1.
karl ove knausgaard
1968 doğumlu yazar.
kavgam adlı serisi ile geniş kitlelerce tanınırlık kazanmıştır.

kalp için hayat basittir: atabildiği kadar atar. sonra durur.
bir röportajı
sanalyazievi.com/yazi-kendi...
1968 doğumlu yazar.
kavgam adlı serisi ile geniş kitlelerce tanınırlık kazanmıştır.

kalp için hayat basittir: atabildiği kadar atar. sonra durur.
bir röportajı
sanalyazievi.com/yazi-kendi...
devamını gör...
2.
6 ciltlik devasa bir edebi çalışmanın yaratıcısı. yaşam öyküsünü, tüm ayrıntılarıyla otosansür uygulamadan anlatmaya çalışmış ve bana göre büyük bir işe imza atmıştır. itiraf ederek anlatmak eski bir edebi tarzdır. tolstoy, dostoyevski gibi rus yazarlardan ve birtakım fransız edebiyatçılardan alışık olduğumuz bir yazım tarzı.
bilindiği gibi, insan her şeyi kendine bile itiraf edemez, itiraf etmekten çekinir. knausgaard, gururunu hiçe sayma pahasına, gemileri yakarak ne olacaksa olsun diyerek bu bariyeri aşmak için çabalamış.
insanın, yalnızca kendisini ilgilendiren bir olayı edebi bir biçemle kaleme alması ahmakça ve acınası bir eylemdir. kansere yakalanmış dul babaannenin son günleri veya zihinsel engelli küçük bir çocuğun hayata tutunma çabası vesaire. mahrem olanları fütursuzca ortaya döküp, ajitatif bir yaklaşımla ilgi çekerek popülerlik kazanma istencini oldum olası ikrah verici bir şey olarak görmüşümdür. kötücül bir gayrettir çünkü. kişinin, yakınlarının trajedileri üzerinden prim kazanmak adına yaptığı bir şeydir. antrparantez, böyle bir eylem “evrensel bir veçhe” ihtiva etmez. yani “insanlığa” yönelik değildir. insanla, insan oluşla ilişkili olmaması gözden kaçırılmamalıdır.
edebiyat dediğimiz şey, kaçınılmaz biçimde “insanlıkla” dolayısıyla “evrensel olanla” aynı düzlemde bulunmalıdır. knausgaard’ın yaptığını ise bu bağlamda ele almamak gerektiğini düşünüyorum. çünkü hayatını anlatırken, sıradan bir insanın karşılaştığı olayların onu nasıl dönüştürdüğünü belirliyor esasında. evrensel bir boyut kazanıyor eseri ister istemez.
bu çalışmayı künstlerroman olarak nitelendirmek doğru olacaktır. bir sanatçının, “sanatçı” olma serüvenini satırlara dökmesidir. yaşam boyu karşılaştığı şeylerin kendisini nasıl şekillendirdiğini, nasıl değiştirdiğini retrospektif bir yaklaşımla değerlendirme çabasının neticesinde ortaya çıkar künstlerroman bir anlamda.
bilindiği gibi, insan her şeyi kendine bile itiraf edemez, itiraf etmekten çekinir. knausgaard, gururunu hiçe sayma pahasına, gemileri yakarak ne olacaksa olsun diyerek bu bariyeri aşmak için çabalamış.
insanın, yalnızca kendisini ilgilendiren bir olayı edebi bir biçemle kaleme alması ahmakça ve acınası bir eylemdir. kansere yakalanmış dul babaannenin son günleri veya zihinsel engelli küçük bir çocuğun hayata tutunma çabası vesaire. mahrem olanları fütursuzca ortaya döküp, ajitatif bir yaklaşımla ilgi çekerek popülerlik kazanma istencini oldum olası ikrah verici bir şey olarak görmüşümdür. kötücül bir gayrettir çünkü. kişinin, yakınlarının trajedileri üzerinden prim kazanmak adına yaptığı bir şeydir. antrparantez, böyle bir eylem “evrensel bir veçhe” ihtiva etmez. yani “insanlığa” yönelik değildir. insanla, insan oluşla ilişkili olmaması gözden kaçırılmamalıdır.
edebiyat dediğimiz şey, kaçınılmaz biçimde “insanlıkla” dolayısıyla “evrensel olanla” aynı düzlemde bulunmalıdır. knausgaard’ın yaptığını ise bu bağlamda ele almamak gerektiğini düşünüyorum. çünkü hayatını anlatırken, sıradan bir insanın karşılaştığı olayların onu nasıl dönüştürdüğünü belirliyor esasında. evrensel bir boyut kazanıyor eseri ister istemez.
bu çalışmayı künstlerroman olarak nitelendirmek doğru olacaktır. bir sanatçının, “sanatçı” olma serüvenini satırlara dökmesidir. yaşam boyu karşılaştığı şeylerin kendisini nasıl şekillendirdiğini, nasıl değiştirdiğini retrospektif bir yaklaşımla değerlendirme çabasının neticesinde ortaya çıkar künstlerroman bir anlamda.
devamını gör...
3.
otobiyografik roman adı altında anasına bacısına karısına yanıt veremeyecekleri iftiralar atan sıkıcı ruh hastası, yeteneksiz dallama. kuzey edebiyatının gerçek temsilcisi, rezil herif. kuzey romanlarında zaten genel bir s*kkokuk mevcut. norveçli bankacı balığı ölünce depresyona giriyor, dedesinin nazi geçmişiyle yüzleşen isveçli orta sınıf dul adam depresyona giriyor… iyi s**n gidin kafanıza sıkın o zaman. it gibi ağlaşan dallamaların bireylik şovlarını okutuyorlar millete edebiyat diye. kuzeylilere yakışır şekilde depresyon ve zillet edebiyatı, hiçbir derinlik taşımayan böcekleşme arzusunun edebiyatı. sizi bitircez oğlum. insan ruhu tüm yüceliği ve sefaletiyle inanılmaz zengin bir şeydir, kuzeyli batılı küçük burjuva dallamaların depresif sayıklamaları ancak bir karikatür olabilir. banliyödeki afrikalıyı yalnızca kimliğin aynasından görmek üzere lanetlenmiştir. onu merhametinin anlatısal nesnesi değil gerçek bir insan olarak gördüğün noktada edebiyat başlar. insan bunlar noel süsü değil. bok gibi yazıyorsunuz bu yüzden. bırakın kitabı, norveçli isveçli birinin yazdığı iyi bir cümleyi getirin bana, herkesin huzurunda ve alenen üsküdar migrosun önünde döner bıçağıyla harakiri yapacağım.. ama getiremezsiniz.
devamını gör...
"karl ove knausgaard" ile benzer başlıklar
karl marx
124
karl popper
16