#televizyon dizileri
2. dünya savaşı'nı nazi almanyası ve japonlar kazansaydı dünya nasıl bir yer olurdu sorusunun cevabını anlatan amerikan yapımı distopik bilim kurgu dizisi.
yaratıcı: (bkz: frank spotnitz)
başrol: (bkz: alexa davalos),(bkz: rupert evans),(bkz: luke kleintank)
başrol: (bkz: alexa davalos),(bkz: rupert evans),(bkz: luke kleintank)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 05.04.2021 10:52 tarihinde açılmıştır.
1.
yalnızca kendisini izleyebilmek için amazon prime üyeliğimi yeniden aktif ettiğim dizi. 2. dünya savaşı, bilim-kurgu ve dram ögelerini bu kadar güzel harmanlayabilmiş olması takdire şayandır.
devamını gör...
2.
prime üyelikle birlikte izlemeye başladığım, henüz 2. sezonun ortasında olduğum dizi. bence konusu çok ilginç, büyük beklentiler yarattı bende ama gidişattan hoşnut değilim. bu konu çok daha güzel işlenebilirmiş gibi geliyor bana
--! spoiler !--
iki sebebi var hoşnutsuzluğumun:
1) bizim izlediklerimiz gibi kendini yanlışlıkla bütün atraksiyonun ortasında bulan ama hiç de bir şey bilmeyen sıradan insanları ana karakter yapacaklarına
- atraksiyonsuz matraksiyonsuz gerçek sıradan insanları ana karakter yapıp distopik yaşamı çok daha güzel anlatabilirlermiş; veya
- berlin'deki reich yönetimi, hitler'in sağ kolları veya yerel yöneticiler vs. gibi gerçekten önemli pozisyonlardaki karakterleri konu alıp, aslında "sıradan" olan insanların bu korkunç otokrat yönetim altında şeytanileşmesi ve güç manyağı olmasını, aldıkları zor kararları vs. anlatabilirlermiş (bkz: the banality of evil)
belki de ana karakterlere çok bağlanamadığımdan böyle düşünüyor olabilirim, bilemedim.
2) bakın doğru mu bilmiyorum ama burası çok spoiler - konumuz gittikçe paralel evrenler arasında geçiş vs. gibi olağanüstü konulara doğru ilerliyor. şimdi senin dizinin zaten hiçbir olağanüstü olaya bile girmesen çok ilgi çekici bir konusu var, e paralel evren konusunu zaten çok güzel işlemiş diziler filmler de var - örneğin fringe (dizi) - sen şimdi niye illa ki bu iki güzel konuyu birbirine karıştırıp çorba ediyorsun ki? bildiğin ananaslı pizza olmuş bu, çok seven 3-5 insan çıkar ama ne gerek var bu riski almaya?
--! spoiler !--
neyse, inşallah yanılır, burada döşediklerimi bir bir yutarım. he bu arada diziyi hiç beğenmemiş olsam bu kadar yazmaya uğraşmazdım, güzel dizi yani.
--! spoiler !--
iki sebebi var hoşnutsuzluğumun:
1) bizim izlediklerimiz gibi kendini yanlışlıkla bütün atraksiyonun ortasında bulan ama hiç de bir şey bilmeyen sıradan insanları ana karakter yapacaklarına
- atraksiyonsuz matraksiyonsuz gerçek sıradan insanları ana karakter yapıp distopik yaşamı çok daha güzel anlatabilirlermiş; veya
- berlin'deki reich yönetimi, hitler'in sağ kolları veya yerel yöneticiler vs. gibi gerçekten önemli pozisyonlardaki karakterleri konu alıp, aslında "sıradan" olan insanların bu korkunç otokrat yönetim altında şeytanileşmesi ve güç manyağı olmasını, aldıkları zor kararları vs. anlatabilirlermiş (bkz: the banality of evil)
belki de ana karakterlere çok bağlanamadığımdan böyle düşünüyor olabilirim, bilemedim.
2) bakın doğru mu bilmiyorum ama burası çok spoiler - konumuz gittikçe paralel evrenler arasında geçiş vs. gibi olağanüstü konulara doğru ilerliyor. şimdi senin dizinin zaten hiçbir olağanüstü olaya bile girmesen çok ilgi çekici bir konusu var, e paralel evren konusunu zaten çok güzel işlemiş diziler filmler de var - örneğin fringe (dizi) - sen şimdi niye illa ki bu iki güzel konuyu birbirine karıştırıp çorba ediyorsun ki? bildiğin ananaslı pizza olmuş bu, çok seven 3-5 insan çıkar ama ne gerek var bu riski almaya?
--! spoiler !--
neyse, inşallah yanılır, burada döşediklerimi bir bir yutarım. he bu arada diziyi hiç beğenmemiş olsam bu kadar yazmaya uğraşmazdım, güzel dizi yani.
devamını gör...
3.
henüz ikinci sezonunu izlediğim, içinde 1 adet yürüyen karizma bulunduran sürükleyici dizi.*
"eğer öyle değil de böyle olsaydı nasıl olurdu?" diye düşündüğümüz bir sürü tarihi konu vardır. 2. dünya savaşı'nın da en ilgi çekici tarihi konulardan olduğunu düşünürsek güzel bir konu seçimi olmuş. ben özellikle görselleri çok beğendim. kıyafetler, binalar, mekanlar tam anlamıyla dönemin ruhunu yansıtıyor. izlenebilir bir dizi yani sevgili yazarlar. devam ettikçe ekleme yaparım.
"eğer öyle değil de böyle olsaydı nasıl olurdu?" diye düşündüğümüz bir sürü tarihi konu vardır. 2. dünya savaşı'nın da en ilgi çekici tarihi konulardan olduğunu düşünürsek güzel bir konu seçimi olmuş. ben özellikle görselleri çok beğendim. kıyafetler, binalar, mekanlar tam anlamıyla dönemin ruhunu yansıtıyor. izlenebilir bir dizi yani sevgili yazarlar. devam ettikçe ekleme yaparım.
devamını gör...
4.
john smith abimizin yalnız kalışı , karısının kendisini bırakışı içime oturmuştur. dizideki ayrılıkları ve tatktiksel birliktelikleri içim almadı bir türlü. ayrıca juliana sen ne şanslı bir insansın ki tagomi san sana arka çıkmıştır. fav karakterim obergruppenführer john smith olsa da japon kido ayrı bir görev adamıdır. ve sen yüksek şatodaki adam az çakal değilsin her karakter ayrı bir dünya resmen olan tarafsızlara oluyor burda. çin ve rusya olaya nerde dahil olacak merakla bekliyoruz.
devamını gör...
5.
çok iyi dizi. rufus sewell harika oynamış. bir "forumdaşım" (yabancı) ve bir arkadaşım "izleyemediklerini" söylemişlerdi. kötü olduğu için değil. türk arkadaşım "darlandım" dedi, yabancı forumdaşım da "gritty & grim" idi dedi. yani fazlasıyla cesur ve gaddarca. (dark & grim demiş de olabilir, emin olamadım şimdi.)
rufus sewell dizinin "kötü adam"ıdır ama dizi genelde onun çevresinde döner. yani kahraman merkezli dizilerden farklı bir yapımdır denebilir tmithc için.
4 sezonluk bir yapımdır.
dizinin 3. sezonunun bir kısmı sıkıcı, finali (4. sezonunun son sahneleri) ise tipik amerikan sonudur. bunlar dizinin zayıf taraflarıdır.
8/10 veririm. başarılı bir philip k. dick uyarlamasıdır.
yapımda sewell'ın oynadığı karakterin etrafından çok iyi karakter analizleri de yapabiliyoruz zira kendisi ne katıksız iyi ne de katıksız kötü bir şahsiyet ve her karakter yapısından kişiyle bir şekilde "düzgün" iletişim kurabiliyor. düzgün derken... yani acımasız biri de olabiliyor aslında ama iletişim becerileri kesinlikle yüksek ve bazen niyetini gizlemekte de çok usta. elbette nazilerde böyle bir yaklaşımı öncesinde başka yapıtlarda da görmüştük. yani bodoslama "ben naziyim. o yahudi nerede?" deseler bazı şeylere ulaşamazlar; bunun farkında olmamaları düşünülemezdi...
dizinin özünde distopik olduğunu düşünüyorum ki bayağı karanlık bir atmosferi ve iç karartan bir konusu var. tarih öyle bir seyir izleseymiş dünya bu dizideki gibi olabilirmiş dedirtiyor seyirciye. zaten philip k. dick uyarlaması... bu yazar dizi ve sinema dünyasına çok malzeme verdi gerçekten. benim favorim radio free albemuth oldu, kendisinin ekran uyarlamaları arasından ama the man in the high castle'ın da çok iyi bir uyarlama olduğunu düşünmekten de geri durmuyorum.
mutlaka izleyin demeyecek olsam da türün meraklılarına son derece eğlenceli zaman geçirtebilecek bir yapım olduğunu da söyleyebilirim ilgili dizinin.
rufus sewell dizinin "kötü adam"ıdır ama dizi genelde onun çevresinde döner. yani kahraman merkezli dizilerden farklı bir yapımdır denebilir tmithc için.
4 sezonluk bir yapımdır.
dizinin 3. sezonunun bir kısmı sıkıcı, finali (4. sezonunun son sahneleri) ise tipik amerikan sonudur. bunlar dizinin zayıf taraflarıdır.
8/10 veririm. başarılı bir philip k. dick uyarlamasıdır.
yapımda sewell'ın oynadığı karakterin etrafından çok iyi karakter analizleri de yapabiliyoruz zira kendisi ne katıksız iyi ne de katıksız kötü bir şahsiyet ve her karakter yapısından kişiyle bir şekilde "düzgün" iletişim kurabiliyor. düzgün derken... yani acımasız biri de olabiliyor aslında ama iletişim becerileri kesinlikle yüksek ve bazen niyetini gizlemekte de çok usta. elbette nazilerde böyle bir yaklaşımı öncesinde başka yapıtlarda da görmüştük. yani bodoslama "ben naziyim. o yahudi nerede?" deseler bazı şeylere ulaşamazlar; bunun farkında olmamaları düşünülemezdi...
dizinin özünde distopik olduğunu düşünüyorum ki bayağı karanlık bir atmosferi ve iç karartan bir konusu var. tarih öyle bir seyir izleseymiş dünya bu dizideki gibi olabilirmiş dedirtiyor seyirciye. zaten philip k. dick uyarlaması... bu yazar dizi ve sinema dünyasına çok malzeme verdi gerçekten. benim favorim radio free albemuth oldu, kendisinin ekran uyarlamaları arasından ama the man in the high castle'ın da çok iyi bir uyarlama olduğunu düşünmekten de geri durmuyorum.
mutlaka izleyin demeyecek olsam da türün meraklılarına son derece eğlenceli zaman geçirtebilecek bir yapım olduğunu da söyleyebilirim ilgili dizinin.
devamını gör...