80 milyonluk ülkede kitapların yalnızca 100.000 basılması

sonra ah vah , neden geri kaldık, neden ab' ye almıyorlar, ulan okumuyorsun çünkü! kitap okumuyorsun! yüzde 1 bile değil... ben olsam bende almam avrupa birliği' ne. din kitaplarımız daha mı cazip geliyor nedir ? hatim indirdikleri gibi biraz da dostoyevski okusalar ülkede sorun kalmayacak... bir insanın evinde kaleme kağıda ulaşması uzun sürüyorsa, hemen bulamıyorsa, sadece iddia kuponları doldururken kalemle tanışıyorsa, o ülke ölsün zaten!

üzücüdür.

aslında kitap okuyorlar. okuyan çok fazla kitle var ama bu kitle hiç değişmiyor. yükselişe asla geçmiyor.

aynı kesim okumaya devam ediyor. zaten okuduğumuz kitabın niteliği burada devreye giriyor.
sen sadece şeyma okuyacaksan senin okuyacağın kitabı seveyim ben.

okunması gereken eser okunmadığı sürece bu dediklerimizin bir faydası yok. olmayacak.

güzel rakam sadece 5000 ya da 1000 basim yapılanlar da var. hatta baskıyı talebe göre yapan bile. sorsan herkes kitap kurdu. hayır korsan nasil iş yapıyor hala. hayret edersin.

yüz mü bin?

ilk elde bin adet basılan kitabın ikinci baskısı yapılınca rakı açıp kutlama yapan çevirmenler biliyorum.

kitap okumakla gelişmişlik arasında hiçbir bağlantı yok daha doğrusu bu kitaba bağlı. artık suç ve ceza, sefiller falan okumakla hiçbir şey elde edemezsiniz. teknoloji çağındayız.

alanında uzman bir profesörle çıkardığımız tiyatro kitabımız ankara'da ünlü bir yayınevinde 3.baskısını yaptı. baskı sayıları:
1.baskı 250 adet
2.baskı 100 adet
3.baskı 100 adet.
kitap satış yaptığı halde kırk bin nazla basıyor yayınevi. bu ülkede yayıncılık işlerinin nasıl ilerlediğini bilseniz edebiyattan soğursunuz.

kitap okumanın ciddiye alınmadığı bir ülkenin istatistiğidir. kitap okumak, gelişmenin ve gelişmişliğin ön koşullarından bir tanesidir. kitap okuyan kişinin hayal gücü geniş olur, genel kültür seviyesi yüksek olur. eğer bir şeyler üretmek ve ileri gitmek istiyorsak önce hayal etmeliyiz. hayal etmeliyiz ki yapabilelim. ayrıca; kitap okumak insana yaşamadığı şeyleri tecrübe etmesini sağlar. kitap okumayan insanlar tek bir hayatı sığ bir şekilde tüketiyorken kitap okuyan insanlar farklı farklı beyinlerden okudukları farklı senaryolar ile problem çözme becerisini ve yöntem oluşturma yetisini kazanırlar.

kitap okumak kişiye derinlik ve geniş bakış açıları kazandırdığı gibi iyi bir dil de kazandırır ki dil düşünmenin anahtarlarından bir tanesidir.

bir ülke yıllar boyu elinde tüm imkanları olmasına rağmen bir arpa boyu kadar bile yol alamıyor, aksine her yıl 10 sene geriliyorsa, bu, toplumun kitap okumaması, yönetenlerin ise sığ kişiler olmasından kaynaklanmaktadır.

değil suç ve ceza, yerden bulduğu yırtık bir gazete sayfasını bile okumak insana elbet bir şeyler kazandıracaktır. çağ fark etmez.

ayrıca "hadi len ordan" diyeceksiniz belki ama; ucuz edebiyat okumak bile insana bir şeyler kazandırır emin olun. ben kötü yazılmış bir kitap okuyorsam hemen düşünürüm bu senaryo daha güzel nasıl yazılabilirdi? ben olsam nasıl yazardım? nereler düzelse daha iyi olur ya da bu kitabın toparlanma/kurtarılma şansı var mı acaba? diye. hiç bir şey kazanamadınız mı? en azından dünyada şeyma subaşı gibi yaşayanların olduğunu öğrenir, sınıf kininizi tetiklersiniz. ya da ne hayatlar var der kendi dünyanıza şükredersiniz. bu kadar manasız bir hayat yaşamak çok kötü olmalı çünkü.

100.000 baya iyi sayı ya. 250 yi bile biteremiyoruz.

okuyucu kitlesini düşününce yayınevleri haksız da sayılmaz ne yazık ki.

ülkenin ekonomik durumunu ve bakış açısını düşününce çok normal bir durum. burda ağaçların önceliği kitap olmak değil yakılmak. gerçek manada kitap okuyan kitle sınırlı. maalesef ki yeni nesil siyasi açıdan pek çok şeyin farkında olsa da kitap kültürü ve pek çok konuda zayıf yetişiyor. özellikle yeni nesil kitaplar (hangilerinden bahsettiğimi tahmin edersiniz) tamamen kağıt israfı. oysa kendi çağının ötesinde yazılmış o kadar değerli kitaplar var ki.. eski nesli televizyonun yeni nesli de internet çılgınlığının uzaklaştırdığını düşünüyorum kitaplardan. kolay olana talep her zaman çok olur. kitap dinleme olanağı sağlayan bir takım uygulamaların oluşması da bunu kanıtlıyor. yani bu rakamın daha da düşmesi gayet olası görünüyor bana.