çiçekler ve anlamları

çiçeklerin kimisi aşkı, sevgiyi, temizliği, saflığı kimisi hüznü ,isyanı , ayrılığı , sadakati temsil eder. tüm çiçekleri sevsem de belki klasik olacak ama benim favori çiçeğim her zaman gül olmuştur. kırmızı gül goncası masum bir aşkı veya duyguyu ifade etmek için kullanılır. alıcının güzelliğine, gençliğine ve saflığına atıfta bulunulur.

gardenya
beyaz çiçek açtığı için meleklere benzetilen gardenya esasen bir saksı bitkisidir. çiçeklerinin çok hassas yapıya sahip olması nedeniyle gerçek ve gizli aşkı da temsil etmektedir.

voynich elyazması'nde detaylı anlatılan ama kimsenin anlayamadığıdır.
anlarsanız haber edin. nobel falan alırız topluca.

papatya: papatya çiçeği, saf ve temiz sevgi anlamını taşımaktadır. ... papatya baharın simgesi olan çiçeklerden birisidir. baharın habercisi olarak ilk açan çiçeklerden birisidir. temiz kalbin ve sevginin simgesi olarak, karşı tarafa hediye olarak gönderebileceğiniz bir çiçek türüdür.

kardelen ve hercainin hikayesi:

yıllar evvvel birbirini çok seven iki çiçek varmış.bunlardan erkek olan,sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki; baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş.buna dayanamayan erkek çiçek baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha
fazla görmeyi hayal etmiş.yine bahar gelmiş,bütün çiçekler toprağı 7 renge boyamışlar.
erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış.dişi çiçek sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş, bir daha ki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği,kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler.bahar bitmiş,yaz geçmiş,kış gelmiş.
sevgilisine kavuşma hayali ile yerinde duramayan erkek çiçek,karın bir yorgan gibi kapladıgı topragı delerek yeryüzüne çıkmış.bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış…ama bulamamış.ümidini yitiren erkek çiçek bir süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve soğuğun şiddetine daha fazla dayanamamış ve hayatını kaybetmiş.işte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe kardelen ve ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliye hercai adı verilmiş.

- alıntı

başlığı açar açmaz kardelen çiçeğini yazacaktım ancak lilyum yazmış. o zaman ben de diğerini yazarım.

kardelen çiçeği, etrafındakilerin dostlarının anlatımıyla güneşe aşık olur. aslında hayatında güneşi hiç görmemiştir. çünkü bilir ki güneşi gördüğü an canından olacaktır. ama bu aşk içinde öyle büyür öyle büyür ki artık dayanılmaz bir hal alır ve allah’a dua eder, bana bir defacıkta olsun güneşi görmeyi nasip et diye.... ve bir gün dayanamaz allah’ın huzuruna çıkar ve şöyle der; “allahım güneşi görmem için bana izin ver.” allah’ta ona şöyle seslenir; “ey kardelen bilmez misin ki sen narin bir çiçeksin ve güneşle karşılaştığın an canından olabilirsin. iyi düşün sana iki gün mühlet veriyorum, ya güneş ya canın .” kardelen yüce rabbin huzurundan ayrılır ve düşünür. ama içindeki güneş sevdası adeta onu içten içe kemirir. 2.günün sonunda rabbin huzuruna çıkar ve şöyle der; “bu aşk beni öyle büyüledi ki güneşi görmek için can atıyorum. allah’ta ona; “cesaretini taktir ederim ey kardelen ama bir yandan da üzülürüm, çünkü canından olacaksın.” der. ve kardelen güneşi görmenin aşkıyla tutuşurken karın üstüne çıkmaya karar verir. tam o beyaz karın içinden kafasını çıkardığı an güneşi görür, ama ona daha önce söylendiği gibi canından olur. bu olay herkesin kalbinde yer eder. herkes çocuklarına ve torunlarına bu olayı anlatır, nasihatte bulunurlar. “eğer günün birinde aşık olursan, birini çok seversen kardelen gibi cesaretli ol. eğer kardelen kadar cesaretin yoksa sakın aşık olma!!!

kaynak: bahartanricasi.blogspot.com...

toygar ışıklı'nın "en son sardunyalarda soldular" dediğinde anlamıştım ne kadar direnen bir çiçek oduğunu. beraber yaşıyoruz şimdilerde. yoldaş olduk gibi bir şey oldu galiba ama kendime itiraf edemedim henüz. ve onlarada

nergis
mitolojiye göre yakışıklı ve aşktan anlamaz bir delikanlı imiş. onu sevip de aşkından perişan olanlar en sonunda dayanamayıp tanrıya onu şikayet etmişler. tanrı bunun üzerine nergisi suyun kenarına götürüp kendisine bakmasını ister. o sırada delikanlı suda kendisini görüp aşık olur ve suya atlar ve boğulur. vücudu çürüdükten sonra suyun üzerinde göze benzer bir çiçek açar ve güzellere hayran hayran bakar.
iskender pala- ansiklopedik divan şiiri sözlüğü

benim bir tane çiçeğim vardı; o' da hayatımın anlamıydı.

lavinia ölüm çiçeğidir. özdemir asafın birçok şarkıya isim olmuş şiiridir aynı zamanda. şiiri bırakıyorum. www.antoloji.com/lavinia-si...

#1169373 gün güzeline benzettim ama değil herhalde.
hercaiyi severim ben. hercainin anlamını ise bilmeyen yoktur..

orkide. bütün çiçeklerin anası olarak bilinir. ardından gelen bütün çiçekler onun soyundan gelir. bi de gül var işte keko amblemi

'lisianthus' ya da latince ismiyle 'eustoma russellianum'
ismi yunanca'dan gelmektedir ve pürüzsüz çiçek anlamını taşır.

lisianthus, masumiyeti ve zarafeti simgeleyen bir çiçektir.
renk renktir. beyaz, pembe, mor çeşitleri mevcuttur.

fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz.

krizantem. iki hikayeli, rivayetçe ölüm çiçeği.

convallaria majalis: müge çiçeği veya inci çiçeği olarak da bilinir. zehirlidir. zarifliği, kırılganlığı, güzelliği temsil eder.cennetten kovulan havva'nın gözyaşlarının sonrasında ortaya çıkan bir çiçek türü olduguna gözyaşlarının süzülüp, toprağa dökülmesiyle ortaya çıktığına inanılmaktadır.

ölüm çiçeği anlamına gelen birçok çiçek var. bazılarının bilindik olmasından hep tek sanılıyor.
ölüm çiçeği yazınca kan kırmızısı, normal taç yaprağı olmayan çiçek çıkıyor.
cehennemde açan uğursuz çiçekler (hanigbana) olarakta anılırlar. benim favori çiçeklerim arasındadır. sonuçta ben de dünya cehennemi içindeyim ve ona hiç denk gidesim yok. (:
japon ve çin inancında bu çiçekler ölmüş ruhların ardından açan ve öldükten sonra yeniden doğuşu sembol eder..

ne anlamı olabilir ki. tamamı insanların uydurduğu yüklediği anlamlardir. çiçek güzeldir. birisi size çiçek verdiyse eğer anlamını çiçeğin türünde değil kendisinde arayın.

insanlık tarih boyunca zaman zaman bir takım bitkilere bir takım anlamlar yüklemiştir. çiçeklere anlam yükleme işi victoria dönemi ingilteresinde zirveye ulaşmıştır. farklı çiçek ve bitkilere türlü çeşitli anlamlar yüklenmiş, farklı çiçeklerden hazırlanan aranjmanlarla mesajlar iletilmiştir. floriography/çiçeklerin dili denir buna. hatta bu çiçek aranjmanlarını anlamlandırabilmek için her birinin ne demek olduğunu açıklayan resimli çiçek sözlükleri bile basılmış, kapış kapış da satılmış.
öte yandan her çiçeğin her yerde aynı anlamı taşımadığı gerçeği ile de yüzleşmek lazım. japon kültüründe çiçek diline hanakotoba deniyor ve batı dünyasındakinden çok farklı anlamlar taşıyabiliyor. yani bir ingiliz ve bir japon tarafından verilmiş birbirinin aynı iki çiçek buketi tamamen farklı mesajlar içerebiliyor.

küçük orospu çiçeği yani begonya'nın da çok ilginç bir anlamı var: orospu bir çiçek.

hortensia latince bir kız ismi. antik romada ki formu ise hortensius. her ikiside hortus kelimesinden türemiş. yine latince hortus bahçe demek.
latince ve ingilizce adı hortensia olan hydrangea çiçeğine biz zaman içerisinde fonetik olarak türkçeleştirerek ortanca demişiz.

ortanca için gönül alma çiçeği derler. ne kadar doğru bilmem ama aşkına karşılık bulamayan gencin hikayesinde , genç adam ilk kez gördüğü bu güzel çiçeğe aşık olduğu kadının , hortensia'nın adını vererek aşkını ölümsüzleştirmek ister. hikayeye göre oğlan karşılık bulamadığı aşkından hastalanır ve ölür. hortensia bu duruma çok üzülür ve pişmanlık dolu hayatının sonuna dek gencin mezarına ortanca çiçekleri götürür.