meryem suresinde isa'nın annesi bakire meryem'den uzun uzun bahsederken 28. ayette birden bire "ey harun'un kız kardeşi" şeklinde bir giriş yapar. halbuki harun ve musa'nın kardeşi olan meryem ile isa'nın annesi olan meryem farklı kişilerdir. hatta aralarında 1500 yıl falan var. burada açıkça muhammed'in tarihi bir olaydan bahsederken kişileri karıştırdığı görülüyor.

garanik hadisesi olarak geçen olayda muhammed peygamber, o sıralar halen putperest olan kureyş kabilesinin desteğini almak için kabe'deki 3 büyük putu öven ayetler (necm 19-20-21) okumuş ve bunun üzerine müşrikler de secde etmiş fakat bir grup mümin putlara tapılmasını kabul etmeyince ortalık karışmış bunun üzerine ayetlere tekzip getirilmiş ve muhammed'in şeytan tarafından yanıltıldığı için bu ayetleri okuduğu ifade edilmiştir.

kuran'daki miras ayetleri matematiksel olarak hatalıdır. mirasçıların paylarını topladığınızda çoğu zaman 1'den büyük bazen de 1'den küçük çıkar, nadiren 1'e eşit çıkar. bu hata daha ilk zamanlar farkedilmiş ama kimse ağzını açıp da bu hatalıdır diyememiş fakat sorun öylesine içinden çıkılmaz bir hal almış ki çok geçmeden daha hz. ömer'in halifeliği sırasında (muhammed'in ölümünden bir kaç yıl sonrası) avliye yöntemi denen bir yöntemle sorun giderilmeye çalışılmış. fakat bu yöntemin sorunu kuran'da vadedilen oranları değiştirmesidir. yani aslında kuran'ın apaçık emrine karşı gelmektedir. öte yandan matematiğin de şakası yoktur.

hz muhammed'in pek çok eşi var. sayıları tam bilinmiyor fakat cariyeleri hariç en az 9 evlilik yaptığı düşünülüyor. 16 diyen de var. bütün eşlerin bir sırası var, her geceyi farklı biriyle geçiriyor. eşleri içinde en çok bildiğimiz ve bence çok ilginç bir karakter olan ayşe biraz inatçı, sözünü asla sakınmıyor. muhammed ile daha fazla gece geçirmek için ayrıcalık istediğinde bir anda ahzab 51 suresi iniyor: "(ey muhammed) onlardan (yani karılarından) diledigini geriye bırakır, diledigini öne alabilirsin..." yani kişiye özgü ve cimayla ilgili bir ayet iniyor?!?!

peygambere helal kılınan kadınlar muhteviyatlı ahzab 50 inince ise hz. ayşe dayanamıyor ve "görüyorum ki rabbin senin keyfine koşturuyor" diyor. ahzab 50 o günün standartlarına göre bile skandal bir ayet: "ey peygamber! mehirlerini verdigin eşlerini , allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikâhlamayı diledigi takdirde -müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere- kendisinin mehrini peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helâl kılmışızdır..”

peygamber, cariyesi mariya ile cima halindeyken eşlerinden biri ve aynı zamanda hz. ömer'in de kızı olan hafsa tarafından basılır. olay hafsa'nın evinde ve hatta hafsa'nın yatağında gerçekleştiği için hafsa hakarete uğramış hisseder ve bu olaydan sonra deyim yerindeyse çarşı karışır. hz muhammed bir daha mariya ile yatmayacağına dair hafsa'ya yemin eder, olayı da kimseye anlatma der ama hafsa gidip ayşe'ye anlatır. hz muhammed eşlerini terkeder. onları boşadığı dedikodusu yayılır. bunun üzerine bir anda tahrim suresi'nin ilk beş ayeti iner. kaynak: taberi, camiu’l-beyân, 28/102

peygamber evlat edindiği zeyd'in karısını beğenir. zeyd bunu anlayınca durumu kendine yediremez ve karısını boşar. normalde o günün arap toplumu için bile yuh denebilecek bir girişim olan kendi evladının hanımıyla evlenme olayının önünü açmak için ahzab 37 iner.

pek çok ayette "allah'a andolsun ki" diyerek allah kendine and içer: meryem 68, mearic 40, nahl 56, nahl 63. bu ayetlerin apaçık bir insan tarafından söylendiği ortadadır.

hicr 72'de allah peygambere and içmektedir: “resulüm! ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı”

kuran'da kimin konuştuğu belli değil. bazı yerlerde allah konuşuyor. bazı yerlerde "o" diyor. bazı yerlerde muhammed konuşurken bazı yerlerde biz diyor?!?!

kaf 1 "şanı yüce kur’an’a yemin olsun!" diye başlar. fakat ortada henüz bir kuran yoktur. ayetlerin toplanıp ciltlenmesi ve kuran adının verilmesi çok sonraları olduğundan bu ayet ciltleme sırasında eklenmiş olabilir.

pek çok ayette gündüze, geceye, güneşe, aya, göğe, şafağa yemin etmektedir. allah niçin bunlara yemin etmektedir ki?

kuran sayısız yerde yemin ediyor, bazen yeminler yetmiyor olacak ki pekiştirme ihtiyacı hissediyor: "nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?" (fecr 5)

tevbe 30: "yahudiler üzeyir allah’ın oğludur dediler, hıristiyanlar da "mesih (isa) allah’ın oğludur" dediler. bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. allah onları kahretsin! (gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!" bu ayette allah, "allah onları kahretsin" diyor?!?

kalem ve müdessir surelerinde velid için pek çok kereler sövüyor. soysuz diyor, aşağılık diyor, piç diyor, kaba saba diyor, saldırgan diyor. peki kim bu velid? acaba o mu? evet ta kendisi: halid bin velid. müminlerin yenilmez komutanı. aslında babasından bahsediyor ama ayette oğlundan da bahis var. kendisi olmasa bu kadar yayılamayacak olan, mükemmel bir askeri kariyeri olan, islami perspektiften bakınca çok değerli ve mübarek bir şahıs olması gereken halid bin velid'in islam sancağını zaferlere taşıyacağını önceden göremiyor allah ve babasına küfrediyor!

ay, güneş, dünya ve bunların hareketlerine dair son derece kafa karıştırıcı bilgiler vermektedir. bırakın sıradan bir insanı, eğitimli bir insanın dahi bu ayetleri okuyup bütünlüklü bir sonuca ulaşması imkansızdır. zaten ayetlerin tefsiri konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkmaktadır. muhammed'in astronomi bilgisinin kulaktan dolma olduğu barizdir.

sperm ve yumurta hücrelerinin kaynağını yanlış vermektedir. (tarık 5-7)

göğü tıpkı antik filozoflar ve pagan dinlerindeki gibi tasvir etmektedir. yani dik duran ve düşmeyen bir kubbe gibi. hacc 65 "görmüyor musun ki, allah yeryüzündekileri ve o’nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da o’dur."

bakara 62'de yahudilere ve hristiyanlara korkmasınlar, onlar da doğru yolda derken diğer pek çok ayette bu dedikleriyle çelişiyor. örneğin ali imran 85, tevbe 30, maide 64

nahl 101'de açıkça ayetlerin değişebileceğinden bahsediyor. bu da haliyle pek çok ayetin değiştirilmiş olabileceğine işarettir.

pek çok ayette göğü ve yeri 6 günde yarattığından bahsediyor. burada klasik savunma orada zaman algısı farklıdır şeklinde. peki bir de şu ayetlere bakalım:
mearic 4: “melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar”
hacc 47: “..muhakkak ki, rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
secde 5: “allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde o'nun nezdine çıkar.”

fussilet 9-10'da sabit dağlar yerleştirdiğinden bahsediyor fakat dağlar sabit değildir, jeolojik oluşumlardır.

anlayın diye arapça indirdik diyor. zaten araplara inen bir kitap için neden bunu söylüyor? evrensel bir dinse o zaman neden arapça indiriyor?

kamer suresi ayın yarılmasından bahseder. ne var ki islam alimleri 1400 yıldır bu işin içinden çıkamamıştır. ayeti herkes farklı yorumlamakta ve bir sonuca varılamamaktadır. kuran'da bunun gibi yüzlerce ihtilaflı ayet vardır. mezhepler de zaten böyle doğmuştur. birinin ak dediğine diğeri kara demektedir. oysa ki kuran bizzat kendi ifadesiyle apaçıktır. hiçbir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. pratikte ise bir satırlık ayetler paragraflarca süren tefsirlerle açıklanmaktadır. üstelik her mezhep ve mezheplerin de her kolu kendi bildiğince açıklamaktadır.

ahzab 53'te zırt pırt peygamberin evine gelip de çok oturmayın der. peygamber kendisi söylemekten çekindiği için allah'a söyletiyor.

kuran'da 29 ayet sadece harflerden oluşmaktadır. evet bildiğiniz harfler. yani kelime, cümle falan yok. elif lam mim (e-l-m) ya da ya sin (y-s) gibi. bunların ne olduğuna dair bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapılmış değil. kimileri bunları allah ile elçisi arasında şifreli bir mesajlaşma olarak kabul ediyor. kimilerine göreyse bunlar hz muhammed'in sara krizlerine girdiği sırada ağzından çıkan anlamsız sözler. bu konuda bir kanıt yok fakat her konuda soru sormaktan çekinmeyen, gusül nasıl alınır bize göstersene diye hz ayşe'nin kapısına bile giden müminlerin bu harflerin anlamlarını bir kere bile sormaması ilginç.

kuran'da en sık geçen ve tekrardan ibaret olan ayetlerin sayısı yaklaşık 2 bin. toplam 6 bin küsür ayet olduğunu düşünürsek çok fazla boşluk doldurma var diyebiliriz. "her şey kuran'da anlatılamazdı, bu bir biyoloji ya da astronomi kitabı değil" diyenler için üzerinde düşünülmesini gerektirecek kadar büyük bir sayı.
devamını gör...

bir daktiloya bağlı ekrandan oluşur. daktilodaki harflere basıldığında ekranda farklı bir harf yanar. daktiloyla ekran arasındaki şifreleme ise her biri bir harfe karşılık gelen 26 dişliden oluşan 3 adet birbirine bağlı rotor ile sağlanır. bu rotorların dönüşüyle tuşlara her basıldığında farklı bir harf ekranda belirir. aynı harfe üst üste basılsa dahi farklı harfler belirir.

3 adet rotorun permütasyonu yani 3! = 6
26 adet harften dolayı 26'nın kübü = 17.576
ilk iki rotorun birbirlerine göre konumlarından dolayı 26'nın karesi = 676

hepsini çarparsanız 72 milyon ihtimal çıkar. 100 karakterden oluşan şifreli bir metni çözmeye çalıştığınızı hayal edin. tam kafayı yemelik. işin daha kötüsü elde bir enigma cihazı olmadan şifrenin çözülebilmesi imkansız!

ingilizler ilk enigma cihazını, teslim aldıkları bir alman denizaltısından kurtardı*. almanlar denizaltı batıyor zannettiklerinden cihazı ve kod kitapçıklarını imha etmediler. denizaltının batmadığını anladıklarında iş işten geçmişti.

buradan kurtarılan cihaz sayesinde meşhur bletchley park'ta alan turing ve arkadaşlarının yaptığı bir oda büyüklüğündeki devasa bilgisayar sayesinde kripto çözüldü. ondan sonra yağmur gibi istihbarat topladı zaten müttefikler.
gerçi toplanan istihbarata her zaman önem verilmediğinden saçma sapan şeyler de yaşandı ama olsun. naziler ise sistemin asla kırılamayacağına dair inançlarından dolayı biraz gevşek davrandılar. ayda bir değişmesi gereken rotor pozisyonlarını bile çoğu zaman değiştirmemişlerdi.

genellikle gözardı edilse de savaş çıkmadan polonyalı matematikçiler de makineyi çözmede epey yol katetmişlerdi ve onların çalışmaları da alan turing'e yardımcı oldu. kriptonun kırılmasında önemli ipuçlarından biri de basılan harfin asla kendisine karşılık gelmemesiydi. resimde dört rotor var çünkü almanlar bir ara bunu dört rotorlu olacak şekilde modifiye etmişti.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hz. muhammed karısına iyi davranıyormuş... hangi karısına? zira 16 tane var. üstelik bir de cariyeleri var. her eşinin bir sırası var. hatta sıraya uymayanlar olunca ayet falan iniyor sıraya riayet edelim şeklinde.

sonra evlatlığı zeyd'in karısını beğeniyor, zeyd de bunu kendine yediremeyince boşanıyor. ondan sonra evlatlıklarınızın karıları sana helaldir resulüm diyen ayet iniveriyor bir anda. oğlunun karısıyla evleniyor yani.

sonra peygambere hangi kadınların helal kılındığıyla ilgili upuzun bir ayet iniyor. hatta hz ayşe dayanamayıp "allah da sürekli senin keyfine koşturuyor" diyor.

cariyesiyle eşlerinden birinin yatağında yakalanınca yemin billah olsun bir daha yapmayacağım diyor mesela. sonra bakıyor ki iş çığırından çıkıyor (çünkü eşleri susmuyor herkese anlatıyor bütün kasaba öğreniyor) bir anda tahnim suresinin ilk 5 ayeti iniyor. açın okuyun ne diyor.

kadınları dövün diye ayet var. ağzını burnunu kırın dememiş. oh be kadınların içi rahatladı şu anda :)

kadınlar tarlanızdır, dilediğiniz gibi sürün diyen ayet var. islam alimleri tarafından genellikle yatakta serbestsiniz şeklinde yorumlanıyor. erkekler tabii ki :)

kadınların şahitliği islam hukukuna göre erkeğe eşit kabul edilmiyor.

ayrıca mirastan daha düşük pay alıyorlar.

bunların dışında çok güzel din. ölünce 72 tane huri, şaraptan ırmaklar falan var. fakat kadınlara var mı bilmem. islam alimleri 1400 yıldır tartışıyor.

gördüğünüz gibi kadınların durumu islam'da mükemmel. bundan daha mükemmel ne olabilir ya?
devamını gör...

modern dünyadan bu kadar uzakta olup hala leş fikirleriyle o ortama girmeye çalışmak nece bir davranış biçimi çözemedim. insanların öldürülmesini savunmak ifade özgürlüğü değil, nefret suçudur. kafası 7. yüzyılda kalmış çöl bedevilerinin başları sıkışınca ifade özgürlüğü, insan hakları, aihm falan diye zırlaması da ayrı bir komedi. ırkçılara, cinsiyetçilere, faşistlere müsamaha gösterirsen gelir sözlüğü böyle çöpe çevirir işte. aynı şeyi bin kere yapıp farklı sonuç beklemenin manası yok.

darısı kendisini favlayan ama aynı şeyleri yazacak cesareti olmayan tatlısu müslümanlarına.
devamını gör...

göbek deliğinin vajina zannedildiği neandertallerin ülkesinde pedin kozmetik ürün zannedilmesinden doğal ne olabilir? kadın ve erkeği iyice ayırın birbirinden. tamamen izole edin. okulları ayırın. pembe otobüsler getirin. hatta yolda yan yana yürümelerini bile yasaklayın. yasaklayın ki böyle maymunluklar daha da artsın. çünkü dinleri öyle emrediyor.
devamını gör...

türkiye'de bununla alakalı kafa karışıklığının temelinde bence çeviri hatası yatıyor zira orijinal terim theory of evolution'ın türkçesi evrimin teorisi. evrim bir vakıadır, gerçekliktir, evrimin teorisi de bu vakıayı açıklayan teoridir. yani öyle bak bu bir teori hala kanunlaşamamış ehi ehi şeklindeki karşı argümanlar komiktir. teorinin temeli mutasyona, kalıtıma ve doğal seçilime dayanır ve bunlar gayet de gözlemlenebilir şeylerdir.
devamını gör...

dindarların cahil, yobaz ve gerici olmadığını kanıtlamak için bin yıl önce yaşamış birini örnek gösteren fantastik önerme. var mı daha yakın tarihli örneğiniz. şöyle 300-500 yıl olsa da olur hahah.

tarihten bulunur tabii 3-5 isim de, bu kadar az istisnayla neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? genel popülasyonda cehalet, yobazlık, gericilik var mı? var. cehaletin yüceltilmesi var mı? var. örgütlü cehalete "batı hayranı" oldukları gerekçesiyle kurban edilen aydın gençlik var mı? var. daha ne olsun? en son 5 asır önce fikir üretimi yapmış islam dünyasına bakıp cehalet yok demek için kör olmak lazım.

dünya haritasını önünüze alın. sahra altı afrikasını bir kenara ayırdıktan sonra dünyadaki en leş coğrafyanın islam dünyası olmadığını iddia edebilecek biri var mı? islam dünyasında çıkmış az sayıdaki düşünen adamı da islam uğruna katleden dindarlar değilmiş gibi gericilik yok demek nedir?

neyse kolayını buldunuz zaten: "şu dıj güjler olmasa islam dünyası aslında süper ağbi."

siz bu ülkeden çıkmış milli mücadeleyi bile islam karşıtlığı ilan etmiş heriflersiniz kime ne masalı anlatıyorsun?
devamını gör...

meryem suresinde isa'nın annesi bakire meryem'den uzun uzun bahsederken 28. ayette birden bire "ey harun'un kız kardeşi" şeklinde bir giriş yapar. halbuki harun ve musa'nın kardeşi olan meryem ile isa'nın annesi olan meryem farklı kişilerdir. hatta aralarında 1500 yıl falan var. burada açıkça muhammed'in tarihi bir olaydan bahsederken kişileri karıştırdığı görülüyor.

garanik hadisesi olarak geçen olayda muhammed peygamber, o sıralar halen putperest olan kureyş kabilesinin desteğini almak için kabe'deki 3 büyük putu öven ayetler (necm 19-20-21) okumuş ve bunun üzerine müşrikler de secde etmiş fakat bir grup mümin putlara tapılmasını kabul etmeyince ortalık karışmış bunun üzerine ayetlere tekzip getirilmiş ve muhammed'in şeytan tarafından yanıltıldığı için bu ayetleri okuduğu ifade edilmiştir.

kuran'daki miras ayetleri matematiksel olarak hatalıdır. mirasçıların paylarını topladığınızda çoğu zaman 1'den büyük bazen de 1'den küçük çıkar, nadiren 1'e eşit çıkar. bu hata daha ilk zamanlar farkedilmiş ama kimse ağzını açıp da bu hatalıdır diyememiş fakat sorun öylesine içinden çıkılmaz bir hal almış ki çok geçmeden daha hz. ömer'in halifeliği sırasında (muhammed'in ölümünden bir kaç yıl sonrası) avliye yöntemi denen bir yöntemle sorun giderilmeye çalışılmış. fakat bu yöntemin sorunu kuran'da vadedilen oranları değiştirmesidir. yani aslında kuran'ın apaçık emrine karşı gelmektedir. öte yandan matematiğin de şakası yoktur.

hz muhammed'in pek çok eşi var. sayıları tam bilinmiyor fakat cariyeleri hariç en az 9 evlilik yaptığı düşünülüyor. 16 diyen de var. bütün eşlerin bir sırası var, her geceyi farklı biriyle geçiriyor. eşleri içinde en çok bildiğimiz ve bence çok ilginç bir karakter olan ayşe biraz inatçı, sözünü asla sakınmıyor. muhammed ile daha fazla gece geçirmek için ayrıcalık istediğinde bir anda ahzab 51 suresi iniyor: "(ey muhammed) onlardan (yani karılarından) diledigini geriye bırakır, diledigini öne alabilirsin..." yani kişiye özgü ve cimayla ilgili bir ayet iniyor?!?!

peygambere helal kılınan kadınlar muhteviyatlı ahzab 50 inince ise hz. ayşe dayanamıyor ve "görüyorum ki rabbin senin keyfine koşturuyor" diyor. ahzab 50 o günün standartlarına göre bile skandal bir ayet: "ey peygamber! mehirlerini verdigin eşlerini , allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikâhlamayı diledigi takdirde -müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere- kendisinin mehrini peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helâl kılmışızdır..”

peygamber, cariyesi mariya ile cima halindeyken eşlerinden biri ve aynı zamanda hz. ömer'in de kızı olan hafsa tarafından basılır. olay hafsa'nın evinde ve hatta hafsa'nın yatağında gerçekleştiği için hafsa hakarete uğramış hisseder ve bu olaydan sonra deyim yerindeyse çarşı karışır. hz muhammed bir daha mariya ile yatmayacağına dair hafsa'ya yemin eder, olayı da kimseye anlatma der ama hafsa gidip ayşe'ye anlatır. hz muhammed eşlerini terkeder. onları boşadığı dedikodusu yayılır. bunun üzerine bir anda tahrim suresi'nin ilk beş ayeti iner. kaynak: taberi, camiu’l-beyân, 28/102

peygamber evlat edindiği zeyd'in karısını beğenir. zeyd bunu anlayınca durumu kendine yediremez ve karısını boşar. normalde o günün arap toplumu için bile yuh denebilecek bir girişim olan kendi evladının hanımıyla evlenme olayının önünü açmak için ahzab 37 iner.

pek çok ayette "allah'a andolsun ki" diyerek allah kendine and içer: meryem 68, mearic 40, nahl 56, nahl 63. bu ayetlerin apaçık bir insan tarafından söylendiği ortadadır.

hicr 72'de allah peygambere and içmektedir: “resulüm! ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı”

kuran'da kimin konuştuğu belli değil. bazı yerlerde allah konuşuyor. bazı yerlerde "o" diyor. bazı yerlerde muhammed konuşurken bazı yerlerde biz diyor?!?!

kaf 1 "şanı yüce kur’an’a yemin olsun!" diye başlar. fakat ortada henüz bir kuran yoktur. ayetlerin toplanıp ciltlenmesi ve kuran adının verilmesi çok sonraları olduğundan bu ayet ciltleme sırasında eklenmiş olabilir.

pek çok ayette gündüze, geceye, güneşe, aya, göğe, şafağa yemin etmektedir. allah niçin bunlara yemin etmektedir ki?

kuran sayısız yerde yemin ediyor, bazen yeminler yetmiyor olacak ki pekiştirme ihtiyacı hissediyor: "nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?" (fecr 5)

tevbe 30: "yahudiler üzeyir allah’ın oğludur dediler, hıristiyanlar da "mesih (isa) allah’ın oğludur" dediler. bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. allah onları kahretsin! (gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!" bu ayette allah, "allah onları kahretsin" diyor?!?

kalem ve müdessir surelerinde velid için pek çok kereler sövüyor. soysuz diyor, aşağılık diyor, piç diyor, kaba saba diyor, saldırgan diyor. peki kim bu velid? acaba o mu? evet ta kendisi: halid bin velid. müminlerin yenilmez komutanı. aslında babasından bahsediyor ama ayette oğlundan da bahis var. kendisi olmasa bu kadar yayılamayacak olan, mükemmel bir askeri kariyeri olan, islami perspektiften bakınca çok değerli ve mübarek bir şahıs olması gereken halid bin velid'in islam sancağını zaferlere taşıyacağını önceden göremiyor allah ve babasına küfrediyor!

ay, güneş, dünya ve bunların hareketlerine dair son derece kafa karıştırıcı bilgiler vermektedir. bırakın sıradan bir insanı, eğitimli bir insanın dahi bu ayetleri okuyup bütünlüklü bir sonuca ulaşması imkansızdır. zaten ayetlerin tefsiri konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkmaktadır. muhammed'in astronomi bilgisinin kulaktan dolma olduğu barizdir.

sperm ve yumurta hücrelerinin kaynağını yanlış vermektedir. (tarık 5-7)

göğü tıpkı antik filozoflar ve pagan dinlerindeki gibi tasvir etmektedir. yani dik duran ve düşmeyen bir kubbe gibi. hacc 65 "görmüyor musun ki, allah yeryüzündekileri ve o’nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da o’dur."

bakara 62'de yahudilere ve hristiyanlara korkmasınlar, onlar da doğru yolda derken diğer pek çok ayette bu dedikleriyle çelişiyor. örneğin ali imran 85, tevbe 30, maide 64

nahl 101'de açıkça ayetlerin değişebileceğinden bahsediyor. bu da haliyle pek çok ayetin değiştirilmiş olabileceğine işarettir.

pek çok ayette göğü ve yeri 6 günde yarattığından bahsediyor. burada klasik savunma orada zaman algısı farklıdır şeklinde. peki bir de şu ayetlere bakalım:
mearic 4: “melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar”
hacc 47: “..muhakkak ki, rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
secde 5: “allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde o'nun nezdine çıkar.”

fussilet 9-10'da sabit dağlar yerleştirdiğinden bahsediyor fakat dağlar sabit değildir, jeolojik oluşumlardır.

anlayın diye arapça indirdik diyor. zaten araplara inen bir kitap için neden bunu söylüyor? evrensel bir dinse o zaman neden arapça indiriyor?

kamer suresi ayın yarılmasından bahseder. ne var ki islam alimleri 1400 yıldır bu işin içinden çıkamamıştır. ayeti herkes farklı yorumlamakta ve bir sonuca varılamamaktadır. kuran'da bunun gibi yüzlerce ihtilaflı ayet vardır. mezhepler de zaten böyle doğmuştur. birinin ak dediğine diğeri kara demektedir. oysa ki kuran bizzat kendi ifadesiyle apaçıktır. hiçbir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. pratikte ise bir satırlık ayetler paragraflarca süren tefsirlerle açıklanmaktadır. üstelik her mezhep ve mezheplerin de her kolu kendi bildiğince açıklamaktadır.

ahzab 53'te zırt pırt peygamberin evine gelip de çok oturmayın der. peygamber kendisi söylemekten çekindiği için allah'a söyletiyor.

kuran'da 29 ayet sadece harflerden oluşmaktadır. evet bildiğiniz harfler. yani kelime, cümle falan yok. elif lam mim (e-l-m) ya da ya sin (y-s) gibi. bunların ne olduğuna dair bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapılmış değil. kimileri bunları allah ile elçisi arasında şifreli bir mesajlaşma olarak kabul ediyor. kimilerine göreyse bunlar hz muhammed'in sara krizlerine girdiği sırada ağzından çıkan anlamsız sözler. bu konuda bir kanıt yok fakat her konuda soru sormaktan çekinmeyen, gusül nasıl alınır bize göstersene diye hz ayşe'nin kapısına bile giden müminlerin bu harflerin anlamlarını bir kere bile sormaması ilginç.

kuran'da en sık geçen ve tekrardan ibaret olan ayetlerin sayısı yaklaşık 2 bin. toplam 6 bin küsür ayet olduğunu düşünürsek çok fazla boşluk doldurma var diyebiliriz. "her şey kuran'da anlatılamazdı, bu bir biyoloji ya da astronomi kitabı değil" diyenler için üzerinde düşünülmesini gerektirecek kadar büyük bir sayı.

bunların haricinde kuran'da pek çok gramer hatası var, arapça bilmediğim için o konulara girmek istemedim.
devamını gör...

kafasozluk.com/entry/102857

yukarıda görüldüğü gibi mustafa kemal'e atatürk'e hakaret içerikli sürüyle entry dolmaya başladı sözlük. bizlerin entrileri aptalca sebeplerle silinirken bunlara göz yumulacaksa, sözlükteki tek bulunma amaçları atatürk düşmanlığı olanlar ayıklanmayacaksa pazartesi bizzat savcılığa vereceğim sizleri haberiniz olsun!

edit: ilgili mesajlar ivedilikle silindi.
devamını gör...

siyasilerin özellikle de belediye başkanlarının maaş popülizmi yapması sık sık görülen bir olay. şimdi tunç soyer çıkmış yoksulluk sınırı muhabbeti yapıyor, iyi yapsın peki aynı kişi aynı maaşları kendi şirketinde de verir mi? kendi şirketinde de vasıfsız çalışana 7,000 lira versin görelim. vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edilen yerel yönetimde bol keseden dağıtmak kolay. yüzde yüz eminim ki "ekonomik gerekçeleri" öne sürerek aynı maaşları kendi şirketinde vermez.

bunun benzerleri geçmişte de yaşandı. nurettin sözen döneminde bol maaşlı ve kadrolu işçiler her fırsatta daha yüksek maaş için grev yapıp şehirde çöp dağları oluşmasına sebep olmuştu. rte gelince taşeron sistemini getirip hepsini temizledi. ya da güncel bir örnek vereyim, şu an pek çok ilçe belediyesinde bol keseden verilmiş seçim vaatleri yüzünden maaşlar iki katına çıktı. bu sebeple belediye bütçeleri neredeyse olduğu gibi personel giderlerine harcanıyor. bu bir süre devam ederse temel hizmetler bile aksamaya başlar. en sonunda da halkın canına tak eder ve biri gelip yine taşeron sistemiyle işçinin canına okur.

ekonomik düzeylerle uyuşmayan ücretlerin verilmesi zararlıdır. evet asgari ücret çok düşük ama bu ekonomik gerçeklerin bir sonucu. ücretleri yapay yöntemlerle artırmak sorunları daha da derinleştirmekten başka bir şeye yaramaz. ortada emek pazarıyla uyuşmayan yüksek ücretler varsa orada popülizm vardır. popülizm, demokrasinin yan ürünü olan kanserlerden biri. ekonomiye uyacaksın, ajitasyonla olmaz bu işler.
devamını gör...

yukarıda çok güzel bir çarpıtma örneği var. hiç şaşmıyor nedense. adamlar daha kendi kitaplarından bihaber. neyse, tek tek gidelim:

1- ali imran 79. ayeti peygamberlerin kendilerini tanrı yerine koymaması, onlara secde edilmemesi ve tapılmaması için gelmiştir. bunun kölelikle uzaktan yakından alakası dahi yok. arkadaş bunu islam'da kölelik olmadığına delil olarak sunmuş. çarpıtmanın da bu kadarı, pes doğrusu.

2- nisa suresi 4/1'de "allah hiçbir ırkı köle, diğer ırkı ise efendi olarak yaratmamıştır." şeklinde bir ifade yok. hatta kuran'da böyle bir ayet dahi yok! olmayan ayeti kanıt diye yutturacaksınız güya ama kahvehanedeki dayı değiliz çok şükür. nisa 1. ayet aynen şu şekilde: "ey insanlar! sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. şüphesiz allah sizin üzerinizde gözetleyicidir." görüldüğü gibi ayetin kölelikle yine uzaktan yakından alakası yok.

3- arkadaş köleliği yasaklayan sahih hadisler var demiş ama tek bir örnek bile göstermemiş. lütfen gösterirse çok memnun olurum. benim gözümden kaçan ne var çok merak ediyorum.

4- “kölesini kim öldürürse, onu öldürürüz." bu hadis köleliğin haram kılındığını ifade etmiyor! kölelerinizi sebepsiz öldüremezsiniz diyor. kuran'da da var zaten benzerleri. mesela benim favorim allah'ın "kölelerinize iyi davranın" dediği ayet. bu cümlecikleri anlamak zor olmasa gerek. bunlarla kölelik yasaklanmıyor, sadece köleye şeriat aracılığıyla can güvenliği getiriyor. bunun pratik yararları da var tabii çünkü kölelere kötü davranırsanız köleler ayaklanabilir. akıllıca bir tavsiye.

5- “ne zaman ki bir adam, bir köleyi kölelikten kurtarırsa, allahu teâlâ da onun her organını cehennemin parçalamasından kurtarır.” yine aynı mantık. burada kölelik yasaklanmıyor sadece bir tavsiye var. allahu teala köleliği yasaklamaya çok meraklı olsaydı "kölelerinize iyi davranın" diye ayet göndermez, "kölelik haramdır" derdi.

maalesef olmamış. bir dahakine artık. hazır el atmışken sahabenin hatta peygamberin nasıl pek çok sayıda köle sahibi olabildiğini de açıklarsan sevinirim. mesela peygamberin 50 tane erkek kölesi bir sürü cariyesi var. cariyelerin seks kölesi olduğunu bilmem hatırlatmama gerek var mı? madem yasak bu nasıl olabiliyor?
devamını gör...

islam'da kabaca üç temel akım var:

1- mutezile: bunlar akılcıdır. kuran'ı dahi akla uygun yorumlamayı savunur. bunlar islam'ın daha güçlü akımları tarafından kafir ilan edilip kanlı bir şekilde yok edilmiştir. günümüzdeki modernist ya da tarihselci denilen ilahıyatçıların bu akımın devamı olduğu söylenebilir. halkta karşılığı kalmamıştır.

2- hariciler: bunlar islam'ı en katı yorumlayan gruptur. ne yazıyorsa o kardeşim düsturundadır. bilim ve sanata "dini" sebeplerle karşıdırlar ve bütün modern değerlere de kafirlik olduğu gerekçesiyle karşıdırlar. günümüzdeki selefilik, vahhabilik buradan gelir. en güncel örneği de ışid.

3- ehl-i sünnet: bunlar ise ikisinin arasında orta yolcu. aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza efendi modunda takılırlar. bu akım aklı küçümsemese de itikad konularında haricilere daha yakındır. akıl konusunda da sorgulayıcı değil teslimiyetçidirler. yani "allah öyle yaptıysa öyledir, sorgulamak gereksiz hatta tehlikelidir" anlayışı var. en önemli kolu da eşarilik.

işte bu üçüncü akım, gazzali ve selçukluların nizamiye medreseleriyle islam dünyasında hakim akım haline geldi. diğer akımlar ya tebliğle asimile edildi ya da şiddet kullanılarak bastırıldı. bu akımdan önce anadolu'daki islam orta asya gelenekleriyle harmanlanmış, özünde iyi insan olma felsefesi olan kucaklayıcı bir müslümanlıktı. bunların temsilcileri bektaşilik, mevlevilik falandır. bilim ve sanata karşı olmadıkları gibi icra da ederlerdi. yunus emre gibi halk ozanlarında dahi bu tarz müslümanlığın esaslarını görürsünüz. hatta şanslıysanız dedenizde ninenizde bile bunu görebilirsiniz. fakat özellikle 80 darbesi sonrası köyler dahi nakşibendi tarikatlarına adeta teslim edildi. o insan sevmeyen, kötü bakışlı, çıkar cep telefonunu diyen dayılar işte o neslin ürünü. maalesef.

fakat bu kapsayıcı, bilimle, sanatla, hayatla kavgacı değil kucaklayıcı olan bu anlayış, maalesef nizamiye medreseleri üzerinden yayılan ehl-i sünnet anlayışıyla yok oldu. bugün mevlevilik deyince mevlana'nın bir iki sözü ya da turistik olarak yapılan sema gösterisinden başka bir şey aklımıza gelmiyor fakat bir zamanlar bu anlayışın anadolu'ya hakim olduğu unutulmasın. ben bu akımı 12. asır rönesansı'nda dini temelli de olsa bilgi ve sanat üreten kiliseye çok benzetiyorum. o birikim sayesinde avrupa'nın rönesans yapabildiği unutulmasın. islam dünyasında neden çıkmadığı da şimdi belki daha iyi anlaşılır.

ek bilgi için bkz:

imam gazzali
septem artes liberales

gazzali'nin yayılmasında önemli katkılarda bulunduğu ehl-i sünnet anlayışı* ise tamamen teslimiyetçi ve kadercidir. isyan ve sivil itaatsizlik yoktur. devletin bekası için din korunmalıdır anlayışı hakimdir. haliyle iktidarlar açısından da son derece faydalı bir araç olarak görülmüştür. bu akımın anadolu'ya yerleşmesi çok hızlı olmadı aslında fakat özellikle 19. yy'dan itibaren nakşibendilik ile birlikte kırsal kesimlere kadar nüfuz etmeye başladılar.

hakkını her daim arayıp osmanlı'ya dahi ayaklanmış anadolu köylüsü gitti, yerine kaderci, isyanı günah sayan, devlet büyükleri için ölen-öldüren, uslu mu uslu adeta "vur kafasına al ağzından lokmayı" diyebileceğimiz bir halk geldi. özellikle son dalga olan nakşibendilik, mantar gibi türemesi, biraz da ulaşım-iletişim araçlarının gelişmesiyle çok kısa zamanda tümden zehirledi bu coğrafyayı. zehirlemekle de kalmadı, devletin içine de çöreklendiler. bugün ülkücüler kendini nimetten saysa da devlette, bürokraside borusu öten grup nakşibendilerdir. said nursi'nin kendisinin de bir nakşi olduğunu belirteyim. onun kurduğu nurculuk da nakşiliğin bir koludur aslında. fethullah gülen cemaatinin de nurcuların bir kolu olduğunu unutmayın. milli mücadele sırası ve sonrasındaki dini isyanların alayının nakşibendiler tarafından yapıldığını da ekleyeyim. bunların en önemli taktiği ise kendilerine yapılan saldırıları islamiyete yapılıyormuş gibi göstermektir. sözlükte iki gündür avaz avaz bağıran cemaat destekçilerinde bile bu nevaleyi görebilirsiniz. hani diyorsunuz ya "yine mi mağdursunuz" diye, evet işte bunların taktiği budur. ne kadar tehlikeli olduklarını anlatmaya gerek yok, tarih yazıyor.

işte kaderci, teslimiyetçi, şarlatanların para, oy ve emek deposu haline gelmiş olan anadolu halkının kısa tarihidir bu.
devamını gör...

sorun islam değil müslümanlarsa o zaman dininizi kamusal alana sokmayın! dininize uymayanları da cezalandırmaya kalkışmayın!
yok, onu yaparsak ekmeğimizi nereden kazanacağız diyorsanız o zaman da bu saçma sapan soruları sormayın.
devamını gör...

mescid-i aksa, evet. adamların kılıç hakkı. ister müze yapar, ister sinagog. isterse yıkar, size ne oluyor?

yorumlara bak. israil'in yok olacağı günü beklereyek yaşayanlar var ya. maklube kokusu buralara kadar geldi. ıyy
devamını gör...

başlığı açanı engellemişim sanırım. burada islam gak deseniz de hakaret guk deseniz de bu arkadaşlara göre. benim islam'la alakalı girdiğim entrilerin tamamı uzuuun uzun yapılmış okumalara dayanan, kaynaklı şeyler. ben islam'ı tarihsel bir olgu olarak görüp tarihsel perspektifte analiz ediyorum ama bu arkadaşlara göre hakaret etmiş oluyorum. illa yüce allah, allahın resulü, güzel ahlak, alemlerin rabbi, göklerden gelen bir karar vardır falan dememi bekliyorlar herhalde. geçen de kuran'daki matematiksel hataları gösterdim tek bir cevap dahi veremeyip saldırdılar.

şüphesiz bu hataları görenler için büyük ibretler vardır.
devamını gör...

özel mesajdan küfür yemiştim. herifin biri üşenmemiş bir sayfa dolusu küfür yazmış. pavlov'a sordum, özel mesajdan ceza verilmiyor dedi. bunu forumda belirttiğim için de 3 gün cezayı bana verdi*. "özelden insanlara sövün diye" algı kasıyormuşum. tek söylediğim özel mesajdan küfür etmenin bir yaptırımı olmadığıydı.

aynısını yoldaş'a da sordum. "o ekran görüntüsünü senin yapmadığını nerden bilelim" dedi. cevaba bak! küfür edenden daha saygısızca bir hareket bu.

iyi peki anladık da kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası'na discord yazışmalarından alınmış screenshot ile 5 gün ceza veren de sensin. 5 gün cezayı beğenmeyip kalıcı hale dönüştüren de pavlov.

#1122101
#1125434

üstelik özelden konuştuğum bir yazar, kendisine özelden küfür eden birini şikayet ettikten sonra kişinin uzaklaştırıldığını söylemişti*. kısacası adamına göre muamele yapan biridir. sizi radarına aldıysa affetmez. profesyonellikle pek ilgilenmez.

siz hobi olarak yine müdafaa edin kendisini ama bunları da bilin.

sözlük yönetimini eleştirdiğimde genellikle mesajlarım siliniyor, bu mesajı da muhtemelen silecektir hatta ceza bile verebilir*. katiyen eleştiriye tahammülleri yok. bol bol şakşak yapacaksınız istedikleri o.
devamını gör...

dünya tarihinde üretilmiş en estetik yoksunu giysinin mucidi. bunu siyasal islamcı mümine üniforması olarak tasarlamıştı. köy köy gezdi ama tutmadı. akp döneminde türbanlıların oranı bir hayli artsa da geleneksel bağlama biçiminin henüz yanına bile yaklaşabilmiş değil. icat ettiği bu tuhaf giysiyle bir kez daha çomaristan halkının dünyanın en estetik yoksunu insanlar olduğunu kanıtladı. haliyle dünyada da tutmadı tabii. pakistan, lübnan, tunus ve daha pek çok ülkenin müslüman kadınları bizim çomaristan kadınlarından daha iyi giyiniyor.

ayrıca pek anlatılmaz ama kendisi kocasından yıllarca, sistematik biçimde gördüğü şiddeti sırf mümineliğine halel getirir gerekçesiyle gizlemiştir. tecavüze uğrayan kadını suçlayan, çarpık yetiştirilmiş hastalıklı zihniyetin yoz ürünüdür. işin tuhafı modern türkiye tarihi, muhafazakar cenahın bu yoz celebritilerinden geçilmiyor.
devamını gör...

abovvv. siz bu gidişle geleneksel handjob festivali de yaparsınız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cidden neyin kafasını yaşadıklarına anlam veremediğim hayvanlar. benim kuşum yıllar önce öldü. 9 sene yaşamıştı, bir 9 sene daha yaşardı ya neyse...

birincisi yeşil görünce kafayı yiyor bunlar. maydonozdu, maruldu, ıspanaktı falan görünce direkt içine dalıp kayboluyorlar. tamam çok seviyorsun anladık da niye içine giriyorsun o yeşil öbeğin?

yüksekten bir nesneyi aşağı atmaya bayılıyorlar. sapıkça bir zevk veriyor bu onlara. sabah uykumdan kaç kere masamdan aşağı atılan bilumum nesnenin korkunç gürültüsüyle uyandım bir ben bilirim.

inanılmaz bir konuşma ve taklit merakı var. mesela benimki tuhaf bir ses çıkardığımı duyduğunda hemen üstüme yapışır, gagasını dudaklarıma dayar ve öylece dinlerdi. ertesi gün de çıkardığım sesi tonlamasına kadar bire bir duyardım.

sapıklık derecesinde kapı zili taklit yetenekleri var. lan bir taklit bu kadar mı mükemmel olur? her defasında kapıya gidiyorum ama kimse yok!

inanılmaz kıskanç hayvanlar. herhangi bir şeyi sevdiğinizi gördüklerinde deliriyorlar ve ona saldırıyorlar.

ayrıca sinirli hayvanlar. artist artist bağırıp çağırırsanız aynı şekilde karşılık veriyorlar. komik bir görüntü aslında. lan 10 gramlık şeysin neyin artistliğini yapıyorsun?

pilav, yumurta hatta yamyamlık olacak ama tavuğun hastası bunlar. bir kere tadını alınca bir daha asla yemlere dönüp bakmazlar. anca çok aç kalırsa yerler. onunla birlikte kahvaltı bir farzdır artık.

banyo yapmaya bayılıyorlar. bardağa su mu doldurdunuz? anında içmeniz lazım. yoksa gelip içine giriyor. lavaboda yüzünüzü mü yıkayacaksınız? yo dostum önce o gelip banyosunu yapacak.

ayrıca kafese tıkmazsanız müthiş atletik uçucular olduklarını göreceksiniz. havada o manevraları nasıl yapabildiğini aklım almıyor gerçekten. muhabbet değil adeta atmaca. kafese kapatılan kuşlar ise zamanla uçmayı bile unutuyor bunu yapmayın. kafeste tutacaksanız zaten almayın.

ha unutmuşum. bunlar bazen uçmayı bırakıp evin içinde yürümeyi tercih edebiliyor. olum sen kuşsun uçarak gidebilirsin? yok illa yürüyecek. aman diyim üstüne basmayın. *

son olarak, unutmayın ki bir zamanlar bunlar dinazordu. ayağınızı denk alın yani.
devamını gör...

mağdura yatan arapseviciler nasıl da kudurup asıl niyetlerini ortaya çıkartıyor. ortamlarda islam barış dini dersin kim bilecek *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim