motivasyon nedir, nasıl verilir'in kitabını yazmış abd'li general. savaş içinde uyusun. until
valhalla.
third army'e yaptığı o meşhur konuşmadan şu kesitleri aktarmak istiyorum.
"nefes almaya devam etmek isteyen herkes sürekli tetikte olmalıdır. olmazsa, bir alman orospu çocuğu arkasına sızar ve içi bok dolu çorabıyla öldürene kadar döver. "
"bireysel kahraman lafları saçmalıktan ibaret. saturday evening post’ta yazan huysuz piçler, savaştan sikişmekten anladıklarından daha fazla anlamıyorlar."
"her adamın yalnızca kendisini değil, yanında savaşan arkadaşını da düşünmesi lazım. orduda sarı benizli korkaklar istemiyoruz. bunlar sinek gibi ezilmeliler. öldürülmezlerse, savaştan sonra eve gidip üreyecekler, daha fazla korkak yetiştirecekler. yiğit adamlar yiğit yetiştirirler. lanet korkakları öldürelim ve yiğit adamlardan oluşan bir milletimiz olsun."
"afrika operasyonunda gördüğüm en yiğit adamlardan biri, tunus’a ilerlediğimiz sırada kurşun yağmuru altında bir telgraf direğinin tepesindeydi. durup yukarıda ne bok yediğini sordum. “kabloyu tamir ediyorum komutanım” dedi. “yukarıda durmak şu an biraz sağlıksız değil mi” dedim. “evet komutanım, ama bu tanrının belası kablonun tamir edilmesi gerekiyor” dedi. “yolu bombalayan uçaklar rahatsız etmiyor mu?” diye sordum ben de. “hayır komutanım, ama siz bayağı rahatsız ediyorsunuz” dedi. pekala, işte o adam gerçek bir askerdi. gerçek bir erkek. bütün varını görevine adamış bir adam, ölme ihtimali ne kadar yüksek olsa da, görevi o an ne kadar önemsiz görünse de."
"savaşı bitirmenin en hızlı yolu, onu başlatan piçin hakkından gelmektir. oraya gidip ortalığı temizleyeceğiz ve sonra
pembe sıçan japonlara sıra gelecek. ne kadar hızlı haklarından gelirsek o kadar hızlı eve döneriz. eve giden en kısa yol berlin ve tokyo’dan geçiyor. "
"sürekli ilerleyin. bu savaşı kazanacağız, ve bu savaşı yalnızca almanlara bizde onlarda olduğundan ya da olacağından daha fazla ciğer olduğunu göstererek kazanacağız. o piçleri sadece vurmayacağız, canlı canlı bağırsaklarını söküp tanklarımızın pedallarını yağlayacağız."
"naziler düşmanımız. onlara girişin, kanlarını dökün ya da onlar sizin kanınızı dökecekler. bağırsaklarına ateş edin. karınlarını yarın. etrafınıza bombalar düşerken ve suratınızdan kiri silerken, ve kir sandığınızın aslında az önce en iyi arkadaşınız olan şeyin kanı ve bağırsakları olduğunu fark ettiğinizde, ne yapmanız gerektiğini anlayacaksınız."
" “mevkimi tutuyorum” diyen mesajlar istemiyorum. hiçbir şeyi tutmuyoruz. sürekli ilerliyoruz ve düşmanın taşakları dışında herhangi bir şeyi tutmakla ilgilenmiyoruz. taşaklarından tutacağız ve götünü tekmeleyeceğiz, taşaklarını kıvırıp canı götünden çıkana kadar döveceğiz. operasyon planımız ilerlemekten ibaret ve ilerlemeye devam edin. düşmanın içinden, klozet borusundan bokun geçişi gibi geçeceğiz.
adamlarımıza çok yüklendiğimize dair şikayetler olacak. hiç umrumda değil. bir damla terin bir varil kanı kurtaracağına inanıyorum. ne kadar bastırırsak, o kadar alman öldüreceğiz. ne kadar alman öldürürsek, o kadar az adamımız ölecek. çok yüklenmek daha az zayiat demek. hepinizin bunu hatırlamasını istiyorum. benim adamlarım teslim olmaz. "
"bu savaş bitip evlerinize döndüğünüzde söyleyebileceğiniz bir şey olacak. bundan otuz yıl sonra ateşin başında, torununuz dizinizde otururken “ikinci dünya savaşı’nda ne yaptın?” diye sorduğunda öksürüp, “deden louisiana’da bok kürüyordu” demek zorunda kalmayacaksınız. hayır beyler, gözlerinin içine bakıp “evlat, deden tanrının belası bir orospunun evladı patton ve büyük üçüncü orduyla at sürdü” diyebilirsiniz."
ooooraaaaaaaaaah!
devamını gör...