1.
viktorya dönemi'nde yaşamış ingiliz ressam ve şair. şiiri hiç sevmediğimden okumadım herhangi bir şiirini ama tablölarını pek seviyorum. ben kendisini (bkz: beirut)'un (bkz: monna pomona) şarkısını araştırırken tanıdım. kendisinin yaptığı bir tablö imiş.o tablöden doğru da bu amcayı araştırmaya başlamıştım. wiki'de yazdığına göre kendini; "kendine hakim, net, tutkulu ve karizmatik" ve aynı zamanda “ateşli, şairane ve beceriksiz" olarak tanımlıyor bu amca. aynı ben xd
neyse; şaka bir yana, genellikle metreslerini veya başka kadınları resmeder bu amcamız. tablölarında benim görebildiğim ortak özellik; renkleri oldukça canlı kullanması, bol bol çiçek görmemiz ve romantizm akımından epey etkilenmesi oldu. sanat tarihçisi değilim, çok bir yetkinliğim yok resim konusunda ama tablölarını incelemek bana değişik ve güzel bir haz veriyor. şu sitede sanatı ve yaşamı ile ilgili ayrıntılı bilgi ingilizce olarak bulunabilir. kendi portresi başta olmak üzere sevdiğim eserlerini de aşağıya bırakıyorum, nefasetle bakıp feyz alınız hafiniler/beyfiniler.
oto portresi
ancak bu amca aslında şöyle biriymiş. kendisinin fotişi
music isimli tablösu: piyano ya da organ çalan bir hafini ile bir beyfininin ağız yoluyla öbüşmesini gösterir. renkler epey canlı ve arkada gördüğüm pencere ve vitraylar bana oranın bir kilise olduğunu düşündürüyor. enstrümanın yapısı da kilisede çalınanan org, organlara benziyor zaten. beyfininin kıyafeti bir papazın kıyafeti gibi sanki. böyle düşününce epey anlamlı ve hisli geliyor bana bu tablö. hafinin yanında yer alan hievrsalem(kudüs, jerusalem mi aceba?), sicilia, neapolis ve cyprus kelimeleri de dikkat çekici.
beata beatrix: kırmızı ve yeşil ağırlıklı pek güzel bir tablö.
childhood of mary virgin
proserpine: mavinin tonu enfes değil mi? modeli de berrak tüzünataç'a benzetiyorum nedense.
a vision of fiammetta: christina hendricks'i çizmiş sanki. kırmızının çiçeklerle uyumu harika. model ablanın başının üstünde yer alan kuş, anka kuşu sanki. acaba neden yerleştirildi oraya? sümerle bir bağlantı kursam kurarım da gerek yok şimdi. model için marie spartali stillman diyor wiki.
lady lilith: yine bol çiçek, kızıl bir kadın ve canlı renkler görüyoruz. bir elinde ayna diğerinde tarak tutan fakat başka bir yere bakıp, derin düşünen ablamızın ismi wikiye göre fanny cornforth imiş.
monna pomona: benim en sevdiğim tablö. kolyenin canlı rengi beni ilk olarak oraya odaklıyor. değerli bir kolye sanki, altın olabilir mesela ama modelin boğazını epey sıkmış, çıkartmak istiyor elleri. ve modelin yüz ifadesi, gözleri ve mükemmel dudakları sanki bıkmış, yorulmuş, istemiyor o boyun bağını. modelin diğer elinde yine değerli bir yüzük, bileklik var fakat avucunun içinde br meyve ya da çiçek var. kıyafetlerinden anladığım; zengin-varlıklı bir abla fakat sanki oraya ait değil. bu tablö ben de hep; ait olmadığı bir dünyaya şeklen uyum sağlamış fakat ruhen oraya ait olmayan bir kadının sıkışmışlığını anlattığı izlenimini uyandırır. hani bizim yaz dizilerimizde hep olur ya; fakir kız zengin adama aşık olur, o zenginler dünyasına girer ama elindeki meyvesini, çiçeğini, özünü, geldiği yeri özler falan. o duyguyu alıyorum ben bu tablödan ve çok hoşuma gidiyor. bol çiçek detayı bu tablöda da karşımızda.
found: çok ilginç bir resim. bir babayiğit bir kadını bağlamaya çalışıyor sanki. hatun kişi o an o durumdan epey memnuniyetsiz. sanki kaçmış bir yerden ve malesef ki onu bulmuş
kaçtığı kişi. arkada ki kuzunun üzerindeki ağlar, onun da esir edilmiş görüntüsü bu savı daha da destekler nitelikte. hatunun yüzünün yeşil olması; bu ablanın hasta olduğunu resmediyor sanki. bu tablö da bana hep engizisyon tarafından cadılıkla suçlanan ve kaçmaya çalışan bir kadını anımsatıyor. gerçekten öyle mi bilemiyorum altan.
daha pek çok güzel, beni düşündüren tablöları var bu amcanın ama çok uzadı entry. kendisinin mezarının fotoğrafı ile sonlandırayım en iyisi.
the grave of rossetti
neyse; şaka bir yana, genellikle metreslerini veya başka kadınları resmeder bu amcamız. tablölarında benim görebildiğim ortak özellik; renkleri oldukça canlı kullanması, bol bol çiçek görmemiz ve romantizm akımından epey etkilenmesi oldu. sanat tarihçisi değilim, çok bir yetkinliğim yok resim konusunda ama tablölarını incelemek bana değişik ve güzel bir haz veriyor. şu sitede sanatı ve yaşamı ile ilgili ayrıntılı bilgi ingilizce olarak bulunabilir. kendi portresi başta olmak üzere sevdiğim eserlerini de aşağıya bırakıyorum, nefasetle bakıp feyz alınız hafiniler/beyfiniler.
oto portresi
ancak bu amca aslında şöyle biriymiş. kendisinin fotişi
music isimli tablösu: piyano ya da organ çalan bir hafini ile bir beyfininin ağız yoluyla öbüşmesini gösterir. renkler epey canlı ve arkada gördüğüm pencere ve vitraylar bana oranın bir kilise olduğunu düşündürüyor. enstrümanın yapısı da kilisede çalınanan org, organlara benziyor zaten. beyfininin kıyafeti bir papazın kıyafeti gibi sanki. böyle düşününce epey anlamlı ve hisli geliyor bana bu tablö. hafinin yanında yer alan hievrsalem(kudüs, jerusalem mi aceba?), sicilia, neapolis ve cyprus kelimeleri de dikkat çekici.
beata beatrix: kırmızı ve yeşil ağırlıklı pek güzel bir tablö.
childhood of mary virgin
proserpine: mavinin tonu enfes değil mi? modeli de berrak tüzünataç'a benzetiyorum nedense.
a vision of fiammetta: christina hendricks'i çizmiş sanki. kırmızının çiçeklerle uyumu harika. model ablanın başının üstünde yer alan kuş, anka kuşu sanki. acaba neden yerleştirildi oraya? sümerle bir bağlantı kursam kurarım da gerek yok şimdi. model için marie spartali stillman diyor wiki.
lady lilith: yine bol çiçek, kızıl bir kadın ve canlı renkler görüyoruz. bir elinde ayna diğerinde tarak tutan fakat başka bir yere bakıp, derin düşünen ablamızın ismi wikiye göre fanny cornforth imiş.
monna pomona: benim en sevdiğim tablö. kolyenin canlı rengi beni ilk olarak oraya odaklıyor. değerli bir kolye sanki, altın olabilir mesela ama modelin boğazını epey sıkmış, çıkartmak istiyor elleri. ve modelin yüz ifadesi, gözleri ve mükemmel dudakları sanki bıkmış, yorulmuş, istemiyor o boyun bağını. modelin diğer elinde yine değerli bir yüzük, bileklik var fakat avucunun içinde br meyve ya da çiçek var. kıyafetlerinden anladığım; zengin-varlıklı bir abla fakat sanki oraya ait değil. bu tablö ben de hep; ait olmadığı bir dünyaya şeklen uyum sağlamış fakat ruhen oraya ait olmayan bir kadının sıkışmışlığını anlattığı izlenimini uyandırır. hani bizim yaz dizilerimizde hep olur ya; fakir kız zengin adama aşık olur, o zenginler dünyasına girer ama elindeki meyvesini, çiçeğini, özünü, geldiği yeri özler falan. o duyguyu alıyorum ben bu tablödan ve çok hoşuma gidiyor. bol çiçek detayı bu tablöda da karşımızda.
found: çok ilginç bir resim. bir babayiğit bir kadını bağlamaya çalışıyor sanki. hatun kişi o an o durumdan epey memnuniyetsiz. sanki kaçmış bir yerden ve malesef ki onu bulmuş
kaçtığı kişi. arkada ki kuzunun üzerindeki ağlar, onun da esir edilmiş görüntüsü bu savı daha da destekler nitelikte. hatunun yüzünün yeşil olması; bu ablanın hasta olduğunu resmediyor sanki. bu tablö da bana hep engizisyon tarafından cadılıkla suçlanan ve kaçmaya çalışan bir kadını anımsatıyor. gerçekten öyle mi bilemiyorum altan.
daha pek çok güzel, beni düşündüren tablöları var bu amcanın ama çok uzadı entry. kendisinin mezarının fotoğrafı ile sonlandırayım en iyisi.
the grave of rossetti
devamını gör...
2.
bu resmine bakarken,,
andromeda, by perseus sav'd and wed,
hanker'd each day to see the gorgon's head:
till o'er a fount he held it, bade her lean,
and mirror'd in the wave was safely seen
that death she liv'd by.
let not thine eyes know
any forbidden thing itself, although
ıt once should save as well as kill: but be
ıts shadow upon life enough for thee.
bu şiirinin okunması gereken ressam ve şair.
andromeda, by perseus sav'd and wed,
hanker'd each day to see the gorgon's head:
till o'er a fount he held it, bade her lean,
and mirror'd in the wave was safely seen
that death she liv'd by.
let not thine eyes know
any forbidden thing itself, although
ıt once should save as well as kill: but be
ıts shadow upon life enough for thee.
bu şiirinin okunması gereken ressam ve şair.
devamını gör...