şu kasıntılığınız da bi bitmedi. menemenin soğanı bile tartışılıyor burda(!)
yok niye başlık açıldı, yok birazdan pipi kesilme anısı anlatmaya başlarlar cart curt.
isteyen istediğini anlatsın kardeşim. kesik pipi muhabbeti zaten ülke erkeklerinin tamamına yakınının yaşadığı bir olay. anlatsın kardeşim.
sana ne.
beğenmediysen engellersin biter.
geçen ay kaybettiğim rahmetli dedemin bahcesine ikindi vakti 2 kumru gelir, onları yemler , onlar gidene kadar da başlarında beklerdi.
aynı bahçede anneannem de kedi bakardı , günün her vakti mutlaka bir kedi olurdu.
dedem de zaten kediler kuşlarını kapmasın diye bekler dururdu bastonuyla bahçede.
bir kaç sene once kedilerden biri kaptı kumruyu. dedem ondan sonra önüne gelen kediyi kovmaya başladı.
eşi ölen kumru gelmeye bir süre devam etse de, sonra o da gelmemeye basladı. öldü gitti bir köşede.
ah dedem, keşke gitmeseydin , belki başka kumrular gelirdi ziyaretine.
insanoğlu bencildir, herkes herkesi bir yere kadar önemser.
içindeki zehri akıtabileceğin bir imkan yaratmak en makulu.
(yazıya dökmek, karalamak, ıssız bir parkta ağlamak , ses kaydetici ile içindekileri dökmek-böylece kendi kendine konuşmamış oluyorsun:)
yüzümden akıp giden her damla yeniden başlangıç gibi.
sanki düşen her damla yağmur değil de; içimdeki öfke, üzüntü, acı, birikmiş ağlama isteği...
sanki allah beni duymuş da; üzüntümü, acımı üstümden atmam için tanıdığı bir hediye sanki.
rahatça, korkmadan, çekinmeden, gizlenmeden ağlamaktır yağmur.
o yüzden hep biraz tuz kokar benim yağmurlarım.
keçiören cok geniş bir yelpazeye sahip. eskiden oturduğum gazino semti göçmen dalgasından nasibini alali cok oluyor. meteroloji tarafları daha sakin kendi halinde takülan emekliler tarafından kullanılır. tek güzel yanı parkları heralde.
bir hamam böceğini öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. __nietzsche.
kabul etmesek de böyle bir gerçek var ve bu gerçeğin içinde yaşıyoruz. ve bunu değiştirmemiz gerekiyor mu bilmiyorum, cevap veremiyorum. cevap veremememin en temel sebebi karakterimizin en büyük kaynağı,çoğu kişinin reddettiği, benmerkezciliktir .
bence ahlak, insanın egosunun taşıyabileceği derece sunduğu eylemlerdir, yani sahtedir.
(buradaki sahte kavramı ahlak için değil, insanların 'ne derece' ahlaka sahip oldugunu belirtmesiyle ilgili kullanılmıştır.)
ailede kimi durumlarda söz hükmün daha fazladır, çünkü aile de artık senin aklının erdiği şeylerin sınırlarında bile değildir. koruyup kollayıcılığının en büyük sebebi ise kendi başına gelenleri kardeşi de çekmesin diye uğraşır. meşakkatlidir. çoğu zaman şanssızlıklardır. toz uçsa senden bilinir.
ama bunlar seni icin sosyal statünde artı puan demektir. çünkü sen bi grup içinde en çok uğraşıĺan olduğundan, her şeye maruz kalıp, her şeyi deneyimlemişsindir. lider ruhlu olmaları genel olarak burdan kaynaklıdir.
insanlar buraya bilgi almak için giriyor hele ki şu yayın yasağı sebebiyle. sizin bu özgün olmayan, aynı başlık altında 15 defa tekrarlanmış yazılarınızın arasında haber değeri taşıyan yazıları kaçırıyoruz. ayrıca evet geçmiş olsun ama buraya yazmana gerek yok, geçmeyecek çünkü. vakit kaybından başka bişey değil.
hiç bir zaman hiç bişey için geç değildir. şu yüzyılda sağlıklı bir bireyseniz min. 60 yıl ömrünüz var. isteseniz de dolduramayacağınız şu ömrü, bir şeyleri aceleye getirerek çok hızlı yaşamıyor muyuz? peki sonra ne olcak .
28de evlen, 3 yıl sonra ebeveyn ol, çocuğa göre hayatının geri kalanını şekillendirmek durumunda kal.
ya da
28i de dünyayı gezmeye başla, hayal ettiğin işi kur, arkadaşlıklar edin, sevgilinden ayrıl, çalış, -para kazanmak dünyanın en müthiş şeyi- .....
bu liste uzar gider. ama dönüp baktığınızda keşkeler yerine iyi kiler dökülsün dilinizden....
izleyin.
öncelikle, etkilendim. gözlerimdeki buğudan dolayı filmin son kareleri bulanıktı.
dakika başı milliyetçilik duyarı kasmayıp insanı sıkmayan , içine çeken bir yapısı var.
içine çekmesinin sebebi de içinde olmamız aslında. filmin karakterleri bendim, sendin, onlardı. sokakta karşılaştıklarımız insanlardı.
şu çivisi çıkmış düzenimizu bir çok yerde tekrar görebiliyorduk. gazetedeki mektup da bunun kanıtı niteliğindeydi.
ara sıra açıp izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. son olarak da ordaki komutanın sözünü hatırlatayım,
" ayakkabımız cilalı ama çorabımız delik."
yaklaşık 3 haftadır gece 3 civarı uyumak normelim haline geldi. ama sabah yine öğĺen vakti uyanmadım hiç. 9 civarı da kalkıyorum. vucut 5,6 saatlik uykulara alışmış gizliden. bugün fark ettim. dün daha erken kalkıp gün içinde yorulunca yatağa uzuunnnn bir aradan sonra çok erken bi saatte (10pm) girip küt diye gitmişim. ve evet, şimdi uyandım. farkında olmasan kısa uyku uyumaya alıştırmışım vücudu. bu güzel bişey. simdi de bu uykuyu uygun vakit dilimlerine yerleştirmek gerek.
bu ulvi deneyimimi sözlük ahalisiyle paylaşmak istedim. shw.
surekli almaya yeltendigim pantolonlari "zayiflayinca bunlar olmaz, zayiflayinca kucuk bedenini alirim' diyip 2 senedir gotume almadigim pantolonlardir.
sukur basladik su spor ve diyet isine de kendi samimiyetime inanmaya basladim
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.