değersizlik hissi
başlık "can benim düş benim ellere nesi" tarafından 08.12.2020 21:35 tarihinde açılmıştır.
1.
her insanın içinde bir parça olan his. fazlası olduğunda zararlı ve aşırı telafi şekilleri ortaya çıkar. narsisistik kişilik gibi. bunu bastırdığımız müddetçe değil kabul edip sağalttıkça mutlu oluruz. bu zorlu bir süreçtir ki yaşadıkça daha da beslenir bu duygu, beslerler, değersiz hissettirirler. benliği korumaya yönelik sağlıklı adımlar atarak ve sınırlar çizerek bu duyguya karşı kendimizi koruyabiliriz. hayır demek bunlardan biridir. başkalarının gözündeki yerimizi düşünmemek de yine güzel bir yoldur. kimse kimsenin üzerinde otorite olamaz.
devamını gör...
2.
açık bir yara bulur yerleşir içine. çürütür bedeni. kokusu yayılmaz.
devamını gör...
3.
boktan bir histir. birinin size değer vermediğini anlayınca oluşan histir. aileden değer görememek özellikle insanın içini yara yapar. yarayı bulamazsınız bulamadığınız için yarayı kapatamazsınız.
devamını gör...
4.
çoğunlukla geçmişin içinde bulunduğun ana bıraktığı mirastır.
devamını gör...
5.
şu an bir çok 65+ yaş kişinin içinde bulunduğu durum. çok üzücü. hayat onlara çok zor.
devamını gör...
6.
çoğu zaman kendi kanında boğulmak gibi hissettirir ama alışıyor insan bir süre sonra. kötü olan da bu ya! insan her şeye alışıyor, ölüm fikrine bile.
devamını gör...
7.
meyve kurdu gibi kemiren bir histir. değer veren vardır da bana gösterilmeyen sevgiyi değeri neyleyim?
devamını gör...
8.
agaç kurdu gibi icerden yer bitirir. travmatik olaylarla birlikte katlanarak buyur. su otuz yillik omrumde cogunlukla aci icinde olmam, iki yildir cektigim su pis bas agrisi bile bunun yuzundendir. allah belasini versin.
devamını gör...
9.
değersizlik hissi, onu yaşayan için de üzerine konuşmak için ele alan kişi için de can sıkıcıdır. empati yapılması zordur, yaşadığı şey değersizlik olmayıp da "değersiz hissediyorum" diyenlere karşı hissettiğimiz acımayı bir yana bırakırsak, sevdiklerini anlamak adına, gerçekten empati kurmak isteyenler için kara delik gibi; hissetmeye çalışırsanız boşluğa düşeceğiniz bir histir, bu yüzden ancak yaşayanlar bilir.
bir insan değersiz hissediyorsa, ya gerçekten değersizdir ki bu işin en acı kısmıdır; ya da değer görmek istediği kişi/kişiler onu önemsemiyordur. insan öyle bir canlı ki tüm arzusunu bir yere odaklayabilir, tek bir kumara tüm maddi manevi sermayesini yatırabilir. kaybettiğinde de tüm şiirini tüketmiş hisseder, genellikle değersizlik hissi de bundan kaynaklıdır. çünkü gerçekten değersiz bir insan, öyle ya da böyle bunun farkına varacak ve kendisinin işe yaramaz bir insan olduğunu kabullenecektir. dolayısıyla bundan sitem eden insanlar, değer görecek biri olduğuna inanan insanlardır.
bir insan tüm sevgisini, umutlarını ve hayallerini bir insan üzerine kanalize ettiği zaman, bu duyguyu yaşaması çok yüksek ihtimaldir. zira herkesin hayatında ona değer veren, onu merak eden en kötü bir tane insan vardır. işte bu insana veya insanlara yüklediğimiz anlam azalmışsa, eğer onların paylarını da bir başka insana aktarmışsak; ki genellikle sağlam bir aşık bunu yapar, o halde değerli hissetmemiz tek bir insanın elindedir. bununla alakalı dostoyevski babamızın, yeraltından notlar kitabında harika bir sözü vardır: "aşık olmak, aşık olduğumuz insana üzerimizde her türlü kötülüğü yapma yetkisi vermektir"
o halde, kendi başına değersiz bir budaladan başka bir şey olmadığını düşünen insan dışında, değer görmeyi belirli bir insanın ya da insanların ellerine bırakanlar bundan dolayı sitem edemezler. kendi kazdıkları kuyuyu öncelikle kendileri doldurmaları gerekir. bunun bir türlü farkına varamayan bu dostlarımız, esasında hiçbir şekilde sevgilerini istemedikleri ama bir şekilde içlerini dökecek samimiyeti buldukları insanlara dert yanarlar: "değersiz hissediyorum, kimse beni sevmiyor, içim içimi kemiriyor" hatta ve hatta "yaşamanın pek anlamı yok"
hepimiz zaman zaman kendimizi değersiz hissederiz. bu his genellikle yanıltıcıdır, sana bakış açını değiştirmen gerektiğini söyleyen bir uyarıdır. değersiz hissettiğimiz vakitlerde mutlaka çayımızı içerken üç dört metre uzağımızda annemiz ya da babamız bizi sevgiyle süzmektedir, bunaldığımızı hissettiği için güzel bir kabak tatlısı yapmanın planlarını yapmaktadır. biz bunu ısrlarla görmezden geliriz ya da görmek istemeyiz; çünkü ya bir kalbe sığıntı olmak için yanıp tutuşuyoruzdur ya da ait olmadığımız bir zümreye yaranmanın planlarını yapıyoruzdur.
değersiz hissediyorum diyene, bunu ima edene iyi bir kalple yaklaşan insanların bilmeleri gereken önemli konulardan biriyle ilgili birkaç kelam edip konuyu kapatacağım. bu, insanın içinde olan, konu başlıklarından bağımsız her daim görebileceğiniz, potansiyel nankörlüğüdür. ben bir konuyla alakalı "hep verdim hep verdim, sonra yüzüme sıçtılar, yazıklar olsun" diyen insanları hiç sevmem. dolayısıyla buradan bir drama çıkarmayalım. mesele, iyi bir yaklaşımın, her değer görmüyorum diyene yöneltilmemesi gerektiği, insanın aldatılmış hissine kapılabileceğini bilmektir. değersizlik hissi, empatisi zor, dolayısıyla belirlemesi de zordur ve bunu bir ego tatmini için potansiyel nankör mü kullanıyor yoksa gerçekten değersiz hisseden bir gariban mı iyi anlamak gerekir.
son paragrafı yazmamın sebebi de insanları önemsemenin; yirmi birinci yüzyıldaki en önemli ve değerli edimlerden biri olmasıdır. kısıtlı bir kaynaktır ve güvensizliğin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, bunu harcamakta dikkatli olmak gerekir. sonra buz gibi, duygusuz, kayıtsız bir insan olup çıkarsınız ya da bununla itham edilirsiniz.
bir insan değersiz hissediyorsa, ya gerçekten değersizdir ki bu işin en acı kısmıdır; ya da değer görmek istediği kişi/kişiler onu önemsemiyordur. insan öyle bir canlı ki tüm arzusunu bir yere odaklayabilir, tek bir kumara tüm maddi manevi sermayesini yatırabilir. kaybettiğinde de tüm şiirini tüketmiş hisseder, genellikle değersizlik hissi de bundan kaynaklıdır. çünkü gerçekten değersiz bir insan, öyle ya da böyle bunun farkına varacak ve kendisinin işe yaramaz bir insan olduğunu kabullenecektir. dolayısıyla bundan sitem eden insanlar, değer görecek biri olduğuna inanan insanlardır.
bir insan tüm sevgisini, umutlarını ve hayallerini bir insan üzerine kanalize ettiği zaman, bu duyguyu yaşaması çok yüksek ihtimaldir. zira herkesin hayatında ona değer veren, onu merak eden en kötü bir tane insan vardır. işte bu insana veya insanlara yüklediğimiz anlam azalmışsa, eğer onların paylarını da bir başka insana aktarmışsak; ki genellikle sağlam bir aşık bunu yapar, o halde değerli hissetmemiz tek bir insanın elindedir. bununla alakalı dostoyevski babamızın, yeraltından notlar kitabında harika bir sözü vardır: "aşık olmak, aşık olduğumuz insana üzerimizde her türlü kötülüğü yapma yetkisi vermektir"
o halde, kendi başına değersiz bir budaladan başka bir şey olmadığını düşünen insan dışında, değer görmeyi belirli bir insanın ya da insanların ellerine bırakanlar bundan dolayı sitem edemezler. kendi kazdıkları kuyuyu öncelikle kendileri doldurmaları gerekir. bunun bir türlü farkına varamayan bu dostlarımız, esasında hiçbir şekilde sevgilerini istemedikleri ama bir şekilde içlerini dökecek samimiyeti buldukları insanlara dert yanarlar: "değersiz hissediyorum, kimse beni sevmiyor, içim içimi kemiriyor" hatta ve hatta "yaşamanın pek anlamı yok"
hepimiz zaman zaman kendimizi değersiz hissederiz. bu his genellikle yanıltıcıdır, sana bakış açını değiştirmen gerektiğini söyleyen bir uyarıdır. değersiz hissettiğimiz vakitlerde mutlaka çayımızı içerken üç dört metre uzağımızda annemiz ya da babamız bizi sevgiyle süzmektedir, bunaldığımızı hissettiği için güzel bir kabak tatlısı yapmanın planlarını yapmaktadır. biz bunu ısrlarla görmezden geliriz ya da görmek istemeyiz; çünkü ya bir kalbe sığıntı olmak için yanıp tutuşuyoruzdur ya da ait olmadığımız bir zümreye yaranmanın planlarını yapıyoruzdur.
değersiz hissediyorum diyene, bunu ima edene iyi bir kalple yaklaşan insanların bilmeleri gereken önemli konulardan biriyle ilgili birkaç kelam edip konuyu kapatacağım. bu, insanın içinde olan, konu başlıklarından bağımsız her daim görebileceğiniz, potansiyel nankörlüğüdür. ben bir konuyla alakalı "hep verdim hep verdim, sonra yüzüme sıçtılar, yazıklar olsun" diyen insanları hiç sevmem. dolayısıyla buradan bir drama çıkarmayalım. mesele, iyi bir yaklaşımın, her değer görmüyorum diyene yöneltilmemesi gerektiği, insanın aldatılmış hissine kapılabileceğini bilmektir. değersizlik hissi, empatisi zor, dolayısıyla belirlemesi de zordur ve bunu bir ego tatmini için potansiyel nankör mü kullanıyor yoksa gerçekten değersiz hisseden bir gariban mı iyi anlamak gerekir.
son paragrafı yazmamın sebebi de insanları önemsemenin; yirmi birinci yüzyıldaki en önemli ve değerli edimlerden biri olmasıdır. kısıtlı bir kaynaktır ve güvensizliğin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, bunu harcamakta dikkatli olmak gerekir. sonra buz gibi, duygusuz, kayıtsız bir insan olup çıkarsınız ya da bununla itham edilirsiniz.
devamını gör...
10.
siz aramadıkça kimsenin sizi aramadığı, derdine koştuğunuz insanları sizin derdiniz olunca bulamadığınız anlarda beyninizde zınq eden his.
devamını gör...
11.
insanı ruhsal olarak mahveden his. sizi böyle hissettiren insanlar ve ortamlardan uzak durun. kendinizi sevin ve mutlu olun. yaşamımız bu hisle zaman tüketmek için çok kısa.
devamını gör...
12.
çoğu işverenin çalışanına belli etmekten çekinmediği.
devamını gör...
13.
bu his doğuştan gelmez, hissettirirler. kimine ailesi, kimine öğretmeni, kimine sevgilisi/eşi, kimine patronu vs. liste uzar gider. insanlar kötü. psikolojik şiddet çok kötü.
bu his bünyenizde mevcut olunca, artık kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmıyor. çünkü artık kendi kendinizi çürütmeye başlıyorsunuz. kendinize hiçbir şeyi layık görmüyorsunuz. maddi demiyorum ama manevi hiçbir şeyi layık görmüyorsunuz. kendine güvensizlik olarak nitelendirmiyorum ben bunu. çünkü bunda toplum içinde konuşamama gibi bir durum yok. yani başkalarının eliyle, insanın kendisine yapabileceği en kötü şeye dönüşen his. kimsenin yaşamaması diliyorum.
edit: bir gün biraz daha ekleme yapacağım. şimdilik moralimi bozmak istemiyorum.
bu his bünyenizde mevcut olunca, artık kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmıyor. çünkü artık kendi kendinizi çürütmeye başlıyorsunuz. kendinize hiçbir şeyi layık görmüyorsunuz. maddi demiyorum ama manevi hiçbir şeyi layık görmüyorsunuz. kendine güvensizlik olarak nitelendirmiyorum ben bunu. çünkü bunda toplum içinde konuşamama gibi bir durum yok. yani başkalarının eliyle, insanın kendisine yapabileceği en kötü şeye dönüşen his. kimsenin yaşamaması diliyorum.
edit: bir gün biraz daha ekleme yapacağım. şimdilik moralimi bozmak istemiyorum.
devamını gör...
14.
hayatınızda size değer gösteren kimsenin olmadığına işarettir ayrıca. bazen bir kişiden gördüğünüz değer tüm ihtiyacınızı karşılayabiliyor ve bunu sağlayan kişi de çok özeldir bende.
devamını gör...
15.
genellikle karşı tarafa bizzat "al beni ne yaparsan yap" deyip onun da hiç acımadan göstermiş olduğu eylemdir.
devamını gör...
16.
şu sıralar altın yatırımcılarının yaşadığı his.
devamını gör...
17.
hissedildiğinde insanı psikolojik olarak mahveden ve üzen histir. hissetmemek için sık sık gitmeli, bir yerde uzun süre kalmamalı.
devamını gör...
18.
hiçbir şeyi hak ettiğini düşünmeme hissidir.
ne zaman böyle hissetsen bil ki, bu doğru değil.
ne zaman böyle hissetsen bil ki, bu doğru değil.
devamını gör...
19.
en yakınlarımız tarafından yaşatılan histir. değer verdiklerimizin bizi değersiz hissettirdiğini çok defa gördüm
devamını gör...
20.
telafisi için çok iyi fedakar üretken empatik birine de dönüşebiliriz ya da aksine aşağılık kibirli istismarcı bir pislik de olabiliriz. öyle de enteresan bir his işte.
devamını gör...