cem karaca'nın gözyaşları

türk sinemasının yeni ekmek kapısı biyografi filmlerinin en yenisi olarak cem karaca'nın hayatı konu ediliyor. mezardan gişe beklentisinin yeni kurbanı ne yazık ki. diğer biyografi filmlerine uzak olsam da konunun cem karaca olması ilgi çekici.

çekimler öncesi cem karaca'nın son eşi iklim karaca ile mahkemelik durumlar vardı. takip etmemiştim ama sanırım çözüldü ki filmin vizyon tarihi bile belli olmuş. fragmana göre 26 ocak 2024.

cem karaca'yı ismail hacıoğlu canlandıracak. bu çocuk ile ilgili olumlu ya da olumsuz hiçbir fikrim yok. tamamen nötr durumdayım. fragmanda beğenmedim ama sinema perdesinde nasıl olacağını bekleyip göreceğiz.

asıl merak ettiğim ise aktif siyasetten uzak olsa da tüm hayatı dolaylı olarak siyasetin malzemesi olan cem karaca'nın hikayesi nasıl anlatılacak?

cem karaca' nın hayatından kesitler üzerine çekilmiş biyografi türünde 2023 yapımı sinema filmi. cem karaca'yı ismail hacıoğu 'nun canlandıracağı yapımın 26 ocakda gösterime gireceği açıklandı.

sinematografik açıdan becerilebilinir veya yüze göze bulaştırılır , yine de böyle ikonik karakterlerin hayatlarının film olarak çekilmesini bir furya gibi görmek yerine kültürel açıdan bir gereklilik olarak kabul etmek daha iyi işlerin de önü açar , cesaretlendirir türk sinemasını. iyi kurgulanırsa iyi denir kötü iş çıkarılırsa başka bir ekip tarafından daha iyisi çekilir.

adamlar ted bundy'nin üzerine 6 film , ray charles hakkında en az 3 film çekerken biz neden iz bırakmış isimlerimiz için filmler çekmeyelim ki?

seviyoruz seni 7.sanat.

cüneyt arkın'ın sinema starı olduğu, recep ivedik filmlerinin gişe rekorları kırdığı bir toplumda biyografi filmleri seyredilmez.
ben tarken şoray'ı çok severim, çok değerli bir sinema starıdır,bir gün bir söyleşisinde ben istediğim bir senaryoyu hiç bir zaman oynayamadım demişti..

cahil toplumlar sanattan uzaktır, sanata tükürenleri severler.

evveettt izleyip geldim. sinemada gece seansı kadar güzel bir şey yok. 6 kişi oturduk keyifle cem karaca izledik. yıllardır hayranı olduğum, her şarkısına tutulduğum bir şahsiyet kendisi. filme gelince ilk yarısında biraz tereddüt ettirse de ikinci yarıyla aldı götürdü. ismail hacıoğlu muhteşem oyunculuğuyla yine zirveydi. hayatı, acıları, aşkları ve derdiyle milletin sesi olma yolunda çektiği sıkıntılarla mücadele edişini, yer yer tükenişini ve tekrar şahlanışını izlediğimiz bir film oldu. şarkıları yeter zaten..

babamı zorla götürmeye söz aldım. az önce twitter'da gördüm ki gösterim durdurulmuş. zaten gitmek istemeyen babamı istesem de götüremem. kırk yılda bir sosyalleşecektik be...

basında okuduklarımdan anladığım kadarıyla karısı ben filmde yokum o zaman filme izin vermiyorum demiş.

yapımcı firma yetkilisi de tüm izinler alındı. oğlu bize arşivini açtı. ilgili kişi filmde yok zira o dönemde tanışmıyorlardı açıklamasını yapmış.

ben bu olayları bilmiyordum ve ön yargıyla direkt devlet yasaklamıştır dedim ama öyle değilmiş.

mahkeme eşinin talebiyle durdurmuş gösterimi. muhtemelen dava sonuçlanınca gösterime girer.

şahsen ben eşinin yerinde olsam bunu yapmazdım ama çok da önemli değil.

bugün sinemada izlediğim ve oyunculuklar yönüyle, diyaloglar yönüyle, hissettirdiği duygular yönüyle çok başarılı bulduğum bir biyografi filmi. (bkz: ismail hacıoğlu) resmen yaşamış rolünü ve bize de yaşattı. (bkz: fikret kuşkan), (bkz: yasemin yalçın), (bkz: kubilay tunçer) gibi oyuncular da hikâyeye çok uygun seçilmiş. filmde kötü oyunculuk ve senaryo tıkanıklığı hiç yoktu diyebilirim rahatlıkla. (bkz: cem karaca)'nın almanya'dayken babasının ölüm haberini annesinden aldığında girdiği sinir krizi ve ''asıl delilik babasını mezara koyamamaktır.'' demesi beni filmde en çok duygulandıran sahne oldu ve ağlattı açıkçası. şarkıları yeniden dinlemek de çok iyi hissettirdi. kesinlikle tavsiye edeceğim bir film. zamanınıza değer.

vizyon tarihi 26 ocak 2024 olan, cem karacanın hayatını anlatan sinema filmidir. cem karaca, ismail hacıoğlu tarafından canlandırılmıştır. fikret kuşkan, yasemin yalçın, meral zeren gibi dev isimleri içinde barından efsane bir cast kurmuşlar. film, cem karacanın tüm hayatını hızlı bir kesit halinde size sunuyor. tüm önemli noktaların anlatıldığı, cem bey'in hayatına büyük oranda hakim olmanızı sağlayacak bir kronolojik sıralama yaratılmış. genel zaman dilimi, cem karacanın ilkokul yılları ile almanyadan sürgünden döndüğü aralığı içeriyor. yer yer komik ama dramında ağır bastığı bir çok noktanın olduğu görsel şölen sunuluyor size. abartı yok, detaylarda boğulma yok.. senaryo su gibi akıp geçiyor.


her ne kadar 94 doğumlu olsamda, cem karacayı babam yüzünden çok sever ve dinlerim. old school kafam, kendisinin sesine ve zekasına hayran bilhassa şarkılarını yazış biçimi ve kendisine has kelime oyunları kafamı alıp uçuruyor.

bugün, sinemaya giderek; akşam seansında filmi izledim. ilk söylediğim şeylerden biri " umarım parçalarını ismail hacıoğluna okutmak yerine, playback yaptırmışlardır." oldu çünkü kimse cem bey'in sesini ve kendisine has yorumunu taklit edemez üstüne eğer hayatının anlatıldığı bir film izliyorsam, kendi gırtlağından, orijinal parçalarını dinlemek isterim.

ve tamda dilediğim gibi oldu! cem bey'in sesini kullanıp, ismail hacıoğluna playback yaptırmışlar. sahnede gördüğünüz şey ismail hacıoğlu olsa da, ses her şeyiyle cem karaca!










ismail bey, yukarıda ki görsellerde de görebileceğiniz üzere, fiziksel açıdan fazlasıyla cem karacaya benzetilmiş. ayrıca ismail bey, ileri seviyede cem bey'in ses tonunu ve telaffuzunu taklit edebilmiş özellikle bunu gördüğümde hayli şaşırdım. ben filme bayıldım! cem bey'in bir kaç parçası sahnelerle ve olaylarla öylesine iyi birleştirilmiş ki işte bu! diyorsunuz.


cem karaca seven ve sevmeyen herkese..

bence herkes izlemeli..

onun davası vatandı... müziğinde de halkı vardı...

cem karaca, bu filmi görse böyle yapmayın derdi. zira ömrünün son kısmında görüşü islam ile şekillenmiş ve önceki yaşam tarzını değiştirmişti. içki sahneleri gereğinden fazla olmuş, en azından allah yar isimli parçasına da yer verilebilirdi.

içimdeki isyan ruhunu harekete geçirdi. güzel bir yapıt olmuş. parçaların yazılış hikayeleri ne kadar doğru bilmiyorum ancak hikayeleriyle öğrenmek insana ayrı bir ufuk katıyor. aynı zamanda yaşadığı olaylar insana bir amaç uğruna yürümenin zorluğunu gösteriyor. günümüzde amaçları uğruna zulüm görenlere selam olsun.

film yarısına güzel ilerliyor ama yarısından sonra hatta sonlara doğru bayıyor diyebilirim.türkiye ya geldikten sonraki dönemin eklenmemesi,ölümüne kadar geçen süre neden yok bu büyük bir eksiklik.biyografik film çekiyorsun,ama adamın ömrünün yarısını anlatıyorsun! oyunculuklar,dönem başarılı.senaryo yönünden daha iyi olabilirmiş ama bu haliyle boş zamanlık denebilir.

senaryo doluluğu ve duygu aktarımı konularında çok başarılı bir yapım olduğunu söyleyemem ama bu kadar topluma mal olmuş bir karakterin hayatındaki önemli anları görmek açısından kıymetli bir film olmuş.
gençlik çağındaki hevesi, babası ile yaşadığı fikir çatışmaları, gerçekçi olmayan ancak kendisine edindirdiğini sandığı ideali ve bunun bir ceza ile anlam kazanması (halkın sesi olma), toplumla bütünleşmek isterken dönemin şartları gereğince siyasi çatışmalarda taraf gibi algılanması, gurbet hayatı, ... ele alınmış.
"nefes alıyorum, kalbim atıyor diye uğruna yaşayacak ne kaldı ki ?"
tüm dünyanın sahip olduğu kültürel değerlerin bu denli değersizleştiği ve kültürel değerlerin sosyal medya aracılığı ile tekleşip evrenselleşmeye başladığı son yılların aksine bize her kültürün yaşaması ve yaşatılması gerektiğini hissettiren bir karakter olmuştur muhtar cem karaca.
vatanından uzaklaştırılanlar dillerde, gönüllerde muhafaza edilir iken uzaklaştıranları sadece mezar taşları hatırlar. "ben sadece insanların insanca yaşadığı bir memleket istedim."