#ödüllü filmler
türkçe adı: cennetin çocukları
orijinal adı: bacheha-ye aseman
1997 yılı iran yapımı film. yoksul bir ailenin iki çocuğunun etkileyici hikayesini anlatmaktadır. kız kardeşinin ayakkabısını tamirciden aldıktan sonra kaybeden bir çocuk ailesinin sinirlenmesinden korkmaktadır; bu nedenle kaybettiğini saklar. bu sırada da kız kardeşiyle aynı ayakkabıyı dönüşümlü kullanmaktadırlar. bir yandan da ayakkabıyı bulmaya çalışırlar.
orijinal adı: bacheha-ye aseman
1997 yılı iran yapımı film. yoksul bir ailenin iki çocuğunun etkileyici hikayesini anlatmaktadır. kız kardeşinin ayakkabısını tamirciden aldıktan sonra kaybeden bir çocuk ailesinin sinirlenmesinden korkmaktadır; bu nedenle kaybettiğini saklar. bu sırada da kız kardeşiyle aynı ayakkabıyı dönüşümlü kullanmaktadırlar. bir yandan da ayakkabıyı bulmaya çalışırlar.
yönetmen:
mecid mecidi
oyuncular:
mir farrokh hashemian
bahare seddiqi
rıza naci
nafise jafar-mohammadi
behzad rafiee
mecid mecidi
oyuncular:
mir farrokh hashemian
bahare seddiqi
rıza naci
nafise jafar-mohammadi
behzad rafiee
*fajr film festivali (1997) - en iyi film / en iyi yönetmen / en iyi senaryo / en iyi düzenleme
*montreal dünya film festivali (1997) - fipresci ödülü
film toplam 13 ödüle sahiptir.
*montreal dünya film festivali (1997) - fipresci ödülü
film toplam 13 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "evernevergreen" tarafından 24.12.2020 23:07 tarihinde açılmıştır.
1.
efendim filmimiz bir ayakkabı hikayesi. her şey bir ayakkabının etrafında dönüyor.
başrolde iki kardeşimiz var ali ve zehra.
ali'nin kardeşinin ayakkabılarını tamir ettirdiği sahne ile başlıyoruz. aslında açılış sahnesi de çok güzel. daha filmin başından kilit oyuncuyla tanışmış oluyoruz.
ayakkabı tamir oluyor ve ali evin ihtiyacı olan şeyleri almak üzere bir dükkana giriyor.
talihsizlik de bu ya münasebetsiz bir eskici ayakkabıların olduğu poşeti yanlışlıkla alıyor.
ve maceramız başlıyor.* evet ufak bir hata sonucu koca bir macera başlıyor.
kendisinden önce kardeşinin yegane ayakkabısını, hasta olan annesini, işi gücü olan ama durumu iyi olmayan babasını düşünüyor ve ayakkabıyı kaybettiğini anne ve babasına söyleyemiyor.
ve bu ayakkabı sorununu kardeşiyle birlikte çözmeye çalışıyor. başlarına da gelmeyen kalmıyor. görünürde filmin olayı bu. ne olacak bu ayakkabı sorunsalı?
ama bize başka bir şey anlatılıyor:
doğu toplumunda çocuk olmanın ne demek olduğu.
aslında tel tel dökülen bir toplumda size yüklenen mükemmeliyetçi misyonu, empatiyi, kardeşliği, sevgiyi ve en kötüsü de iletişimsizliğin ne kadar berbat bir şey olduğunu gösteriyor bu film.
keza bunu başka iran filmlerinde ve gerçekçi şekilde çekilmiş türk filmlerinde de görebilirsiniz.
filmi seyrederken de aşırı gerçek bir şey izlemenin verdiği değişik bir hissiyata kapıldım. sanki şok olmuşum gibi bir his. kelimelere de dökemiyorum açıkçası. şurası olmamış diyebileceğim bir yer filmde yok neredeyse.
ve şöyle bir şey var bu filmin finalinin hiçbir önemi yok. o çocukların yaşadığı iletişimsizlik devam edecek en güzel ayakkabıları giyseler bile.
bizden bir şey illa ki bulursunuz. dram seviyorsanız ve hala izlemediyseniz listeye ekleyebilirsiniz.
başrolde iki kardeşimiz var ali ve zehra.
ali'nin kardeşinin ayakkabılarını tamir ettirdiği sahne ile başlıyoruz. aslında açılış sahnesi de çok güzel. daha filmin başından kilit oyuncuyla tanışmış oluyoruz.
ayakkabı tamir oluyor ve ali evin ihtiyacı olan şeyleri almak üzere bir dükkana giriyor.
talihsizlik de bu ya münasebetsiz bir eskici ayakkabıların olduğu poşeti yanlışlıkla alıyor.
ve maceramız başlıyor.* evet ufak bir hata sonucu koca bir macera başlıyor.
kendisinden önce kardeşinin yegane ayakkabısını, hasta olan annesini, işi gücü olan ama durumu iyi olmayan babasını düşünüyor ve ayakkabıyı kaybettiğini anne ve babasına söyleyemiyor.
ve bu ayakkabı sorununu kardeşiyle birlikte çözmeye çalışıyor. başlarına da gelmeyen kalmıyor. görünürde filmin olayı bu. ne olacak bu ayakkabı sorunsalı?
ama bize başka bir şey anlatılıyor:
doğu toplumunda çocuk olmanın ne demek olduğu.
aslında tel tel dökülen bir toplumda size yüklenen mükemmeliyetçi misyonu, empatiyi, kardeşliği, sevgiyi ve en kötüsü de iletişimsizliğin ne kadar berbat bir şey olduğunu gösteriyor bu film.
keza bunu başka iran filmlerinde ve gerçekçi şekilde çekilmiş türk filmlerinde de görebilirsiniz.
filmi seyrederken de aşırı gerçek bir şey izlemenin verdiği değişik bir hissiyata kapıldım. sanki şok olmuşum gibi bir his. kelimelere de dökemiyorum açıkçası. şurası olmamış diyebileceğim bir yer filmde yok neredeyse.
ve şöyle bir şey var bu filmin finalinin hiçbir önemi yok. o çocukların yaşadığı iletişimsizlik devam edecek en güzel ayakkabıları giyseler bile.
bizden bir şey illa ki bulursunuz. dram seviyorsanız ve hala izlemediyseniz listeye ekleyebilirsiniz.
devamını gör...
2.
bir çift ayakkabının hikayesi bu kadar güzel anlatılabilir" cümlesi ile tarafıma tanıtılan ve tarafımca çocukluğun, içimizdekinin, üstü kapalı bilinen bir ülkenin derinliklerinin estetik ve etik kaygılarımızı da doyurarak anlatıldığı su gibi filmlerden biri olarak tanımlanan yapıt. su gibi evet, abisinin ayakkabısının tekinin peşinden canhıraş koşan kız çocuğunun arkadaşının ayağında kendi ayakkabısını gördüğünde hissettiği öfkeyi ben de hissettim; tüm koşu yolunu o küçük çocukla birlikte ben de koştum. derinliğini suyun yüzeyini en iyi biçimde yansıtmasından alan bir film 'cennetin çocukları'.
devamını gör...
3.
demin bir çırpıda izleyip de bitirdiğim majid majidi filmi. ağlamamak için kendimi zor tuttum. ne söylesem az, filmde minik zehra'da kendi çocukluğumu gördüm resmen. paylaşmayı, yardımlaşmayı, kardeş sevgisini, aile olabilmeyi, merhameti, acziyeti daha birçok duyguyu insana verebilen nadir bir film. kısacası insan olabilmeyi, insan kalabilmeyi anlatan müthiş bir film.
iran sineması ile yeni tanışmış birisi olarak batı sinemasından daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. doğu sineması daha bizden, daha samimi, sıcak. kaygılarımız farklı bir kere.
diğer yandan da sövüp durdum bu dünyanın düzenine de, dünyanın bir tarafını açlık, yoksulluk, çaresizlik ile başbaşa bırakanlara da, siyasetine de, beş para etmez yöneticilerine de...
iran sineması ile yeni tanışmış birisi olarak batı sinemasından daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. doğu sineması daha bizden, daha samimi, sıcak. kaygılarımız farklı bir kere.
diğer yandan da sövüp durdum bu dünyanın düzenine de, dünyanın bir tarafını açlık, yoksulluk, çaresizlik ile başbaşa bırakanlara da, siyasetine de, beş para etmez yöneticilerine de...
devamını gör...
4.
1997 yapımı iran filmidir. instagram keşfetimde sürekli bu filmi görüyordum merak ettim ve izledim. filmde iran'da yaşayan fakir bir ailenin çocuklarının yaşadığı zorlukları ve maceraları anlatır. ali 9 yaşında bir çocuktur, zehra da birinci sınıfa gidiyor. ali, zehra'nın ayakkabısını yaptırıyor ama ayakkabıyı manavdan sebze alırken manavın meyve kasasının üzerine bırakıyor ve oradan da bir hurdacı alıyor. bunun üzerine ali ve zehra bez ayakkabıyı dönüşümlü giyiyorlar ve ali sürekli bu durumdan dolayı okula geç kalıyor. filmin sonunda da kısa mesafe koşu yarışı yapılıyor ve üçüncüye de ayakkabı hediye edilecektir ve ali bu yarışmada üçüncü olmayı hedefliyor fakat bakalım üçüncü olabilecek mi? bu filmi siz izleyin ben spoiler vermeyeyim. iran filmlerinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum.
devamını gör...