der untergeher yazar profili

der untergeher kapak fotoğrafı
der untergeher profil fotoğrafı
rozet
karma: 1755 tanım: 41 başlık: 15 takipçi: 69

son tanımları


normal sözlük 2025 yılbaşı çekilişi

çekilişe katıldım! numaram:108
devamını gör...

telmessos

kimsenin zahmet edip gitmek istemediği bir zaman diliminde günün en erken saatinde kalkıp bir başıma neredeyse 1 saati bulan yolculuk sonucu ulaştığım antik kent kompleksinin ayakta kalan kısmıydı.

insan bazen bir yola çıkmak istese de herkes ses çıkarır doğrundan şaşırtmaya çalışır, ben öyle değildim. inadına, zorla bir meydan okumaydı bana oraya ulaşmak.

yakan güneş altında tepeye tırmanırken define avcıları tarafından tarumar edilmiş kral mezarlarının en görkemlisi olan yerin önünde oturdum.

göz alabildiğine deniz, osmanlı dönemi türk sivil mimarisinin uzaktan belli belirsiz begonvillerler örtülmüş çatıları, zamana karşı direnen saray ve kütüphane kalıntıları ile saatlerimi orada geçirdim.

düşünür insan, düşündükçe burulur, küçülür de küçülür. fakat öyle küçülür ki artık sığamaz içine patlar.

kalemim defterim her şeyim hazır gelmiştim oraya oysa tek yapabildiğim boyuna izlemek oldu yeşille maviyi… ben diye düşündüm ben… zamanı zamansız seçilmiş insan, durduğun bu yer ne anlar gördü ve onbinlerce kez güneşi batırdı üstünde

karanlık bastı ve tekrar güneş doğdu ama telmessos kaldı bir parça bile olsa

ve ben silinip gitmeden kar üzerinde duran ayakkabı izi gibi gördüm diye şişereceğim göğsümü telmessosu
devamını gör...

bitkilerin bildikleri

tam adıyla ‘bitkilerin bildikleri: dünyaya bitkilerin gözünden bakmak’ kitabı biyolog (bkz: daniel chamovitz) tarafından 2012 yılında yayımlanıyor.

türkçeye çevirisi ise (bkz: gürol koca)’ya ait (bkz: metis bilim) serisinden ilk olarak 2018 yılında yayınlanmış durumda.

6 ana başlıkta bitkilerle alakalı temel soruları herkesin anlayacağı bir dilde cevaplamaya çalışıyor. örneğin gerçekten bitkiler bizi duyabilir mi? buna bilimsel çalışmaları kaynak göstererek cevap veriyor.

okuması keyifli, gayet bilgilendirici ve ufuk açıcı olan bu kitabı her kitleden okuyucu okuyabilir.
devamını gör...

erdek

kapıdağı yarımadasında kendi halinde bir ilçeydi benim için ilk gittiğimde

hep sakin yüzünü gördüm, durgun zamanlarda ordaydım.

adalara giderken bindiğim arabalı vapur sanki sonsuz bir yolculuğa çıkarken ardından batırır güneşi kendinde… yumuşatır bu yolcuğu kanımca

kim bilir kimler baktı limanında bekleyen küçük teknelere ve düşündürür ufukta kaybolan benliğini…

yine de bir yolculuk verdi bana erdek…
devamını gör...

bergama

bir hayaldi benim için gitmek istediğim, belki dokunabilirim tarihin tozuna diye düşünüyordum sanırım..

(bkz: pergamon)'da acropolis üzerinde nice kralların dünyaya hükmettiğini düşündüğü görkemli saraylarının kalıntısı üzerinde saatlerce oturdum ve ufka baktım... ne bir kral ne bir pergamonluydum ama onlarla ortak bir kaderim vardı... fani olduğum gerçeği

şimdi düşlüyorum bu gece vakti oturduğum yerden,
bergama bergama bergama seni yeniden görebilsem
belki o zaman biraz daha tamam olurum kim bilir
devamını gör...

fethiye

tarihi çarşıdan uzanan yokuşlu yol ile kral mezarlarına gittiğim günü unutmuyorum

hoyrat, asi ve inadına bir sergüzeştti bu. (bkz: telmessos) büyük bir mirastı insanlığa ve ben dikildim karşısında. bulutsuz bir günde ışıkla tırmandım. izledim şehri ve kalanları. barbarca patlatılmış güzelim taş sütunlar önünde saatler oturdum ve düşündüm.

