sonunda da ortaya şöyle bir durum çıkıyor:

yine kendi kendime konuşurken laf lafı açtı. kusuruma bakmayın.
kendine kendime konuşma eklemlerim bir dönem benim için sıkıntı yarattı. çünkü kendime anlattığım hikayeler, hayali bir karakterle yaptığım laf dalaşları, daha önce yaşadığım ve başarısız olduğum tartışmaların hayali rövanşları gibi saçmalıklar zihnimden taşıp sesli bir konuşmaya dönüşürdü bazen.
ve sonra kablosuz kulaklıklar çıktı ve kulaklığımı taktığım zaman kendi kendime konuşmalarım toplum nezdinde kabul edilebilir eylemlere dönüştü.
ama hiçbir zaman kendi kendime yaptığım konuşmaların deliliğe delalet olduğuna ikna olmadım. yılmaz erdoğan'ın yazdığı, yönettiği ve rol aldığı bana bir şeyhler oluyor oyununda da söylendiği gibi evet ben de bazen kendi kendime konuşurum, akıllı olacağım diye kendimle ilişkimi kesemem.
kendi kendine konuşmanın insanı iyileştiren bir yanı olduğuna da inanıyorum. insanın kendini anlayan birini bulması çok önemli bu hayatta. daha anlatmaya başladığım zaman ne anlatmak istediğimi hemen anlıyorum kendi kendime konuşurken ve bence bu az şey değildir.
insanların beni deli sanması ile ilgili ise aklıma hemen orhan veli kanık şiiri geliyor:
sokakta giderken,kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
gülümsüyorum
sonra aklıma kendi kendime konuşmak kadar güle güle gezmenin de delilik alameti sayılabileceği geliyor ama bunu da ciddiye almıyorum. sonuçta kulağımda kulaklık var. komik bir şeyler de dinliyor olabilir.
ama asıl sorun bunlar değil. gün içinde denk geldiğim bir sorun yüzünden çıkan tartışmalarda eğer söylemem gereken şeyleri söyleyemediysen akşam ve özellikle de gece öyle bir tartışma yaşıyorum ki evlere şenlik.
söylemek istediklerim içimde kalınca kendimi sulhi dölek kitabından uyarlanan kirpi (film)indeki reşat sapmaz ve tahir yaman gibi hissediyorum ve sonunda da ortaya şöyle bir durum çıkıyor:

yine kendi kendime konuşurken laf lafı açtı. kusuruma bakmayın.
devamını gör...
adana'nın 2027 yılına girmek istemesi
yıllardır süren bir espri. aslında bir hatadan başlamış bir olay ama sonunu espriye bağlayıp yıllardır devam ettiriliyor. kimseye bir zararı bulunmuyor. isteyen saçma bulur, isteyen gülümser.
memleketim her zaman farklıdır…*
memleketim her zaman farklıdır…*
devamını gör...
fakir olmanın avantajları
hayatta kalmayı bilirsiniz. fakir olmak böcek olmak gibidir. atom bombası patlar ama siz osuruğunuz rüzgarda daha çok savrulsun diye bir tepe ararsınız. benim de bu aralar en fakir özelliğim arabanın şarj dinamosu arızalı diye arabayı yokuşa bırakıyor olmam asdfadsf
devamını gör...
ilk aşk vs son aşk
beklenen ve ideal olanı, ikisinin aynı aşk olması, ancak olmayabiliyormuş da. çünkü anlıyorsunuz ki sonunda: yeter ki aşk olsun hayatınızda. aşk..
ve aşkla sonlansın hayat.
ve aşkla sonlansın hayat.
devamını gör...
gain medya'ya kayyum atanması
gün geçmiyor ki bir yere daha kayyum atanmasın. yahu bu ülkede bir çocuğun babasına kayuym atadılar. adam eşiyle halvet olacağı geceleri boş bıraktığı için kayyum gusul abdesti almalı mı diye cüppeliye sordular da kayyum kamyojn devirmediyse gereksiz su israfıdır dedi.
demem o ki boş işler.
demem o ki boş işler.
devamını gör...
