zaman tüneli

açılın, dört senede ne öğrendiğimi yazarken keşfetmeye geldim.
madde 1
yaz dostum.
30 bin kadınla nasıl birlikte...........
yok lan bu o değildi. şasdkfsdlkfşsldk.
tamam goygoy yok.
- sanal da olsa güzel dostluklar kurmak mümkün.
- beğeni dopaminlerini harekete geçirmemek gerekir.
- her okuduğuna inanma (bu zaten bilinen bir şeydi de sekiz bin defa teyit etmiş olduk)
- insanlar zaten zor hayatlar yaşıyor, kimseye çemkirme (arada damarım tutuyor dayanamıyorum bazen)
- radyo özelinde : ulan ben bildiğin kekeme gibi konuşamıyormuşum ya la
- konuşmayı biraz olsun öğrendim.
- yazdıkça yazmanın iyi geldiğini öğrendim.
daha çok var da.. yoruldum arkadaşlar.

h.s.l delikanlı erkekler kısaltmada ne demek istediğimi anlamıştır.

ponçik olcak mecra vardı da olmadık mı? ama olamadık, oldurmadılar.

heppp dm'den yürüdüler, dürttüler, manüple ettiler, kudurttular...

bu haller benim suçum değil. coğrafya sorumlusu, paris'te, london'da olsak böyle mi olurdu? mekan ortadoğu aliminyum...

aha başlık hortlamış..... beni takribi bir sene önce istifaya sürükleyen ilaç. eski doktorun kapısında aldık soluğu. ama her şerde bir hayır vardır derler ya o hesap beni de kendime getirmiş ilaçtır aynı zamanda. bir senenin sonunda ilaçsız bir duruma kavuştum garip bir şekilde. son kontrollerde depresyon bile yok dedi doktor ama ondan çok emin değilim :) neyse... akıl sağlığınızı korumanız dileğiyle.

şu zamana kadar devlette hem çok iyi hem de çok kötü psikiyatristlere denk geldim. iyi olanların hepsinin, ben düzenli gitmeye başladıktan bir süre sonra tayini çıktı; bu bir tesadüf mü bilmiyorum ahah. özele ise ailemin zoruyla gittim. babam kredi kartını vermişti, seansları onunla ödüyordum. her seansın ardından, sadece bunun için bile sinirim bozuluyordu. çünkü o parayı ne gezmem için ne de bir kursa gitmem için asla vermezdi. bunu düşündükçe daha da üzülüyor, saçımı başımı yolmak istiyordum.

gittiğim özel psikiyatrist bana bir de yaklaşık beş yüz soruluk bir test yaptı. sonrasında “senin neyin var biliyor musun?” dedi. “hayır hocam” deyince, “düşüncelerin bozulmuş” dedi. ben de içimden “vay canına, hiç fark etmemiştim” diye geçirdim. bu konuşmadan sonra ona gitmeyi bıraktım. tedavime devlette devam ettim.

unutmayın devlette psikiyatriye sıra bir şekilde bulunur. az da olsa sizi dinlerler ama psikologa asla. aslaaa bulamazsınız. 2 aydır randevumun gelmesini bekliyorum. teşekkür ederim devlet hastaneleri.

imkanınız varsa ikisine de özele gidin. orta hâlli bir imkanınız varsa da psikolog için özeli tercih edin bence.

ben ilk başladığım dönemde bir atasözü öğrenmiştim:
''sıçılacak surat göte yakın durur'' diye... yıllar geçti hiç yeri gelipte kullanmadım. ilk günkü haliyle duruyor bellekte. daha başka şeylerde vardır da üzerine yoğunlaşmak gerek.

sevilen kadın da beşiktaşlı olduğu için bende olmayan problem.

rakip takım formasını sırtımıza geçirince gönlümüzdeki takım değişmeyecek sonuçta.

elbette rakiplerimin formasını gururla sırtımda taşırdım. yeter ki sevgili mutlu olsun.

içten bir tebessümü

yavaş yavaş medenileşecek. arjantin devlet başkanı milei'nin paylaşımı geleceği gösteriyor:



nüfusu bursa kadar olan uruguay ve guyana-surinam gibi ülkeleri çıkartırsak geriye brezilya, maduro ibibiği ve kokain deryası kolombiya kaldı. brezilya seçimlerle doğru yolu bulur. diğerlerinde genel seçimlere gerek yok.

mahkeme heyeti salak değil onlar da başkalarını deliğe tıkmak isterler ama seçil erzan kendisini maşa yapanları beyan etmediği için bütün cezayı ona kestiler. kadın suçluları gizlediği için yüksek bedelli ceza kesildi. anlayana sivrisinek yani... caza daha kesinleşmedi ama hala konuşmuyor kaltak. yer cezayı 7-8 yıl daha yatar. mahkeme ne yapsın?

bu başlığa bişi yazabilmek için bu kadar uzun süre bakakalmak canımı sıktı

şimdiye kadar tanıdığım, sohbet ettiğim, flört ettiğim, hayatına dokunduğum, hayatıma dokunan her kim varsa teşekkür ederim. bu teşekkür tüm sözlüğe gibi dursa da aslında bir kaç kişiden bahsediyorum. nick vermekte bi beis görmesem de yine de bahsetmek istemiyorum çünkü benimle anılmak hoşlarına gitmez diye düşünüyorum.

teşekkür ederim hepinize, iyiki varsınız. özellikle sen balım. iyi ki varsın.

giden acaba gerçekten gitmişmidirki kalanın arkada kalmakla ardında, kalan gidenden kalanlara tutunsunki adamlığın dimdik durmak olduğunu gidene arkasından göstersin demiş şair

seçil ben dayanamıyorum

(bkz: manyak olmaya karar verdim)

bomboşluk

kabak kendisinin başına patlamıştır. bu mevzuda ben konunun sadece seçil erzan ve fatih terim fonuyla sınırlı kalacağını sanmıyorum. bir diğer mevzu da fatih terim'in burada parmağı olduğu belliyken sadece seçil erzan'ın yargılanması da ayrı bir muamma. seçil erzan masum demiyorum ama birilerinin oyununa çok kötü gelmiş. e haliyle bu birileri kimliğini seçil erzan'ı kullanıp o kadar güzel gizlemişler ki onların alacağı cezayı seçil erzan aldı.