nasıl anlatılır, nasıl yazılır bilmem ama sonuna kadar hissettiğim ve maalesef doğmadan önce başlayan bir his bu.
yani bu his neden en ağır halleriyle devamlı üstüme üstüme gelir bilmiyorum. değer veren birini aramak yıllarımı aldı besbelli ama maalesef hep hüsran hep yıkım.
karşıma neden devamlı beni kullanmaya çalışan, alay eden, yokmuş gibi davrananlar çıkar, gerçekten bu soruya cevap bulamıyorum.
insan bir yere kadar dayanabiliyor ama insanız işte. hep bir eksiklik, hep bir yokluk.
maddi fakirlik belki çekilebilir ama manen yaşayamadıklarım sabır taşımı çatlatmaktan öteye geçti artık...
devamını gör...
kötü yaşantıların sebep olduğu ve genelde üzerinden atması çok zor bir histir.
devamını gör...
fazla oldugu zaman ac ve caresiz bir kopegin çöp karistirmasi gibi hircin uzgun anksiyeteli bir sekilde ortaligi karistirip durur insan. tek istedigi o hissin biraz bastirilmasidir. bu ugurda rezil olur. kendisine saygisini yitirir. icgorusu yoksa rezil oldugunun bile farkinda degildir.
devamını gör...
bir cumartesi günü can sıkıntısından ve yapacak hiçbir şey yok diye dışarı çıktım. giyimimden midir yoksa o gün modumun yüksekliğinden mi bilinmez ama bi özgüven patlaması yaşıyorum. içim içime sığmıyor ve sanki bir şey olacak ve ben olmam gereken yere gidiyorum gibi düşünüyorum. derken sıkıldım yürümekten ve bir cafeye oturdum. sabah saatleri tek tük müşteri var ben de kuruldum masanın birine tam girişi göreceğim, ortalarda ve bence mekanın merkezinde bir masaydı bu. genelde kıyılara köşelere konuşlanan ben, o gün kendimi hayatın ve evrenin merkezinde hissettiğimden başka bir yere oturamazdım. güneş gözlüklerimi çıkartmadan, yüzümü garsona dahi dönmeden siparişimi verdim ve beklemeye başladım.

yarım saat kadar sonra içeriye bir kadın girdi. o an o kadar güzel ve seksi geldi ki gözüme, gözlüklerimi onu daha iyi görebilmek için çıkardım, gözlerimle baştan aşağıya süzdüm ve onu beğendiğimi hissettirecek ne varsa yaptım. hani başkasında farketsem ''öküze bak, gözleriyle yedi kızı'' diyeceğim durumu birebir ben yaptım hatta gözlerimle soydum, seviştim, geri giydirdim ve tekrar sevişiriz diye tekrar soydum. oturuşumu tam onu görebileceğim şekilde düzelttim ve bir kez göz göze gelmeyi bekledim. geldiğimiz anda da üzerime çeki düzen verip masadan kalktım ve ona doğru gidecekken egomu masada unuttuğumu farkettim. hemen geri döndüm, gözlüklerimi ve egomu geri aldım, limonatadan bir yudum daha içtim ve dünyanın en yakışıklı ve seksi erkeği olarak ona doğru yürümeye başladım.

ilk adımda gayet istekli ve özgüvenli duruşum egomu iyice nal gibi yapsa da ikinci adımda ne diyeceğimi düşünmeye başlamıştım. üçüncü adımda bunun iyi bir fikir olmadığını, dördüncü adımda panik halde ben ne yapıyorum sorusuna yanıt ararken buldum kendimi. artık son iki adım kalmıştı ve geri dönebileceğim mesafeyi bir adım önce geçmiş olmanın verdiği boşvermişlikle bir adım kala durmayı düşündüm. son adımı attığımda gözlerini gözlerime dikmiş, sorgulayan bakışlarla terslemek için hazırlanıyor gibiydi. 5 adım önceki o yüce insan, playboy, kadınları bakışlarıyla titreten, tapılacak seks tanrısı gitmiş yerine insanlara utana sıkıla sorular soran o yol üstü anketörlerinden biri gelmişti. lafa girmeden son anda egomu biraz daha yukarı çekerek anketör ezikliğinden kurtarabildim kendimi.

diyaloglar tam aklımda yok çünkü yukarıda bahsettiğim şeylerle kafam o kadar yoğundu ki ne onun cevaplarını duyabildim, ne de konuşma tam nereye evrildi bilmiyorum. mekandan nasıl çıktığımı da hatırlamıyorum ama kendime geldiğimde güneş gözlüğü elimde yamulmuş, egom peşim sıra yerlerde sürüklenerek geliyor, 1 saat önceki o yeri göğü yaratan adamdan yer yarığı bulsam da içine girsem moduna geçmiştim. bir an durdum, kafamı topladım ve mekana geri döndüm. arkadaşları da gelmiş ve oturup hep beraber şen kahkahalarla eğleniyorlardı. hızlıca yanlarına gittim.

çok kez kendi kendimi rezil edecek durumlara sokmuşumdur sırf sosyalleşebilmek için ama o gün yeterince rezil olmadığımı düşünmüş olmalıyım ki uzattıkça uzattım. artık masadakilerin alaycı bakışları acıyan bakışlara dönmeye başlamıştı. misafirlikte ayakta dikilen çocuk gibiydim. herkesin gördüğü ama kimsenin umursamadığı. çıkıp gitmeliydim artık oradan, kalabalığa karışıp gözden kaybolmalı bir daha da bu cafenin ve semtin yanından geçmemeliydim ama az önce peşim sıra sürüklenen egom ''geç başka bir yere otur, limonatan yarım kalmıştı'' dedi.

eve geçince devam edeyim ben buna en iyisi...
devamını gör...
insana hiç yaptırmayacağı şeyler yaptırıp, vermeyeceği tavizler verdirir.
devamını gör...
kendilerini değersiz hisseden insanlar surekli maddi şeylere sığınıp parası olmayan insanları hor görürler.umarım dibi görmezler çünkü zenginken fakir olmak daha çok koyar insana.
devamını gör...
bugün fazlasıyla hissettiğim ürkünç hissiyat. ederim hepi topu hiçbir işe yaramayan bir kaç sayfa ve bir kalem kadarmış bu gün tekrar anladım, silgiyi kendime saklıyorum bir gün kendimi tamamen ortadan temizlemek istersem diye. kalem karası kadar da izim kalmaz sanıyorum.
devamını gör...
fakir bir varoşsanız böyle hissetmeniz normaldir.*
devamını gör...
uyan güzel bir şarkı:

şarkı
devamını gör...
hislerin en kötüsüdür. eğer çok duygusalsanız beraberinde gözyaşı da getirir. bu hissi yaşatanlar utansın ne diyelim.
devamını gör...
hislerin en kötüsü olabilir. ah o ebeveynler yok mu?
devamını gör...
bir ev ve araba için ömür boyu çalışıyoruz. nasıl kendimizi değerli hissedelim? değersizlik bile bizden daha değerli hissediyordur kendini.
devamını gör...
kökü aile ilişkilerinden başlayan his. paranız ,kariyeriniz hatta mutlu evliliğiniz bile önüne geçemez çoğu zaman çünkü anne baba bu hissi size vermemiştir.
devamını gör...
kendini sevmemeye sebeptir. kurtuluşu sevgi ama nerede yauv.
devamını gör...
herkesin hayatının belli kısmında olan bir insanım ben.

kimsenin hayatında sürekli olmadım, dile getirmediğim sürece kırıldığım anlaşılmadı, sorun var demediğim sürece her şey yolunda sanıldı, anlatmadığım sürece anlaşılmadım, hatta bazen anlattığımda bile anlaşılmadım.

anlayacağınız günden güne kendimi değersizleştirdim. değersizlik düşüncesinin tek müsebbibi kişinin kendisidir.

lakin değişti herşey. değersiz bir bütün olarak kalmaktansa; parçalana parçalana gidip değerli olmanın doğruluğuna inaniyorum.

ne demiş freud; "bir olgunluk seviyesi vardır. o seviyeye ulaşınca kimseyle uğraşasın gelmiyor. kendini yetiştirememiş, sinsi, ikiyüzlü insanlardan uzaklaşıyorsun. seni hasta edecek insanlarla birlikte olmaktan vazgeçiyorsun. o seviyeye ulaşınca kendine değer vermeyi öğreniyorsun."

işte kendimi o seviyede bulduğuma inanıyorum. ve kendini değersiz hisseden herkesin bir an önce o seviyeye ulaşmasını temenni ediyorum.
devamını gör...
(bkz: aşağılık kompleksi).
devamını gör...
şayet bu zehirli hissi tüm benliğinizden temizleyemezseniz bir elinize ayı bir elinize güneşi alsanız da yine de kendi kendinizi bir hiç olarak değerlendiri, asla sevilmeye değer bulmazsınız.
size bu hissi yaşatan kimse ondan anında uzaklaşın.
devamını gör...
bugünlerde iliklerime kadar hissettiğim his.
ne yapsam beni kimse sevmeyecek zaten düşüncesi aklımı oynatmama sebep oluyor...
ya da ne yapsam da tam yapamadığımı düşünmek.
devamını gör...
hiç yabancı olmadığım bir duygudur. insanlar için kendini paralar ve harcarsın, gerçek anlamda bir şeylerden vazgeçersin. hakikaten kendi kendinin kul hakkına girdiğin zamanlar olur. hoş bir benzetme olmayacak belki ama özür dileyerek söylüyorum. köpek gibi ağladığınız zamanlar olur ve kahkahalarını duyarsınız da yine ses etmezsiniz. en sonunda bir şeylerin doğru gitmediğini anladığınız vakit, kaybetmekten korktuğunuz o insanların sizden yalınayak uzaklaştığını anladığınız vakit ufak bir sessizlik olur. biraz olsun sitem etmek istediğiniz zaman isyan ederler ve sizin isyan etmekte olduğunuzu söylerler. kıymet bilmemekle ve nankörlükle suçlarlar. iğrenç isimler takar ve kendilerini küçük düşürürler. sonrasında belki biraz olsun utanırlar diye yaptığınız onca şeyden bahsedersiniz onlara ve kulaklarınızda tek bir kelam yankılanır. öyle ki rüyalarınıza girer... "yapmasaydın"
devamını gör...
aşamadığım. ne yaparsam yapayım sıyrılamıyorum, canım yanıyor artık. nispeten akıllı birisiyim de oysa, halledemedim şu durumu bir şekilde.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"değersizlik hissi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim