havuçlu soda - öne çıkan tanımları (1. sayfa)
1.
gassal
"yas tutan insan siyah giymeyi düşünmez. gerçek yas, ayıcıklı pijamayla cenazeye gelmeyi gerektirir."
gassal, son yıllarda yapılmış en iyi türk dizilerinden biri. yalnızlıktan tam manasıyla geberen ve ölümden başka hiçbir kavramı anlamlandıramayan bir cenaze yıkayıcısının yaşama sevincini aradığı, aile kavramını ve hayata bağlanmayı sorguladığı çok çok farklı bir yapım.
türk dizisi izleme allerjisine sahip olsanız da mutlaka bir şans vermeniz gerektiği inancındayım.
senarist sümeyye karaarslan'ı, yönetmen selçuk aydemir'i ve başrol ahmet kural'ı ne kadar tebrik etsek az. muhteşem bir iş, muazzam bir kurgu ve harika ötesi bir hikaye...
gassal, son yıllarda yapılmış en iyi türk dizilerinden biri. yalnızlıktan tam manasıyla geberen ve ölümden başka hiçbir kavramı anlamlandıramayan bir cenaze yıkayıcısının yaşama sevincini aradığı, aile kavramını ve hayata bağlanmayı sorguladığı çok çok farklı bir yapım.
türk dizisi izleme allerjisine sahip olsanız da mutlaka bir şans vermeniz gerektiği inancındayım.
senarist sümeyye karaarslan'ı, yönetmen selçuk aydemir'i ve başrol ahmet kural'ı ne kadar tebrik etsek az. muhteşem bir iş, muazzam bir kurgu ve harika ötesi bir hikaye...
devamını gör...
2.
kızılcık şerbeti
kondomun ve doğum kontrol hapının varlığından bi'haber 30 tane seks şuursuzunun hayatını anlatan dizi.
öyle bir dizi ki;
evleneceği kadına okuduğu okulu bıraktırıp eve kapatan adamlar var *
en küçük çocuğu 30 yaşında olup çıtır sevgili sahibi olan adamlar var,
2 yıldır evli ve 1 çocuk sahibi olduğu adamdan boşanma sürecinde hamile kalmayı becerebilen geri zekalı kadınlar var,
karısının ailesinin zenginliği altında ezilip iş kurmaya çalışan onu da mahveden adamlar var,
40 küsür yaşında sugar daddy'leri yahut mommy'leri olan 20'lik gençler var,
eşinden boşanıp tekrar evlenen, sonrasında tekrar boşanan ve boşandıktan 20 dakika sonra yeni kadına aşık olan adamlar var *,
gündüz türban takıp kur'an okuyan, gece de club'da kova yapan kadınlar var,
evlenme sürecinde olduğu adamın üç aşağı beş yukarı nasıl bir şey olduğunu anlamak için adamın amcasıyla yatan kadınlar var *
squat yapab hemcinslerini görünce utanan, buna rağmen evlatlarının yuvasını yıkmaktan utanmayan anneler var,
var oğlu var.
bir de işin en garip noktası, bu dizide her karakter diğer karakterlerden en az ikisiyle ya yatmış, ya sevgili olmuş ya da evlenip boşanmış. ya bu nedir allah aşkına?
açıkçası benim son zamanlarda rastladığım en farklı yapımlardan biri bu yapım. izlettiriyor mu? elbette izlettiriyor. ama bu nedir ya?
öyle bir dizi ki;
evleneceği kadına okuduğu okulu bıraktırıp eve kapatan adamlar var *
en küçük çocuğu 30 yaşında olup çıtır sevgili sahibi olan adamlar var,
2 yıldır evli ve 1 çocuk sahibi olduğu adamdan boşanma sürecinde hamile kalmayı becerebilen geri zekalı kadınlar var,
karısının ailesinin zenginliği altında ezilip iş kurmaya çalışan onu da mahveden adamlar var,
40 küsür yaşında sugar daddy'leri yahut mommy'leri olan 20'lik gençler var,
eşinden boşanıp tekrar evlenen, sonrasında tekrar boşanan ve boşandıktan 20 dakika sonra yeni kadına aşık olan adamlar var *,
gündüz türban takıp kur'an okuyan, gece de club'da kova yapan kadınlar var,
evlenme sürecinde olduğu adamın üç aşağı beş yukarı nasıl bir şey olduğunu anlamak için adamın amcasıyla yatan kadınlar var *
squat yapab hemcinslerini görünce utanan, buna rağmen evlatlarının yuvasını yıkmaktan utanmayan anneler var,
var oğlu var.
bir de işin en garip noktası, bu dizide her karakter diğer karakterlerden en az ikisiyle ya yatmış, ya sevgili olmuş ya da evlenip boşanmış. ya bu nedir allah aşkına?
açıkçası benim son zamanlarda rastladığım en farklı yapımlardan biri bu yapım. izlettiriyor mu? elbette izlettiriyor. ama bu nedir ya?
devamını gör...
3.
toprak ana
fatma girik'in niçin ünlü bir oyuncu olduğunun ve hiç unutulmayacağının kanıtı olan muhteşem film.
dönemin yapısı itibariyle bazı noktalarının abartı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. amma ve lakin bu film, okuma yazması olmayan, hayatı boyunca köyünden çıkmamış bir kadının kendi namusunu ve şerefini korumak adına ne mücadeleler verebileceğini anlatmaktadır. kıtlık da olsa, kuraklık da vursa, ekinler de yansa, kocan kollarını da kaybetse, evlatların azgın nehre kapılıp can da verse zorluklara ve felaketlere karşı göğüs gerip yıkılmazsın. evlatların çektiği onca zulme karşı isyan ettiğinde ve baş kaldırdığında bile onları eşkıyalıktan, hırsızlıktan ve uğursuzluktan esirgersin.
işte toprak ana, adından da anlaşılacağı üzere bu toprakların cefakar kadınlarını çok da abartı olmadan anlatmaktadır. ne mutlu bu filmin yapımında emeği geçenlere...
dönemin yapısı itibariyle bazı noktalarının abartı olduğunu söylemeden edemeyeceğim. amma ve lakin bu film, okuma yazması olmayan, hayatı boyunca köyünden çıkmamış bir kadının kendi namusunu ve şerefini korumak adına ne mücadeleler verebileceğini anlatmaktadır. kıtlık da olsa, kuraklık da vursa, ekinler de yansa, kocan kollarını da kaybetse, evlatların azgın nehre kapılıp can da verse zorluklara ve felaketlere karşı göğüs gerip yıkılmazsın. evlatların çektiği onca zulme karşı isyan ettiğinde ve baş kaldırdığında bile onları eşkıyalıktan, hırsızlıktan ve uğursuzluktan esirgersin.
işte toprak ana, adından da anlaşılacağı üzere bu toprakların cefakar kadınlarını çok da abartı olmadan anlatmaktadır. ne mutlu bu filmin yapımında emeği geçenlere...
devamını gör...
4.
relatos salvajes
öfke ve intikam üzerine altı farklı hikayeden oluşan arjantin yapımı muhteşem bir film. izlemediyseniz mutlaka izlemeniz gerekiyor.
film, bir insanın sabrını gerçekten sınadığınız takdirde neyle karşılaşacağınızı, ne yaşayacağınızı ve anlık bir atar giderin ne sonuçlar doğuracağını altı farklı hikayeyle anlatıyor. bunun yanında filmin yaptığı toplumsal ve psikolojik tahliller, arjantin'in sosyolojik olarak türkiye'ye ne kadar da yakın olduğunu gösteriyor. zaten bu sebepten ötürü türkiye'de çok izlendi ve çok beğenildi.
yüksek şiddet unsuru içermesi sebebiyle 13 yaş altındakilerin izlemesinin uygun olduğunu düşünmüyorum. böyle söyleyince insanların gözüne testerevari bir film geliyor ancak öyle iyi bir kurgu yapılmış ki filmi izlerken eğleniyorsunuz.
mutlaka izlemeniz gereken, herkesin kendinden ders çıkaracağı harika bir yapım... 10 üzerinden 9 veriyorum.
film, bir insanın sabrını gerçekten sınadığınız takdirde neyle karşılaşacağınızı, ne yaşayacağınızı ve anlık bir atar giderin ne sonuçlar doğuracağını altı farklı hikayeyle anlatıyor. bunun yanında filmin yaptığı toplumsal ve psikolojik tahliller, arjantin'in sosyolojik olarak türkiye'ye ne kadar da yakın olduğunu gösteriyor. zaten bu sebepten ötürü türkiye'de çok izlendi ve çok beğenildi.
yüksek şiddet unsuru içermesi sebebiyle 13 yaş altındakilerin izlemesinin uygun olduğunu düşünmüyorum. böyle söyleyince insanların gözüne testerevari bir film geliyor ancak öyle iyi bir kurgu yapılmış ki filmi izlerken eğleniyorsunuz.
mutlaka izlemeniz gereken, herkesin kendinden ders çıkaracağı harika bir yapım... 10 üzerinden 9 veriyorum.
devamını gör...
5.
salako
benim için bu filmin en acıklı sahnesi, köylünün salako'ya çay ısmarladığı sahnedir. salako çayın içine üç şeker atıp öyle bir der ki "bir aydır çay içmemiştim." diye, içim yersiz burulur.
vakti zamanında bir aydır çay içemeyen insanlar vardı ulan.
vakti zamanında bir aydır çay içemeyen insanlar vardı ulan.
devamını gör...
6.
selvi boylum al yazmalım
günümüz dünyası için oldukça ütopik bir filmdir. insanlar aşk ve sevgi kelimelerinin karşılığını öylesine yitirdi ki, bu film 45 yılda "ütopik" tanımlamasına girdi.
kimse kusura bakmasın: asya final sahnesini 21. yüzyılda yaşasaydı, ne yapıp edecek ve ilyas denen piç kurusunu seçecekti. çünkü ilyas havalıydı, ilyas yakışıklıydı, ilyas'ın kamyonu vardı, ilyas utanmaz ve asi bir adamdı. asya'yı kazanmak için hiç yapmayacağı oyunlar yapmış, en sonunda da köyünden kaçırmıştı. bir de üstüne samet vardı. samet, ilyas'ın oğluydu.
cemşit ilyas gibi miydi? cemşit efendiydi bir kere. her şeyi hemen söylemezdi. saf bir şekilde severdi insanları. samet'i de oğlu gibi sahiplenmişti.
ama 21. yüzyılda, asya cemşit gibi bir adamı yaptığı onca şeye rağmen tercih etmeyecekti. yine aynı şeylerin yaşanacağını bile bile ilyas'ın peşinden gidecekti.
kimse kusura bakmasın: asya final sahnesini 21. yüzyılda yaşasaydı, ne yapıp edecek ve ilyas denen piç kurusunu seçecekti. çünkü ilyas havalıydı, ilyas yakışıklıydı, ilyas'ın kamyonu vardı, ilyas utanmaz ve asi bir adamdı. asya'yı kazanmak için hiç yapmayacağı oyunlar yapmış, en sonunda da köyünden kaçırmıştı. bir de üstüne samet vardı. samet, ilyas'ın oğluydu.
cemşit ilyas gibi miydi? cemşit efendiydi bir kere. her şeyi hemen söylemezdi. saf bir şekilde severdi insanları. samet'i de oğlu gibi sahiplenmişti.
ama 21. yüzyılda, asya cemşit gibi bir adamı yaptığı onca şeye rağmen tercih etmeyecekti. yine aynı şeylerin yaşanacağını bile bile ilyas'ın peşinden gidecekti.
devamını gör...
7.
bitmeyen kavga
karakter tahlilleri ve edebi değeri bir yana, "bir grev nasıl başlatılır ve nasıl yönetilir?" formatında yazılmış gibi görünen kitap.
kitap hakkında farkına vardığım ilginç bir ayrıntı da şudur ki, hiçbir olayın sonundan/sonucundan bahsedilmemiş ve okuyucu bu konuda beslenmemiştir. normal bir kitapta, olay örgüsünün başından, sonundan ya da ortasından başlanıp kişilerin nasıl böyle bir kimliğe büründüğü ve ana hikayenin neden böyle şekillendiği anlatılır. ancak bu konularla alakalı kitaptan öğrenebildiğimiz tek şey, üreticiler birliği'nin haksız uygulamaları yüzünden grevin başlatılması ve jim'in yıllar boyu bomboş bir hayat yaşayıp yalnızca bir işe yaradığını hissedebilmek için partiye kaydolması. bunun dışında pek çok olay ve karakter hakkında tatmin edici bir bilgiye sahip değiliz. örneğin mac'in çok iyi bir partili olduğunu ve tek başına bini aşkın işçiyi greve sürükleyebildiğini biliyoruz. sürekli olarak mac'in bu konularda ne kadar da iyi olduğundan bahsediliyor ancak mac'in bundan önceki grevlerde ve eylemlerde tam olarak nasıl başarılar/başarısızlıklar sergilediğini bilmiyoruz. jim dışında hiçbir partilinin partiye kaydolma hikayesini bilmiyoruz, oysa ki kitabın başında partinin üye alımında çok katı davrandığından, üyelerini özel olarak araştırdığından bahsedilir. hatta ve hatta hikayenin ana teması olan grevin de bir sonu yoktur. bu açıdan şu ana kadar okuduğum kitaplar içerisinde en garip anlatıma sahip kitaptı.
fareler ve insanlar'da da buna yakın bir anlatım olmasına rağmen, o kitapta olan fark ana karakterlerin herkesten farksız işçiler ve çiftlik çalışanı olmalarıydı. fakat burada daha farklı işçiler, daha farklı karakterler mevcut.
belki de ben fark edemedim bazı şeyleri.
kitap hakkında farkına vardığım ilginç bir ayrıntı da şudur ki, hiçbir olayın sonundan/sonucundan bahsedilmemiş ve okuyucu bu konuda beslenmemiştir. normal bir kitapta, olay örgüsünün başından, sonundan ya da ortasından başlanıp kişilerin nasıl böyle bir kimliğe büründüğü ve ana hikayenin neden böyle şekillendiği anlatılır. ancak bu konularla alakalı kitaptan öğrenebildiğimiz tek şey, üreticiler birliği'nin haksız uygulamaları yüzünden grevin başlatılması ve jim'in yıllar boyu bomboş bir hayat yaşayıp yalnızca bir işe yaradığını hissedebilmek için partiye kaydolması. bunun dışında pek çok olay ve karakter hakkında tatmin edici bir bilgiye sahip değiliz. örneğin mac'in çok iyi bir partili olduğunu ve tek başına bini aşkın işçiyi greve sürükleyebildiğini biliyoruz. sürekli olarak mac'in bu konularda ne kadar da iyi olduğundan bahsediliyor ancak mac'in bundan önceki grevlerde ve eylemlerde tam olarak nasıl başarılar/başarısızlıklar sergilediğini bilmiyoruz. jim dışında hiçbir partilinin partiye kaydolma hikayesini bilmiyoruz, oysa ki kitabın başında partinin üye alımında çok katı davrandığından, üyelerini özel olarak araştırdığından bahsedilir. hatta ve hatta hikayenin ana teması olan grevin de bir sonu yoktur. bu açıdan şu ana kadar okuduğum kitaplar içerisinde en garip anlatıma sahip kitaptı.
fareler ve insanlar'da da buna yakın bir anlatım olmasına rağmen, o kitapta olan fark ana karakterlerin herkesten farksız işçiler ve çiftlik çalışanı olmalarıydı. fakat burada daha farklı işçiler, daha farklı karakterler mevcut.
belki de ben fark edemedim bazı şeyleri.
devamını gör...
8.
creed
kasım 2022'de üçüncü bölümünün yayınlanması planlanan film serisi.
diğer creed filmlerinden farklı olarak artık rocky balboa'yı görmeyeceğiz. yani rocky karakterine creed 2 ile veda ettik.
seri bu filmle birlikte adonis creed'in ve bianca'nın hikayesini anlatacak. ayrıca dedikodulara göre üçüncü filmde clubber lang ve kendisi gibi insafsız bir öğrencisi ringe çıkacak.
clubber lang'i tanımayanları derhal şuraya alalım: (bkz: rocky 3)
diğer creed filmlerinden farklı olarak artık rocky balboa'yı görmeyeceğiz. yani rocky karakterine creed 2 ile veda ettik.
seri bu filmle birlikte adonis creed'in ve bianca'nın hikayesini anlatacak. ayrıca dedikodulara göre üçüncü filmde clubber lang ve kendisi gibi insafsız bir öğrencisi ringe çıkacak.
clubber lang'i tanımayanları derhal şuraya alalım: (bkz: rocky 3)
devamını gör...
9.
kurtlar vadisi
efsanelerin efsanesi, osman sınav'ın en başarılı işlerinden biri olan kurtlar vadisi'ndeki bazı önemli ayrıntılara şu entry'de yer vermiştim: #1753855
yukarıdaki entry'nin devamı olarak, sizleri kurtlar vadisi'nin diğer güzel ayrıntılarıyla yüzleştiriyorum. ikinci round başlasın!
- 8. bölümdeki kumarhane açılışında meral, öz babası olan laz ziya'yı kolundan vurur. bu vurulma olayıyla bölüm biter ve söz konusu olayın devamının işlendiği 9. bölümde, çakır meral'i akıl hastanesine kapatır. ne hikmetse meral'in akıl hastanesinde kapatıldığı odanın numarası 45'tir. süleyman çakır, 43. bölümde meral'in sebep olduğu bir dizi olay yüzünden suikaste uğrar ve 45. bölümde hayatını kaybeder.
- istanbul kabadayılarından sorumlu konsey üyesi kılıç, dizi boyunca yalnızca siyah gömlek giymiştir.
- testere necmi çakır'a boş kağıt verir. bu sahnenin devamında da polat, boş kağıt bırakma usulünün hitler almanya'sında uygulanan bir tip "racon" olduğundan bahseder. aynı sahnenin sonrasında çakır ve polat testere'nin huzuruna çıkar. burada testere eliyle "üç" işareti yapar ki, bu işaret almanların "üç" işaretine oldukça benzer. çakır öldükten sonra testere'nin evine giren polat, testere'nin "kavgam" isimli kitabı okuduğunu görür. buradan da anlayabiliriz ki testere necmi bir nazi sempatizanıdır.
- 44. bölümde çakır'ın ameliyat sahnesinde, ameliyatı yöneten doktor hemşireye "benim cd'yi çal." der ve hemşire klasik bir müzik açar. çalan müzik, mozart'ın requiem isimli eseridir. mozart bu besteyi tamamlayamadan hayatını kaybetmiş, arkadaşları tamamlayıp dinleyiciye sunmuştur. 45. bölümde polat, çakır'ın tamamlayamadan hayatını kaybettiği besteyi tamamlamış ve altı babanın infazını vermiştir.
- çakır ile annesi arasında yalnızca 13 yaş fark vardır. kardeşi derya ile de pek fazla yaş farkı yoktur. buradan anlayacağınız üzere süleyman çakır ve derya çakır, çocuk bir gelinin çocuğudur.
- polat dizinin ilk üç bölümünde (bu bölümlerde ali de diyebiliriz) sürekli olarak at binen insanlar tarafından kaçırılan bir çocuğu görmektedir. polat, çok küçükken öz babasından kaçırıldığını ve aslan akbey tarafından bir intikam projesi olarak yetiştirildiğini ta 75. bölümde öğrenir. aslında daha önceki bölümlerde polat'ın her gün üç kere hapşırmasına da dikkat çekilir. hatta karahanlı bile polat'ın öz oğlu olduğunu ihtimaller dahilinde değerlendirir. fakat bu durum polat'a "sen karahanlı gibi günde üç kere hapşurduğun için seni seçtik." şeklinde anlatılır. yani polat, ilk başta biraz kuşkulansa da kgt'ye ve mit'e güvenir, ve operasyona devam eder.
- dizi jeneriğinin sonunda duyulan nal sesleri, herhalde efe karahanlı'nın kaçırılmasıyla bağlantılıdır.
- duran emmi'nin mezarı, ünlü edebiyatçımız haldun taner'in tam yanındadır. hatta aslan bey, duran emmi'nin mezarına geldiğinde haldun taner'in mezar taşına dokunur. selçuk yöntem, tiyatroya emek verdiği onca yılda, pek çok haldun taner oyununda rol almış hatta bu oyunları yönetmiştir. dizideki en güzel ayrıntılardan biri şahsımca budur.
- dizinin ilk 55 bölüm boyunca kaldırılması defalarca kez gündeme gündeme gelmiş hatta mecliste önerge üstüne önerge, oylama üstüne oylama sunulmuştur. şaşırtıcı gelebilir ama o zamanlarda kurtlar vadisi'nin yayından kaldırılmasını en çok isteyen parti grubu ak parti'ydi. (aslına bakarsanız ak parti'nin hikayesi de kurtlar vadisi gibidir. kv'nin ilk 55 bölümü dibine kadar devlet-mafya-siyaset üçgenini ele alırken, ak parti'nin de ilk 9-10 yılı liberal muhafazakar çizgideydi.)
- "dostum olmaz, hasmım yaşamaz." diyen laz ziya'nın cenazesine ne dost ne düşman kimse katılmamıştır. dostu hiç olmamıştır çünkü, hasımları da toprağın altındadır.
daha pek çok ayrıntı barındırıyor bu dizi. fakat daha da derinlere inmek gerek. belki yeni bir entry daha yazarız bundan sonra, kim bilir?
yukarıdaki entry'nin devamı olarak, sizleri kurtlar vadisi'nin diğer güzel ayrıntılarıyla yüzleştiriyorum. ikinci round başlasın!
- 8. bölümdeki kumarhane açılışında meral, öz babası olan laz ziya'yı kolundan vurur. bu vurulma olayıyla bölüm biter ve söz konusu olayın devamının işlendiği 9. bölümde, çakır meral'i akıl hastanesine kapatır. ne hikmetse meral'in akıl hastanesinde kapatıldığı odanın numarası 45'tir. süleyman çakır, 43. bölümde meral'in sebep olduğu bir dizi olay yüzünden suikaste uğrar ve 45. bölümde hayatını kaybeder.
- istanbul kabadayılarından sorumlu konsey üyesi kılıç, dizi boyunca yalnızca siyah gömlek giymiştir.
- testere necmi çakır'a boş kağıt verir. bu sahnenin devamında da polat, boş kağıt bırakma usulünün hitler almanya'sında uygulanan bir tip "racon" olduğundan bahseder. aynı sahnenin sonrasında çakır ve polat testere'nin huzuruna çıkar. burada testere eliyle "üç" işareti yapar ki, bu işaret almanların "üç" işaretine oldukça benzer. çakır öldükten sonra testere'nin evine giren polat, testere'nin "kavgam" isimli kitabı okuduğunu görür. buradan da anlayabiliriz ki testere necmi bir nazi sempatizanıdır.
- 44. bölümde çakır'ın ameliyat sahnesinde, ameliyatı yöneten doktor hemşireye "benim cd'yi çal." der ve hemşire klasik bir müzik açar. çalan müzik, mozart'ın requiem isimli eseridir. mozart bu besteyi tamamlayamadan hayatını kaybetmiş, arkadaşları tamamlayıp dinleyiciye sunmuştur. 45. bölümde polat, çakır'ın tamamlayamadan hayatını kaybettiği besteyi tamamlamış ve altı babanın infazını vermiştir.
