1.
intihar
yaşamına son vererek onu üzen insanları cezalandırmanın kişisel bir yorumu. *
"ben bunları hak edecek insan mıydım?" evresinden "annem üzülür" evresine geçişin son hali.
çaresizlik, sessiz çırpınışlar ve çığlıklar. seni sevdiğini söyleyen her ağzın aslında seni hiç anlamamasının yol açtığı çöküş.
umutsuzluğun bıçak olup kemiğe değil ruha dayandığı son nokta.
"insanın önce ruhu ölür, sonra bedeni" sözündeki sırası gelmiş kıyım.
sevdiğiniz biri varsa yakınınızda, intihar öncesi sürecini gözlemlemeniz için üç beş tavsiye* verebilirim.
çoğunlukla intihar eden insanların son zamanlarda çok neşeli olduğunun gözlemlediği söylenir. hatta yakınları "bunu yapacak insan değildi" derler.
ama bu davranışlar intihara kesin karar vermiş kişilerde artık bir karar vermenin getirdiği rahatlamayla meydana gelen davranışlardır.
onun yerine intihara meylettiğinden şüpheleniyorsanız normalde severek yaptığı şeylere karşı olan davranışlarına bakabilirsiniz.
bir isteksizlik, bir geri çekiliş görürsünüz. bu aslında intiharı hala düşünme evresidir.
neden burdayım, ben de o evredeyim. çaresizlik içindeyim, çırpınış içindeyim, çığlıklar içindeyim, kimsenin göremediği bir yerdeyim, birilerinin görmesini istediğim bir yerdeyim. bu evreye geldiğimi söylediğim halde kimsenin umursamadığı o yerdeyim. açık açık dile getirdiğim halde kimsenin benden beklemediği o yerdeyim. bir sessizlikteyim, bir karanlıktayım, bir şüphedeyim. kalabalıklar içinde bir yalnızlıktayım. öylesine yaşamaktayım. azraille her gece anlaşmaktayım. hiç bir şey yapmamaktayım. yıllarca beklediğim çiçeklerin "acaba mezarıma getirirler mi?" düşüncesindeyim. getirseler bile hangi çiçeği sevdiğimi bilemeyeceklerinin farkında oluşundayım. gülüşlerimin sahte oluşunun anlaşılmamasındayım. ekonomik bir buhran değil bu, içsel bir buhran. varoluşsal bir sancı asla değil, kafamda sıkışmışlık. hislerimde boğulmuşluk. sıçayım hassas kalplerin dünyadaki cehennemine.
"ben bunları hak edecek insan mıydım?" evresinden "annem üzülür" evresine geçişin son hali.
çaresizlik, sessiz çırpınışlar ve çığlıklar. seni sevdiğini söyleyen her ağzın aslında seni hiç anlamamasının yol açtığı çöküş.
umutsuzluğun bıçak olup kemiğe değil ruha dayandığı son nokta.
"insanın önce ruhu ölür, sonra bedeni" sözündeki sırası gelmiş kıyım.
sevdiğiniz biri varsa yakınınızda, intihar öncesi sürecini gözlemlemeniz için üç beş tavsiye* verebilirim.
çoğunlukla intihar eden insanların son zamanlarda çok neşeli olduğunun gözlemlediği söylenir. hatta yakınları "bunu yapacak insan değildi" derler.
ama bu davranışlar intihara kesin karar vermiş kişilerde artık bir karar vermenin getirdiği rahatlamayla meydana gelen davranışlardır.
onun yerine intihara meylettiğinden şüpheleniyorsanız normalde severek yaptığı şeylere karşı olan davranışlarına bakabilirsiniz.
bir isteksizlik, bir geri çekiliş görürsünüz. bu aslında intiharı hala düşünme evresidir.
neden burdayım, ben de o evredeyim. çaresizlik içindeyim, çırpınış içindeyim, çığlıklar içindeyim, kimsenin göremediği bir yerdeyim, birilerinin görmesini istediğim bir yerdeyim. bu evreye geldiğimi söylediğim halde kimsenin umursamadığı o yerdeyim. açık açık dile getirdiğim halde kimsenin benden beklemediği o yerdeyim. bir sessizlikteyim, bir karanlıktayım, bir şüphedeyim. kalabalıklar içinde bir yalnızlıktayım. öylesine yaşamaktayım. azraille her gece anlaşmaktayım. hiç bir şey yapmamaktayım. yıllarca beklediğim çiçeklerin "acaba mezarıma getirirler mi?" düşüncesindeyim. getirseler bile hangi çiçeği sevdiğimi bilemeyeceklerinin farkında oluşundayım. gülüşlerimin sahte oluşunun anlaşılmamasındayım. ekonomik bir buhran değil bu, içsel bir buhran. varoluşsal bir sancı asla değil, kafamda sıkışmışlık. hislerimde boğulmuşluk. sıçayım hassas kalplerin dünyadaki cehennemine.
devamını gör...