orijinal adı: die verwandlung
yazar: franz kafka
yayım yılı: 1915
franz kafka basılan kitapların kapağında böcek tasvirinin olmamasını vasiyet etmiştir lakin bu vasiyete ne yazık ki birçok yayınevi tarafından uyulmamıştır.
bir insanın sabah kalktığında kendisini devasa bir böceğe dönüştüğünü görmesinin hikayesidir dönüşüm. franz kafka'nın aile prototipini yansıttığı eseridir ayrıca. kitap, bir ailenin bile davranışlarının menfaat üzerine şekillenebileceği mesajını bünyesinde barındırır.
yazar: franz kafka
yayım yılı: 1915
franz kafka basılan kitapların kapağında böcek tasvirinin olmamasını vasiyet etmiştir lakin bu vasiyete ne yazık ki birçok yayınevi tarafından uyulmamıştır.
bir insanın sabah kalktığında kendisini devasa bir böceğe dönüştüğünü görmesinin hikayesidir dönüşüm. franz kafka'nın aile prototipini yansıttığı eseridir ayrıca. kitap, bir ailenin bile davranışlarının menfaat üzerine şekillenebileceği mesajını bünyesinde barındırır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sietkafta" tarafından 22.11.2020 14:08 tarihinde açılmıştır.
1.
türkçeye dönüşüm, ingilizceye metamorphosis olarak çevrilmiş ve basılmış franz kafka romanı.
şahane bir varoluş sorununun işlendiği bu eseri pek çok okuyucu ve eminim ki yayınevi yanlış anlamış ya da anlamamıştır. ne yazık ki okur kitlesinin sandığı gibi bir kerede okuyup ''ne fantastik bir kitapmış yav'' diye nitelendirilemeyecek kadar alt metni yoğun bir eserdir.
şahane bir varoluş sorununun işlendiği bu eseri pek çok okuyucu ve eminim ki yayınevi yanlış anlamış ya da anlamamıştır. ne yazık ki okur kitlesinin sandığı gibi bir kerede okuyup ''ne fantastik bir kitapmış yav'' diye nitelendirilemeyecek kadar alt metni yoğun bir eserdir.
devamını gör...
2.
kesinlikle iyi bir yayınevinden iyi bir çevirisinin birçok kez okunması ve yorumlanması gereken dolu dolu kitap. aslında her bir cümlesi yazarın söyleyemedikleriyle dolu. ilk okuyuşum maalesef ki; kötü bir yayınevinden oldu. durum böyle olunca da, seksen kere yazılan aynı cümleler vs. anlamamı zorlaştırdı. yılmadan, usanmadan yine okudum. ** bu kadar genel bir probleme bu kadar öznel ve simgesel yaklaşımı sebebiyle kafka gözümde bir kez daha ilahlaştı. içimdeki amerika'yı daha önce de olduğu gibi yine keşfettirdi. maalesef,kafka'nın tarzı bu. sizi düşüncelerinizle rahatsız etmek. pesimistliğiyle boğan bir yazar belki ama dünya da pek optimist olunacak bir yer değil zaten. kafayı yıllar önce topluma, ailesine ve son olarak da kendine yabancılaşmayla bozmuş birini okuyup da, içinin açılmasını bekliyorsan zaten yanlış adrestesindir.
devamını gör...
3.
garip, kafka'nın en meşhur kitabının bir başlığı vardır diye düşünüyordum. ama öyle değilmiş. neyse;
kafka sanıldığı gibi bu kitapla normal yaşantının zorluklarından sıkılan bir adamın varlığını anlatmaz, dünyanın acayipliğe uğramasına rağmen hem karakterin, hem de karakterin çevresindeki kişilerin, bununla beraber evrenin değişiminin insanları etkilememesinden bahseder. soru "nasıl?" değildir, bir insanın böceğe nasıl dönüştüğü önemli değildir, soru da yoktur aslında. sadece olduğudur.
"dünyanın nasıl olduğu değil, olduğudur gizem." —wittgenstein(yeter be)
huzursuz rüyalarınızdan uyanıp kendinizi bir böceğe dönüşmüş olarak bulduğunuzda yaşadığınız kaygının tarifi yapılamaz elbette, kendinizi bir kabusun ortasında görmeniz kaçınılmazdır. korkuya kapılır, ne yapacağınızı bilmez ve uyanmanın yollarını ararsınız ama kitabın karakteri gregor samsa bir türlü uyanamaz. işine gidemeyeceğ için endişelidir çünkü sorumlu olduğu insanlar vardır, ailesi onu sürekli yoklar ve bir yanıt alamaz, onun böceğe dönüşmüş olması da olsa olsa bir hastalıktır, böylesine biçim bozukluğu yani devasa insanın minik böceğe dönüşmesi sorun değildir. bu yüzden dönüşüm katmanlıdır, kendi içinde dante'nin cehennemi gibi katlar barındırır. gerçekliği tırmanırız.
sahi, neden kimse şaşırmıyor samsa'nın böceğe dönüşmesine? hatta neden samsa suçlanıyor? sanki hasta olmayı o seçmiş, sanki bu durumu kendisi kabullenmiş gibi. hayır, böyle değil. kafka'nın diğer yapıtları gibi dünya kendini boşluğa bırakır, anlamsız olan şey anlamsız değildir sadece bir bahanedir. karakter başına ne geldiğini açıklamanın yolunu bulamadığı gibi kimse de ona ne olduğunu, neye dönüştüğünü söylemez çünkü böylesine bir şey gerçek hayatta mümkün görünür. her en azından kafka'nın gerçekliğinde.
neden ya da nasıl sorusu bir kenara bırakıldığında ve biz bir katman daha tırmandığımızda bu anlamsız dünyanın bir parçası olarak hissetmeye başlarız, bir böcek olmuşuzdur, karakterle kendimizi özdeştirmek bir saçmalıktır tabi ki ama yapmışızdır, bir böcek olmanın nasıl bir his olacağını çevirilen sayfalarla beraber güçlü bir şekilde hissetmişizdir ve sonunda karakterin sonuna bizde ailesi, kendisi gibi sevinmişizdir çünkü böcek olmak bir ağırlıktır. ama katman bundan ibaret değildir, bir katman daha yukarı çıktığımızda ve kendi kimliğimize geri döndüğümüzde burada neler oluyor, neden kimse bu tuhaf durumu normal gibi görüyor diyebildiğimizde kendimize tanıdık olmayan dünyanın yapısından irkiliriz. iç dünyamızda tanıdık olmayan bu dünyanın odasının fotoğrafını bulundurmaya başlamışızdır artık. etrafta gezinen, duvarlara tırmanan, ürken, kaçan böceğin hareketlerini görürüz. belki de içimizden onu ezmek ya da serbest bırakmak geliyordur ama bunu bir türlü yapamıyoruzdur çünkü orada olan hiçbir şey aslında bizi ilgilendirmez.
bu tuhaf dünyanın içinde yer alan herkesin kendine ait bir fikri, bununla beraber verdiği bir tepki olması muhtemeldir, tasarımları benzerlikleriyle aynı gibi görünse de imgeler her zaman tuhaftır. dünyayı yaratan bizizdir, kafka ise bu dünyanın yaratımı için taslağı sunan mimardır. böylece tıpkı ailenin davrandığı gibi bizler de orada olacak olanları ya da olmuş olanları umursamayız. sadece görevimiz olan inşayı gerçekleştiririz. böcek ölür ölmesine ama ölen böcek gregor samsa mıdır? yoksa tıpkı bizim dünyamızda ölen ve hiç haberimiz olmadığı biri midir? bu hikayeye bir şekilde dahiliz ama yapabileceğimiz hiçbir şey yok. dünya ne kadar tuhaf olursa olsun, anlamsız dönüşümler bile, tuhaf olaylar bile kendine bir oda bulmayı beceriyor.
kafka sanıldığı gibi bu kitapla normal yaşantının zorluklarından sıkılan bir adamın varlığını anlatmaz, dünyanın acayipliğe uğramasına rağmen hem karakterin, hem de karakterin çevresindeki kişilerin, bununla beraber evrenin değişiminin insanları etkilememesinden bahseder. soru "nasıl?" değildir, bir insanın böceğe nasıl dönüştüğü önemli değildir, soru da yoktur aslında. sadece olduğudur.
"dünyanın nasıl olduğu değil, olduğudur gizem." —wittgenstein(yeter be)
huzursuz rüyalarınızdan uyanıp kendinizi bir böceğe dönüşmüş olarak bulduğunuzda yaşadığınız kaygının tarifi yapılamaz elbette, kendinizi bir kabusun ortasında görmeniz kaçınılmazdır. korkuya kapılır, ne yapacağınızı bilmez ve uyanmanın yollarını ararsınız ama kitabın karakteri gregor samsa bir türlü uyanamaz. işine gidemeyeceğ için endişelidir çünkü sorumlu olduğu insanlar vardır, ailesi onu sürekli yoklar ve bir yanıt alamaz, onun böceğe dönüşmüş olması da olsa olsa bir hastalıktır, böylesine biçim bozukluğu yani devasa insanın minik böceğe dönüşmesi sorun değildir. bu yüzden dönüşüm katmanlıdır, kendi içinde dante'nin cehennemi gibi katlar barındırır. gerçekliği tırmanırız.
sahi, neden kimse şaşırmıyor samsa'nın böceğe dönüşmesine? hatta neden samsa suçlanıyor? sanki hasta olmayı o seçmiş, sanki bu durumu kendisi kabullenmiş gibi. hayır, böyle değil. kafka'nın diğer yapıtları gibi dünya kendini boşluğa bırakır, anlamsız olan şey anlamsız değildir sadece bir bahanedir. karakter başına ne geldiğini açıklamanın yolunu bulamadığı gibi kimse de ona ne olduğunu, neye dönüştüğünü söylemez çünkü böylesine bir şey gerçek hayatta mümkün görünür. her en azından kafka'nın gerçekliğinde.
neden ya da nasıl sorusu bir kenara bırakıldığında ve biz bir katman daha tırmandığımızda bu anlamsız dünyanın bir parçası olarak hissetmeye başlarız, bir böcek olmuşuzdur, karakterle kendimizi özdeştirmek bir saçmalıktır tabi ki ama yapmışızdır, bir böcek olmanın nasıl bir his olacağını çevirilen sayfalarla beraber güçlü bir şekilde hissetmişizdir ve sonunda karakterin sonuna bizde ailesi, kendisi gibi sevinmişizdir çünkü böcek olmak bir ağırlıktır. ama katman bundan ibaret değildir, bir katman daha yukarı çıktığımızda ve kendi kimliğimize geri döndüğümüzde burada neler oluyor, neden kimse bu tuhaf durumu normal gibi görüyor diyebildiğimizde kendimize tanıdık olmayan dünyanın yapısından irkiliriz. iç dünyamızda tanıdık olmayan bu dünyanın odasının fotoğrafını bulundurmaya başlamışızdır artık. etrafta gezinen, duvarlara tırmanan, ürken, kaçan böceğin hareketlerini görürüz. belki de içimizden onu ezmek ya da serbest bırakmak geliyordur ama bunu bir türlü yapamıyoruzdur çünkü orada olan hiçbir şey aslında bizi ilgilendirmez.
bu tuhaf dünyanın içinde yer alan herkesin kendine ait bir fikri, bununla beraber verdiği bir tepki olması muhtemeldir, tasarımları benzerlikleriyle aynı gibi görünse de imgeler her zaman tuhaftır. dünyayı yaratan bizizdir, kafka ise bu dünyanın yaratımı için taslağı sunan mimardır. böylece tıpkı ailenin davrandığı gibi bizler de orada olacak olanları ya da olmuş olanları umursamayız. sadece görevimiz olan inşayı gerçekleştiririz. böcek ölür ölmesine ama ölen böcek gregor samsa mıdır? yoksa tıpkı bizim dünyamızda ölen ve hiç haberimiz olmadığı biri midir? bu hikayeye bir şekilde dahiliz ama yapabileceğimiz hiçbir şey yok. dünya ne kadar tuhaf olursa olsun, anlamsız dönüşümler bile, tuhaf olaylar bile kendine bir oda bulmayı beceriyor.
devamını gör...
4.
1915 yılında (bkz: franz kafka) tarafından yazılmış uzun öyküdür. *
konusu kısaca; öykünün ana karakteri olan (bkz: gregor samsa)’nın bir gün uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş halde bulması ve bununla birlikte hayatında meydana gelen değişimlerin sürrealist bir dille anlatılmasıdır.
konusu kısaca; öykünün ana karakteri olan (bkz: gregor samsa)’nın bir gün uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş halde bulması ve bununla birlikte hayatında meydana gelen değişimlerin sürrealist bir dille anlatılmasıdır.
devamını gör...
5.
kafka'nın vasiyetidir dönüşüm'ün kapağında herhangi bir böcek tasvirinin olmaması. neden birçok yayınevi böcek tasvirini kullanmış bilinmez fakat eğer kitabı almayı düşünüyorsanız buna dikkat etmenizi ya da çevrenizle bu bilgiyi paylaşmanızı rica ederim.
dünya edebiyatının en ünlü giriş cümlelerinden birine sahip bu kitap, "gregor samsa bir sabah huzursuz uykusundan uyandığında kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş buldu." dönüşmek, üstelik bir böceğe dönüşmek o kadar ürkütücü geliyor ki. insan ruhuyla, insan duyguları ve düşünceleriyle bezenmiş bir böcek... ne kadar yalnız ve anlaşılmaz hisseder kim bilir, sesini ne güçlüklerle duyurmaya çalışır.. peki etrafı duyabilir mi onu? belki anlamaya bile çalışmaz. o zahmete girmezler.
kafka öyle bir yazar ki, bir böcekle empati kurmamıza olanak sağlarken aynı zamanda bir böceğe dönüşen insanla empati kurmamıza imkan sağlıyor. bir ailenin bile hareketlerinin menfaatle şekillenebileceğini gösteriyor.
zaten bu kadar başarılı aktarımının nedeninin kendi ailevi meseleleri olduğunu düşünüyorum. franz kafka'nın babaya mektup eserini okuyanlar bilir, kafka'nın, babasıyla arasındaki anlaşmazlık ve çatışmaları aktardığı mektubudur bu eser. bu yüzden bence mektubu okuduktan sonra dönüşüm'ü okumak daha anlamlı gelebilir.
dünya edebiyatının en ünlü giriş cümlelerinden birine sahip bu kitap, "gregor samsa bir sabah huzursuz uykusundan uyandığında kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş buldu." dönüşmek, üstelik bir böceğe dönüşmek o kadar ürkütücü geliyor ki. insan ruhuyla, insan duyguları ve düşünceleriyle bezenmiş bir böcek... ne kadar yalnız ve anlaşılmaz hisseder kim bilir, sesini ne güçlüklerle duyurmaya çalışır.. peki etrafı duyabilir mi onu? belki anlamaya bile çalışmaz. o zahmete girmezler.
kafka öyle bir yazar ki, bir böcekle empati kurmamıza olanak sağlarken aynı zamanda bir böceğe dönüşen insanla empati kurmamıza imkan sağlıyor. bir ailenin bile hareketlerinin menfaatle şekillenebileceğini gösteriyor.
zaten bu kadar başarılı aktarımının nedeninin kendi ailevi meseleleri olduğunu düşünüyorum. franz kafka'nın babaya mektup eserini okuyanlar bilir, kafka'nın, babasıyla arasındaki anlaşmazlık ve çatışmaları aktardığı mektubudur bu eser. bu yüzden bence mektubu okuduktan sonra dönüşüm'ü okumak daha anlamlı gelebilir.
devamını gör...
6.
dönüşüm, kafka'nın 1912'de yazdığı kısa roman. gregor samsa bir sabah uyandığında kendini böceğe dönüşmüş olarak bulur. ilk başta bu durumu saçma olarak görür, "biraz daha uyusam ve bütün bu saçmalıkları unutsam" diye geçirir içinden. bu aslında bir yerde hayatın kurulu düzenine uymamayı (işe gitmemeyi) insanlıktan çıkmak olarak görmektir. o kadar alışmıştır ki kendisinden beklenenlere, vücudunun böceğine dönüştüğünü gördüğü halde günlük yaşamına dönmeyi düşünür, saate bakar, biraz daha uyuyup kalkayım der, hala treni yakalama umudundan bahseder. aklını kaçıracak kadar korkması gereken bir durum karşısında (ben olsam herhalde deli gibi bağırırdım) sakinliğini korur. aslında ailesi de biraz öyle davranır, hatta tam da gregor'dan beklenecek bir durum olduğunu düşünürler. tıpkı, çocuklarının azıcık ders çalışmadığını, azıcık kurallara uymadığını görünce "sen adam olmazsın" diye bağıran ebeveynler gibi. bana göre gregor, camus'un meursault'unun tam tersidir, sosyal statüsünü, görev ve sorumluluklarını önemser. bu yüzden durumu kabullenmekte zorlanır. ama güneş balçıkla sıvanmaz, çaresizce çırpınan ince ayaklarını görünce gözlerini kapatır ve sağına dönmeye çalışır. duyduğu inanılmaz acı sonucu çabalamayı keser. bu bir nevi kabullenmektir artık.
roman o kadar ince ayrıntılarla dolu ki, 700 sayfada anlatılacakları 70 sayfada anlatır. ama benim için şu cümlenin anlamı hepsinden ötedir: "insan dediğin uykusunu almalı."
roman o kadar ince ayrıntılarla dolu ki, 700 sayfada anlatılacakları 70 sayfada anlatır. ama benim için şu cümlenin anlamı hepsinden ötedir: "insan dediğin uykusunu almalı."
devamını gör...
7.
franz kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür. kafka, amerika romanı üzerinde çalışırken sıkılıp bir öykü yazarak ara vermek ister. böylece dönüşüm ortaya çıkar.
devamını gör...
8.
1915’te yayımlanmış kafka’nın en popüler eseridir. pazarlamacılık yapan gregor samsa’nın böcek hâline dönüşmesiyle gelişen olaylar ve alışma sürecini anlatan uzun hikâyedir. 20.yüzyılın edebiyatta en önemli isimlerinden olan kafka bu kitabında yozlaşmış aile temasını işlemiş ve çalışmadığı zaman ailesinin ona karşı olan tutumunu gözler önüne sermiştir. her ne kadar kitabının kapağına böcek konulmasını istemese de şu an çoğu basımı böyle yapılmıştır. böcekle empati yaptıracak bir hikâyedir.
ben yalnız kalmaktan korkan, kalabalıktan kaçan hasta bir adamım. sığıntı gibi yaklaşırım topluma. ufak ufak kelebek adımlarla. sevsinler isterim. onlara olan nefretimi, görmezden gelsinler. 'bizim gregor işte ya' desinler tüm saçmalıklarıma. özlüyorum böcek olduğumu fark etmediğim günleri. özlüyorum, ince bilekli o devi. biraz bencil olsam, yalnızlıktan korkmazdim o zaman...
ben yalnız kalmaktan korkan, kalabalıktan kaçan hasta bir adamım. sığıntı gibi yaklaşırım topluma. ufak ufak kelebek adımlarla. sevsinler isterim. onlara olan nefretimi, görmezden gelsinler. 'bizim gregor işte ya' desinler tüm saçmalıklarıma. özlüyorum böcek olduğumu fark etmediğim günleri. özlüyorum, ince bilekli o devi. biraz bencil olsam, yalnızlıktan korkmazdim o zaman...
devamını gör...
9.
değerli hocam, rahmetli ahmet cemal* * çevirisi her daim "dönüşüm" adıyla ve doğru olarak tercüme edilmiş kafka eseridir. (bkz: ahmet cemal)
hatta kendisinin çevirdiği ilk baskılarında kitabın türkçesinin niçin "değişim"* değil de "dönüşüm" olması gerektiğini açıklayan ve kamuran şipal'e de çok nazikçe teşekkür eden bir önsözü vardı yanlış değilsem.
hatta kendisinin çevirdiği ilk baskılarında kitabın türkçesinin niçin "değişim"* değil de "dönüşüm" olması gerektiğini açıklayan ve kamuran şipal'e de çok nazikçe teşekkür eden bir önsözü vardı yanlış değilsem.
devamını gör...
10.
kitapta böcek metaforu çok güzel işlenmiş. insanlara yapılan iyilik ve fedakarlıkların bir zaman sonra onlar tarafından bir görev gibi algılanması, bunları yerine getirmeyecek duruma düştüğünde değerini günden güne yitirişini vurguladığını söyleyebilirim.
bir diğer bakış açısı ise var olan düzene aykırı bir mevcudiyetin varsa, kabul görmeyişinin, ezilmenin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiliyor. eğer aykırı isen herkes gibi değilsen yaşam alanın insanların kurtulmak isteği fazlalıklarla işgal edilir. adım atacak yerin kalmaz, hiçbir şekilde sesini duyuramazsın ve zamanla yaşama hevesin bu yıkıntılar arasında kaçar gider...
açıkçası okurken böcek fobisine sahip biri olarak ilk birkaç sayfasını çok zorlanarak okurken, sonralardan kendimi gregor ile empati kurup uzulurken buldum.
ayrıca gerçek hayatta benimde aynı böcek muamelesi görüp ezildiğimi öğrendiğim çok iyi oldu. çok da güzel oldu. sağol kafka.*
devamını gör...
11.
franz kafka'nın türkçe'ye dönüşüm adı ile çevirilen kitabıdır. çok önceden görmüş bugünleri. gregor samsa unutulmaz bir karakterdir.insanın insana insanın kendine ve insanın doğaya yabancılaşmasının eseridir.
devamını gör...
12.
kafka'nın az sayfalı derin kitabıdır. beni şu ana kadar okuduklarım arasında en çok etkileyen kitaplardan biridir. olaydan ziyade duyguya odaklanırsanız, çevrenizde gregor samsa olan kişilerin olduğunu ya da sizin olduğunuzu gösteren yaşantılara denk gelebilirsiniz.
kendinizden ödün verirseniz, insanların da sizden ödün vereceğini anlatan mis bir kitap.
kendinizden ödün verirseniz, insanların da sizden ödün vereceğini anlatan mis bir kitap.
devamını gör...
13.
yabancılaşma, dışlanmış hissetme, aile tarafından görmezden gelinme/sevilmeme temalarının edebiyatta en iyi işlendiği metin olabilir. birçok romanın yüzlerce sayfada anlatamadığını 70 küsür sayfada anlatmak büyük başarı, ayırca hikayenin klostrofobik doğası da okuru kesinlikle içine çekiyor. kafka'nın bazı diğer metinlerinin biraz abartıldığını düşünsem de dönüşüm kesinlikle muazzam. ayrıca benim deyimimle tam bir "buzdağı" hikaye/romanı, bundan kastım da su yüzünde olan kısmına kıyasla aslında altında bir ton fazla şey saklı, tekrar okuyup analiz edilmeye açık bir metin, ki bence bu çokzel.
devamını gör...
14.
kitabın tam olarak anlaşılması için diğer kafka kitapları da okunmalı ve özellikle babası arasında ilişki öğrenilmelidir .
"tek ihtiyacım biraz neşe, samimiyet, yolumu biraz olsun açmandı. sense bunun yerine bana başka yollar açtın ve benimkine engeller koydun."
babasına söylediği bu sitem dolu cümle ile sanırım neden hamam böceğini seçtiğini daha iyi anlıyoruz .
kafka'nın engeli babasıydı , samsa'nın engeli ise kendisi .
"tek ihtiyacım biraz neşe, samimiyet, yolumu biraz olsun açmandı. sense bunun yerine bana başka yollar açtın ve benimkine engeller koydun."
babasına söylediği bu sitem dolu cümle ile sanırım neden hamam böceğini seçtiğini daha iyi anlıyoruz .
kafka'nın engeli babasıydı , samsa'nın engeli ise kendisi .
devamını gör...
15.
belirli bir metafor üzerinden ilerleyen franz kafka kitabı. ilk okunduğunda net anlaşılamayabilir.
gregor samsa aslında hiçbir zaman böceğe dönüşmedi. kafka böcek metaforu üzerinden toplumu, toplumun yapısını anlatıyor aslında. gregor samsa belirli kalıplaşmış yargıların dışına çıktığı için toplum tarafından dışlanan bir adam. ve bu yüzden kendini adeta bir "böcek" gibi hissediyor. daha sonra tüm bu yaşadığı şeylere dayanamayıp ölüyor zaten kitabın sonunda. bir yerde "hayatın çarkında dönmeyi reddettiği için o çarkın altında ölen bir adam." olarak bahsediliyor gregor samsa'dan...
gregor samsa aslında hiçbir zaman böceğe dönüşmedi. kafka böcek metaforu üzerinden toplumu, toplumun yapısını anlatıyor aslında. gregor samsa belirli kalıplaşmış yargıların dışına çıktığı için toplum tarafından dışlanan bir adam. ve bu yüzden kendini adeta bir "böcek" gibi hissediyor. daha sonra tüm bu yaşadığı şeylere dayanamayıp ölüyor zaten kitabın sonunda. bir yerde "hayatın çarkında dönmeyi reddettiği için o çarkın altında ölen bir adam." olarak bahsediliyor gregor samsa'dan...
devamını gör...
16.
bir işe yararken ve belli şeylere hizmette bulunurken bir değer biçilen kişinin yararsız biri olduğunda tahammül edilememesini ve istenmemesini oldukça yaratıcı ve farklı bir bakış açısı ile biz okurlara yansıtan kitaptır. sayfa sayısı az fakat verdiği mesaj fazladır.
devamını gör...
17.
samsa'nın böceğe dönüştüğü için değil işe geç kalacağı için panik olması beni hep çok etkiler, tüylerim diken diken olur. daha güzel ifade edilemezdi sanırım çağımız...
devamını gör...
18.
kitabı okurken hata yapıp karakterimizin gerçekten böceğe dönüştüğünü düşünerek okuduğum kitaptır.. keşke asıl anlatılmak isteneni başka biri söylemeden anlayabilseydim. kitap nasıl olsa kısa hemen bitireyim diye düşünürken hiç bir anlam çıkartamadan boşu boşuna zaman harcamış oldum. yine de yapılan yorum ve eleştirileri okumak bana fayda sağladı.. franz kafka'nın, insanların insanlara kendini nasıl böcek gibi hissettirdiğini anlattığı çok önemli bir eser. ayrıca karakterimizin gerçekten böceğe dönüşmediği halde "bir sabah böcek olarak uyandım." tarzında kitabın anlatılması, bunu daha iyi anlamamıza neden olmuştur. çok akıllıca ve açıklayıcı şekilde yazılmış bir kitaptır. yüz dört sayfaya ancak bu kadar anlamlı bir kitap yazılabilirdi. herkesin okuyup ders çıkarması gerekli..
devamını gör...
19.
böcek olmanın depresyonu çağrıştırdığı kafka eseri. böcek olduğumuzda ailemiz bile bize yardımcı olamıyor. aslında böcekliği bir pupa gibi düşünüp, o dış iskeleti parçalarsak (ki çok zordur çünkü bunu kendimiz yapmalıyız) tekrar insan olabiliriz.
devamını gör...
20.
hepimiz birer böceceğiz. birileri için yaşayıp gidiyoruz. sistemin kölesi olmuşuz. bir gün hikayemiz bittiğinde, nasıl bir böceği süpürüp dışarı atıyorlar, bizi de öyle atacaklar. bu dünya için hiçbir anlam ifade etmiyoruz.. bu düşünceyi beynime aşılayan kitap.
devamını gör...