1.
dante gabriel rossetti;
ingiliz şair, çevirmen ve ressam olup; 1828/ 1882 yılları arasında yaşamış; ön-raffaeloculuk akımı kurucularındandır.
kendisi böbrek hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
*
ingiliz şair, çevirmen ve ressam olup; 1828/ 1882 yılları arasında yaşamış; ön-raffaeloculuk akımı kurucularındandır.
kendisi böbrek hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
*
devamını gör...
2.
30 ağustos 1855 yılında londra'da doğmuş, 2 mayıs 1919 yılında hayatını kaybetmiş, ön-raffaelocu akımın ikinci dalgasında bir dönem yer almış, önemli kadın sanatçılarından ve aktivistlerden bir tanesi.
sanat eleştirmenleri ve kendi döneminin sanatçıları tarafından spiritüalist ve aynı zamanda feminist olarak tanımlanmış bu güzel ablamız, gerçekten sadece sanatçı kişiliği ile değil, aynı zamanda kadınların oy kullanması için bildiriler yayımlayıp imzalar toplayarak ve hatta ingiltere kraliyet akademisini boykot ederek gösterdiği cesaret ile de oldukça büyük bi kadın olduğunu göstermiş.
30 ağustos 1855 yılında, mary evelyn pickering adıyla, soylu diyebileceğimiz üst-orta sınıf bir ailede dünyaya geldi. evde oldukça sade bir eğitim gördüğü zamanların birinde isyan ederek, gördüğü eğitimin ağabeyi gibi olması için ailesiyle bol bol kavgalar etti, daha o zamandan tuttuğunu koparacak bir kişiliğe sahip olmasından dolayı, ağabeyi gibi bir eğitimi sonunda alma iznini başardı ve yunanca, latince, fransızca, almanca ve italyanca'nın yanı sıra, bol bol klasik edebiyat okuyup mitoloji eğitimiyle oldukça zor ve yaşına göre ağır bir eğitime maruz kaldı.
aldığı mitoloji eğitimi yüzünden gün içerisinde gündüz düşlerine bol bol kapılmış bu ablamız, bir zamandan sonra aklında beliren mitoloji öğelerini resim yeteneği ile dışarı vurmaya başladı ve oldukça iyi sonuçlar aldı, aldığı bu güzel sonuçlar neticesinde de bir zamandan sonra resim dışında hiçbir şey ile ilgilenmez oldu. hatta ve hatta, ablası ve aynı zamanda biyografi yazarı olan anna wilhelmina stirling'e göre, kendisi öyle bir duruma gelmişti ki, yemek yemez, kıyafetini dahi değiştirmek istemez, bunları yapmanın büyük bir zaman kaybı olduğunu söylermiş...
kendisi, özellikle ailesi ve bilhassa annesi'nin onu ciddiye alabilmesi için günlerce uyumadan harika resimler yapar ve önüne sunar, ama ciddiye alınmadığı her dakika ufak tefek çıldırışlar yaşar ve daha iyisini yapmak için günlerce ufak depresyonlara girermiş. ama bir gün, kızının bu çabasına dayanamayan annesi, onun yaptığı resimlerin artık topluma sunulmasına karar vermiş ve kraliyet akademisine kaydolmasını önermiş. buna oldukça sevinen evelyn, "kraliyet akademisinin çizim odasına girince yapacağım ilk şey kraliçe'nin kıçını tekmelemek olacak..." gibi absürt bir cevap vermeyi de unutmamış, sahi.
1872 yılına gelindiği zaman, sevgili evelyn, kraliyet sanat kolejine kaydolmuş. ama burada aldığı eğitimin, sanatçıların gelişmesini sağlamaktan çok, "yüksek fiyata tablonuzu satmak için ne yapmanız gerek?" tarzında kendisine aykırı bir eğitim olduğunu görünce, "beni satmak adına birilerinin boynuma tasma takmasına karşı çıkıyorum..." demiş ve o zamanlar kadınların eğitimini yeni kabul eden slade sanat okuluna girmiş ve girer girmez yaptığı eserler ile bir burs kazanmış ve ve birçok ödül kazanmış ve sonunda daha bağımsız çalışabilmek adına slade ile olan eğitimine de son vermiş.
o zamanın önemli ressamlarından biri olan george frederick watts'ı da oldukça yakından tanıyan *elinde büyümüş çünkü* evelyn, gelişimi boyunca kendisiyle bağını hiç koparmamış ve bol bol kendisini ziyarete gitmiş ve bu zaman diliminde de watts'ın öğrencisi olan ve daha da önemlisi eveleyn'in ailesinin arasının oldukça açık olduğu amcası john roddam spencer stanhope ile bol bol konuşma fırsatını da bu dönemde bulmuş, kendisini çok sevmiş ve stanhope'u görüp konuşmak ve ondan bir şeyler kazanmak adına floransa'ya bol bol seyahatler etmiş ve bu şekilde botticelli ve quattrocento gibi büyük ustaların çalışmalarını da yakından görerek büyülenmiş ve kendisine harika bir ilham perisi edinmiş sevgili evelyn...
daha sonraları shade'te aldığı eğitimden kazandığı bazı kısımları törpüleyerek kendi tarzını yaratmayı deneyen evelyn'e, o dönemin ön-raffaelocu kardeşleri olan dante gabriel rossetti ve william holman hunt ile arkadaşlık kurması da onun gözlerinin açılmasını sağlamış, onların yaptıkları karşısında büyülenmiş ve ilham kısmına onların eserlerinden aldığı enerjiyi de ekleyerek asıl olmak istediği nokta için çabalamaya başlamış. aynı zamanda dünya görüşünü etkilemiş olan ve ileride çok yakın dostu olacak olan, vernon lee ismiyle tanıdığımız feminist yazar violet paget ile tanışmış ve her şeyin rengarenk bir hale bürünmesine izin vermiş.
sevgili evelyn, ilk sergisini 1876'da dudley galerisi'nde, hemen ardından ikinci sergisini ise grosvenor galeri'de sergiledi ve beklenen ilginin çok daha üstünde bir ilgi görmesi de onu olağanüstü bir biçimde mutlu etti *hangimizi etmez ki?*
kendisi o zaman diliminde de bir ilki başarmaktan çekinmedi, bu ilk, wolverhampton belediyesi sanat galerisi ve müzesi'nde 14'ü satılık tam olarak 25 eser sergilenen tek kadın olmasıydı ve bu olay sonrası beklenen ilgi daha da büyük oldu. övüldüğü kadar yerildiği de olması sebebiyle bir süre ufak depresyonların içerisine girmiş olsa da, toparlanması çok uzun süreyi bulmadı.
tarih 1883 yılını gösterdiğinde, matematikçi augustus de morgan'ın oğlu william de morgan ile tanıştı ve aralarında bitmek tükenmek bilmeyen bir sohbet başladı, birbirlerine ısınmakla kalmayıp aşık olan bu çift, 1887 yılında evlendiler.
1985 yılından, birinci dünya savaşının başlamasına kadar her yıl floransa'ya tatile gittiklerinden dolayı, sevgili evelyn floransa'da yerel sanat müzelerinde gördüğü eserler karşısında büyük bir hayranlık hissetmeye devam etmiş.
evliliklerinin başlarında, sevgili kocası william de morgan parasızlıklarından dolayı ilk yazdığı romanı satmış olsa da, 1907 itibariyle çok satan yazarlardan biri olduğu için evdeki ekonomik durum oldukça yoluna girmiş ve daha güzel olan kısım, 1907 yılından sonra sevgili evelyn, patronların ve kamuoyunun kısıtlamaları umursamadan sırf kendi istediği şeyleri yapabilme özgürlüğüne erişmiş
yıl 1910'ların ilk yarısını gösterdiğinde yeni bir renk paleti kullanmak istemiş ve başlarda kutsal metinler, mitoloji, orta çağ efsaneleri gibi konuları çizmeyi deneyen bu güzel ablamız, hayatının ikinci yarısı olarak nitelendirdiği değişimi sonrası, ikinci boer savaşı ve birinci dünya savaşı gibi konularla ilgilenmiş.
kendisinin stili hakkında bilgi verecek olur isek, rönesansın ustalarından etkilendiği eserlere benzer şeyler yapmak istemiş, melekleri ve aziz-azizeleri çizerken oldukça karanlık bir havayla betimlemiş, karanlık ve aydınlık arasını da oldukça sert geçişler ile yansıtmış ve eserlerinde oldukça karmaşık alegoriler kullanmayı ihmal etmemiş.
kendisi 1916 yılında, kızıl haç ve italyan kızıl haç'ını desteklemek için varıyla yoğuyla mücadele etmiş aynı zamanda. ve tarih 2 mayıs 1919'u gösterdiği zaman, eşi william'ın ölümünden 2 yıl sonra hayata gözlerini yummuş.
sanat eleştirmenleri ve kendi döneminin sanatçıları tarafından spiritüalist ve aynı zamanda feminist olarak tanımlanmış bu güzel ablamız, gerçekten sadece sanatçı kişiliği ile değil, aynı zamanda kadınların oy kullanması için bildiriler yayımlayıp imzalar toplayarak ve hatta ingiltere kraliyet akademisini boykot ederek gösterdiği cesaret ile de oldukça büyük bi kadın olduğunu göstermiş.
30 ağustos 1855 yılında, mary evelyn pickering adıyla, soylu diyebileceğimiz üst-orta sınıf bir ailede dünyaya geldi. evde oldukça sade bir eğitim gördüğü zamanların birinde isyan ederek, gördüğü eğitimin ağabeyi gibi olması için ailesiyle bol bol kavgalar etti, daha o zamandan tuttuğunu koparacak bir kişiliğe sahip olmasından dolayı, ağabeyi gibi bir eğitimi sonunda alma iznini başardı ve yunanca, latince, fransızca, almanca ve italyanca'nın yanı sıra, bol bol klasik edebiyat okuyup mitoloji eğitimiyle oldukça zor ve yaşına göre ağır bir eğitime maruz kaldı.
aldığı mitoloji eğitimi yüzünden gün içerisinde gündüz düşlerine bol bol kapılmış bu ablamız, bir zamandan sonra aklında beliren mitoloji öğelerini resim yeteneği ile dışarı vurmaya başladı ve oldukça iyi sonuçlar aldı, aldığı bu güzel sonuçlar neticesinde de bir zamandan sonra resim dışında hiçbir şey ile ilgilenmez oldu. hatta ve hatta, ablası ve aynı zamanda biyografi yazarı olan anna wilhelmina stirling'e göre, kendisi öyle bir duruma gelmişti ki, yemek yemez, kıyafetini dahi değiştirmek istemez, bunları yapmanın büyük bir zaman kaybı olduğunu söylermiş...
kendisi, özellikle ailesi ve bilhassa annesi'nin onu ciddiye alabilmesi için günlerce uyumadan harika resimler yapar ve önüne sunar, ama ciddiye alınmadığı her dakika ufak tefek çıldırışlar yaşar ve daha iyisini yapmak için günlerce ufak depresyonlara girermiş. ama bir gün, kızının bu çabasına dayanamayan annesi, onun yaptığı resimlerin artık topluma sunulmasına karar vermiş ve kraliyet akademisine kaydolmasını önermiş. buna oldukça sevinen evelyn, "kraliyet akademisinin çizim odasına girince yapacağım ilk şey kraliçe'nin kıçını tekmelemek olacak..." gibi absürt bir cevap vermeyi de unutmamış, sahi.
1872 yılına gelindiği zaman, sevgili evelyn, kraliyet sanat kolejine kaydolmuş. ama burada aldığı eğitimin, sanatçıların gelişmesini sağlamaktan çok, "yüksek fiyata tablonuzu satmak için ne yapmanız gerek?" tarzında kendisine aykırı bir eğitim olduğunu görünce, "beni satmak adına birilerinin boynuma tasma takmasına karşı çıkıyorum..." demiş ve o zamanlar kadınların eğitimini yeni kabul eden slade sanat okuluna girmiş ve girer girmez yaptığı eserler ile bir burs kazanmış ve ve birçok ödül kazanmış ve sonunda daha bağımsız çalışabilmek adına slade ile olan eğitimine de son vermiş.
o zamanın önemli ressamlarından biri olan george frederick watts'ı da oldukça yakından tanıyan *elinde büyümüş çünkü* evelyn, gelişimi boyunca kendisiyle bağını hiç koparmamış ve bol bol kendisini ziyarete gitmiş ve bu zaman diliminde de watts'ın öğrencisi olan ve daha da önemlisi eveleyn'in ailesinin arasının oldukça açık olduğu amcası john roddam spencer stanhope ile bol bol konuşma fırsatını da bu dönemde bulmuş, kendisini çok sevmiş ve stanhope'u görüp konuşmak ve ondan bir şeyler kazanmak adına floransa'ya bol bol seyahatler etmiş ve bu şekilde botticelli ve quattrocento gibi büyük ustaların çalışmalarını da yakından görerek büyülenmiş ve kendisine harika bir ilham perisi edinmiş sevgili evelyn...
daha sonraları shade'te aldığı eğitimden kazandığı bazı kısımları törpüleyerek kendi tarzını yaratmayı deneyen evelyn'e, o dönemin ön-raffaelocu kardeşleri olan dante gabriel rossetti ve william holman hunt ile arkadaşlık kurması da onun gözlerinin açılmasını sağlamış, onların yaptıkları karşısında büyülenmiş ve ilham kısmına onların eserlerinden aldığı enerjiyi de ekleyerek asıl olmak istediği nokta için çabalamaya başlamış. aynı zamanda dünya görüşünü etkilemiş olan ve ileride çok yakın dostu olacak olan, vernon lee ismiyle tanıdığımız feminist yazar violet paget ile tanışmış ve her şeyin rengarenk bir hale bürünmesine izin vermiş.
sevgili evelyn, ilk sergisini 1876'da dudley galerisi'nde, hemen ardından ikinci sergisini ise grosvenor galeri'de sergiledi ve beklenen ilginin çok daha üstünde bir ilgi görmesi de onu olağanüstü bir biçimde mutlu etti *hangimizi etmez ki?*
kendisi o zaman diliminde de bir ilki başarmaktan çekinmedi, bu ilk, wolverhampton belediyesi sanat galerisi ve müzesi'nde 14'ü satılık tam olarak 25 eser sergilenen tek kadın olmasıydı ve bu olay sonrası beklenen ilgi daha da büyük oldu. övüldüğü kadar yerildiği de olması sebebiyle bir süre ufak depresyonların içerisine girmiş olsa da, toparlanması çok uzun süreyi bulmadı.
tarih 1883 yılını gösterdiğinde, matematikçi augustus de morgan'ın oğlu william de morgan ile tanıştı ve aralarında bitmek tükenmek bilmeyen bir sohbet başladı, birbirlerine ısınmakla kalmayıp aşık olan bu çift, 1887 yılında evlendiler.
1985 yılından, birinci dünya savaşının başlamasına kadar her yıl floransa'ya tatile gittiklerinden dolayı, sevgili evelyn floransa'da yerel sanat müzelerinde gördüğü eserler karşısında büyük bir hayranlık hissetmeye devam etmiş.
evliliklerinin başlarında, sevgili kocası william de morgan parasızlıklarından dolayı ilk yazdığı romanı satmış olsa da, 1907 itibariyle çok satan yazarlardan biri olduğu için evdeki ekonomik durum oldukça yoluna girmiş ve daha güzel olan kısım, 1907 yılından sonra sevgili evelyn, patronların ve kamuoyunun kısıtlamaları umursamadan sırf kendi istediği şeyleri yapabilme özgürlüğüne erişmiş
yıl 1910'ların ilk yarısını gösterdiğinde yeni bir renk paleti kullanmak istemiş ve başlarda kutsal metinler, mitoloji, orta çağ efsaneleri gibi konuları çizmeyi deneyen bu güzel ablamız, hayatının ikinci yarısı olarak nitelendirdiği değişimi sonrası, ikinci boer savaşı ve birinci dünya savaşı gibi konularla ilgilenmiş.
kendisinin stili hakkında bilgi verecek olur isek, rönesansın ustalarından etkilendiği eserlere benzer şeyler yapmak istemiş, melekleri ve aziz-azizeleri çizerken oldukça karanlık bir havayla betimlemiş, karanlık ve aydınlık arasını da oldukça sert geçişler ile yansıtmış ve eserlerinde oldukça karmaşık alegoriler kullanmayı ihmal etmemiş.
kendisi 1916 yılında, kızıl haç ve italyan kızıl haç'ını desteklemek için varıyla yoğuyla mücadele etmiş aynı zamanda. ve tarih 2 mayıs 1919'u gösterdiği zaman, eşi william'ın ölümünden 2 yıl sonra hayata gözlerini yummuş.
devamını gör...