dünya klasikleri / felsefe-düşünce / insan ve toplum
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

(bkz: erasmus) (bkz: morias enkomion seu laus stultitiae)

delilerin ve çocukların nasıl birbirlerine benzediğini, aynı kaygısızlıkla hayatı yaşadıklarını anlatan bölümün olduğu bir kitap.
devamını gör...
erasmus'un arkadaşı thomas more dan esinlenip ona ithaf ettiği kitaptır. erasmus'a göre bilgelik deliliktir , kendini bilge zannetmekse gerçek deliliktir.
kitap okunmadan önce, thomas more'un ütopyası'nın okunması da şiddetle tavsiye edilir.
ekleme: more' un latince'de delilik coşkunluk aşırı mutluluk gibi bir anlama geldiğini ve erasmus'un aslında kitabın ismini buradan aldığı da emin olmadığım fakat yüksek doğruluk potansiyeli olan bir bilgidir.
devamını gör...
erasmus, sıkıntısını çektiği lumbago hastalığı sebebiyle 1509 yılında, thomas more’nin davetlisi olarak ingiltere’ye gider.

yolculuğu sırasında tasarladığı ve more’nin evinde yazdığı deliliğe övgü, beş asrı aşkın süredir erasmus’un en çok tanınan ve sevilen eseri olmaya devam etmektedir.
“delilik” kavramı erasmus’un eserinde more’nin soyadının latince “morus” ve yunanca “moria” kelimelerini çağrıştırmasıyla oluşmuştur.
erasmus bu eserinde delilik kisvesi altında ironi yöntemiyle düşündürmeyi amaçlar. felsefe ile gülmecenin birleştiği yüzyıllardır yetkin olma özelliğini kaybetmemiş bir kitaptır.
devamını gör...
avrupa'da reformun şafağında ortaya çıkan desiderius erasmus birçok çalışmasında çağdaşları gibi dini ve siyasi kurumları hicvetmiştir. erasmus (kendisi aynı zamanda rahip ve teolog) manastırda büyümesinin etkisiyle yunanca ve latince'ye hakimdi. bir çok eserinde bu dillerde yazılmış eserlerden alıntılara yer vermektedir. deliliğe övgü eserinde de bunun örnekleri mevcuttur.

gelelim deliliğe övgü eserine; eseri çağdaşı thomas more'a ithaf etmiştir. hatta ithaf mektubunda soy ismiyle alay ediyor. (mõrós grekçe'de budala demek) türkçeye deliliğe övgü olarak çevrilse de ismi tartışmalı, orijinal ismi "encomium moriae" kimi zaman "budalılığa övgü" olarak da geçmektedir. eserde alaycı bir dille lutherciler, katolik kilisesi, krallar ve tüccarları eleştirmektedir. budalalığı konuşturan erasmus aslında bir düalizmin içindedir. yer yer sert olan dili genelde doğruları söylediği için hoş görülür. son olarak erasmus bu ve daha birçok eseriyle reform hareketlerine zemin hazırlamıştır.

kimse ahmaklığından kurtulma çabasında değil, çünkü çok hoş bir şey bu.
sayfa 57
devamını gör...
yazarı olan erasmus için dahi filozof derler ama o kendisini deli olarak tanımlıyor. aynı kitapta da söylediği gibi
"kimse seni övmüyorsa, sen kendini öv".
devamını gör...
okurken sinirlerimi zıplatan kitap. hep bir cinsiyetçilik. kadınlarla ne zoru vardı anlamadım. isterse dünyanın en iyi filozofu olsun gözümde pek bir değeri olmayan yazar ve kitabı. bir de kabalcı yayınları çevirisi berbat. uzak durun.
devamını gör...
delirmek... kelimenin kendisi bile huzur veriyor. gerçekten delirdiğimizi hem de temiz delirdiğimizi düşünsenize. evet belki delirince konfprumuzdan rahatlığımızdan belkide görünümümüzden bile bihaber olacağız. ama derdimiz olmayacak, üzülmeyeceğiz, başarı, kariyer, ev,iş,aile.... böyke sorunları düşünmemiş olacağız ve sadece her şeye güleceğiz. keşke bir gün tüm insanlık delirse belki o zaman iyi anlaşırız herkesle. belki de mutlu olmanın tek şartı delirmektir.
devamını gör...
kitaba geçmeden önce; hany, rahmetli kayahan çılgınım isimli şarkısında diyor ya:

"ben deli
sen benden deli
yakarız gemileri
hiç düşünmeden"


işte o biçim bir kitap bu.

---------------

rotterdamlı desiderius erasmus'un orijinal adı encomium moriae olan, taşlama niteliği taşıyan eseridir. kitabın adının türkçe'ye tam olarak çevirisinin "ahmaklığa övgü" olması gerekirken ilk basımın bu adla çıkmasından ötürü adı bu şekilde kalmıştır.

kitabın yazılış hikayesi ilginçtir. italya'dan hareket ederek eyer üstünde ingiltere'ye dostu thomas morus'a giderken ona ithafen yazmış erasmus bu eseri. kitabın adında geçen moria(ahmak) sözcüğünün morus'un karakteriyle tezat oluşturduğunu söyler.

kitapta erasmus bir kadın rolünde, stultitia yani delilik kılığında çıkıyor kürsüye ve öylece başlıyor vaaz vermeye uzun uzun. hicivli bir dille kendini överken ironik bir dille karşıyı taşlıyor. ciddiyetten uzak olduğunu düşünen diğer yazarları dalgaya alarak "eğer kibir beni için için kemirmiyorsa o vakit diyebilirim ki: budalalığa övgüler yağdırdım, ama tamamen budalaca da değil." diyor.

zamanın entelektüelleri, din adamları, filozoflar, tüccarlar, avukatlar, öğretmenler, yöneticiler ve zeki geçinen herkes hedefi oluyor stultitia'nın. stoacıları yerden yere vuruyor. insanların bilgisinin arttıkça ciddiyete yaklaştığını, toplumdan uzaklaşarak adeta inzivada gibi yaşadıklarını; çirkinliklerin, çirkefliklerin, ahlaksızlıkların, aldatmacaların, hırsızlıkların farkına varmasıyla birlikte derin bir yalnızlığa ve huysuz bir beğenmezlikle müşkülpesent bir hâle büründüklerini söylüyor. ancak bu kişilerin hayatlarından tat almadan ölüp gitmelerine gönlü razı olmayan stultitia sayesinde ahmaklığın eğlenen, hayattan haz alan, düzene direnmeden ayak uyduran, haksızlıkları görmezden gelebilen, yeri geldiğinden insanları kandırabilen daha mutlu bir toplum var oluyor.

yaşlılığı, bir tür olgunluk ve hayatın bilge çağı olarak görenleri eleştiriyor. çocuk kalmanın, farkındalık seviyesi düşük şekilde yaşamanın daha kıymetli olduğunu savunuyor ve ekliyor: "sadece budalalıktır gençliği miskinliğe iten baş belası yaşlılığı defeden."


hayatın tadına varanların tutkularıyla hareket edenler olduğunu savunan bu budalalık tanrısı şöyle diyor:


"tutkuların budalalığın demirbaşı olduğunu inkâr eden hiçbir filozof yoktur. nitekim bizzat onlardır bilgeyle budalayı bu şekilde ayrı tutan: birine akıl, öbürüne ise tutku yön verir."


tarihteki bilge insanların fikirleri uğrunda ölmelerini ise " bilgenin kellesine mâl olan, ahmağın diline pelesenk olur." diyerek eleştiriyor. aynı şekilde, ahmakların hayatını daha mutlu yaşadıklarını savunuyor:


"ahmak şansı meselesine geri dönmek gerekirse: haz ve neşe içinde geçen hayatlarının ardından ölümden azıcık olsun çekinmeden doğrudan elysium(cennet) yolculuğuna çıkarlar, çıkarlar ki tanrının rahmetine kavuşup orada ebedi şölenler düzenleyen kulları birbirlerini bilumum herzeleriyle eğlendirsinler. pekala, bir bilgenin alın yazısıyla bizim ahmak tayfasının kaderini karşılaştıralım: kafanızda bir bilge örneği canlandırın ve onun yanına dikin! çocukluğu ve gençliği avucundan kayıp gitmiş, onca bilimi öğrenecek diye kıymetli yaşamı uykusuz gecelerde kafa patlatmakla geçmiş biri olacaktır bu ister istemez. ona baktığınızda yine yaşamı boyunca neşe kadehinden bir yudum olsun içmemiş, her zaman eli sıkı, yoksul, kederli, içine kapanık olduğu gibi, kendine karşı hırçın ve insafsız, etrafındakilere karşı ise usandırıcı ve aykırı bir adam göreceksiniz. dahası soluk benizli, sıska, hastalıklı ve yarı kördür; zamanından önce yaşlanmış, hayattan elini eteğini çekmiştir - şimdi sorarım size: zinhar yaşamamış birinin ölmesi de ne demek oluyor? alın size bilge tasviri!"
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"deliliğe övgü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim