orijinal adı: prisoners of ourselves
yazar: gündüz vassaf
yayım yılı: 1992
totalitarizm kavramını, toplumsal algılarımızı ve ister gönüllü ister dayatma sonucu olsun kabul ettiğimiz kavramları irdeleyen eserdir.
yazar: gündüz vassaf
yayım yılı: 1992
totalitarizm kavramını, toplumsal algılarımızı ve ister gönüllü ister dayatma sonucu olsun kabul ettiğimiz kavramları irdeleyen eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "abdulseyidbincabbar" tarafından 19.12.2020 03:08 tarihinde açılmıştır.
1.
gündüz vassaf tarafından yazılan hayatı sorgulatan kitap. yazar boğaziçi üniversitesinde öğretim üyesiyken 12 eylül’den sonra istifa ederek ülkeden ayrılmış bir psikolog. kitabın isminden de anlaşılabileceği üzere bolca totalitarizm eleştirisi içeriyor. ama bildiğimiz tanımın dışında çıkarak ufkumuzu biraz aralamaya çalışıyor totalitarizm konusunda. kitabın adı cehenneme övgü, bir nevi john milton’un kayıp cennet’i gibi bir şey bekleyebiliriz belki. ya da “sizinle cennette olmaktansa cehennemde yanarım daha iyi” türünde son zamanlarda bolca kullanılan (aslında akıldan geçirilen) bir düşünceyle uyumlu olabilir bu kitap. kitabın sadece ilgi çekmesi için konulmuş ismi aslında, evet cennet cehennem karşılaştırması da var kitapta diğer birçok şeyin yanında. ama yazarın asıl amacı daha önce hiç düşünmediğimiz konularda zihni açarak, tehlikeli (?) düşünceleri genç dimağlara nüfuz ettirmek. gündelik hayatımızda totalitarizm 19 ayrı konu üzerinden hayatımızdaki somut ve soyut totaliter öğeleri inceliyor. geceyi totaliter gündüzün karşısına koyarak içimizdeki bir şeyleri tetikliyor kısaca vassaf.
devamını gör...
2.
okuduğum en güzel kitaplardan birisi. neden geç kaldığım konusunda kendime kızgınlık yarattı. üstelik tek kızgınlığım da bu değil.. ön sözünden son sözüne kadar dönüp dönüp bir daha okuyorum. iyi ki altını çizmişim demiştim ilk okuduğumda. şimdi altını çizmediğim yerlerde de düşüncelerine katıldığını fark ettim. zeki olduğum için gece uyumuyorum sanıyordum, kitap beni güzel tokatladı. üstelik tek tökezlediğim nokta da bu olmadı. hani bazı kitaplar vardır ya, arada rastgele sayfasını açıp bakarız.. benim için öyle bir kitap oldu. rastgele sayfa açıp sayın yazarla tartışmaya çalışıyorum olmuyor. fikrinin üstüne fikir koyamıyorum. haklısın demek de istemiyorum çünkü bazen çok haklı.
devamını gör...
3.
okurken gündüz vassaf çoğu zaman benimle değil de kendiyle konuşuyormuş gibi dışlanmışlık hissine kapıldığım kitap. belirli kavramlara fazla derin anlamlar yüklemesini bir yana koyarak, kavramları oturttuğu noktaları bir çok açıdan gerçekçi bulmadım. anlattığı kavramlar üzerinden bireylere yöneltilen tavırlar benim için yabancıysa bu kadar, öyleyse kim bunlar?
nitekim bu kısmını biraz ütopik bulmam benim bireysel totaliterlikle kişisel hayatımda karşılaşmamış olmam da olabilir.
yine de totalitarizm’in günahının bu denli bireylere yüklenmesi, kitabın bir başka totaliter fikir kaynağına dönüşmesine yol açabilir. aşk ve sessizlikle ilgili söylediklerini beğenmeme rağmen anlatılmaya çalışılan fikirle çelişen cümleler de akıcılığı, düşüncenin oturmasını ve fikrin bütünlüğünü engelliyor.
tek tek aforizma şeklinde ele alındığında kitabı daha çok beğenebilirdim. okurken bana anımsattığı kadarı ile emre yılmaz’ın kapitalizm eleştirisi olan uçuk kaçık kitabı şeytanın fısıldadıkları’nın ciddi bir şekilde yazılmış hali olduğunu söyleyebilirim.
bunlar dışında okunacak, üzerine düşünülecek ve bireysel totalitarizmle ilgili fikir sahibi olmanızı sağlayacak bir kitap.
nitekim bu kısmını biraz ütopik bulmam benim bireysel totaliterlikle kişisel hayatımda karşılaşmamış olmam da olabilir.
yine de totalitarizm’in günahının bu denli bireylere yüklenmesi, kitabın bir başka totaliter fikir kaynağına dönüşmesine yol açabilir. aşk ve sessizlikle ilgili söylediklerini beğenmeme rağmen anlatılmaya çalışılan fikirle çelişen cümleler de akıcılığı, düşüncenin oturmasını ve fikrin bütünlüğünü engelliyor.
tek tek aforizma şeklinde ele alındığında kitabı daha çok beğenebilirdim. okurken bana anımsattığı kadarı ile emre yılmaz’ın kapitalizm eleştirisi olan uçuk kaçık kitabı şeytanın fısıldadıkları’nın ciddi bir şekilde yazılmış hali olduğunu söyleyebilirim.
bunlar dışında okunacak, üzerine düşünülecek ve bireysel totalitarizmle ilgili fikir sahibi olmanızı sağlayacak bir kitap.
devamını gör...
4.
bir gündüz vassaf kitabıdır.
gündüz vassaf her seferinde iyi ki okumuşum dediğim yazarlardan biridir. böyle bir yazar ve düşünürün var olması bana dünyanın az da olsa düzelebileceğine dair bir umut veriyor. gerçi bu umut sonra hemen geçiyor ama o geçici rahatlama hissi için bile olsa yazara minnettarım.
ben kendi açımdan baktığımda -ki ben hep kendi açımdan bakarım- totaliter devlet yapısının bütün suçunu bireylerin üzerine gönül rahatlığıyla yıkarım. özgürlük duygusu insanlara çok geliyor. gündüz vassaf, sınırlı özgürlüklerini bir saat bilgisayarla oynamasına izin verilmiş çocuk minnetiyle kabul eden bireylerin totaliterizmden sorumlu olduklarını söylüyor.
mükemmel bir dil ile yazılmış olan bu kitabın etki sahasından çıkmak hiç de kolay değil. diğer tanımlardan birinde bir yazar “dışlanmışlık” hissinden başlamış ve jüpiter isimli yazara sonuna kadar katılıyorum. yazar sanki bir okuru yokmuş gibi yazmış kitabını. sanki kendi kendine konuşan ve fikirlerini derleyip toparlamaya çalışan bir düşünürün masasını kenarına ilişmişim gibi bir hisse kapıldım ben de.
yazarın kitabına söyleyecek tek şeyim var: övgüler olsun sana!
gündüz vassaf her seferinde iyi ki okumuşum dediğim yazarlardan biridir. böyle bir yazar ve düşünürün var olması bana dünyanın az da olsa düzelebileceğine dair bir umut veriyor. gerçi bu umut sonra hemen geçiyor ama o geçici rahatlama hissi için bile olsa yazara minnettarım.
ben kendi açımdan baktığımda -ki ben hep kendi açımdan bakarım- totaliter devlet yapısının bütün suçunu bireylerin üzerine gönül rahatlığıyla yıkarım. özgürlük duygusu insanlara çok geliyor. gündüz vassaf, sınırlı özgürlüklerini bir saat bilgisayarla oynamasına izin verilmiş çocuk minnetiyle kabul eden bireylerin totaliterizmden sorumlu olduklarını söylüyor.
mükemmel bir dil ile yazılmış olan bu kitabın etki sahasından çıkmak hiç de kolay değil. diğer tanımlardan birinde bir yazar “dışlanmışlık” hissinden başlamış ve jüpiter isimli yazara sonuna kadar katılıyorum. yazar sanki bir okuru yokmuş gibi yazmış kitabını. sanki kendi kendine konuşan ve fikirlerini derleyip toparlamaya çalışan bir düşünürün masasını kenarına ilişmişim gibi bir hisse kapıldım ben de.
yazarın kitabına söyleyecek tek şeyim var: övgüler olsun sana!
devamını gör...
5.
gündüz bey'in bir psikolog olarak felsefeyi yaşamın içinde kullanılabilir kılmak, iyi gelmek, bakış kalitesi artınca yaşam kalitesi de artar diye düşünerek yazdığını tahmin ediyorum.
kendi adıma çok geç okudum, 20 li yaşlarda geceye şiirler yazarken okumak daha zevkli olurdu, cennetin dibi'ni de okuduğumda toplu olarak hissettiğim, yazarı sevmek ve dost zihin olarak görmek oldu.
şu an daha çok sanatla ilgilendiğini biliyorum, çalışmaları samimiyetinin devamı gibi; kendine iyi geliyor ve bunu paylaşıp çoğalıyor.
kendi adıma çok geç okudum, 20 li yaşlarda geceye şiirler yazarken okumak daha zevkli olurdu, cennetin dibi'ni de okuduğumda toplu olarak hissettiğim, yazarı sevmek ve dost zihin olarak görmek oldu.
şu an daha çok sanatla ilgilendiğini biliyorum, çalışmaları samimiyetinin devamı gibi; kendine iyi geliyor ve bunu paylaşıp çoğalıyor.
devamını gör...