- çakır ile annesi arasında yalnızca 13 yaş fark vardır. kardeşi derya ile de pek fazla yaş farkı yoktur. buradan anlayacağınız üzere süleyman çakır ve derya çakır, çocuk bir gelinin çocuğudur.
- polat dizinin ilk üç bölümünde (bu bölümlerde ali de diyebiliriz) sürekli olarak at binen insanlar tarafından kaçırılan bir çocuğu görmektedir. polat, çok küçükken öz babasından kaçırıldığını ve aslan akbey tarafından bir intikam projesi olarak yetiştirildiğini ta 75. bölümde öğrenir. aslında daha önceki bölümlerde polat'ın her gün üç kere hapşırmasına da dikkat çekilir. hatta karahanlı bile polat'ın öz oğlu olduğunu ihtimaller dahilinde değerlendirir. fakat bu durum polat'a "sen karahanlı gibi günde üç kere hapşurduğun için seni seçtik." şeklinde anlatılır. yani polat, ilk başta biraz kuşkulansa da kgt'ye ve mit'e güvenir, ve operasyona devam eder.
- dizi jeneriğinin sonunda duyulan nal sesleri, herhalde efe karahanlı'nın kaçırılmasıyla bağlantılıdır.
- duran emmi'nin mezarı, ünlü edebiyatçımız haldun taner'in tam yanındadır. hatta aslan bey, duran emmi'nin mezarına geldiğinde haldun taner'in mezar taşına dokunur. selçuk yöntem, tiyatroya emek verdiği onca yılda, pek çok haldun taner oyununda rol almış hatta bu oyunları yönetmiştir. dizideki en güzel ayrıntılardan biri şahsımca budur.
- dizinin ilk 55 bölüm boyunca kaldırılması defalarca kez gündeme gündeme gelmiş hatta mecliste önerge üstüne önerge, oylama üstüne oylama sunulmuştur. şaşırtıcı gelebilir ama o zamanlarda kurtlar vadisi'nin yayından kaldırılmasını en çok isteyen parti grubu ak parti'ydi. (aslına bakarsanız ak parti'nin hikayesi de kurtlar vadisi gibidir. kv'nin ilk 55 bölümü dibine kadar devlet-mafya-siyaset üçgenini ele alırken, ak parti'nin de ilk 9-10 yılı liberal muhafazakar çizgideydi.)
- "dostum olmaz, hasmım yaşamaz." diyen laz ziya'nın cenazesine ne dost ne düşman kimse katılmamıştır. dostu hiç olmamıştır çünkü, hasımları da toprağın altındadır.
daha pek çok ayrıntı barındırıyor bu dizi. fakat daha da derinlere inmek gerek. belki yeni bir entry daha yazarız bundan sonra, kim bilir?
devamını gör...
10.
hababam sınıfı
bu film serisinin karakterleri, rıfat ılgaz'ın tasarladığından epey farklıdır. ve fakat, ister kitap ister film olsun, hababam sınıfı her türlü unutulmaz bir seridir. ayrıca kitaptaki bazı ayrıntılara filmde yer verilmemiştir. işte o ayrıntılar ve farklılıklar şunlardır:
- inek şaban'ın "inek" lakabını almasının sebebi hakikaten çok ders çalışmasıdır. hastalığı sebebiyle geceleri uyuyamaz bu yüzden de deli gibi ders çalışır. hatta derslerin bir tanesinde kitaptan ezberlediği konuyu ezberden okumuş ve hocasını mest etmiştir. oysa filmde şaban oldukça saf bir karakter olarak gösterilir.
- domdom ali sürekli olarak güdük necmi'yle kapışır. bu ayrıntı da film serisinde yoktur.
- filmde sınıfın lider karakteri damat ferit olarak gözükse de sınıfın asıl lideri tulum hayri'dir. sınıfı yönlendirir, arkadaşlarını korur ve kendine kötülük yapanı affetmez. filmde "teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır." gibi efsane bir replik kursa da, tulum hayri çok iyi şiir okuyan, okuduğu şiirlerle herkesi ağlatan bir öğrencidir.
- sınıf başkanlığı yarışında domdom ali ile tulum hayri kapışmaz. palamut recep sınıf başkanıdır ve tulum hayri ana muhalefettir.
- kel mahmut'un soyadı "alnıgeniş"tir. *
devamı gelecek...
- inek şaban'ın "inek" lakabını almasının sebebi hakikaten çok ders çalışmasıdır. hastalığı sebebiyle geceleri uyuyamaz bu yüzden de deli gibi ders çalışır. hatta derslerin bir tanesinde kitaptan ezberlediği konuyu ezberden okumuş ve hocasını mest etmiştir. oysa filmde şaban oldukça saf bir karakter olarak gösterilir.
- domdom ali sürekli olarak güdük necmi'yle kapışır. bu ayrıntı da film serisinde yoktur.
- filmde sınıfın lider karakteri damat ferit olarak gözükse de sınıfın asıl lideri tulum hayri'dir. sınıfı yönlendirir, arkadaşlarını korur ve kendine kötülük yapanı affetmez. filmde "teyzesi defterdar olan faytonla damda dolaşır." gibi efsane bir replik kursa da, tulum hayri çok iyi şiir okuyan, okuduğu şiirlerle herkesi ağlatan bir öğrencidir.
- sınıf başkanlığı yarışında domdom ali ile tulum hayri kapışmaz. palamut recep sınıf başkanıdır ve tulum hayri ana muhalefettir.
- kel mahmut'un soyadı "alnıgeniş"tir. *
devamı gelecek...
devamını gör...
11.
oğlum
bilgisayar oyununda kılıçla adam kesen psikopat bir ortaokul çocuğunun, anaokulunda okuyan ve yolunu kaybetmiş bir çocuğu öldürmesi gibi oldukça ağır bir konuyu işleyen ay yapım dizisi.
başrollerinde nihal yalçın, canan ergüder, timur acar ve serhat teoman var.
başrollerinde nihal yalçın, canan ergüder, timur acar ve serhat teoman var.
devamını gör...
12.
kurtlar vadisi
kurtlar vadisi, gerek senaryo, gerek karakter tipleri açısından türkiye'nin en çok kafa yorulmuş ve üzerinde çalışılmış dizisidir. ben de bu diziye hak ettiği değeri veriyor ve diziyle ilgili ayrıntıları paylaşıp kaçıyorum. aşağıdaki ayrıntılar spoiler içermekle birlikte, diziyi birkaç kez bitiren arkadaşların anlayabileceği seviyededir. şimdiden keyifli okumalar.
- polat alemdar kimliği duran emmi'nin almanya'dan yeni gelen yeğeni olarak tanıtılsa da polat almanca bilmemektedir. bildiği diller ingilizce, fransızca, rusça, arapça ve kürtçedir.
- çakır'ın kendi koğuşuna istediği tecavüzcünün mahkeme sahnesinde "o benim canımdı, gülümdü" diye feryat eden kişi, seksenler dizisinden tanıdığımız ceyhun fersoy'dur.
- çakır'ın "bu karı karahanlı'ya kadar gider." dediği meral karakterini canlandıran müge ulusoy, bugün zafer ergin'in menajerliğini yapmaktadır.
- dizide zürriyetsiz erdal kömürcü ile yatan hiçbir kadın başka bir erkekle yatamamıştır. (sanki bana alfa zürriyetsiz herif)
- süleyman çakır'ın memati baş'la tanıştığı sahnede çakır'ın gençliğini oktay kaynarca'nın kardeşi, memati'nin gençliğini gürkan uygun'un kardeşi oynamıştır.
- süleyman çakır, memati'yle tanışma sahnesinde kendisi ölene dek gözyaşı dökmemesi için memati'den söz ister. dizide memati, ilk kez çakır'ı hastaneye yetiştirdikten sonra ağlar. bu ağlayışın ardından ise çakır hayatını kaybeder.
- tuncay kantarcı, 2003 sars salgını sırasında maske ticaretine girişmiştir.
- abdülhey, ali candan'ın kırkı okunurken limonata dağıtmaktadır.
- meşhur otelden kaçırılma sahnesinde pala'nın suratına vurulan şey kırmızıya boyanmış 3 litrelik kola şişesidir.
- dizi boyunca mehmet karahanlı ölüm emirlerini kalem kırarak vermiştir (bkz: kalemini kırmak). görmüş olduğumuz üç kalem örneğinde, istanbul sefiri çakır'ın kalemi tahta ve gösterişsiz, testere necmi'nin kalemi çakır'a göre biraz daha afili, polat'ın kalemi ise altın kaplamalı metal bir kalemdir. buradan anlıyoruz ki polat, baron karahanlı için oldukça önemli bir kişi hatta demir leblebidir.
- iplikçi nedim'in bindiği araba peugeot 504 halk arasında "yahudi mercedesi" olarak bilinir.
- ömrünü dağlarda geçiren bedir, şehir içindeki çatışma sahnelerinde bile saatinin kadranını bilek içine almıştır.
- polat alemdar'ın konsey toplantısını iptal ettirdiği sahnede sayın karahanlı, kılıç'a "bu bıçağı bir daha çıkarma." der. kılıç, bu sahneden sonraki ilk bıçak çıkardığı sahnede infaz edilir.
- polat'ın mafyaya sızdığını ve devlete çalıştığını fark eden ilk insan pala'dır.
- memati ismi 2009'dan beri yenidoğan çocuklara konulamamaktadır. anlamı ölüm olduğu için 2009'da yasaklı isimler listesine girmiştir.
- 45. bölümde başhekim, çakır'ın kalp sorunlarını açıklarken kalbinden bıçaklanan kürt bedo'nun cesedi gösterilir. çakır'ın kan kaybını açıklarken küvette kanlar içinde ölen demir görkemli'nin cesedi gösterilir. en son çakır'ın solunum sorunlarını söylerken, urganla boğulan cerrahpaşalı halit'in cesedi gösterilir.
- dizide abdülhey'in, nakliyeci sefer'in, kirve'nin ve pürmüz'ün dublajlarını aynı kişi yapmaktadır. (bkz: engin yüksel)
- dizi boyunca laz ziya, yalnızca çakır'ın ölüm haberini aldığında sigara içmiştir.
- 73. bölümde kktc kurucu cumhurbaşkanı rauf denktaş da küçük bir rol almıştır. bu küçük rolle kurtlar vadisi, oyuncu kadrosunda gerçek cumhurbaşkanı bulunduran tek türk dizisidir.
- polat'ın en sevdiği yemek menemendir çünkü elif sadece menemen yapmayı bilmektedir.
- tuncay kantarcı'nın seyfo dayı tarafından ayağından vurulduğu sahnede, tuncay'ın arkasında devetabanı bitkisi görünmektedir.
- dizinin 97. bölümünde hakimi canlandıran oyuncu, efsane aile şerefi filminde şerefsiz oktay'ı ve kolpaçino filminde emrullah abi'yi canlandıran eriş akman'dır.
- cerrahpaşa'lıların "biz kadınları ve çocukları öldürmeyiz." raconunu kestiği gün, metin'in ölümünden 20 gün sonrasıdır. tesadüftür ki, o yazının durduğu sehpada da "20" sayısı yazılıdır. cerrahpaşalı halit, ablasının zorlamasıyla 40 gün kan dökmemeye yemin etmiştir çünkü.
şimdilik bu kadarını yazabildim. devamı elbette gelecek. zira kurtlar vadisi, şu yazmış olduğum ayrıntıların kat be kat fazlasını içeren harika bir dizi.
- polat alemdar kimliği duran emmi'nin almanya'dan yeni gelen yeğeni olarak tanıtılsa da polat almanca bilmemektedir. bildiği diller ingilizce, fransızca, rusça, arapça ve kürtçedir.
- çakır'ın kendi koğuşuna istediği tecavüzcünün mahkeme sahnesinde "o benim canımdı, gülümdü" diye feryat eden kişi, seksenler dizisinden tanıdığımız ceyhun fersoy'dur.
- çakır'ın "bu karı karahanlı'ya kadar gider." dediği meral karakterini canlandıran müge ulusoy, bugün zafer ergin'in menajerliğini yapmaktadır.
- dizide zürriyetsiz erdal kömürcü ile yatan hiçbir kadın başka bir erkekle yatamamıştır. (sanki bana alfa zürriyetsiz herif)
- süleyman çakır'ın memati baş'la tanıştığı sahnede çakır'ın gençliğini oktay kaynarca'nın kardeşi, memati'nin gençliğini gürkan uygun'un kardeşi oynamıştır.
- süleyman çakır, memati'yle tanışma sahnesinde kendisi ölene dek gözyaşı dökmemesi için memati'den söz ister. dizide memati, ilk kez çakır'ı hastaneye yetiştirdikten sonra ağlar. bu ağlayışın ardından ise çakır hayatını kaybeder.
- tuncay kantarcı, 2003 sars salgını sırasında maske ticaretine girişmiştir.
- abdülhey, ali candan'ın kırkı okunurken limonata dağıtmaktadır.
- meşhur otelden kaçırılma sahnesinde pala'nın suratına vurulan şey kırmızıya boyanmış 3 litrelik kola şişesidir.
- dizi boyunca mehmet karahanlı ölüm emirlerini kalem kırarak vermiştir (bkz: kalemini kırmak). görmüş olduğumuz üç kalem örneğinde, istanbul sefiri çakır'ın kalemi tahta ve gösterişsiz, testere necmi'nin kalemi çakır'a göre biraz daha afili, polat'ın kalemi ise altın kaplamalı metal bir kalemdir. buradan anlıyoruz ki polat, baron karahanlı için oldukça önemli bir kişi hatta demir leblebidir.
- iplikçi nedim'in bindiği araba peugeot 504 halk arasında "yahudi mercedesi" olarak bilinir.
- ömrünü dağlarda geçiren bedir, şehir içindeki çatışma sahnelerinde bile saatinin kadranını bilek içine almıştır.
- polat alemdar'ın konsey toplantısını iptal ettirdiği sahnede sayın karahanlı, kılıç'a "bu bıçağı bir daha çıkarma." der. kılıç, bu sahneden sonraki ilk bıçak çıkardığı sahnede infaz edilir.
- polat'ın mafyaya sızdığını ve devlete çalıştığını fark eden ilk insan pala'dır.
- memati ismi 2009'dan beri yenidoğan çocuklara konulamamaktadır. anlamı ölüm olduğu için 2009'da yasaklı isimler listesine girmiştir.
- 45. bölümde başhekim, çakır'ın kalp sorunlarını açıklarken kalbinden bıçaklanan kürt bedo'nun cesedi gösterilir. çakır'ın kan kaybını açıklarken küvette kanlar içinde ölen demir görkemli'nin cesedi gösterilir. en son çakır'ın solunum sorunlarını söylerken, urganla boğulan cerrahpaşalı halit'in cesedi gösterilir.
- dizide abdülhey'in, nakliyeci sefer'in, kirve'nin ve pürmüz'ün dublajlarını aynı kişi yapmaktadır. (bkz: engin yüksel)
- dizi boyunca laz ziya, yalnızca çakır'ın ölüm haberini aldığında sigara içmiştir.
- 73. bölümde kktc kurucu cumhurbaşkanı rauf denktaş da küçük bir rol almıştır. bu küçük rolle kurtlar vadisi, oyuncu kadrosunda gerçek cumhurbaşkanı bulunduran tek türk dizisidir.
- polat'ın en sevdiği yemek menemendir çünkü elif sadece menemen yapmayı bilmektedir.
- tuncay kantarcı'nın seyfo dayı tarafından ayağından vurulduğu sahnede, tuncay'ın arkasında devetabanı bitkisi görünmektedir.
- dizinin 97. bölümünde hakimi canlandıran oyuncu, efsane aile şerefi filminde şerefsiz oktay'ı ve kolpaçino filminde emrullah abi'yi canlandıran eriş akman'dır.
- cerrahpaşa'lıların "biz kadınları ve çocukları öldürmeyiz." raconunu kestiği gün, metin'in ölümünden 20 gün sonrasıdır. tesadüftür ki, o yazının durduğu sehpada da "20" sayısı yazılıdır. cerrahpaşalı halit, ablasının zorlamasıyla 40 gün kan dökmemeye yemin etmiştir çünkü.
şimdilik bu kadarını yazabildim. devamı elbette gelecek. zira kurtlar vadisi, şu yazmış olduğum ayrıntıların kat be kat fazlasını içeren harika bir dizi.
devamını gör...
13.
yedi evlat iki damat
1973 yapımı, başrollerinde cüneyt gökçer ve neriman köksal'ın olduğu komedi/dram filmi.
filmimiz, yedi çocuklu bir anne-babanın en büyük iki evladını ivedi bir şekilde evlendirmesini anlatıyor. bir düğünün yapılma sürecinde yaşanan problemlere, çocukların saftirikliğine, ailelerin girdiği ekonomik sıkıntılara, çok çocuğun sebep olduğu çaresizliklere gerek mizah, gerekse dramla yer veriyor.
yedi evlat iki damat, çocuğunu evlendiren sıradan bir anne-babanın öyküsünü anlatır aslında. etrafımızda gördüğümüz hemen her ebeveyn, çocuklarının düğününü tertip ederken mali anlamda zorlanır ama bunu kimseye belli etmemeye çalışır. gizliden kredi öderler, ona buna borçlanırlar ama kimseye belli etmezler. belki de bizi bu kadar yalın anlattığı için bu filme bağlanıyoruzdur... kim bilir?
filmimiz, yedi çocuklu bir anne-babanın en büyük iki evladını ivedi bir şekilde evlendirmesini anlatıyor. bir düğünün yapılma sürecinde yaşanan problemlere, çocukların saftirikliğine, ailelerin girdiği ekonomik sıkıntılara, çok çocuğun sebep olduğu çaresizliklere gerek mizah, gerekse dramla yer veriyor.
yedi evlat iki damat, çocuğunu evlendiren sıradan bir anne-babanın öyküsünü anlatır aslında. etrafımızda gördüğümüz hemen her ebeveyn, çocuklarının düğününü tertip ederken mali anlamda zorlanır ama bunu kimseye belli etmemeye çalışır. gizliden kredi öderler, ona buna borçlanırlar ama kimseye belli etmezler. belki de bizi bu kadar yalın anlattığı için bu filme bağlanıyoruzdur... kim bilir?
devamını gör...
14.
çıplak vatandaş
çıplak vatandaş, hem memur, hem de işçi kesiminin vücut bulduğu bir başyapıttır. filmin sinemacılık tarihimizdeki yerini anlatsam entry bitmez. bu sebeple filmle ilgili önemli ayrıntıları paylaşıp kaçıyorum:
- film, rahmetli cumhurbaşkanı turgut özal'ın deyimiyle "ortadirek"lerin sıkıntılarına ve geçim derdine yer veriyor. her ne kadar ortadireklere odaklanılsa da, filmin belli başlı yerlerinde işçi kesiminin de yaşadığı ekonomik problemlere yer verilmiştir.
- film, bir diğer başyapıt olan namuslu filminin senaristi başar sabuncu tarafından yönetildi. aynı zamanda bu film, başar bey'in ilk yönetmenlik deneyimidir. hatta müjde ar'a yer verilen ara sahnede, müjde ar'ı "hadi ya!" diyerek çağıran kişi, filmin yönetmeni başar bey'dir. müjde ar, bu sahnede başar bey için "bu da kendini yönetmen zannediyor." der. başar bey, ilk yönetmenlik deneyimi olmasından mütevellit bu sahnede kendine gönderme yapmıştır.
- filmde ibrahim'in küçük kızını şu sıralar yakından tanıdığımız burçin terzioğlu canlandırmıştır. aynı zamanda ibrahim'in eşi nuran karakterini oynayan oyuncu da, yönetmen başar sabuncu'nun eşi candan sabuncu'dur.
- filmin senaryosu, o döneme dek türkiye'de pek denenmemiş bir yöntem olan atlamalı kurgu yöntemiyle yazılmıştır. yani ibrahim'in karakolda ifadesinin alındığı ve sürekli "kimse değilim ben, hiç kimseyim." dediği ilk sahne, olay örgüsünün ortalarına denk geliyor.
- film boyunca ibrahim'in soyunmasının sebebi girmiş olduğu kimlik bunalımıdır. zira ailesine bakmak için hem memurluk yapmakta, hem bulaşık yıkamakta, hem limon satmakta, hem de odun taşımaktadır. yaptığı tüm işleri burada yazmakla vakit geçirmeyeceğim ancak bir gazete manşetinde memuriyete ek olarak 8 farklı işte daha çalıştığından bahsedilir. ailesini geçindirmek için sürekli olarak farklı kimliklere bürünen bu vatandaş, en sonunda herkesi kendi gibi görmeye başlar. çünkü neredeyse toplumun her kesimi olmuş, toplumun tamamının tasasını ve sıkıntısını görmüş, geçim derdinin ortağı olmuştur. en sonunda ibrahim, bu kaotik duygu durumundan kaçmak için, daha doğrusu üstüne giydiği farklı kimlikleri çıkarmak için soyunur ve film sonunda donunu bile çıkartır. delirme sahnelerinin ilkinde ise turgut özal'ı kendisi olarak görür.
- film zamanına göre * oldukça şiddetli bir sistem eleştirisidir. türk sinemasının sevilen hemen tüm sanatçıları, bu filmde don atlet kalana dek soyunmuş ve sokaklarda koşmuştur.
- yönetmen başar sabuncu, 12 mart döneminde de toplumsal içerikleri nedeniyle yargılanmış ve 12 eylül sürecinde çalıştığı devlet tiyatrosundan ihraç edilmiştir. çıplak vatandaş kadar ses getirmese de, başar bey'in diğer filmlerinde de bu toplumcu eleştiriyi görebiliriz.
çıplak vatandaş, türk sinemasında hiçbir zaman unutulmayacak, hiçbir zaman değerini yitirmeyecek bir başyapıttır. bu efsane film, maalesef ki günümüzde geçerliliğini korumaktadır. belki cesur bir sinemacı çıkar ve bu efsaneyi uyarlamak ister... kim bilir?
- film, rahmetli cumhurbaşkanı turgut özal'ın deyimiyle "ortadirek"lerin sıkıntılarına ve geçim derdine yer veriyor. her ne kadar ortadireklere odaklanılsa da, filmin belli başlı yerlerinde işçi kesiminin de yaşadığı ekonomik problemlere yer verilmiştir.
- film, bir diğer başyapıt olan namuslu filminin senaristi başar sabuncu tarafından yönetildi. aynı zamanda bu film, başar bey'in ilk yönetmenlik deneyimidir. hatta müjde ar'a yer verilen ara sahnede, müjde ar'ı "hadi ya!" diyerek çağıran kişi, filmin yönetmeni başar bey'dir. müjde ar, bu sahnede başar bey için "bu da kendini yönetmen zannediyor." der. başar bey, ilk yönetmenlik deneyimi olmasından mütevellit bu sahnede kendine gönderme yapmıştır.
- filmde ibrahim'in küçük kızını şu sıralar yakından tanıdığımız burçin terzioğlu canlandırmıştır. aynı zamanda ibrahim'in eşi nuran karakterini oynayan oyuncu da, yönetmen başar sabuncu'nun eşi candan sabuncu'dur.
- filmin senaryosu, o döneme dek türkiye'de pek denenmemiş bir yöntem olan atlamalı kurgu yöntemiyle yazılmıştır. yani ibrahim'in karakolda ifadesinin alındığı ve sürekli "kimse değilim ben, hiç kimseyim." dediği ilk sahne, olay örgüsünün ortalarına denk geliyor.
- film boyunca ibrahim'in soyunmasının sebebi girmiş olduğu kimlik bunalımıdır. zira ailesine bakmak için hem memurluk yapmakta, hem bulaşık yıkamakta, hem limon satmakta, hem de odun taşımaktadır. yaptığı tüm işleri burada yazmakla vakit geçirmeyeceğim ancak bir gazete manşetinde memuriyete ek olarak 8 farklı işte daha çalıştığından bahsedilir. ailesini geçindirmek için sürekli olarak farklı kimliklere bürünen bu vatandaş, en sonunda herkesi kendi gibi görmeye başlar. çünkü neredeyse toplumun her kesimi olmuş, toplumun tamamının tasasını ve sıkıntısını görmüş, geçim derdinin ortağı olmuştur. en sonunda ibrahim, bu kaotik duygu durumundan kaçmak için, daha doğrusu üstüne giydiği farklı kimlikleri çıkarmak için soyunur ve film sonunda donunu bile çıkartır. delirme sahnelerinin ilkinde ise turgut özal'ı kendisi olarak görür.
- film zamanına göre * oldukça şiddetli bir sistem eleştirisidir. türk sinemasının sevilen hemen tüm sanatçıları, bu filmde don atlet kalana dek soyunmuş ve sokaklarda koşmuştur.
- yönetmen başar sabuncu, 12 mart döneminde de toplumsal içerikleri nedeniyle yargılanmış ve 12 eylül sürecinde çalıştığı devlet tiyatrosundan ihraç edilmiştir. çıplak vatandaş kadar ses getirmese de, başar bey'in diğer filmlerinde de bu toplumcu eleştiriyi görebiliriz.
çıplak vatandaş, türk sinemasında hiçbir zaman unutulmayacak, hiçbir zaman değerini yitirmeyecek bir başyapıttır. bu efsane film, maalesef ki günümüzde geçerliliğini korumaktadır. belki cesur bir sinemacı çıkar ve bu efsaneyi uyarlamak ister... kim bilir?
devamını gör...
15.
scarface
herkesin bildiği bir şey olsa da filmdeki şu ayrıntıyı belirtmeden yapamayacağım:
tony, yüzüne dönük vaziyette sıkılan kurşunlarla en fazla yere düşmüş, ama arkasından sıkılan kurşunla ölmüştür. filmin başından sonuna sadakatin önemine dem vuran bir karakter için de manidar bir ölüm olmuş.
tony, yüzüne dönük vaziyette sıkılan kurşunlarla en fazla yere düşmüş, ama arkasından sıkılan kurşunla ölmüştür. filmin başından sonuna sadakatin önemine dem vuran bir karakter için de manidar bir ölüm olmuş.
devamını gör...
16.
112 acil çağrı
trt 1'de yayınlanan, murat serezli'nin sunduğu, en baba trajedi filminden daha ağır trajediler barındıran toplumsal içerikli program.
program, farklı şehirlerdeki 112 acil çağrı merkezlerine gelen ihbarları derliyor ve 112 çalışanlarının olayları yönlendirmesini anlatıyor. bunun yanında çağrı merkezi çalışanlarının ihbarlardan sonraki duygu durumlarına ve hissettiklerine de yer veriyor. programın uzun ömürlü olmayacağını, amerikanvari "işimizi seviyoruz, sizin için buradayız." ayaklarında takılacağını düşünmüştüm ama program yayınlanan iki bölümde de hiçbir şeyin düşündüğüm gibi olmadığını, hayatın illaki bir yerlerde dibine kadar trajedi barındırdığını bir tokat gibi yüzüme çarptı. en acılı, en aciz, en yardıma muhtaç olduğumuz durumlarda ulaştığımız, yardım istediğimiz insanların hayatlarını öyle güzel yansıtmışlar ki, taş gibi kalbi olan bendenizi bile sandalyeye çiviledi. istediğiniz kadar trt'yi protesto edin, istediğiniz kadar trt'ye karşı olun ama bu programı izleyin.
mükemmel bir yapım olmuş. akıl edenin, yapanın, çekenin eline emeğine sağlık.
program, farklı şehirlerdeki 112 acil çağrı merkezlerine gelen ihbarları derliyor ve 112 çalışanlarının olayları yönlendirmesini anlatıyor. bunun yanında çağrı merkezi çalışanlarının ihbarlardan sonraki duygu durumlarına ve hissettiklerine de yer veriyor. programın uzun ömürlü olmayacağını, amerikanvari "işimizi seviyoruz, sizin için buradayız." ayaklarında takılacağını düşünmüştüm ama program yayınlanan iki bölümde de hiçbir şeyin düşündüğüm gibi olmadığını, hayatın illaki bir yerlerde dibine kadar trajedi barındırdığını bir tokat gibi yüzüme çarptı. en acılı, en aciz, en yardıma muhtaç olduğumuz durumlarda ulaştığımız, yardım istediğimiz insanların hayatlarını öyle güzel yansıtmışlar ki, taş gibi kalbi olan bendenizi bile sandalyeye çiviledi. istediğiniz kadar trt'yi protesto edin, istediğiniz kadar trt'ye karşı olun ama bu programı izleyin.
mükemmel bir yapım olmuş. akıl edenin, yapanın, çekenin eline emeğine sağlık.
devamını gör...
17.
eşkıya dünyaya hükümdar olmaz
atv'nin yeni sezonda yayınlamayacağı mafya dizisi.
senaryosunu, oyunculuklarını vs. bilemem. kimileri silahlardan ve çatışma sahnelerinden dolayı diziyi yadırgayabilir, anlarım... ancak atv için bu karar bir yıkımdır. altı sezondur yayınlanmasına rağmen hala reytinglerde tepeye oynayan, tv izleyicisini uzun soluklu ekrana bağlayan bir diziden bahsediyoruz. türkiye'de beş sezonun üstünde yayınlanıp izleyiciyi bu denli ekrana bağlayan dizi sayısı azdır. ek olarak edho, tahmin edileceği üzere youtube yerine televizyonda tercih ediliyor. yani dizi, reklamları izleyen, her yayın günü çayını, kahvesini, meyvesini alıp televizyonun başına kurulan ve gece 12 buçuğa kadar kanalı değiştirmeyen bir izleyici kitlesi barındırıyor. diziyi illaki youtube'dan izleyenler de vardır ancak genel izleyici portresi, hafta boyu edho ile alakalı tek kare takip etmeyip yayın gününde televizyonun başına kurulan bir kitle. günümüz televizyoncularının youtube ve dijital platformlar karşısında uğradığı hezimeti de düşünürsek, edho ulusal bir kanal için bulunmaz nimet.
atv'nin diziyi yayından kaldırmasının iki sebebi olabilir:
1 - oyuncu maaşlarının çok yüksek olması: edho, maliyetli bir dizi değil. tarihi diziler gibi herhangi bir platforma, ya da bilim kurgu dizileri gibi video efektlerine ihtiyaç duymuyor. olup olabilecek en büyük efekt, silahlardan çıkan ateşleme efekti ya da bomba/patlama efekti. bunların haricinde efekt ya da prodüksiyon olarak ağır masraflar istemiyor. ancak yapım şirketinin ya da kanalın belini kırabilecek bir alternatif var: oyuncu maaşları! türkiye'de özellikle mafya dizilerinin oyuncuları, gerçek mafya babası gibi muamele görüyor ve izleyici tarafından hürmet görüyor. mesela ilyas karakterini canlandıran ozan akbaba... kuzey güney dizisinde dakika başı kıvanç tatlıtuğ'dan dayak yiyen bir karakteri canlandırırken hiç de göz önünde değildi ve tahminimce cüzi bir ücret alıyordu. ancak bugün, sokağa çıktığında sanki bir mafya ailesinin lideriymişçesine ilgi ve hürmet görüyor.
2 - siyasi sebepler
özellikle sedat peker mevzularının patlamasının ardından, dizi pek çok insan için (dolaylı olarak da kanal için) bambaşka bir anlam ihtiva etmeye başladı. dizi bu sebeple de, büyük yerlerden gelen emirler doğrultusunda yayından kaldırılmış olabilir.
ben bir kanal sahibi olsaydım edho'nun kendi kanalımda yayınlanması için elimden geleni yapardım. izleyici kitlesinin youtube'a ve netflix gibi dijital platformlara kaydığı şu günlerde, 200 bölüm boyunca reytingde tepeye oynamış, deli gibi reklam geliri olan ve pek de masraflı olmayan bir diziden bahsediyoruz. belki yayınlanır, belki yayınlanmaz bilemem. ancak yayınlanmadığı takdirde pek çok kişi üzülecek ve atv'yi boykot bile edecek.
senaryosunu, oyunculuklarını vs. bilemem. kimileri silahlardan ve çatışma sahnelerinden dolayı diziyi yadırgayabilir, anlarım... ancak atv için bu karar bir yıkımdır. altı sezondur yayınlanmasına rağmen hala reytinglerde tepeye oynayan, tv izleyicisini uzun soluklu ekrana bağlayan bir diziden bahsediyoruz. türkiye'de beş sezonun üstünde yayınlanıp izleyiciyi bu denli ekrana bağlayan dizi sayısı azdır. ek olarak edho, tahmin edileceği üzere youtube yerine televizyonda tercih ediliyor. yani dizi, reklamları izleyen, her yayın günü çayını, kahvesini, meyvesini alıp televizyonun başına kurulan ve gece 12 buçuğa kadar kanalı değiştirmeyen bir izleyici kitlesi barındırıyor. diziyi illaki youtube'dan izleyenler de vardır ancak genel izleyici portresi, hafta boyu edho ile alakalı tek kare takip etmeyip yayın gününde televizyonun başına kurulan bir kitle. günümüz televizyoncularının youtube ve dijital platformlar karşısında uğradığı hezimeti de düşünürsek, edho ulusal bir kanal için bulunmaz nimet.
atv'nin diziyi yayından kaldırmasının iki sebebi olabilir:
1 - oyuncu maaşlarının çok yüksek olması: edho, maliyetli bir dizi değil. tarihi diziler gibi herhangi bir platforma, ya da bilim kurgu dizileri gibi video efektlerine ihtiyaç duymuyor. olup olabilecek en büyük efekt, silahlardan çıkan ateşleme efekti ya da bomba/patlama efekti. bunların haricinde efekt ya da prodüksiyon olarak ağır masraflar istemiyor. ancak yapım şirketinin ya da kanalın belini kırabilecek bir alternatif var: oyuncu maaşları! türkiye'de özellikle mafya dizilerinin oyuncuları, gerçek mafya babası gibi muamele görüyor ve izleyici tarafından hürmet görüyor. mesela ilyas karakterini canlandıran ozan akbaba... kuzey güney dizisinde dakika başı kıvanç tatlıtuğ'dan dayak yiyen bir karakteri canlandırırken hiç de göz önünde değildi ve tahminimce cüzi bir ücret alıyordu. ancak bugün, sokağa çıktığında sanki bir mafya ailesinin lideriymişçesine ilgi ve hürmet görüyor.
2 - siyasi sebepler
özellikle sedat peker mevzularının patlamasının ardından, dizi pek çok insan için (dolaylı olarak da kanal için) bambaşka bir anlam ihtiva etmeye başladı. dizi bu sebeple de, büyük yerlerden gelen emirler doğrultusunda yayından kaldırılmış olabilir.
ben bir kanal sahibi olsaydım edho'nun kendi kanalımda yayınlanması için elimden geleni yapardım. izleyici kitlesinin youtube'a ve netflix gibi dijital platformlara kaydığı şu günlerde, 200 bölüm boyunca reytingde tepeye oynamış, deli gibi reklam geliri olan ve pek de masraflı olmayan bir diziden bahsediyoruz. belki yayınlanır, belki yayınlanmaz bilemem. ancak yayınlanmadığı takdirde pek çok kişi üzülecek ve atv'yi boykot bile edecek.
devamını gör...
18.
masumlar apartmanı
inci'nin ölüm sahnesi çukur'daki çatışma sahnelerinden kat be kat saçma.
düşünün, fargo marka bir kamyon, bir otomobile çift takla attıracak şekilde çarpıyor ama kamyonda çizik yok.
çift takla atan otomobilden fırlayan inci, arabanın beş metre kadar uzağında yatıyor ama alnındaki morluktan başka yara neyim yok.
bu saçmalığa ek olarak, hanımefendinin hiçbir kemiği kırık değil ama ölüyor.
ulan başından beri makine gibi giden dizi ne hale geldi.
düşünün, fargo marka bir kamyon, bir otomobile çift takla attıracak şekilde çarpıyor ama kamyonda çizik yok.
çift takla atan otomobilden fırlayan inci, arabanın beş metre kadar uzağında yatıyor ama alnındaki morluktan başka yara neyim yok.
bu saçmalığa ek olarak, hanımefendinin hiçbir kemiği kırık değil ama ölüyor.
ulan başından beri makine gibi giden dizi ne hale geldi.
devamını gör...
19.
ben bilirim
360 tv'de yayınlanan eğlenceli yarışma programı. sunucusu ise süper bulmaca'dan tanıdığımız alper ateş.
kim milyoner olmak ister'in gözyaşı pornosuna dönüştüğü, kelime oyunu'nun laçkalaştığı tv dünyasında, izlenebilir bir alternatif.
doğru mu, görelim... kutlarızzz!!!
kim milyoner olmak ister'in gözyaşı pornosuna dönüştüğü, kelime oyunu'nun laçkalaştığı tv dünyasında, izlenebilir bir alternatif.
doğru mu, görelim... kutlarızzz!!!
devamını gör...
20.
the invention of lying
konu: insanların yalan ve yalan söylemek hakkında hiçbir şey bilmediği, karşısındaki kişi ya da durumlar hakkında aklından ne geçiyorsa onu söylediği, kısacası tüm diyalogların ve davranışların tamamen yalandan arındırılmış bir şekilde gerçekleştiği bir dünya hayal edin. işte böylesi sek gerçekliğe dayanan bir dünyada, mark bellison isimli bir adam olmayan şeyleri olmuş gibi söylemeye başlıyor ve pek de farkında olmadan yalanı icat ediyor. yalanın icadından sonra ise, filmin komedi tarafı başlıyor.
ateist kimliğiyle öne çıkan ricky gervais'in tanrı, peygamber, din ve kutsal kitap gibi kavramlarla adeta dalga geçtiği filmdir. allah'ın varlığına inanan bir müslüman olarak oldukça beğendim, izlerken de keyif aldım. mark'ın bir günde peygamber kabul edilmesi filmin kırılma anıydı diyebilirim.
ateist kimliğiyle öne çıkan ricky gervais'in tanrı, peygamber, din ve kutsal kitap gibi kavramlarla adeta dalga geçtiği filmdir. allah'ın varlığına inanan bir müslüman olarak oldukça beğendim, izlerken de keyif aldım. mark'ın bir günde peygamber kabul edilmesi filmin kırılma anıydı diyebilirim.
devamını gör...