ufak insanlığım, binlerce yıllık tarihin ardından duruyor tam burada. bambaşka zamanların hayaline daldım ilerde uzanan mavilikle. fakat işte hayat heyhat!
devamını gör...

köyceğiz

(bkz: portakal) bahçelerinin arasından yürüyerek dolunayın gölü aydınlatan manzarasına doğru oturduğumu düşlüyorum.

belki bu dinginlik binlerce yıldır var ve devam edecek ama ben öylesine kısa bir an orada dikileceğim ki rüzgar esinti kadar olacak aslında.

yine de cesaret edeceğiz durmaya, manzaraya bakmaya, yaşadım diyebilmeye.

sessizce dikileceğim tam gölün kıyısında, aklıma olduk olmadık şeyler dolacak. sonra küçüleceğim yine ben ufak insanoğlu.

bir ses gelecek irkileceğim, uyanacağım fakat hayat heyhat…
devamını gör...

datça

tam şuan (bkz: kargı koyu)’nda bulutsuz bir akşamın gökyüzünden yıldızlarla konuşmak isteyeceğim yerdir.

dalgalar vurur duyarım sesini görmesem bile emin olarak berrak oluşuna.

esintiyi selamlarım tenimde sanki bu dünyanın son gecesiymiş gibi düşünürken.

gözlerim dolacak gibi hissederim ama bu ne üzüntü sebebiyle ne sevinçtendir.

küçük bir insan olarak dururum, kabullenirim. ve işte heyhat hayat!
devamını gör...

yaşsız zaman

tam adıyla "yaşsız zaman / kendi etnolojini yapmak" olan (bkz: marc auge)'ın ufuk açan, samimi bir deneme kitabı. özgün adı (bkz: le temps sans age) olan ve çevirisi (bkz: öncel naldemirci) tarafından yapılan ve ilk baskısı (bkz: yky) tarafından 2017 yılında gerçekleştirilen kitabın üçüncü baskısını edinerek okudum.

özellikle olgunluk arttıkça yıllar ilerledikçe genç yılların dertlerinin anlamsızlaşması veya şekil değiştirmesi çarpıcı ve içten bir dil ile anlatılıyor. yazarımızın objeler, canlılar ve yazmak ile kurduğu ilişkilerin durumu yine akıcı bir şekilde ifade ediliyor. hayattan eksilenlerin, yaşlanmanın, konuların değişmesi ve bunla yaşadığı müşküller özellikle artık otuzlarına yaklaşmış olan benim için hiç düşünmediğim bir gerçekliği yüzüme vurdu.

tanıtım amacıyla yazarımızdan şu kısmı alıntılamak isterim;


yaşını gösteren kişi, yaşına maruz kalmış, zamanın yaptıklarına edilgen bir şekilde tahammül etmiş, fiziksel görünüşü için geçen zamanı suçlayan, yaşlandığını açıkça ifade eden, hatta yaşlanmayı bekleyen kişidir.
devamını gör...

zorba the greek

(bkz: nikos kazancakis)'in başyapıt eseridir. nobel edebiyat ödülünü kıl payı kaçırmış olan bu eser; insanın hayata bakışını değiştiren, okunduktan sonra farklı bir kişi olunacak türdendir.

'zorba' gerçekten hayallerde değildir. bilirim ki sokakta yürürken, bir işten ötekine koştururken karşımda belirir. bugüne kadar hiç konuşmamıştım onunla. oysa ne büyük bir eksikliğin dolduğunu hissettim romanı okurken. zorba dimdik ayakta çünkü bu evren dediğin şey delilikten yapılmamış değilde nedir?


mutluydum; biliyordum bunu. bir mutluluğu yaşarken onu kavramamız zordur; ancak o geçip de arkamıza baktığımız zaman, birdenbire biraz da hayranlıkla ne kadar mutlu olduğumuzu anlarız. ama ben, bu girit kıyısında mutluluğu yaşıyor, üstelik mutlu olduğumu da biliyordum


edit:imla
devamını gör...

dünyanın ölçümü

orijinal adı (bkz: die vermessung der welt) olan ve 2005 yılında ünlü alman yazar (bkz: daniel kehlmann) tarafından kaleme alınan eserdir.

dilimize (bkz: ayça sabuncuoğlu) çevirisi ile 2009 yılında (bkz: can yayınları) tarafından kazandırılmıştır. konusuna gelecek olursak iki ünlü alman aydını olan (bkz: alexander von humboldt) ile (bkz: carl friedrich gauss)'un aynı dönem paylaştıkları dünya sahnesinde iki farklı hayatı birbirine paralel olarak anlatmaktadır.

özellikle bilim tarihine meraklı yazarlar için oldukça keyifli detaylar barındıran eser, yazarın gerçekle kurguyu bir araya ustaca getirmesi ile örülmüş.

büyük hayranı olduğum (bkz: alexander von humboldt)'un tavırlarını anlatırken bazı noktalarda kolaya kaçtığını düşündüğüm yazar en nihayetinde kurgu bir eser peşinde. humboldt'a güney amerika gezisinde eşlik eden ünlü botanikçi (bkz: aime bonpland) ile ilişkilerini romanın içinde bir çatışma olarak kullanmaya çalışan yazar humboldt'un sarsılmaz bilgi iştahının altını çiziyor.

sadece formüllerinden bildiğim (bkz: gauss) ise romanda oldukça aksi betimleniyor. gerçek hayatta nasıldı bilemem ama okurken tavırlarını pek beğenemedim, daraldım (bkz: swh)

not: humboldt için daha kapsamlı bir okuma için bakılması gereken kitap (bkz: doğanın keşfi) veya ingilizce adıyla (bkz: invention of nature)
devamını gör...

2001 bir uzay destanı (kitap)

(bkz: arthur c. clarke) tarafından (bkz: stanley kubrick)'in bir uzay filmi çekme isteğinin harmanlaması ile ortaya çıkan kitabıdır. türkçeye (bkz: 2001: bir uzay destanı) olarak çevrilen kitap 1968 yılında yayınlandığında kitlelerde büyük bir etki yaratmıştır. hatta öyle ki aya ilk adımı atan (bkz: neil armstrong) yüzeyde kitaptaki olayların içten içe izini görebileceğini düşünmüştür.

(bkz: ithaki yayınları) tarafından 2016 yılında (bkz: oya işeri gever) çevirisiyle basılan kitap sayısız baskı yapmıştır.

bir solukta okunan bu kitap yeni ufukların, hayalgücünün muhteşem bir yansıması. ofisimde sabah saatlerinde mesai saatinin başlamasını beklerken okuduğumda birden kendimi güneş sistemini araştırırken yahut bu sistemin parçası olan gezegenlerin uydularını araştırırken buldum.

(bkz: klasik bilim kurgu dönemi)'nin bana kalırsa en düşündürtücü eserlerinden biri olan bu kitap günümüz insanları için güzel sorular bırakıyor. olaya sadece 'bilimkurgu romanı işte ne beklenir' gözüyle bakmak eksik kalır. özellikle romanın ana karakterleri olan (bkz: bowman) ve (bkz: poole) ile onlara eşlik eden (bkz: hal 9000)'in kurduğu diyaloglar çok derin insan tahlilleri içererek insanlığımızı bir çırpıda ortaya koymakta.

bu kadar geç okuduğuma hayıflandığım eserin, yakalanan yüksek başarı sonrası devam niteliğinde kitapları kaleme alınmıştır. fakat hiçbiri ilk kitabının ününü ve şanına ulaşamamıştır.


kazaya ve aptalca davranışlara karşı bir sistem tasarlayabiliriz, ancak kasıtlı bir kötülüğe karşı bir sistem tasarlayamayız...
devamını gör...

moltke’nin türkiye mektupları

ünlü general, (bkz: prusya)’nın yenilmez ordularının kumandanı (bkz: helmuth von molkte)’nin henüz genç bir subayken (bkz: osmanlı) devletinde görev aldığı süreç içerisinde yazdığı mektupları içeren eserdir.

(bkz: remzi kitabevi) tarafından ilk defa 1969 yılında (bkz: hayrullah örs) çevirisi ile yayınlanan eser, 2021 yılında 6.baskısını yaparak yeniden okurla buluşmuştur.

bilgin, itidalli ve tarafsız bir karaktere sahip olan molkte’nin osmanlı devleti sınırları içinde karşılaştığı eşsiz coğrafyalar birbirinden farklı insanları barından eser muhteşem bir dille kaleme alınmış.

dönemi anlamak, molkte’nin objektif yorumlarıyla mümkün oluyor. (bkz: ii.mahmud) ile bulgaristan ziyaretinden, (bkz: nizip savaşı)’na kadar onlarca olay yaşayan ve bunları kaydeden molkte’yi okumak inanılmaz keyifli.

beni oldukça etkileyen eserden tanıtım amaçlı olarak ve molkte’nin ne denli isabetli tahliller yaptığını göstermek adına şu kısmı alıntılıyorum;


eğer böyle zenginliklerlere sahip olan bir memleketin dörtte üçü işlenmemiş bir halde durursa bunun sebebini halkın acıklı sosyal durunlarında aramak lazım.
devamını gör...

gönül bir yeldeğirmenidir sevda öğütür

en sevdiğim türk yazarı demekten çekinmeyeceğim (bkz: hüseyin rahmi gürpınar)'ın ölümünden önce yazdığı son romanıdır. daha önceleri tefrika olarak gazete çıkan yazılar uzun süre unutulmuş daha sonra 1943 yılında (bkz: gönül bir yeldeğirmendiri sevda öğütür) adıyla yayınlanmıştır.

(bkz: iş kültür yayınları) tarafından (bkz: yonca güneş yücel) düzeltisi ve(bkz: defne asal) editörlüğünden yeniden okuyucu ile buluşmuştur.

romanımızın kahramanı (bkz: şadan bey) uslanmaz, gözü dışarıda bir erkektir. ailesi tarafından önü kesilmek istenen aşırılıkları sebebiyle evlendirilmesi gündeme gelir. hayatı geldiği gibi yaşayan, batılı olacağım diye kendini kastırdıkça kastıran kendine göre sözde "alimlere" tahammülü olmayan biridir.

oldukça sürükleyici, alt metinleri çok kuvvetli ve bugünle sıkı ilişkisi olan romanı severek okudum. şiddetle okunmasını tavsiye ediyorum.



aslında tam anlamıyla bir spoiler olmamakla birlikte romanın mekansal çevresini mesleğim gereği değerlendireceğim bu kısımda bazı değerlendirmelerde bulunacağım. özellikle sayfiyeden bir yerleşim yerini alan anadolu yakasını mekan alan roman günümüze bu noktada ışık tutuyor. arsaların bölünmesine izin verilmeyen, daha çok yazlık konut olarak kullanıla bölgenin artık bir yerleşim yerine dönüşmesini kanıtlayan mekan oldukça ilgi çekici. özellikle istanbul'un kentsel gelişimi noktasında önemli çıkarımlar yapmaya fırsat tanıyor.

karakterlere gelecek olursak, şadan kendinde hak olarak gördüğü çapkınlığı eşinin gerçekleştirdiğini görünce geçirdiği sarsıntı pek garip değil mi? iki komşunun eşlerini birbiri ile aldattığı bu romanda yasak bir ilişkinin peşinde giderken alınan hazzın gerçekleri öğrenince büyük bir hezeyana yol açması tuhaf değil mi? hüseyin rahmi muhteşem tahlilleri ile ikircikli insan ilişkilerini ustaca işliyor.
devamını gör...

hakka sığındık

mahalli konuları romanımıza sokan büyük (bkz: natüralist) (bkz: hüseyin rahmi gürpınar) tarafından 1919 yılında ispanyol gribinin buhranı ve birinci dünya savaşasının yaklaşan günlerindeki ekonomik kötü durumu bugün bize hiç yabancı gelmeyecek karakterle ele aldığı güldürücü ve düşündürücü unsurları bir potada ustalıkla işleyen romanıdır.

okuduğum eser (bkz: iş kültür yayınları) tarafından (bkz: banu işlet)'in günümüz türkçesine uyarlaması ile 2021 yılında basılmıştır.

usta yazarımız, bizi istanbul'un olağan mahallelerinden birinde varlıklı iki aile ile diğer vatandaşların olduğu bir yaşam kesitini ele alarak olayları ele alır.

bir polisiye roman tadında ve güldürü unsurları ile beni oturduğum yerden zıplatacak kadar güldüren bu eser, ülkenin sorunlarından bağımsız değildir aslında. kitabın sonunda aslında bir ders verme durumu vardır. o dönem kitabı okuyanları düşündüğümüzde yazarımızın başına sıkça sorun açan (bkz: ittihak ve terakki) eleştirisi, vatandaşın sorunlarına kulak tıka durumu çok kuvvetli bir biçimde dile getiriliyor.

kitabın iki karakteri olan (bkz: hacı ferhat efendi) ve (bkz: hafız ishak efendi), yazarımızın tabiriyle


ittihat ve terakki idaresinin inkar olunamaz bir gayreti ,bir kadirşinaslığı, alçakları kayırışı, efendiliği vardır. çevirdiği hile dolabının koluna yapışanları korur, gözetir, çapullara boğar ve bazen tövbe yoksulu olmak derecesinde ihya eder. hiçbir idare, kullarını, gözdelerini ödüllendirmekte,, zenginleştirmekte bu derece ileri gitmemiştir.


günümüzü düşününce kültürün devamlılığı, insanların yaşayışının hayata bakışının süreğenliğini gözlemlemek açısından heyecan verici. ayrıca günümüz koşullarını düşünerek o günleri değerlendirmek ayrıca zihinlerde önemli bir nokta açıyor.
devamını gör...

sözlük yazarlarının aldığı en güzel hediye

hastalığımı yeni öğrenmiştim. fakat o ara kimseye söylememiştim. doğumgünüm yakın olduğu için çok sevdiğim arkadaşlarım bana (bkz: dua çiçeği) yollamıştı. aldığım en güzel hediye olmakla kalmadı belki en duygulandığım anlardan biri yaşadım.

o çiçek bana o tükenmişliğim çaresizliğim içinde güneşi açtırmıştı.
devamını gör...

dua saatleri kitabı

20.yy'ın en büyük alman şairlerinde olan (bkz: rainer maria rilke)'nin mihenk taşı sayılacak şiir kitabıdır. (bkz: prag) doğumlu olan yazar genç yaşında askeri eğitim almak üzere telkinlenmiş fakat bu eğitimi yarıda bırakıp yazı yazmaya başlamıştır.

orijinal adı (bkz: das studenbuch) olan eser dilimize 'dua saatleri kitabı' olarak çevrilirken çok önemli bir nokta göz önüne alınmıştır. ortaçağ'dan itibaren aristokrat aileler daha sonra yükselen burjuva ailelerinin ruhlarında daralmayı gidermek ferahlamak üzere başvurdukları ilahi anlatılar ve süslerle bezeli kitaplara verilen isim (bkz: das studenbuch)'dur.

20.yy'ın modernizme giden en büyük taşlardan biri olan bu eseri dilimize (bkz: yüksel özoğuz) çevirmiş ve (bkz: yky) tarafından ilk kez 2008 yılında dilimizde basılmıştır.

avrupa'nın büyük kısmını ve akdeniz'in güney sahillerini (bkz: tunus) ve (bkz: cezayir) gezen yazarın eserlerinde bu yaşanmışlıkların demini bulmak mümkün. henüz genç yaşında çıktığı (bkz: rusya) gezisinin ardından yazdığı dua saatleri kitabında bu etkileri görmek mümkündür.

özetlemek gerekirse rilke, bir rahibin içinde bulunduğu arayışı, çıkmazları, sorularını kendi ağzından dile getirdiği bu eserinde okura önemli düşünme noktaları bırakıyor. içinde bulunduğumuz bu zor dönemlerde okunmasını önereceğim bu eser, ruhsal olarak kendinizi de bir noktaya kadar sorgulamanızı sağlıyor.

bu muazzam eserden bir alıntı ile giriye son verelim.

yürüyorum hep sana doğru
yürüyorum olanca gücümle
çünkü ben kimim ve sen kimsin,
anlamıyorsak eğer birbirimizi?
devamını gör...

kent imgesi

amerikalı ünlü şehir plancısı (bkz: kevin lynch) tarafından kaleme alınan eserin orijinal adı (bkz: the image of the city)’dir. 1960 yılında yayınlanan eser dilimize (bkz: irem başaran)’ın çevirisi ile kazandırılmış olup 2010 yılında (bkz: iş kültür yayınları) tarafında basılmıştır.

modern şehir planlama eğitiminin baş ucu kitaplarından biri olan bu eser beş temel bileşene eğilir. bu beş temel bileşen şehirleri anlamaya, onları yeniden tasarlamaya yahut onları yaratmaya yarar. fakat bu giriş kısmı sizi yanıltmasın. yazar oldukça sade herkesin anlayabileceği bir dil ile aktardığı derdinin her okuyucu kitlesinin alabileceği ilgi çekici noktalarla donatmış durumda. bu beş elementi sıralamamız gerekirse; yollar(paths), kenarlar/sınırlar (edges) ,bölgeler (districts ), düğüm/odak noktaları (nodes), işaret ögeleri (landmarks)

planlama literatüründe (bkz: lynch analizi) olarak geçen bu tanımlama çığır açıcı bir etki yapmıştır. kitapta yazar (bkz: boston), (bkz: new jersey) ve (bkz: los angeles) üzerinden bu meseleleri irdeliyor.

yukarıdaki beş elemente istanbul’dan örnek vermek gerekirse;

path—> (bkz: barbaros bulvarı)
edge—> (bkz: boğaz)
district —> (bkz: akaretler)
node —> (bkz: zincirlikuyu)
landmark —> (bkz: taksim anıtı)
devamını gör...

alman koleksiyoncu

(bkz: manuel benguigui)'nin alışılmış dışında bir dile sahip olan roman türündeki eseridir. (bkz: yky) tarafından 2020 yılında (bkz: aysel bora) çevirisi ile okurla buluşan bu eser sanata düşkün olan bir alman subayın paris işgali sırasında başından geçenlere ve ruh halinin yansımalarını yansıtıyor.

dönemin tasvirinden daha çok; sanatın bir insan için kutsaliyeti, değeri gibi etkileri de tartışmaya açıyor. özellikle (bkz: hermann göring) ve romanımızın ana karakteri olan (bkz: ludwig)'in karakterinin bir potada olması bu tartışmanın çıkış kaynağı.

bir yerde sanat eserinin soyut değerinden daha çok onu elinde bulundurmanın verdiği fiziksel güce inanan göring diğer yanda sanatı kutsal bir tutkuyla karşılayan ludwig.

büyük bir titizlikle sanat eserlerinin peşinde olan karakterin süreç içindeki açmazları, düşündükleri ve okuyucuya yansıttırdıkları ile okumaya değecek bir eser. kitap kısa olması sebebiyle başlanılan gün bitirilmeye uygun.

ayrıca romanı okurken pek çok ünlü ressam hakkında doyurucu bilgiler edinebilir yahut ufak bir araştırma ile kolayca bilgi sahibi olabilirsiniz. (bkz: jan van eyk) (bkz: rogier van der weyden)(bkz: rembrandrt)(bkz: lucas cranach)(bkz: albrecht dürer)(bkz: gerard david)(bkz: françois boucher) ve nicesi...
devamını gör...

doğanın düşmanı

(bkz: joel kovel) tarafından kaleme alınan, (bkz: ekososyalizm) temelli bir manifestodur. tam adı "doğanın düşmanı kapitalizmin sonu mu, dünyanın sonu mu?" olan kitap (bkz: metis yayınları)'ndan (bkz: gürol koca) çevirisi ile okuyucu ile buluşuyor. amerikalı akademisyen/siyasetçi olan kovel bu kitapla zor bir yola çıkıyor.

büyümenin sınırsız olması doğal mıdır? tek derdi kendi koyduğu sınırı aşmak onu sürekli geliştirmek olan kapitalizm kaynaklar tükenince ne yapacaktır? modern hayatta insanların hayatlarını öğüten, gençliklerinde borç yükü altına sokup uzun süreli hayaller satarak yıllarını bitiren bu sistem ekolojik midir?

okumak için biraz odaklanmak gereken bu kitap, aslında gözümüz önünde olan ama içinde sürüklendiğimiz bu hayat denen denizdeki gerçekleri suratımıza vuruyor. isteklerimizin sonu olmayan, sürekli bizi yapma hevesler peşinde koşturan, nesnelerle oyalayan kapitalist sistem değişmezse dünyanın sonu gelecektir.

karşı karşı olduğumuz iklim krizinde yapılması gereken şey artık bu trendlerden vazgeçmek ve büyümesiz bir refaha odaklanmaktan geçer. bunun yolunun ekososyalizm üzerinden olacağını tarifleyen yazar pek çok soruyu değerlendirmeyi okuyucuya bırakıyor.


gittikçe artan nüfusun ve kaynakların talanı ile ekolojik dengelerin insan eliyle tek taraflı bozulmasıyla birlikte ortaya kuvvetli salgın hastalıklar çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu 2000li yılların başında kaleme alan yazarın doğruluğunu bu (bkz: covid) salgınında görmüş olduk. işte bu sebeple oldukça ciddiye alınması gereken bir eser.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim