sanyasi yazar profili

sanyasi kapak fotoğrafı
sanyasi profil fotoğrafı
rozet
karma: 3561 tanım: 158 başlık: 30 takipçi: 113
"içinde bulunduğunuz şu an sahip olduğunuz tek gerçekliktir"

son tanımları


freeze response

kendini tehdit altında hisseden bir canlının kaç, savaş, don üçleminin donma kısmıdır.

toplumunun çok büyük bir kısmının daha küçük bir çocukken ilk öğrendiği tepkidir. çevreden ötürü koşullandığı ilk tavırdır. başka türlü nasıl olabilir bilinmediği için, başka bir varoluş biçimi hiç tanınmadığından ötürü kişi uzun yıllar bu donma halinde kalır. kendine güvensizlik, değersizlik hissi, aman kimseyi kırmayayım herkesin huyuna gideyim tavrını da beraberinde getirir. odaklanamama, kendini bir işe tam olarak verememe, bir işi başlayıp bitirmeme (self sabotage) çıktıları görülür. ayrıca günlük diyaloglarda genelde aşırı açıklama yapma ihtiyacı, içinde bulunulan realiteden kopup gitme, size saldıran aşağılayan piskolojik şiddet uygulayan birine karşı vurdumduymazlık umursamazlık, duygusal yakınlık kurmaktan kaçınma, duygusal ihtiyaçlarını dile getirmeme, evden pek çıkmama hatta çoğu kez uyandıktan sonra yatakta uzun vakit geçirme. şeklinde de belirtileri olur. uzun süren kabızlık dönemleri de yaşatabilir.

ikili ilişkilerde ise kaçıngan - kaygılı bağlanma şeklinde belirir, genelde hiç uygun olmayan bir adaya çekimlenilir. güvenli bağlanan insanlar sıkıcıdır, aslında bir stres belirtisi olan 'karında kelebeklerin uçuşması' hissiyle tanınır. bağlanma problemleri tıpkı önemli bir işi bitirmemek için bin takla atmak gibi güvenli bağlanan birini bulmamak için atılan binbir çeşit taklaya benzer. sizin için sadece yoğun duygular, fırtınalı aşklar, bilinmezliklerin gizemleri, heycanlı ilişkiler, belalı tekinsiz tipler önemliyse siz de bu gruptansınız demektir.
devamını gör...

ölümden korkmayan insan

yaşamaktan korkmayan insandır.

entry 'ölmekten korkmayan insan' olsaydı işler değişirdi fakat ölüm korkusundan bahsedildiği için bunu 'bilinmeyenden korkmayan insan' şeklinde algılamak ayağımızı yere daha sağlam basmamıza olanak sağlar.

ölüm, bilinmezlik ve risk barındırdığı için korkulan bir kavramdır. insanı hayatta tutan ölüm korkusudur, her şey ölüm korkusu üzerinden şekillenir. ilkel beyin bu korku üzerine inşa edilmiştir. okulda aynı sıraya oturmamızın nedeni dün de o sırada oturmuş ve hayatta kalmış olmamızdır.

ölüm daha çok kaybedişle ilgilidir, "acı kaybımız" risk alan kişi ölümü göze almış demektir. aslında farklı farklı şeylerden korkmayız, tüm korkularımız ölüm korkusunun farklı senaryolarla karşımıza çıkmasıdır.

yani aslında sadece bir tane korkumuz vardır.

fakat işin ilginç kısmı bu korkuya atfedilen senaryoya bağlı olarak hissettiğimiz şey haz ya da çok korku olabilmekte. roller coaster'a binmiş biriyle başına silah dayanmış birinin vücut ve beyin kimyası birebir aynı olmasına rağmen biri haz diğeri büyük endişe duyar.

onu sevdiğimizi pat diye ilk kez söylediğimizde, bir şeyi kaybetme bahasına doğru olanı yaptığımızda, paramız çok azken kalkıp yabancı bir şehre gittiğimizde, reddedilme riski taşıdığı halde gerçekten ne hissettiğimizi dile getirdiğimizde, kalpten sevdiğimiz fakat getirisi olmadığı düşünülen bir işi meslek edinmeye karar verdiğimizde, soğuk duş aldığımızda, aslında ölüme meydan okuruz.

ve gerçekten yaşadığımızı işte o an hissederiz. bu yüzden ölümden korkmayan insan, yaşamaktan korkmayan insandır.
devamını gör...

futbol

futbol bütün toplumlarda emniyet ventili görevi görür, asıl amacı budur.

futbol; vatandaşların her gün sömürüldükleri, manipüle edildikleri yaşam koşullarında içlerinde biriken öfeklerini yine kendilerini sömüren şirketlerin logoları ve renkleriyle donanmış bir şekilde küfür edip zıplayıp, dışarı atmalarını sağlar.

stadyum bir nevi soft-savaş ortamıdır; taraftar, bir askerin çatışmaya girdiğinde aldığı hazzın küçük bir kısmını futboldan alır. yakılan meşaleler, aynı anda yapılan manevralar, savunulan bir kale, komutanların militarist demeçleri, takıma strateji geliştiren teknik direktör generaller, ordunun asıl sahibi sermaye sahipleri, vb şeklinde örneklendirilebilinir.

ayrıca 90 dakika, kitlelerin gazını almak, onlara biraz küfür ettirip kardiyo yaptırtıp evlerine göndermek için iyi bir süredir. alternatif bir tatbikattır yani ya.

bu nedenle taraftar davranışları yasaklanmaz, yasaklanırsa öfkenin toplumsal olarak örgütlenmesinden korkulur. hükümetler için bu çok ciddi bir sorundur.

onca adamın stadyum enerjisiyle polisle çatıştığını düşünün. tanıdık geldi mi?

ezcümle: otorite sömürdüğü taraftar-askerin öfkesinden korkar. taraftar asker öfkesini otoriteye yönetlmemek için otoriteye ödeme yapar.

top döne döne kaleye girer, golü yiyen kendisidir, bu durum taraftar-askerin çok hoşuna gider, biraz daha sevinip zıplar.
devamını gör...

hakikat

zihinsel işlemlerin ve düşlemlerin zemini olan yatay hareketin bir izah getirmeye yoksun kaldığı, kavranamayacak bir kavram olan hakikat, töze ait içsel dikey hareket ile çıkılacak stadinamik (aynı anda hem statik hem dinamik olan) bir yolculuk istikametidir.

nesnelden öznele, yoğundan şeffafa, bir çok'tan bir'e, kompleks'ten basit ve sadeye, zamandan an'a doğru zihnin alışık olmadığı anlamıyla tersine yükselme tabiatındadır.

pür dikkat bir odaklanmayla fokuslanıp, içi dolu bir niyetle arzulanıp, bilinmeyene teslim olup, sabitkadem bir kararla yoluna çıkıldığında kişinin yaşamını tamamen değiştirir, yeni hayatlar, çok farklı ortamlar, acayip tecrübeler yaşatır, tüm zorluklarıyla bu sınırlı ömrün tek gerçek heycanı haline gelince eski 'sen'den eskiyi koparır.

her dem yeninin içinde yenilendiğin, ol'un içinde olduğun, bambaşka bir vücut ikliminin büründüğü masalsı bir kisveden dünya sahnesindeki en somut en nesnel dediğin şeyi başka gördüğün, kimseyle paylaşamayacağın, tamamen sana ait olan ve aynı zamanda sen dediğin kişinin ait olduğu uçsuz bucaksız bir noktadır hakikat.
devamını gör...

the red pill

the red pill öğretisi erkeklere özetle şunu der.

her şeyden önce sen kendi hayatın için mücadele etmeli, kendini her anlamda geliştirmelisin, sağlam bir karakterin olmalı.

kendine bir hayat kurmada asla pasif davranmamalısın, kendine bir hayat kuramamış bir erkek kadınların gözünde uzun vadede yok hükmündedir. amacın uzun vadede çocuklarının annesi olabilecek potansiyeldeki en düzgün kadını seçmektir, o yüzden şu şu özelliklerdeki kadınları uzun vadede düşünmemelisin, unutma ki hayatının aşkı diye bir şey yoktur, birlikte iyi sağlam güvenilir bir ilişki inşa edebileceğin kadınlar vardır.

önemli olan ilişkin değil senin kurduğun hayatındır. bir kadın hayatına girebilir bu çok büyük bir şey değildir, aynı kadın daha sonra hayatından çıkabilir bu da çok önemli değildir. sen kendi kurduğun hayatına odaklı yaşadığın müddetçe (kadına değil) hayatına yeni kadınlar girecektir. kendine kurduğun hayat ne kadar sağlamsa, gelirin, kültürün, birikimin, karakterin ne kadar düzgünse o kadar fazla seçme şansına sahip olursun. uzun dönemde kimin kalacağına sen karar verecek olan sensin. uzun vadede yapman gerekenler şunlar.. kısa dönem için bunlar...

kadınlar kısa vadede sana gelir, kendine kurduğun düzgün bir hayatın varsa seninle kalmayı isterler. kimin kısa kimin uzun vadede kalacağına karar verecek olan kişi sensin bunun için red flag'lı kadınları elemekten korkmamalısın. ve bu imkanları en düzgün kadına sunmalısın ki stabil bir hayatın olsun, daha başarılı ol seçtiğin kadına da hayatına da sahip çık.

kendini sevmeli, güvenmeli, hayatın için gerçekçi adımlar atmaktan korkmamalı ve istikrarlı olmalısın.
devamını gör...

normal sözlük 2024 yılbaşı çekilişi

679
(bkz: dedim iyi para)
devamını gör...

fikirlere saygı duymak

değerli felsefecimiz ionna kuçardi'nin belirttiği üzere.

"fikirler saygı konusu değildir, insanlar saygı konusudur, fikirler değerlendirme konusudur"

diğer bir deyişle fikirlere saygı duymak zorunda değilsiniz, onlar bilginiz çevçevesinde değerlendirilir. fikirler en nihayetinde bilginin konusudur. elinizdeki verilerle o fikri analiz ettikten sonra onu ya yararlı bulur, ya da bulmazsınız. saygı bir insana davranış yoluyla gösterilir, bir fikre karşı sergilenen bir davranış olamaz. elini sıkamazsınız söz gelimi, fikir giderken ayağı kalkamazsınız.

yani "fikrime saygı göster" mantıksal açıdan hatalı bir cümledir.
devamını gör...

friend

eski ingilizce'de sevgi sözcüğünün karşılığı olan 'freogan' kelimesinden türemiş sözcük. freogan aynı zamanda 'özgür kılmak' 'onore etmek' anlamına da gelir.

yani sahiplenici değil sizi özgür kılan, sizi aşağılayan değil onore eden, sizi seven ve onaylayan kişiye 'arkadaş' denir.
devamını gör...

travma

sürekli korkuyla hareket etmeye ve yanlış kararlar vermeye yol açan, tepkisel hareketlere dönüşmüş kendisini sürekli tekrar eden donuk zihin seti.

kişi için iyi ve güzel olana ulaşmasının önünü tıkar. bu tıkaç yüzünden varolduğunu bildiği potansiyelini kullanamadığı için kişiyi ekstra huzursuz eder. adeta içsel bir parazit gibidir. orada bir şeylerin ters gittiğini duyumsar ancak ne olduğunu anlayamazsınız. işin kötüsü kronikleşmiş travmalarda içinde bulunduğunuz durumun anksiyete olduğunun farkında bile olamayabilirsiniz çünkü anskiyete artık sizin normaliniz olmuştur.

kendinizi bir şekilde sabote ediyorsanız. tam başaracakken geri kaçıyorsanız. imkansız kişilerin peşindeyseniz, kurtulamadığınız bir bağımlılığınız varsa, her şeye geç kalmış hissediyorsanız. sürekli hızlı hareket etmek ve gittiğiniz yere çarçabuk ulaşma gayreti içindeyseniz. en iyisini, en mükemmelini başarmadan tatmin olamayacağınızı düşünüyorsanız, ilişki içindeyken çok sevip aynı zamanda çok korkuyorsanız ya da sevildiğinizi ve sevip bağlandığınızı hissettiğiniz anda o kişiden uzaklaşıp mağaranıza kaçıp saklanıyor ve o kişiyi uzaktan seyrediyorsanız, "bu böyle olmalı, ben böyle bir kişi olmalıyım, bir ilişki şu şekilde olmalı, başarı şöyle olursa başarıdır" şeklinde meli malı takıntılarınız varsa ve içten içe idealist olmakla övünüyorsanız tebrikler.

siz de dünya üzerindeki insanların çoğu gibi travmalısınız.
devamını gör...

hafız-ı şirazi

"alim bir adamla bir insan-ı kâmil çok güzel bir şehrin dış kısımlarında birbirlerinden bir kaç kilometre uzaklıkta yaşarlardı.

günlerden bir gün bir şehzadenin bu kimseleri ziyaret etmek istediği, gerçek pir'e niyaz edip hayır duası almayı niyet ettiği ve kendisine küçük bir hediye sunmak istediği haberi geldi.

o vilayetin halkı arasında hangi zatın hakiki pir hangisinin sahte olduğu yıllarca tartışma konusu olmuştu, bunu çözebilmek için şehzadenin kafasında bir plan vardı. ulaklarıyla o vilayete bir ferman gönderdi "üç gün içinde sarayımda bu iki şöhretli zatın en güvendiği dervişlerini ağırlamak ve ona çetin sorular sorduktan sonra vezirlerimle birlikte hangisinin hakka en yakın olduğuna karar verip hediyemi o zat'a sunmak isterim"

alim zat kendisine en yakın olan kimselerle durumu en ince detayı ile gelecek altınların kendileri için ne kadar önemli olduğunu saatlerce tartıştı. ve kesin bir çoğunluğun oylamasıyla şehzadenin huzuruna gidecek dervişin ramjo olmasına karar kılındı.

ramjo çarpıcı bir şekilde yakışıklı, eşsiz bir avcı, kahraman bir dövüşçü, ünlü bir şairdi. çok keskin bir zekası kusursuz bir tavrı vardı. yirmi farklı lisanı konuşabiliyordu dahası büyük teyzesinin bir sultan olması hasebiyle soylu bir ailenin kanını taşıyordu. alim'in hanesinden birisi bu şehzadeyi onun kadınlarla olduğu kadar erkeklerle de samimi arkadaşlık etmesiyle tanıyordu. ramjo'da aranan tüm özellikler eksiksiz bir şekilde vardı, çok doğru bir karardı.

insan-ı kamil haberi alır almaz hiç kimsenin onayına gerek duymaksızın hemen yasemin'i çağırdı. yasemin pir'in evinde bir hizmetçiydi, seksenine yaklaşmıştı, cadalozluğu ile meşhurdu ve tüm yaşamı boyunca pir'e hizmet etmişti. şehirdeki hiç kimse yasemin'i kafadan çatlak olması sebebiyle hizmetçi olarak tutmak istemezdi (belki de hakk'la delirmişti) çn [meczup] bununla birlikte onun özellikleri bu hassas diplomasiyi yürütebilmek için tam olarak şöyleydi:

saçları aylar boyu ne taramış ne de yıkanmış değildi, sıklıkla kendi gizli dilinde anlaşılması güç sesler çıkarırdı, kendi özel bölgesini gösterirken müstehcen hareketler yapardı. dürtüsel bir şekilde burnunu çekip şoke eden isabet hassasiyetiyle balgam fırlatırdı. onu tanıyan hiç kimse beş dakika sakin durmadan en az dört kez sesli osurmadığına şahit olmamıştı. biraz psikopattı da, muhtemelen şehzadeyi eğer devesine karşı fazla romantik davranmaya yeltendiğini görürse dövmeye bile kalkardı.

pir'in bildiği yasemin elçi olmak için doğru seçimdi. özellikle o büyülü özgür benliğinin derin aydınlanmış kahkahasıyla.
yasemin gururlu bir şekilde başını üç canlı tavuktan oluşan tacıyla örtüp belirlenmiş olan yere tam zamanında geldi.

iki elçi şehzade'nin sarayında ayrı ayrı odalarda birbirlerini göremeyecek şekilde ağırlandılar. şehzade'nin huzuruna ilk çıkan ramjo oldu. kapının arkasından yaseminin şarkı söylediği duyuluyordu ve ramjo ile şehzadenin akıcı neşeli konuşması iki saat boyunca sürdü.
yasemin olan bitenin farkındaydı: şehzade bu yeni misafirine aşık oluyordu.

ve sonra yasemin içeri buyur edildi. şehzade gözlerine inanamadı kendisini son derece aşağılanmış hissetti üstelik yasemin şehzadenin geçmişini görüp o çöldeki acınacak gece hakkında sadece onun anlayabildiği şekilde bağırmaya başlayınca biraz paniğe kapılıp korkmuştu da. o genç, görkemli deveyle olan gece... yasemin şehzadeyi yirmi adım öte mesafeden iki büyük balgamla vurdu. balgamlar şehzadenin anlından sekip elindeki çayın içine düştü, akabinde dövülüp dışarı atılması için emir verildi. yasemin pir'ine kendinden geçmiş bir şekilde hiç olmadığı kadar mutlu bir biçimde döndü.

şehzade o gece boyunca hiç uyuyamadı ancak şafak sökmeden bir kaç dakika önce içi geçercesine uykuya daldı ve bu kısa uykuda bir rüya gördü.

hazreti muhammed muhteşem beyaz bir atın üzerine kurulmuştu ve atın terkisinde oturan bir adam kendisine bir anlık muhteşem gülümsemeyle bakıp henüz bir şey söylemeden "benim canım yaseminimi sana sadece doğruyu söylediğinde neden dövdürdün?" dedi.

şehzade şok geçirircesine uyanıp yatakta doğruldu, terler içinde titriyordu. atının hazırlanması için emir verdi ve on askeriyle birlikte alim zatın evine onu görmek için yola koyuldu. alimi gördü ve onun rüyasındaki zat olmadığın anladı bunun üzerine askerlerini geri yolladı, ayakkabılarını çıkardı, ağlıyordu, pir'in evine doğru yürümeye başladı...

ey bunu okuyan can; kendi hayal gücünü kullan ve bu hikayeyi sen bitir. kalbine en uygun gelen şekilde. "

hafız-ı şirazi / the gift by dainel ladinsky / çeviren sanyasi.
devamını gör...

güne bir şarkı bırak

simon & garfunkel'in 1977'de yayınladığı albümden bir şarkı olan kath's song'u the secret sisters 2017'de orjinalinden çok daha iyi yorumlamış. tam bir duygu deryası efenim
devamını gör...

figen genç

iran, azerbaycan, türkiye, ermenistan olmak üzere dört coğrafyada hayat bulmuş sarı gelin türküsünü azeri versiyonunu çok iyi yorumlamış olan sanatçı. türkünün türk versiyonundaki katliam, kan vb. şeyler azeri yorumda yoktur, örülemeyen bir saçın ucu vardır en fazla. genç'in deneysel yorumu, sarı gelin efsanesinin atmosferini piyanonun altere akorları ve batı klarnetin azeri tavrı ile bütünleşen soprano sesi ile sağlayabilmiştir, bu nedenle halk müziğine yaklaşımı ilham vericidir.

sarı gelin albümdeki en iyi parçadır.
devamını gör...

