atatürk'e hakaret tabusunun aşılması gerekliliği

valla olmaz ilk sen aş*.

allah'a, hz muhammed'e ve kuran-ı kerim'e hakaret tabusunun aşılması gerektiği gibi mi yani?

madem düşünce özgürlüğü var bu ülkede, 84 yıl önce ölmüş ve ülkenin kurtarıcısı bir adamın arkasından küfretmenin kolaycılığına kaçmayın da erdoğan'a iki laf yazın şurda görelim düşüncenizi de özgürlüğünüzü de yüreğinizi de.

atatürk'e hakaret edilmesi psikolojik bir sorundur, yaşadığın toprağın kurucusuna, çatısını kuran insana hakaret hadsizliktir. kaldı ki, vefat etmiş bir kimsedir. yaşayıp seni etkilediği bir durum bile yokken ortada, hissedilen öfke tamamen çevre dolduruşu ve psikolojik bir sorundur.

tamam o zaman biz de camiiler kapansın diyelim, hz. muhammed e isa ya musa ya ağzımıza geleni söyleyelim siz de bunları aşın ben varım?

üstelik ben konu tarih olduğu zaman çıkartır kaynağı ortaya koyarım sonra ağlamak yok ama? anlaştık mı?

düşünce özgürlüğü? erdoğan'a hakaret boyutunda bile olmayan herhangi bir kötü söz söylendiğinde başlarına ne geleceğini bilemez oldu insanlar. hangi düşünce özgürlüğünden bahsediyoruz? atatürk'e hakaret tabusundan bahsetmeden önce erdoğan'ı eleştirme tabusu aşılması gerekiyor ülkemizde.

edit: şimdi bu başlığı açan insanın daha önce yazdıklarına baktım ve hayatı boyunca belli ki ilgi görmemiş manyağın teki. dile getirdikleri hep insanların ilgisini çekmek için yaptığı saçma sapan yorumlar. o yüzden çok ciddiye alıp yormayın kendinizi.
hakaret başka eleştirmek başka. mantığına oturmayan noktalar varsa herkese yapabildiğin gibi eleştiride bulunabilirsin (her ne kadar haddine olmasada). sen kimsin de hangi sıfatla hakaret etme cüretini gösterebilirsin. bir de nabız tutuyormuş annem sen büyüdün de koca ülkenin nabzını filan mı tutar oldun bak sen ya.

hakaret kabul edilemez ama eleştiren kişinin bile yargılanması zaten her türlü günümüze aykırı. bir de kutsala küfüre ceza yokken buna olması da ayrı bir olay.

hadi hadi başka kapıya.

düşünce özgürlüğü ile hakaret arasındaki farkı ayırt etme zeka düzeyine ulaştığınızda, o kanuna gerek kalmaz zaten. 1951'deki hainlerle şimdikiler arasında yalnızca zaman farkı var.

benim için ok. tek şartım bunun bütün kişi, kurum ve makamlar için de genişletilmesi. yani din, kitap, kutsal, efendime söyleyeyim cumhurbaşkanlığı makamı vs bunlara edilen sözler de suç kapsamı olmaktan çıkacaksa ne ala. bunun garantisini verebiliyorsanız hemen bugün başlatalım bunu.

burda bir kesime sirin görünmek icin yapılan trollükler ancak sizin ergenliginizi kanıtlar. bu tarz seyleri ilce baskanlıklarında felan konusun da iki maket makarna filan verirler belki. belli sıfattaki kisileri ayırmak icin turnasol kagıdı gibi başlık olmuş.
ha konu neydi hakaret mi, aşılması gereken konu ilk başta ulu önder ülkenin kurucusu mustafa kemal atatürk e karşı kompleksli yaklaşım. kimse onun dengi bir devlet adamı, siyasetci, kurucu önder olamayacak. ancak ardından hakaret etme özgürlügünü konusursunuz iste böyle ezik ezik.

hakaretin hiçbir türlüsü özgürlük değildir.

hani kaba olmak istemem ama o kanunu kaldıracak adamda mangal gibi yürek kafa gibi ta.ak olması lazım

seni ayrı, tabunu ayrı silerler, üzülürsün dedirten bir başlık.

bazı başlıkların altına bütün öfkemi kusmak istiyorum bazen. hah! işte bu da öyle bir başlık.

abi bu başlık altına yazılan tanımlar nedir böyle? dışarıdan ne kadar gülünç göründüğünüzün farkında değilsiniz belli ki. başlık sahibine sabır diliyorum.

evet doğrudur, bir gerekliliktir. tip 3 medeniyet olmak için atılacak ilk adım mıdır tartışılır ama gerçekten irite edici, bir yerde insanların özgürce fikirlerini belirtmekten çekinmeleri, düşüncelerini direkt belirttikleri ve buna takiben de tartışmaların* ve son olarak iyi fikirlerin ortaya çıktığı bir ortamın oluşamaması. şu an, atatürk'ün yaptıklarını bilip anlayan ve ona öyle hayranlık duyan kişi sayısı o kadar azdır ki... bu konudaki çoğu hayranlık din gibi*, bir gelenek gibi.

bir başka açıdan bakarsak şöyle bir şey var ki yasaklar, yasağın ardında olana merağı arttırır ve inatlaşmaya gark ettirir. bu konudaki durum daha farklı olsaydı malum heykel olayı yaşanmayacağı gibi bu konu da* hiç tartışılmayacaktı. bu arada daha tip 1 medeniyet bile olamamamızın yani dünyanın enerji potansiyelini rezalet bir yüzdede kullanıyor olmamızın nedenini gözler önüne seren bir başlık. dünyadaki tüm toplumlar bu seviyede. herkes bir dinle, bir kişiyle hayatını anlamlandırmak ve ona saygı duyduğu ölçüde değerli olmak derdinde. belki buna dair bir iç güdümüz var. demek istediğim şu an keşke bunun yerine kuantum fiziği falan tartışıyor olsaydık.

tipik bir fetöcu söylemi. net.

nerede devlet, ülke, millet düşmanı varsa ilk işi atatürk'ü koruma kanuna kuduz gibi saldırmaktan geçiyor.

sanırsam ihanet belgesi almak için şart koşuluyor bu adilik ve onursuzluk.

liderlerinin açıklamasının gerisinden gelen yanarlı dönerli fırıldak söylemi.
bi karar verin be abicim.
aihm kararlarını tanıyor musunuz?
yoksa tanımıyor musunuz?
1938'den bu yana nasıl bir hırstır ki bu çıkaramadınız bir türlü be?
ben size aşmanız gereken bir sürü tabu sayarım şimdi de sen bunu da kaldıramazsın.
öyleyse özet geçelim;
her renk tamam bir kaldı fıstığın yeşili.