1.
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
aslında şurayı sadece okuyup ettiğimi yazdığım, ilgili olduğum konular üzerine insanlarla iki kaynak alışverişi yaptığım bir yer olarak kullanmak istiyordum, fakat hiçbir şeyi içime sığdıramadığım için ağlama duvarıma döndü. gelecekte iyi olmayı başarırsam, hepsini sileceğim ya da geçmişteki bana sarılacağım. ya da başaramayacağım ve kimsenin duymadığı çığlıklarım olarak kalacaklar. şunları yazarken de içip ağlıyorum. sarhoşluğun kıyısındayım sanırım. kanatlarımdaki tüm tüyler tek tek kırılmış ve bir köşeye atılmışım gibi hissediyorum.
dün çalışırken annemi yine acillik halde buldum ve bütün gecemi hastanede, o rahatsız sandalyelerde, banklarda onun iyi olmasını bekleyerek geçirdim. böbreği normal çalışmıyor, hatta çalışmak şöyle dursun, içten içe çürüyor ve onu zehirliyor. doktorlar alınması gerektiğini söylüyor, ama daha iki ay önce büyük bir ameliyat oldu ve psikolojisi büyük bir ameliyatı tekrar kaldıramaz. onu iyi etmek için bir ton borçlanıp şu yaşımda kredinin altına girdim, en değer verdiğim tarafından çöp gibi kenara atıldım, ama onu bir türlü iyi edemedim.
onu her seferinde beyin kanamasının ucundayken buluyorum. bilinci yerinde bile olmuyor bazen ve ben artık bunların hiçbirini kaldıramıyorum. daha öncesinde başarısız bir intihar denemem olmuştu. şimdilerde keşke başarılı olsaydım diyorum. hayatıma, yaşadığım şeylere bir anlam bulamıyorum. kendime zarar verebileceğim bir noktaya geldim son bir ay içerisinde ve kendimden korkuyorum. marmaray beklerken raylara atlayasım geliyor bazen; sessizce yaklaşıyorum o sarı şeritlere. sonra ağlamaya başlayıp geri kaçıyorum. istanbul'un sevdiğim yanlarından biri de kimsenin kimseyi sallamaması. her ofise, matbaaya gitmem gerektiğinde bunu yaşıyorum ve şiş gözlerle işe gidiyorum. geleceğe dair hiçbir umudum yok ve bugüne kadar hep başkalarını iyi etmek için yaşadığımdan ötürü kendimi nasıl iyi edeceğimi bilmiyorum. sarılıp ağlamaktan başka elimden hiçbir şey gelmiyor. onu da annemin tansiyonunu çıkarmamak için gizli gizli yapıyorum. nefes almanın bile yük olduğu bir noktaya geldim ve çıkış yolu göremiyorum.
dün çalışırken annemi yine acillik halde buldum ve bütün gecemi hastanede, o rahatsız sandalyelerde, banklarda onun iyi olmasını bekleyerek geçirdim. böbreği normal çalışmıyor, hatta çalışmak şöyle dursun, içten içe çürüyor ve onu zehirliyor. doktorlar alınması gerektiğini söylüyor, ama daha iki ay önce büyük bir ameliyat oldu ve psikolojisi büyük bir ameliyatı tekrar kaldıramaz. onu iyi etmek için bir ton borçlanıp şu yaşımda kredinin altına girdim, en değer verdiğim tarafından çöp gibi kenara atıldım, ama onu bir türlü iyi edemedim.
onu her seferinde beyin kanamasının ucundayken buluyorum. bilinci yerinde bile olmuyor bazen ve ben artık bunların hiçbirini kaldıramıyorum. daha öncesinde başarısız bir intihar denemem olmuştu. şimdilerde keşke başarılı olsaydım diyorum. hayatıma, yaşadığım şeylere bir anlam bulamıyorum. kendime zarar verebileceğim bir noktaya geldim son bir ay içerisinde ve kendimden korkuyorum. marmaray beklerken raylara atlayasım geliyor bazen; sessizce yaklaşıyorum o sarı şeritlere. sonra ağlamaya başlayıp geri kaçıyorum. istanbul'un sevdiğim yanlarından biri de kimsenin kimseyi sallamaması. her ofise, matbaaya gitmem gerektiğinde bunu yaşıyorum ve şiş gözlerle işe gidiyorum. geleceğe dair hiçbir umudum yok ve bugüne kadar hep başkalarını iyi etmek için yaşadığımdan ötürü kendimi nasıl iyi edeceğimi bilmiyorum. sarılıp ağlamaktan başka elimden hiçbir şey gelmiyor. onu da annemin tansiyonunu çıkarmamak için gizli gizli yapıyorum. nefes almanın bile yük olduğu bir noktaya geldim ve çıkış yolu göremiyorum.
devamını gör...