özgür irade

"bir şeye çekilmek ya da ondan itilmekle alakalıdır, ya da bir şeyden korkmakla, onu beğenmemekle ilintilidir. birisinin size bir şeyi elde edebileceğinizi söylemesi sizde cazibe oluşturur. bütün bunlar sizde değil, sizin muhatap aldığınız 'şeylerde'dir. sizde cazibe oluşturan ya da size gösterişsiz, beğenmediğiniz şeylerde. ve siz buna özgür irade dersiniz." ouspensky - dördüncü yol
devamını gör...

özgürlük

en çok kendin olabilmektir. her ortamda ve her insanın önünde kendini sergileme cesaretidir. ne istediğini ne istemediğini ifade edebilmektir. sevdiğin şeyi herkes içinde yaşamaktır. kendi ayakları üzerinde durabilmektir de elbette, kendi paranı kazanmak, kendine yetmek bakabilmek. büyük sorumluluktur özgürlük. psikolojik olarak dirençli olmaktır öyle hemen yıkılmamak yara alınca devam edebilmektir. özgür insan sevdiklerine bağlıdır ama bağımlı değildir.
devamını gör...

başak burcu kadını

romantik değildir içi boştur, duygularını ifade edemez çünkü duygusu yoktur, romantizm onun için tahta gibi bir şeydir su gurubuna hitap etmez. maceradan hoşlanmaz, ayakları yere basacakmış illa önünü görecekmiş hava grubuna hitap etmez. tutkulu sevmezler sağlamcıdırlar risk alamazlar, risk gördükleri yerden kaçarlar ateş grubuna da hitap etmez. yine kendisi gibi toprakla takılıp kumla oynayabilir, tespit ettiğiniz yerde kaçınız. zart diye bırakmalarıyla meşhurlardır ve asla dönmezler bir oğlak erkeği değilseniz başak kadınıyla vakit kaybetmeyin çünkü o sizin için sadece kötü bir anı olacak ha manyaksınızdır o ayrı. sizi çok sevdiğini düşündüğünüz bir anda öyle hızlı terk edip her yerden engelleyecek ki önce anıracak sonra manyaklığınızdan arınacaksınız siz bilirsiniz.
devamını gör...

hafız-ı şirazi

duramam artık,
zincirler içindeki bu sıradan kasabalıyla
sessiz kalamam,
duyup da yalnızlığını tüm dünyanın,
sevgilinin yanıbaşında ağlayan

tanrı'ya sevgim öylesine ki
bu gece onunla raks edebilirim sensiz,
senin de orda olmanı istesem...

kervanını mı yitirdin?

öyledir,
sevinçten ya da neşeden ağlamıyorsan ne zamandır,
ya da koptuysan en yalın hareketin, en bilindik nesneden yükselen o muhteşem güzelliğin farkındalığından

kervanını mı yitirdin iki gözüm?

öyledir,
kendine nazik olamıyorsan ne zamandır,
ve bazen zul geliyorsa seni sevenleri sevmek.

haberin olsun;
biri dün gece kervanının bağlarını çözdü.
yumuşak sesiyle çölde mevla'ya seslenen

e' bil madem
hafız daima içinde galaksilerin parıldadığı bir fener tutacak ruhuna yol gösteren

sevgilimizin sıcacık, neşeyle sarhoş, ilahi çadırına giden.



"the gift" - p62 'someone untied your camel' daniel ladinsky. ingilizce türkçe çeviri - densiz.
devamını gör...

ciddi ilişki bulmanın çok zor olması

"ciddi" kelimesi ilişki gibi komplike bir olayın üzerine daha fazla yük bindiriyor ve sanki evlilik öncesi dönemmiş gibi tınlamasına neden oluyor. bu nedenle 'ciddi' yerine derinliği olan, yüzeysel olmayan ilişki desek daha insancıl olacak.

derin ilişkiler kurabilmek için önce kişinin sığlıktan çiğlikten bi çıkması gerek, sonra bir şansı olabilir. gözden kaçıyordur muhtemelen fakat o derinlik sahibi insanlar sizi gördüğü anda durumu fark ediyor siz onları fark edemiyorsunuz. radarınıza yine kendiniz gibi insanlar takılıyor başka nasıl olabilir ki?

bir sevgiliyi tıpkı hayatın kendisi gibi tüm yönleriyle içeri almadığınızda şefkate her daim aç kalırsınız. şehvet peşinde koşmaktan perişan olursunuz uzun bir zaman sonra ağır bedeller ödediğinizi ancak fark edersiniz. oysa şehvet ve şefkat aynı yerden zuhur eder. ne kadar sevgiye aç şefkate muhtaç olduğunuzu ne kadar abazan olduğunuza bakıp anlayabilirsiniz çünkü cinsel açlık sevgi açlığıdır, şehvet talebi sevgi talebidir birbirinden ayrılamaz. 'istediğimle sevişeyim sevgiyi de kediden alırım' kafası ruhsal sakatlık doğurur, yalnızlığı çoğaltır, yalnızlık daha fazla şehvet arzusu uyandırır başka türlü kendisini nasıl dışavursun? ya pozitif ya da negatif olarak sevgi talebi kendisini belli etmek zorunda diğer türlü yaşamıyor olmanız lazım.

kalbini açmaktan korkmayan, kaybetmeyi baştan göze almış insana özgüdür derin ilişki. namlusu kendine dönüktür. bu cesaret yoksa bütün gün layk atar dm'den yürür, yorum yazar, tindır kovalar, taktik strateji geliştirir durursunuz. kadınsanız da eğlence ve çıkar ve gösteriş hesabı yapar durursunuz. cinsellik yaşarsınız belki fakat aşık olduğunuz çok sevdiğiniz kişiyle bir şeyler yaşamanın o es kaza yaşadığınız yüzeysel cinsellikle alakası olmadığını hiç bir zaman anlayamazsınız.

öyleyse bir soru;
bir hayvan doğduğu andan itibaren hayatta kalacak donanıma sahipken insan muhtaç doğar. fakat insan hayvanın bilmediği tek şeyi doğuştan bilerek dünyaya gelir. hayatta kalacak her şeyden bigane iken o şeyi o kadar iyi bilir ki onu bildiğini dahi bilmez. bu şey nedir?

bu soruyu bilen mutlaka derin ilişkiler kurabilecek kapasitede ve kendi doğasını tanımaya elverişli biridir.
devamını gör...

aşk acısı

otogarın bekleme salonunun dip köşesinde dökülen gözyaşlarıdır.
çöpe atamadığın ondan kalan bir hatıranın tenini yakmasıdır.
kendi başınalığının onsuz tarafına dönmektir uyurken.
ezberlenmiş donuk fotoğraflara tekrar bakmaktır.
hafızanın günden güne silikleşmesini beklemektir hatıralar daha çok çağırırken.
ne yaparsan yap rahat edememektir, rahat bir rahatsızlık halidir.
kalbinin mekanındaki cennetten çıkıp gidişine seyirci kalmaktır.
devamını gör...

aşk

semadan yere çakılmayı göze alabilenlerin kısa bir süre alemi seyrettiği makam
devamını gör...

baro

roman diyalektiğinde 'kardeş' anlamına gelen, 'brother'dan türetilmiş kelime

"baro naber? mavra varsa levanlanak iki de incirka buluruz"
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim