bir kadının sustuğu an

çıkarıp masaya vurduğu andır.*

canınının çok yandığı andır. her şey den uzaklasmak istiyordur. kimseyi gormek istemiyordur. bir kadının susmasını istemiyorsan onu üzme...

vazgeçtiği andır. çabalarının bir işe yaramadığını anladığı andır. karşısındakinin artık hiçbir çabasına sevgisine katlanmalarına değmediğini anladığı andır. kadın susuyorsa artık onu kimse konuşturamaz.

bu klişe söz beni bitiriyor yeminle. kadının susması demek karşısındakinin kendisine köle olmayacağını anlamasındandır. güzelleme yapmayı bırakın maymun gözünü açtı.

bir kadının sustuğu an, o topraklarda medeniyet yavaş yavaş çürüyor demektir.

bir kadın susuyorsa muhtemelen dünya erkeğin başına yıkılmıştır.
erkeğin yaptığı bir hata vardır veya olmaması gereken bir şeyler yaşanmıştır.
kadın susmamalı bence. kadın konuşsun ki yüzü gülsün, yüzü gülsün ki erkeğin de gönlü ferahlasın.
kadının susması demek tadın kaçtığı, gönüllülerin paramparça olduğu, artık gözlerin bakışamadığı demektir.
kadın huzurun, tebessümün, acıların dindiğinin sebebi oluyordur.
böyle bir kıymet savrulup bırakılmamalıdır.

uyuyordur. şşştt rahatsız etmeyin.

senin için son saniyeler

sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu, anlamazlardı!
(bkz: aylak adam)

kıyametin başladığı andır eşittir annem.

bitirdiği andır

her hücresinden, hatta dna yazılımından bile mevcut şifrenizi silmiştir, tüketmişsinizdir ve o da vazgeçmiştir, artık geçmiştir...

erkek tüm şansını kaybetmiştir.

bir önemi olmayan andır.
bırakın şu kadın kutsama şeklinde meriç olaylarını. susuyorsa susmuştur çok takmayın 2 güne konuşur konuşmazsa da salın gitsin.

deliydim doluydum ama iyi insandım.
susmuşsam kesin ölmüşümdür.
hiiiiç öyle küsmüşüm kırılmışım falan filan beni bağlamaz, konuşurum ben...

beyim beyiimmm! beeenn elma kurdu usta her şeyi dedirtirim ama 'sustu' dedirtmem.

kuru yük gemicigini cekecek kadar kuvvetli çene kaslarım var. kadar gevezeyim ki ,kendi çenemden başımın ağrıdığı zamanlar oluyor.

bir sus be kadin!
hay çenen tutulsun bir sus!

susmuyorumki bir türlü, kendi çenesi yüzünden başına ağrı giren, tülbent bağlayan ilk insan benim. işin korkunç tarafı, kendi kendimin farkına vardığım halde durduramıyor oluşum. en fenası bir ortamda benden daha gevezesi varsa hiiiç çekemiyorum.

bizim ailede de durum vahim. herkes geveze, "sen sus, ben konuşacağım" dediğimiz oluyor o derece gevezeyiz. aynı odada altı kişi, birbirinden farklı sekiz muhabbeti aynı anda ettiğimiz oluyor. tam bir kakafoni.( kim bulduysa bu kelimeyi? etimolojik kökenine bakayım bir ara )

herkes aynı anda farklı şeyler anlatıyor ve biz bunu anlıyoruz. muhabbette konular değiştiği sürece bundan şikayetim yok. aksine her muhabbete ayri laf yetiştirdiğim için daha çok konuşabiliyorum, yani bu durumu seviyorum.

ammaaa babam bu aralar kesintisiz olarak sadece tek bir konuyu konuşuyor. artık bu öyle bir boyuta geldi ki, kulağımdan dinamit sokup fitili ateşleyerek bu ızdıraba son vermek istiyorum.


babacığım ben sana konuşma demiyorum . konuş, konuş ama sadece aynı konuyu sabah 07:00'ten, gece 00:00'a kadar konuşma. bana artık fenalık geldi.
kendimden daha gevezesini çekemiyorum işte ,bu millet beni nasil çekiyor onu hiç bilmiyorum.
peki parol, majezik, arveles siz ne alırsınız?

susup susup artık tek bir şey bile merak etmediği, kavga etmek bile istemediği an.

ilişkileri o susma anına getirmemek gerekiyor.

alışveriş sitelerinde indirim kovaladığı andır.*

bir kadının sustuğu an, pes ettiği değil, savaşmaya değmeyeceğini anladığı andır.
bir kadın uğruna mücadele etmeye değeceği bir şey olduğunda susmaz.
eğer tercih etmişse sessizliği, anlamıştır nefesini tüketmemesi gerektiğini.

konuşmak istemiyordur, sizden hoşlanmıyordur vs. her harekette derin anlamlar aramayın lütfen.