nlbiyazi yazar profili

nlbiyazi kapak fotoğrafı
nlbiyazi profil fotoğrafı
rozet
karma: 1296 tanım: 39 başlık: 12 takipçi: 51
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.

son tanımları


üç söylev

jean-jacques rousseau'nun 18. yüzyılda kaleme aldığı "üç söylev", aydınlanma çağı'nın toplumsal ve siyasi düşüncesine önemli katkılarda bulunan, zamanının ötesinde bir eserdir. bu üç deneme, insan doğası, medeniyetin etkileri ve adil bir toplumun inşası gibi temel meseleleri ele alarak, rousseau'nun düşünce dünyasının kapılarını aralamaktadır.

ı. tarihsel bağlam ve eserin önemi
"üç söylev", 1749-1755 yılları arasında, fransa'da toplumsal ve siyasi çalkantıların yoğun yaşandığı bir dönemde kaleme alınmıştır. bu dönemde, aydınlanma düşünürleri, akıl ve bilimin ışığında toplumsal ilerlemeyi savunurken, rousseau, medeniyetin insan doğasını yozlaştırdığı ve eşitsizliğe yol açtığı görüşünü savunarak farklı bir yol izlemiştir. bu bağlamda, "üç söylev", aydınlanma düşüncesine yöneltilen önemli bir eleştiri niteliği taşımaktadır.

ıı. birinci söylev: sanat ve bilimlerin ahlak üzerindeki etkisi
rousseau, bilimler ve sanatların ahlak üzerindeki etkisi üzerine söylevde, sanat ve bilimlerin toplumsal ilerlemeye değil, ahlaki yozlaşmaya yol açtığını ileri sürer. ona göre, medeniyet, insanları doğal erdemlerinden uzaklaştırmış, lüks ve gösterişe düşkün bir hale getirmiştir. bu bağlamda, rousseau, sokrates'in "bilmediğini bilmek" erdemine atıfta bulunarak, gerçek bilgeliğin sadeliğe ve doğaya dönüşte yattığını savunur.

ııı. ikinci söylev: eşitsizliğin kökeni
"insanlar arasındaki eşitsizliğin kökeni ve temelleri üzerine söylevde rousseau, insan doğasının özünde iyi olduğunu, ancak özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte eşitsizliğin ve adaletsizliğin baş gösterdiğini savunur. ona göre, "doğa durumu"nda insanlar özgür ve eşittir; ancak medeniyetin gelişmesiyle birlikte özel mülkiyet kavramı ortaya çıkmış, bu da rekabet, çatışma ve toplumsal hiyerarşinin oluşmasına yol açmıştır.

ıv. üçüncü söylev: siyasi otoritenin temelleri
"insanlar arasındaki eşitsizliğin kökeni ve temelleri üzerine söylev"de rousseau, meşru siyasi otoritenin kaynağını sorgular. ona göre, bireylerin özgürlüklerini koruyacak ve eşitliği sağlayacak bir toplumsal sözleşme temelinde kurulmayan hiçbir siyasi otorite meşru değildir. bu bağlamda, rousseau, halk egemenliğine dayalı bir yönetim biçimini savunur.

v. "üç söylev"in eleştirisi ve mirası
rousseau'nun "üç söylev"i, yayınlandığı dönemden itibaren yoğun ilgi görmüş ve birçok eleştiriye de maruz kalmıştır. bazı eleştirmenler, rousseau'nun doğal hal tasvirinin romantik ve gerçekçi olmadığını, medeniyetin olumsuz etkilerini abarttığını savunmuşlardır. diğerleri ise, rousseau'nun toplumsal sözleşme teorisinin uygulanabilirliği konusunda şüphelerini dile getirmişlerdir.

tüm eleştirilere rağmen, "üç söylev", batı düşünce tarihinde önemli bir yere sahiptir. özellikle, eşitsizlik, adalet ve siyasi meşruiyet gibi kavramlar üzerine yaptığı vurgu, sonraki dönemlerdeki siyasi ve toplumsal hareketleri derinden etkilemiştir. fransız devrimi'nden amerikan bağımsızlık savaşı'na kadar birçok önemli olayda, rousseau'nun düşüncelerinin izlerini görmek mümkündür. jean-jacques rousseau'nun "üç söylevi, insan doğası, medeniyet ve toplum üzerine derinlemesine düşünmeye davet eden, zaman aşımından etkilenmeyen bir eserdir. eser, günümüzde de, toplumsal eşitsizliklerin arttığı, siyasi kutuplaşmanın derinleştiği ve çevresel krizlerin tehdit ettiği bir dünyada, bizlere önemli sorular sormaya devam etmektedir.

akademik atıflar:

rousseau, j. j. (2002). üç söylev (çev. ahmet türemen). istanbul: alfa yayınları.
bertram, c. (2010). rousseau and the social contract. london: routledge.
wokler, r. (1995). rousseau. oxford: oxford university press.
devamını gör...

komunizmin insanı ve insan emeğini sömürmesi

literatür problemi çekiyoruz. kavramlara ve literatüre olan ilgisizlik, türkiye'de toplumsal ve siyasi tartışmalarda ciddi yanlış anlamalara neden oluyor. bu durumun önüne geçmek için, eğitim sisteminin eleştirel düşünmeyi teşvik eden bir yapıya kavuşturulması, medyanın sorumlu habercilik yapması, akademik çalışmaların toplumla buluşturulması ve ideolojik kutuplaşmanın azaltılması gerekiyor. ayrıca, dil sorunlarının çözülmesi ve tarihsel kavramların doğru bir şekilde anlaşılması için çaba gösterilmeli. bu şekilde, toplumsal ve siyasi tartışmalar daha sağlıklı bir zeminde yürütülebilir. fakat ne yazık ki zor. demografik yapımız... diye başlarsak, en sonunda ancak ekonomidir diyerek bu gibi tartışmaları yapabilir hale gelebiliriz. genel manada komünizmi eleştirirken, ideolojinin temel prensiplerini ve tarihsel bağlamını göz ardı etmemek gerekir. sadece belirli dönemlerdeki uygulamalara bakarak genelleme yapmak, hem teorik hem de pratik açıdan yanıltıcı olacaktır.

ayrıca ilgimi çeken ve yazma gereksinimi hissettiğim noktaysa yaşayıcımızın tanımından sonra verdiği örneklerin harika oluşudur. kesinlikle notlarınızın arasına alın ve şunu ekleyin, "çekingen islamcı gençler, islamcıyım demeye utandıkları için “liberalim” diyorlar, halbuki liberallik de utanılacak bir şey." sevgili 'turkrousseau' abimize selamlar. neyse top3 diye sıralarsak:

1.yanlış: komünizm, mutlak eşitlik demektir.
komünizm, herkesin aynı yeteneklere ve ihtiyaçlara sahip olduğu bir toplum yaratmayı hedeflemez. komünist eşitlik anlayışı, fırsat eşitliği ve kaynakların ihtiyaca göre dağıtılması üzerine kuruludur. herkesin aynı miktarda mal ve hizmete sahip olması değil, herkesin yeteneklerini geliştirebileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir toplum yaratılması amaçlanır.

2. doğru: komünizmde özel mülkiyet ortadan kalkar.
komünizmin temel ilkelerinden biri, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kalkmasıdır. bu, fabrikaların, toprakların ve diğer üretim araçlarının topluma ait olacağı anlamına gelir. ancak, kişisel mülkiyet ile özel mülkiyet arasında bir ayrım yapmak önemlidir. kişisel eşyalar (ev, araba, vb.) komünist toplumda da korunacaktır.

3. yanlış: komünizm her zaman otoriter rejimlere yol açar.
sovyetler birliği ve çin gibi örnekler, komünizmin otoriter rejimlere yol açabileceğini göstermiştir. ancak, bu durumun her zaman geçerli olduğunu söylemek yanlıştır. komünizm, demokratik bir şekilde de uygulanabilir. örneğin, paris komünü (1871), kısa ömürlü olmasına rağmen, demokratik bir komünist deneyim olarak kabul edilir. fransız devrimi sırasında radikal değişimlerin savunucuları olan jakobenler, merkeziyetçi ve otoriter eğilimleriyle bilinirler. komünizmin de radikal bir toplumsal dönüşüm hedeflemesi, jakobenlerle bazı benzerlikler taşımasına yol açar. ancak, jakobenler, bireysel özgürlükler ve halk egemenliği konularında daha hassastırlar. bu nedenle, jakoben perspektiften komünizm eleştirisi, otoriter eğilimleri ve bireysel özgürlüklerin ihlallerini vurgular.


marx, k. (1867). das kapital.
engels, f. (1884). ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni.
engels, f. (1847). komünizmin ilkeleri
fitzpatrick, s. (1999). everyday stalinism.
figes, o. (1997). the crushing of opposition.
dikötter, f. (2010). mao's great famine.
service, r. (2009). comrades! a history of world communism.
gaddis, j. l. (2005). the cold war: a new history.
cole, g. d. h. (1953). robert owen.

++
ahmad, f. (1993). the making of modern turkey.
zürcher, e. j. (2004). turkey: a modern history.
devamını gör...

maximilien robespierre

maximilien robespierre (1758-1794), fransız devrimi'nin önde gelen figürlerinden biri olan robespierre, jacobin kulübü'nün lideri ve devrimin en radikal savunucularındandı. "erdem ve terör" olarak bilinen politikalarını uygularken, binlerce kişinin idam edilmesine yol açtı. devrimin aşırı radikal dönemine, yani terör dönemi'ne damgasını vurdu. 1794'te kendi takipçileri tarafından devrildikten sonra giyotine gönderildi.

- **"robespierre: a revolutionary life"** - peter mcphee
- **"citizens: a chronicle of the french revolution"** - simon schama
- **"twelve who ruled: the year of the terror in the french revolution"** - r. r. palmer
- **"virtue and terror"** - maximilien robespierre (çev. slavoj žižek)
- **"fatal purity: robespierre and the french revolution"** - ruth scurr

bir yaşayıcının liboşluk tezine gelince...
robespierre, devrimci ideallerini ve halkın haklarını korumak adına radikal adımlar atmıştır. onun savunduğu değerler, erdem ve adalet üzerine kurulmuş bir cumhuriyet oluşturmak içindi. liberallikten sapmamış, aksine devrimin saflığını korumak adına zorunlu görülen tedbirleri uygulamıştır. dönemin karmaşıklığı ve karşı devrim tehdidi, onun aldığı sert önlemleri zorunlu kılmıştır. robespierre'in eylemleri, devrimci değerlerin ve halkın çıkarlarının savunulması amacıyla atılan adımlardı ve bu bağlamda liberallik söylemi içinde değerlendirilebilir. kezâ "liberal" avrupa'da böyledir, tabii son seçimlerden sonra kaldıysa liberal...
devamını gör...

dakikalar içinde felsefe

marcus weeks tarafından kaleme alınan "dakikalar içinde felsefe" kitabı,felsefenin ana konularına hızlı bir giriş sunar. kitap, okuyuculara felsefi düşüncenin tarihini, felsefi teorileri ve önemli felsefi düşünürleri özetlemektedir. ayrıca, felsefi terimlerin ve kavramların anlamlarını da açıklamaktadır.

kitap, felsefenin tarihiyle başlar ve batı felsefesinin antik yunanistan'dan başlayarak, modern döneme kadar olan gelişimini özetler. ayrıca, doğu felsefesi ve afrika felsefesi hakkında da kısa bir bilgi sunar.

kitap, felsefenin ana dallarına, yani epistemoloji, metafizik, etik, mantık, dil felsefesi ve (bkz: estetik) gibi konulara değinir. her bölümde, ilgili konunun anahtar kavramları ve felsefi teoriler özetlenir. örneğin, etik bölümünde, doğruluk, dürüstlük, adalet, erdem, haklar ve özgürlükler gibi anahtar kavramlar ele alınır.

ayrıca, kitapta önemli felsefi düşünürler de ele alınır. her bölümde, konunun önemli düşünürleri ve teorileri kısaca tanıtılır. örneğin, epistemoloji bölümünde, platon, aristoteles, descartes, locke, hume ve kant gibi düşünürlerin teorileri hakkında bilgi verilir.

"dakikalar içinde felsefe", felsefe konularına hızlı bir giriş sunan ve okuyucuların felsefi düşüncenin ana hatlarını öğrenmesine yardımcı olan bir kaynaktır. kitap, okuyucuların felsefe hakkında genel bir fikir edinmelerine ve felsefe hakkında daha fazla araştırma yapmalarına teşvik etmektedir.
devamını gör...

tanrı yanılgısı

richard dawkins'in "tanrı yanılgısı" kitabı, ateizm ve din hakkında tartışmaları olan birçok insan için önemli bir başvuru kaynağıdır. kitapta, dawkins, bir bilim adamı olarak, dinin ve tanrı inancının tutarsızlıklarını ve mantıksızlıklarını eleştiriyor.

kitabın başında, dawkins, tanrı inancına dair ortak bir görüşü açıklıyor:
"tanrı, evrende bulunmayan ve asla bulunmayacak olan bir varlık olarak tanımlanabilir."
bu görüş, dawkins'in kitap boyunca savunduğu görüşün temelini oluşturuyor: tanrı'nın var olmadığını kanıtlama çabası.

dawkins, kitabında dinin, insanların dünya hakkındaki bilgisini sınırladığına ve gerçeğe ulaşmalarını engellediğine inanıyor.
"din, insanların hayatlarını yönlendiren birçok yanlış inanca sahiptir"
diyor. kitapta, dawkins, dinin bilimsel yöntemlere karşı çıkması ve evrim gibi kanıtlanmış gerçekleri reddetmesi nedeniyle eleştiriyor.

dawkins, kitabında tanrı inancının tarihi boyunca insanlara neler yaptığını ve hala yapmaya devam ettiğini tartışıyor.
"tanrı inancı, insanları çatışmaya, zulme ve önyargıya iten bir faktör olmuştur"
diyor. ayrıca, dawkins, tanrı inancının insanları rasyonel düşünmeden ve soru sormadan kabul etmeye yönlendirdiğini savunuyor.

dawkins, kitabında tanrı'nın varlığına dair birçok argümanı ele alıyor ve bunların hiçbirinin mantıklı bir açıklaması olmadığını söylüyor. örneğin,
"tanrı'nın varlığı, evrenin karmaşıklığına işaret eden bir argümanla kanıtlanamaz. eğer bir şey karmaşıksa, o şeyin tanrı tarafından yaratıldığı anlamına gelmez."


sonuç olarak, "tanrı yanılgısı" kitabı, ateizm ve din konularında düşünenler için önemli bir başvuru kaynağıdır. dawkins, dinin bilimle çelişen yanlarını eleştirmesi ve tanrı inancının neden mantıklı olmadığını açıklaması nedeniyle eleştiriye uğramış olsa da, kitap hala çok sayıda insan için önemli bir kaynak olarak kalmaktadır.

işte kitaptan birkaç alıntı:


"inanmak için hiçbir nedeni olmayan bir şeyi kabul etmek sadece aptallık değil, aynı zamanda tehlikeli bir aptallıktır."

"bilim, gözlem ve deneye dayanır. din ise otoriteye, geleneğe ve kör inanca dayanır."

"bir çocuğu hristiyan olarak yetiştirmek, onu bir hristiyan yaptığınız anlamına gelmez. sadece onu bir hristiyan olarak yetiştirdiğinizi düşünmenize neden olur."

"birçok insan tanrı'nın var olduğunu kabul eder çünkü tanrı'nın var olması gerektiğine inanırlar. ancak bu bir argüman değil, sadece bir varsayımdır."

dawkins, ayrıca evrenin kökeni ve karmaşıklığı gibi konuları ele alırken, tanrı'nın varlığını açıklamak için kullanılan argümanları da eleştiriyor.

"tanrı'nın var olduğunu kabul etmek, evrenin karmaşıklığının bir açıklaması olarak gerçek bir açıklama değildir. bu sadece bir açıklama yerine hiçbir açıklama yapmamaktır."

"evrenin karmaşıklığına dayanarak tanrı'nın varlığına inanmak, o karmaşıklığın kendisine dayanmakla aynı şeydir. ikisi de hiçbir şey açıklamaz."

"birçok insan tanrı'nın var olduğunu düşünüyor çünkü tanrı'nın var olmasını istiyorlar. ancak gerçeklikle isteklerimiz arasında bir ayrım yapmalıyız."


dawkins, kitabında çok sayıda örnek ve argüman sunar ve teizmin eleştirisi için güçlü bir vaka yapar. ancak, bazı eleştirmenler onun argümanlarının biraz keskin ve aşırı olduğunu düşünüyorlar. yine de, "tanrı yanılgısı" okuyuculara düşündürücü bir deneyim sunuyor ve teizm hakkında düşünmeye teşvik ediyor.
devamını gör...

spqr antik roma tarihi

kitap, antik roma tarihinin kökenlerinden imparatorluğun çöküşüne kadar uzanan dönemi kapsayan kapsamlı bir incelemedir. mary beard, antik roma'nın kültürü, siyasi yapısı, ekonomisi, dinleri ve daha birçok konuda derinlemesine bir araştırma yaparak bu kitabı yazmıştır.

beard, roma tarihine oldukça hakim bir akademisyen olduğundan, okuyuculara antik roma toplumunun gerçek yaşamı hakkında zengin bir bakış açısı sunar. kitap, konuları kronolojik bir sırayla ele alır ve antik roma'nın gelişimini, yükselişini ve çöküşünü ayrıntılı bir şekilde anlatır.

kitapta beard, roma tarihinin bilinen birçok figürü hakkında da bilgi verir. julius caesar, augustus, caligula, nero ve diğerleri gibi ünlü roma liderlerinin hayatı, yönetimi ve etkileri hakkında okuyucuları bilgilendirir. kitap ayrıca, antik roma'nın kültürü, sanatı ve mimarisi gibi konuları ele alarak, okuyuculara roma'nın bütün yönleri hakkında kapsamlı bir bakış açısı sunar.

beard, antik roma tarihini anlatırken, roma'nın kadınları, köleleri ve diğer azınlıkları hakkında da bilgi verir. bu yaklaşım, roma tarihini sadece siyasi liderlerin ve askeri kampanyaların hikayesi olarak ele almaktan ziyade, roma toplumunun daha geniş yelpazesine odaklanarak, tarihin daha geniş bir bakış açısı sunar.

sonuç olarak, "spqr: antik roma tarihi" kitabı, roma tarihi hakkında kapsamlı bir araştırma sunar. mary beard'in yalın ve anlaşılır dili, okuyucuların kitabı anlamalarını kolaylaştırır. kitap, antik roma tarihi hakkında meraklı olanlar için önerilebilecek önemli bir kaynak niteliğindedir.

birkaç alıntı:


"roma, her şeyden önce, bir dünya gücü olarak kalacak kadar uzun süre hayatta kaldı. aynı zamanda, kendisini sadece güçlü değil, adil ve kararlı bir şekilde yöneten bir devlet olarak da gösterdi."

"antik roma, tarihteki en önemli ve etkili medeniyetlerden biriydi, ancak güçlü savaşçılar veya etkili liderler kadar, inanılmaz derecede karmaşık bir toplum yapısına da sahipti."

"antik roma'nın gücü, sadece askeri ve ekonomik güçleri değil, aynı zamanda kültürleri, sanatları ve mimarileriyle de ölümsüzleşmiştir."

"roma imparatorluğu'nun çöküşü, yalnızca dış tehditlerden kaynaklanmamıştır. imparatorluğun içindeki siyasi kargaşa, ekonomik krizler ve toplumsal sorunlar da, roma'yı yıkıma götüren faktörler arasındaydı."

"roma'nın kadınları, antik dünya koşulları altında bile, etkili ve önemli figürlerdi. imparatoriçeler, politikacılar, yazarlar ve daha birçok alanda başarılı kadınlar, roma'nın tarihinde iz bıraktılar."
devamını gör...

ahlaki duygular kuramı

(bkz: the theory of moral sentiments)
devamını gör...

ahlaki duygular kuramı

(bkz: ahlaki duygular kuramı)

bir adam smith kitabıdır. adam smith'in, (bkz: the wealth of nations)(1776), (bkz: essays on philosophical subjects) (1795) ve (bkz: lectures on justice, police, revenue, and arms) (1763) yanı sıra çevirisi (bkz: ahlaki duygular kuramı) olan 1759 tarihli kitabıdır. smith, insanların doğuştan sahip oldukları empati, sempati ve adalet hislerinin, toplumsal düzenin ve insanın refahının korunmasında kilit bir rol oynadığını savunur.

smith'in ahlaki duygular teorisi, insan davranışlarının sadece kendine odaklanan bencil bir çıkar peşinde koşmakla açıklanamayacağını vurgular. aksine, insanların doğal olarak başkalarının durumlarına sempati duyduğunu, başkalarının acılarına ortak olduğunu ve bu duyguların insanların davranışlarını şekillendirdiğini savunur.

smith'in ahlaki duygular teorisi, ekonomik düşüncede de önemli bir yere sahiptir. smith, ekonomik faaliyetlerin de ahlaki duyguların etkisiyle şekillendiğini ve insanların ekonomik davranışlarının, sadece bencil çıkarları için değil, aynı zamanda diğer insanların refahını da dikkate aldıklarını belirtir. bu nedenle, smith'in ahlaki duygular teorisi, sadece ahlaki düşüncede değil, aynı zamanda ekonomi teorisinde de bir etki yaratmıştır.

ancak, smith'in ahlaki duygular teorisi eleştirilere de maruz kalmıştır. eleştiriler arasında, smith'in teorisinin insan davranışlarını yeterince açıklamadığı, ahlaki duyguların doğal olmadığı, öğrenildiği ve kültürel olarak şekillendirildiği görüşleri yer almaktadır.

adam smith'in "ahlaki duygular kıuramı" adlı kitabı, insan davranışlarının temelinde ahlaki duyguların olduğunu savunan bir teori sunar. smith'in teorisi, sadece ahlaki düşüncede değil, aynı zamanda ekonomi teorisinde de bir etkiye sahiptir. ancak, teori eleştirilere de maruz kalmıştır ve bazı eleştirmenler tarafından yeterince açıklamayıcı olmadığı düşünülmektedir.

kitabından en çok alıntı yapılan yerler:


sayfa 9: "insanlar arasındaki adalet, eşitliğin ana ilkesine dayanır."

sayfa 21: "bir insanın karakteri, yalnızca kendi bireysel deneyimleri ve gözlemleri tarafından değil, aynı zamanda diğer insanların davranışları tarafından da etkilenir."

sayfa 47: "insanlar, doğal olarak başkalarının durumlarına sempati duyarlar ve başkalarının acılarına ortak olurlar."

sayfa 61: "özünde, insanların tüm eylemleri, kendi çıkarlarını koruma ve ilerletme arzusu ile başlayabilir, ancak bu arzunun dışında birçok diğer şey de bu eylemleri yönlendirebilir."

sayfa 75: "bir insan, doğru davranışı yapmak için doğal olarak istekli olabilir; ancak diğer yandan, bu doğru davranışın kendisine maddi veya manevi bir fayda sağlamayacağından dolayı bunu yapmaktan kaçınabilir."

sayfa 95: "toplumsal düzen, insanların doğal olarak sahip olduğu empati, sempati ve adalet hisleri tarafından korunur."
devamını gör...

dünyayı değiştiren makina

(bkz: the machine that changed the world)
devamını gör...

the machine that changed the world

bir makine mühendisi öğrencisi olduğum zamanlarda, yalın üretim konusunu araştırırken karşıma çıkan şahane bir eser. sadece yalın üretim konusu değil, bana göre otomobilin tarihsel sürecini, kendisini ve aşamalarını merak eden her yaşayıcının okuması gereken bir kitap.detaylı bir tanım yapmak gerekirse şöyle izah etmek mümkündür:

james p. womack, daniel t. jones ve daniel roos tarafından yazılmıştır. eser toyota 'nın üretim süreçlerini inceliyor ve lean manufacturing , lean production (yalın üretim) olarak adlandırılan bir yöntem ile ilgili birçok fikir sunuyor. toyota'nın bu yöntemle nasıl daha verimli ve etkili bir üretim sağladığını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.

ilk aşamada otomotiv endüstrisindeki geleneksel üretim yöntemlerini sorgulayan bir yaklaşım sunuyor. yazarlar, toyota'nın üretim sürecini daha esnek, verimli ve kaliteli hale getiren kıvrak üretim yöntemini açıklıyorlar. bu yöntem, üretimde atıkları ortadan kaldırarak maliyetleri düşürüyor, üretim hızını artırıyor ve ürün kalitesini artırıyor.

kitap, toyota'nın üretim sürecine dair detaylı bir inceleme yaparken, aynı zamanda yalın üretim yöntemini benimseyen diğer şirketleri de inceliyor. kitap, geleneksel üretim yöntemlerinden yalın üretime geçiş yapmanın faydalarını ve zorluklarını da ele alıyor. beni en çok etkileyen bu sürecin bir kısmında büyük dahi henry ford'un seri üretimini, montaj hattını ve yıllar içerisinde stok, tekdüzelik yüzünden nasıl batmanın eşiğinden döndüğünü, biz okuyuculara örnekler vererek izah etmesidir.

türkçe çevirisi, "dünyayı değiştiren makina", (bkz: otomotiv sanayi derneği) tarafından çevirilmiş olup hali hazırda piyasada pek fazla rastlamadığım bir çeviridir. nitekim orjinalinin yanı sıra çevirisi okumak isteyen arkadaşlar, sahaflardan (bkz: nadirkitap) vb yerlerden temin edebilirler. en son öğrencilik yıllarımda çevirisini yine dediğim gibi sahaflardan yakalamıştım. dileyen arkadaşlar için e-kitap şeklinde bulmalarına yardımcı olabilirim.

özetlemek gerekirse, otomotiv endüstrisinde devrim niteliğinde bir kitap olarak kabul edilir. kitap, toyota'nın yalın üretim yöntemini diğer şirketlere öğretme ve yayma çabaları sayesinde, birçok şirketin üretim süreçlerinde önemli değişiklikler yapmasına yardımcı olmuştur. kitap, üretim süreçleriyle ilgili ilginç bir okuma ve birçok farklı endüstride faaliyet gösteren şirketlerin yararlanabileceği bir kaynak olarak tavsiye edilir.
devamını gör...

devlet (kitap)

platon'un "devlet" adlı eseri, batı düşüncesinde önemli bir yere sahip olan klasik bir eserdir. bu kitap, platon'un siyasi felsefesini ortaya koyduğu ve ideal bir devletin nasıl olması gerektiği konusunda düşüncelerini sunduğu bir eserdir. benim kişisel olarak demokrasi eleştirisini anlamak için okuduğum bir kitaptır.

kitap, platon'un düşüncesinde ideal bir toplumu tasvir eder. bu toplumda, insanlar doğuştan belirli görevlere ve sınıflara atanırlar ve eğitim ve eşitlik aracılığıyla bu sınıflar arasındaki farklar en aza indirgenir. kitapta, bu ideal toplumda adaletin ne olduğu, bir liderin nitelikleri ve bir toplumun sağlıklı işleyişi gibi konular tartışılır. platon, ideal toplumun yönetiminde en üst düzeyde bir felsefe sevgisi ve bilgisi gerektiğini savunur. bu nedenle, ideal toplumda yönetim, filozofların elinde olmalıdır. platon, filozofların, insanların doğasını ve evrenin temel gerçeklerini anlamak için gerekli olan bilgiye sahip olduklarına inanmaktadır. ayrıca bu eserde platon, diğer siyasi rejimlerin, özellikle de demokrasinin eleştirilerini de yapmaktadır, ki benim için bu eseri cazip kılan yön demokrasinin eleştirisidir. demokrasinin azınlıkların haklarının korunmasında zayıf olduğunu ve bireysel özgürlüklerin sınırsızca korunması nedeniyle toplumsal düzenin tehlikeye girdiğini savunur. alıntı yapmak gerekirse şunları not alabiliriz:

demokrasinin çoğunluğun çıkarlarını korumak yerine azınlıkların çıkarlarını koruduğunu iddia eder. bu nedenle, demokratik bir toplumda azınlıkların çıkarlarına göre hüküm verilir ve bu durum adalete aykırıdır.
platon, bu eleştirisini eserde şöyle ifade etmektedir: "demokraside azınlıkların değil, çoğunluğun iradesi hüküm sürer ve bu nedenle adalete aykırıdır" (kitap vı, sayfa 129).

demokrasinin özgürlükleri sınırsızca koruduğunu iddia eder. ancak platon'a göre, özgürlüklerin sınırsızca korunması, her türlü kötülüğün de serbestçe yapılabileceği anlamına gelir. bu nedenle, demokratik bir toplumda düzen ve güvenlik tehlikeye girer. ve şöyle ifade etmektedir: "demokrasi, özgürlüklerin sınırsızca korunması anlamına gelir ve bu da her türlü kötülüğün de serbestçe yapılmasına neden olur" (kitap vııı, sayfa 160).

demokrasinin yöneticilerinin, halkın beklentilerini yerine getirmek için yarıştığı bir sistem olduğunu iddia eder. ancak platon'a göre, bu yarış, nitelikli ve dürüst yöneticilerin görevlerinden uzaklaşmasına neden olur. böylece, demokrasi, kalitesiz ve yetersiz yöneticilerin yönetime gelmesine neden olur.
platon, "demokrasi, yöneticilerin halkın beklentilerini karşılamak için yarıştığı bir sistemdir ve bu yarış, nitelikli yöneticilerin görevlerinden uzaklaşmasına neden olur" (kitap vııı, sayfa 161). demektedir.

platon'un ideal devletinin günümüzde nasıl şekilleneceği veya şekil alıp alamayacağı tartışılıyordur. türkiye'nin çetin bir demokrasi süreci yaşadığını biliyoruz. halkımız yüksek çoğunlukla demokrasiyi benimsiyor ve fakat tam olarak manasını kavradığını düşünmüyorum. nitekim demokrasi, seçim dönemlerinde sandığa gidip oy kullanmak ve sonuçları beklerken çeşitli tartışmaları demli bir çay yudumlayarak yapmaktan çok daha fazlasıdır. benim için tam manası ile bir demokrasi dünya için bir ütopyadır. yukarıda platon'un i.ö 340 yılında devlet kitabında yayımladığı, ideal devlet modeli üzerine demokrasi eleştileri halen haklılık içermekte ve sözde demokrasilerde bunları net olarak görmekteyiz.
devamını gör...

osmanlı-türk anayasal gelişmeleri

bülent tanör'ün "osmanlı-türk anayasal gelişmeleri" kitabı, osmanlı imparatorluğu'nun son dönemlerinde gerçekleştirilen anayasal reformları ele alır. kitap, osmanlı imparatorluğu'nun modernleşme sürecindeki siyasi ve hukuki değişimleri detaylı bir şekilde inceler.

tanör, kitabında tanzimat fermanı (1839) ve ıslahat fermanı (1856) gibi önemli belgelerin yanı sıra, osmanlı meclis-i mebusanı'nın kuruluşu ve faaliyetleri gibi konulara da yer verir. kitapta ayrıca, 1876 anayasası ve 1909 kanun-i esasi'si gibi anayasal belgelerin oluşumu ve etkisi de ele alınır.

kitap, osmanlı imparatorluğu'nun modernleşme sürecinde gerçekleştirilen anayasal reformların önemini vurgular ve türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşuna doğrudan katkıda bulunduğunu belirtir. kitap, bu konuda yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biridir ve osmanlı-türk tarihi ile ilgilenen herkes için kaynak niteliği taşır.

tanör'ün akıcı üslubu ve detaylı araştırması, kitabı okuyanların osmanlı imparatorluğu'nun anayasal gelişmeleri konusunda derin bir anlayış kazanmalarını sağlar. bu kitap, osmanlı-türk tarihi ile ilgilenen herkesin okuması gereken önemli bir kaynak olarak öne çıkıyor.
devamını gör...

sened-i ittifak

hazırlanışı, getirdikleri ve uygulanışı bakımından 3 hususa değer bir sözleşme, tarihçiler açışıdan devlet-i aliyye için ilk anayasal bir girişim olarak kabul görendir. bülent tanor'ün (bkz: osmanlı-türk anayasal gelişmeleri) kitabında özetle şöyle yer verilmiştir.

a.hazırlanış

19.yy başlarında, yenilikçi padişah ııı.selim'in ıslahat hareketleri başarız olmuş ve tahttan indirilmesi 29 mayıs 1807 tarihine denk gelmiştir. selim'in tahttan indirilmesi ve kendisinin (bkz: nizam-ı cedit) i lağvedilmesiyle beraber, iktidar gericilerin eline geçmiştir. gericilerin iktidarı, rusçuk ayanı alemdar mustafa paşa tarafından, sultan ıv.mustafa'nın hal edilip, ıı.mahmut'un tahta çıkışıyla sona ermiştir.

içinde bulunulan dönemde imparatorluğun taşrası, ayanlar ve hanedanlar arasında paylaşılmız vaziyettedir. iktidar mustafa alemdar paşa, yaptığı davetle beraber ayanları ve hanedan temsilcilerini payitahta çağırır. tüm ayanlar bu çağrıya kulak vermemişlerdir. tarihçi lewis'e göre bu sayı ayanların 2/3'ünün katıldığı yönündedir. ağırlıklı olarak yeniçeriliğin geriliğine ve yeniden düzenlenmesi konuları hususu konuşulmuştur. bu sadrazamın esas niyetinin ıslahat hareketlerine ve özellikle askeri reformlara yeniden el atmak olduğunu doğrulamaktadır. varılan ortak kararlar sened-i ittifak adı verilen bir protokolle saptandı ve imzalandı, mühürlendi (7 ekim 1808). söylemek gerekir ki sadece 4 ayan bunu kabul etmiştir. diğer ayanlar kendi bağımsızlıklarının ihlali olarak yorumladıklarından askerleri ile beraber memleketlerine dönmüşlerdir. ayrıca sultan ıı. mahmut dahi saltanat haklarının tehlikeye girdiğini düşünsede, tuğrayı basmıştır.

b. getirdikleri

sözleşme 7 şart ve 1 zeyl'den yani ekten oluşuyordu. özetle içerigi: ocakların uslandırılması, ayanın merkez'e yani padişah ve sadrazama sadakat sözü, merkezin de ayanlara verdiği güvence diyebiliriz.

c. uygulama

uygulanmayışı desek daha doğru olur. çünkü sened-i ittifak, alemdar paşa'nın ortadan kaldırılmasıyla birlikte unutuldu ve hükümden düştü. alemdar paşa sözleşmeden yaklaşık beş hafta sonra bir ayaklanmada katledildi ( 7 ekim 1808/ 15 kasım 1808). uygulanmayışı hususunda şunlar söylenebilir: ayanlar yeteri kadar düzensiz ve merkeziyetsiz hareketlerinden dolayı sözleşmeye uymadılar. bunun akabinde merkez alemdar paşa'dan sonra ayanları etkisizleştirmiştir. en önemlisi sözleşmenin uygulanabilirliğini denetleyen bir özel örgüt bulunmamasıdır. berkes sözleşme için " ölü doğmuş bir bebekti." ifadelerine yer vermiştir.

ekleme: ( magna carta üzerine) bülent tanor şunları söylemektedir, si "şart"larından da merkez'in taşra'ya oranla çok daha kazançlı çıktığı anlaşılmaktadır. bu durumda, si'nin magna carta libertatum ile olaysal benzerlik içinde görülmesi de doğru değildir. 1215' te ingiliz feodallerinin (baronlar) londra'yı alıp kral yurtsuz jean'ı köşeye sıkıştırıp kendi şartlarını dayatmaları olayı ile, 1808'de müslüman-türk feodallerinin (âyânı hanedan temsilcileri, vb.) basit kâğıt parçalarıyla yapılmış bir davete kısmen uyarak, askerlerini ise "ne olur ne olmaz" düşüncesiyle peşlerine takarak payitaht'a gelmeleri sonra da bunlardan bazılarının adeta kerhen bir "ittifakname"ye imza koymaları olayı arasında anlamlı farklar vardır.
devamını gör...

mutlu olma yolunda en büyük engel

"mutlu olmak zorundalığı"

mutlu olmanın önündeki en büyük engel olmak zorunda hissetmenizdir. bunu hissettirende toplumdur, medyadır ve niceleridir.
devamını gör...

jose saramago

nobel edebiyat ödülü sahibi portekizli yazardır. eserlerinde kendine ait bir yazı tarzı vardır. noktalama işaretleri onun için sadece virgül ve noktadır. yaşayıcılara tavsiye: (bkz: körlük) (bkz: görmek) (bkz: kabil) eserlerini okuyun.
devamını gör...

sosyal medyada çok mutluyum imajı yaratan insan

instagram kitlesinin çok büyük bir bölümünde yer alan yaşayıcılarımızdır. bir psikolojik sorun olduğunu düşünüyorum. herkes mutsuz olduğunu ifade ediyor, aynı zamanda herkes çevresiyle mutluluğunu paylaşma derdinde. kişi kendine bile yalan söylüyor.

vaka...
devamını gör...

e-kitap okumak

hangi cihazda okuduğunuza göre verdiği zevk, haz ve konforun değiştiği durumdur.

(bkz: kindle)(bkz: kobo)
devamını gör...

türk insanının umutla değil inatla yaşaması

(bkz: kafesteki kuş, uçmayı hastalık sanır.)
devamını gör...

çözülme süreci

(bkz: çözüm süreci)
devamını gör...

sözlük yazarlarının yaşları

(bkz: fy_pool_day) haritasına ev sahipliği yapmışlığım var.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim