orijinal adı: die verwandlung
yazar: franz kafka
yayım yılı: 1915
franz kafka basılan kitapların kapağında böcek tasvirinin olmamasını vasiyet etmiştir lakin bu vasiyete ne yazık ki birçok yayınevi tarafından uyulmamıştır.
bir insanın sabah kalktığında kendisini devasa bir böceğe dönüştüğünü görmesinin hikayesidir dönüşüm. franz kafka'nın aile prototipini yansıttığı eseridir ayrıca. kitap, bir ailenin bile davranışlarının menfaat üzerine şekillenebileceği mesajını bünyesinde barındırır.
yazar: franz kafka
yayım yılı: 1915
franz kafka basılan kitapların kapağında böcek tasvirinin olmamasını vasiyet etmiştir lakin bu vasiyete ne yazık ki birçok yayınevi tarafından uyulmamıştır.
bir insanın sabah kalktığında kendisini devasa bir böceğe dönüştüğünü görmesinin hikayesidir dönüşüm. franz kafka'nın aile prototipini yansıttığı eseridir ayrıca. kitap, bir ailenin bile davranışlarının menfaat üzerine şekillenebileceği mesajını bünyesinde barındırır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sietkafta" tarafından 22.11.2020 14:08 tarihinde açılmıştır.
41.
franz kafka'nın ruh halini açık bir şekilde ortaya döken romanı. romanda franz kafka'nın anne, babasına duyduğu güvensizlik çok açık bir şekilde göze çarpıyor. ayrıca kafka'nın diğer insanlara karşı bakışını da bu romanla görmek çok mümkün. her insan romanın içindeki derinliği göremez.
devamını gör...
42.
"devcileyin" kelimesinin tüm türkçe metinlerde kullanıldığı tek yer bu romanın çevirisi olabilir. hafızam beni yanıltmıyorsa bu kelimenin isim babası ve dönüşüm'ün çevirmeni kamuran şipal olacak.
bu arada yine yanılmıyorsam tdk'ya göre böyle bir türkçe kelime yok.
bu arada yine yanılmıyorsam tdk'ya göre böyle bir türkçe kelime yok.
devamını gör...
43.
felsefesi anlaşılınca ne kadar iyi olduğuna dair birçok yorum yapılabilir ama böcek fobim yüzünden asla beğenmediğim bir kitap. mesela bir başka hayvana dönüşse ne kadar harika olduğuna katılacağım ama böcek olarak her hareketini anlatması bile tüylerimi öylesine diken diken etmişti ki düşününce bile irkiliyorum. yoksa güzel kitap. ama koca bi böcekten bahsediyoruz. güzel denilebilecek olmasa sonuna kadar sabredemezdim. ama kocaman bi böcek var işte.
devamını gör...
44.
kimse bir sabah uyandığında kendini böcek olarak bulmaz, bulamaz. burada muhatabını çarpıcı, iğrendirici bir şekilde kelimelerle imgesel bir tanıt yapılıyor.
ve bu imgeyi anlayabilmek için de tasavvur edilecek şeyin bilgisine önceden maruz kalmanız gerek. ancak o zaman imge karşılık bulur anlayacaklar tarafından.
dev bir böcek.
gregor samsa o sabah işe gitmedi. anlıyoruz ki düzenli şekilde gidip geldiği bir işi var. ve birlikte yaşadığı, kan bağı bulunan ailesi de onunla beraber bir düzen tutturmuş. düzen diyorum, düzensizlik değil. zira bir sabah böcek olarak uyanmak düzeni bozuyor. düzensizlik yaratıyor. bu bozulma bizim uzun öykü belki de novella diyebileceğimiz anlatı türünde izleğimizi oluşturuyor.
düzenden kastım ailenin samsa üzerinden belli bir yaşantı biçimi oluşmuş. bir nevi alışkanlık. samsa böcek olarak uyanarak bu alışkanlığı bozuyor.
ve o andan itibaren etrafındaki 1. dereceden kişilerin yaklaşımları, ailevi ve insani ilişkileri "değişime/dönüşüme" uğruyor. bir anda değil yavaş yavaş. annesi de dahil.
herhangi biri olmaktan çıkıp ailenin samsası olan karakterimiz başkalaşmayla beraber ötekileşiyor. öteki diğerlerinin başkalaşmasıyla da karşılık buluyor. terk ediliyor. ölüme bırakılıyor.
bir sahnede de yanılmıyorsam "elma" fırlatılıyor ve bu elma ölümcül bir hasar bırakıyor. elma tesadüf mü? ibrahimî dinlerde kimilerince ilk günahın "yasak meyve/elma" nedeniyle olduğuna inanılıyor. ilk günah aynı zamanda af ve dua, yakarışı da getiriyor. ama nihayetinde cennetten kovulmaya yol açıyor.
aslında dönüşüm/değişim/başkalaşım mucizevi, bir anda olan biten bir şey değil de ilişkilerimiz üzerinden gerçekleşiyor. algılayışımız, duyuşumuz tarafından. bu bir sürecin sonucu. ama bun süreci etkileyen sebebler ne? bunlar gerçekçi nedenler mi ve sonucunda ilişkilerimiz sağlam temeller üzerine mi kurulu yoksa algılayışımız, duyulumuz, ilişkilerimiz çıkar üzerine mi kurulu? tanrının sevgisinin anne'nin sevgisine benzetildiğini çoğu kez işitmişizdir, samsa'nın annesi dahi terk etmişti. çıkar üzerine kurulu ilişki mi? bir sabah böcek olarak uyanabiliriz. ve hiç bir şey eskisi gibi değil -miş -ecek.
ve bu imgeyi anlayabilmek için de tasavvur edilecek şeyin bilgisine önceden maruz kalmanız gerek. ancak o zaman imge karşılık bulur anlayacaklar tarafından.
dev bir böcek.
gregor samsa o sabah işe gitmedi. anlıyoruz ki düzenli şekilde gidip geldiği bir işi var. ve birlikte yaşadığı, kan bağı bulunan ailesi de onunla beraber bir düzen tutturmuş. düzen diyorum, düzensizlik değil. zira bir sabah böcek olarak uyanmak düzeni bozuyor. düzensizlik yaratıyor. bu bozulma bizim uzun öykü belki de novella diyebileceğimiz anlatı türünde izleğimizi oluşturuyor.
düzenden kastım ailenin samsa üzerinden belli bir yaşantı biçimi oluşmuş. bir nevi alışkanlık. samsa böcek olarak uyanarak bu alışkanlığı bozuyor.
ve o andan itibaren etrafındaki 1. dereceden kişilerin yaklaşımları, ailevi ve insani ilişkileri "değişime/dönüşüme" uğruyor. bir anda değil yavaş yavaş. annesi de dahil.
herhangi biri olmaktan çıkıp ailenin samsası olan karakterimiz başkalaşmayla beraber ötekileşiyor. öteki diğerlerinin başkalaşmasıyla da karşılık buluyor. terk ediliyor. ölüme bırakılıyor.
bir sahnede de yanılmıyorsam "elma" fırlatılıyor ve bu elma ölümcül bir hasar bırakıyor. elma tesadüf mü? ibrahimî dinlerde kimilerince ilk günahın "yasak meyve/elma" nedeniyle olduğuna inanılıyor. ilk günah aynı zamanda af ve dua, yakarışı da getiriyor. ama nihayetinde cennetten kovulmaya yol açıyor.
aslında dönüşüm/değişim/başkalaşım mucizevi, bir anda olan biten bir şey değil de ilişkilerimiz üzerinden gerçekleşiyor. algılayışımız, duyuşumuz tarafından. bu bir sürecin sonucu. ama bun süreci etkileyen sebebler ne? bunlar gerçekçi nedenler mi ve sonucunda ilişkilerimiz sağlam temeller üzerine mi kurulu yoksa algılayışımız, duyulumuz, ilişkilerimiz çıkar üzerine mi kurulu? tanrının sevgisinin anne'nin sevgisine benzetildiğini çoğu kez işitmişizdir, samsa'nın annesi dahi terk etmişti. çıkar üzerine kurulu ilişki mi? bir sabah böcek olarak uyanabiliriz. ve hiç bir şey eskisi gibi değil -miş -ecek.
devamını gör...
45.
franz kafkanın en bilinen ikoniklesmis eseridir.hikayenin kahramanı gregor samsa bir gün uyandığını kendisini bir böceğe dönüşmüş olarak görür bu bir metafordur.samsa kendisini toplumdan soyutlanmış,topluma yabancılaşmış bir karakter olarak bulur.varoluşsal sancılar öykü boyunca hissedilir.
devamını gör...
46.
franz kafka'nın özellikle kitabın kapağına böcek resmi konmaması gerektiğini çünkü bunun kitabın içeriğini tam manasıyla yansıtmayacağını yayınevine bildirdiği ancak yayınevinin buna rağmen kapağına böcek resmi koyduğu kitaptır.
devamını gör...
47.
bu kitabı askerdeyken okuma fırsatı buldum ve yıllardır bir türlü giremediğim kafka dünyasına sonunda girebildim. artık tam bi klasik haline gelmiş giriş cümlesi ile tek solukta bitirilecek bi kitap olacağının sinyalini veriyor.konusu çok ilginç görünüyor olsa da bireylerin sosyal hayattaki konumları ve sorumluluklarını düşünmeye iten modern klasikler arasında yerini çoktan almış bulunuyor.kitaba dair tek eleştirim final kısmını yazarın kendisinin dahi beğenmediğini düşünmem olabilir. kesinlikle kafka okumaya bu kitapla başlayın derim..
devamını gör...
48.
franz kafka tarafından kaleme alınan fantestik türe yakın kitaptır.yazar her zamanki gibi diğer kitaplarında olduğu gibi anlatmaya çalıştığı konuyu farklı tarzla ele almış. hayattan çevresinden özellikle en yakınları tarafından nasıl soyutlandığını anlatamaya çalışmış. kitabın karakteri gregor samsa bir sabah uyanır ve ilginç şeyler olduğunu anlamıştır. uatağında rahat olmadığını ve böceğe dönüştüğünü fark etmiştir. daha sonrası ailesi ve çevresi tarafından fark edilmemiş herkes kendi yaşantısına devam etmiştir. hatta bi süre sonra yokluğunu bile hisseden olmamıştır.franz kafka da gerçek hayatında böyle hissetmiş ki demek bu harika kitabı yazmıştır. farklı bakış açısı... kimin aklına gelir ki? kitabı okuyan bazı kesim bile anlamıyor bazen.kitabın orjinalliği çeviri kalitesi de büyük etken tabi. çevremde şahit olduğum kişiler mevcut. bazılarına saçma da geliyor tabi bu kitabı okumadan önce biraz kafka tarzına aşina olunmalı diye düşünüyorum. okuyacaksanız daha önce yazarın diğer kitaplarını okumanızı tavsiye ederim yazarı tanımak önemli kitap için ama uyum oluşması da gerekli. kitaba iyice dalarsanız keyif alabilrsiniz. kitabı okumanızı tavsiye edebilirim
devamını gör...
49.
okumayanlar için şunu söyleyebilirim ki son kelimesini okuyana kadar yaşanılanların gerçek olduğuna inanamayacaksınız. hatta kitabı bitirdikten sonra bu neydi ya. acaba ben mi yanlış anladım. diyerek afallayabilirsiniz. kitaptan ufak bir alıntı:
"paltom bile ağır gelirken, nasıl taşırım koskoca dünyayı sırtımda..?"
"paltom bile ağır gelirken, nasıl taşırım koskoca dünyayı sırtımda..?"
devamını gör...
50.
kitap bizim bir şeylere köle oluşumuzu anlatıyor. adam orada böcek olmuş ve hâlâ işini düşünüyor, ailesini düşünüyor, parayı düşünüyor. "ben neden bu haldeyim?" sorusunu kendine hiç sormuyor ya da ailesi ona bu soruyu sormuyor hatta ondan korkuyorlar bile. böcek oluyorsun ama tek derdin işine yetişmek...
yaşamımız da hep böyle değil mi? işimiz batar, paralar gitti diye üzülürler. sınav kazanamayız, başarısız derler. öldürülürüz, üstümüzdeki kıyafeti bahane ederler. kimse "nasılsın" diye sormaz sadece dünya malıyla ilgilenirler. kimseyi sorumlu tutmaz, kimseyi sorgulamaz sadece seni suçlarlar. hayatta hep bir şeylere koşuyoruz ve her seferinde derdimizi unutuyoruz. kendimize ne zamandır nasıl olduğumuzu sormuyoruz? başkalarının sorunlarıyla ilgileniyoruz, başkalarının işleriyle, evleriyle ve sevgilileriyle... ama kendimizle ilgilenmeye fırsatımız hiç olmuyor. çalışmak ve okumak dışında ne düşünebiliyoruz? bir tatile gitsek peşimizde hep bir iş düşüncesi oluyor. keyifli bir harcama bile yapamıyoruz...
bu kitap bana göre gelmiş geçmiş en iyi eserlerden biridir. her şey çok güzel anlatılmış, defalarca okumama rağmen hep bir şeyler bulup farklı anlamlar çıkarıyorum. böcekten bahsettiği için okumamazlık yapmayın çünkü konu böcek değil. konu, insan yaşamının, insanların ne kadar nankör, düşüncesiz ve anlamsız olduğu.
herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. ama bunu anlamıyorlar. anlamak istemiyorlar. insan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var... hayvana geri dönülüyor. böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. herkes sürüye katıldığından ötürü güven içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına ve eğlenceye gidiyor. tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru.
yaşamımız da hep böyle değil mi? işimiz batar, paralar gitti diye üzülürler. sınav kazanamayız, başarısız derler. öldürülürüz, üstümüzdeki kıyafeti bahane ederler. kimse "nasılsın" diye sormaz sadece dünya malıyla ilgilenirler. kimseyi sorumlu tutmaz, kimseyi sorgulamaz sadece seni suçlarlar. hayatta hep bir şeylere koşuyoruz ve her seferinde derdimizi unutuyoruz. kendimize ne zamandır nasıl olduğumuzu sormuyoruz? başkalarının sorunlarıyla ilgileniyoruz, başkalarının işleriyle, evleriyle ve sevgilileriyle... ama kendimizle ilgilenmeye fırsatımız hiç olmuyor. çalışmak ve okumak dışında ne düşünebiliyoruz? bir tatile gitsek peşimizde hep bir iş düşüncesi oluyor. keyifli bir harcama bile yapamıyoruz...
bu kitap bana göre gelmiş geçmiş en iyi eserlerden biridir. her şey çok güzel anlatılmış, defalarca okumama rağmen hep bir şeyler bulup farklı anlamlar çıkarıyorum. böcekten bahsettiği için okumamazlık yapmayın çünkü konu böcek değil. konu, insan yaşamının, insanların ne kadar nankör, düşüncesiz ve anlamsız olduğu.
herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. ama bunu anlamıyorlar. anlamak istemiyorlar. insan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var... hayvana geri dönülüyor. böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. herkes sürüye katıldığından ötürü güven içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına ve eğlenceye gidiyor. tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru.
devamını gör...
51.
kitabın başlangıç cümlesini her yerde 'en etkileyici giriş cümlesi' olarak duyduğum için bundan pek etkilenemedim.
böceklerden çok tiksiniyorum. kitabın kapağını görmemek için çok çaba sarf etmek zorunda kaldım. ancak en zor kısmı konuya alışana kadar bir böcek gibi düşünmek zorunda kalmaktı.
betimlemeleri çok beğendim. o anı gayet güzel yaşatıyor.
böceklerin kaçış sebeplerini anlatış şekli bambaşka bir şeydi. biz yürürken yürümeleri ve biz durunca durmaları kısmına bayıldım. böcekler de gerçekten hassas olabilirmiş.
tozlu kısımda benim gibi tozdan bir pelerin hayal eden var mıdır acaba?
anlatım sırasında ben mi bir şey kaçırdım yoksa gerçekten cümleler mi sıkıntılı emin değilim ama sanırım ilki daha muhtemel. kapıdan geçerken vücudu zarar gören bir böcekten, kutuda taşınan bir böceğe geçiş nasıl oldu fark edemedim ya da cam önünde dimdik duran o heybetli böceğe ne oldu?
çirkin bir böcek değil de şirin bir canlı olsa acaba ailenin tepkisi nasıl bir şey olurdu? aslında buradan, insanların sadece çirkin davranışlara ya da sadece görünüşe odaklandığını ve tamamen kestirip atmaktan daha fazla memnuniyet duyduklarını da çıkarabiliriz.
çıtır çerez kitabı.
böceklerden çok tiksiniyorum. kitabın kapağını görmemek için çok çaba sarf etmek zorunda kaldım. ancak en zor kısmı konuya alışana kadar bir böcek gibi düşünmek zorunda kalmaktı.
betimlemeleri çok beğendim. o anı gayet güzel yaşatıyor.
böceklerin kaçış sebeplerini anlatış şekli bambaşka bir şeydi. biz yürürken yürümeleri ve biz durunca durmaları kısmına bayıldım. böcekler de gerçekten hassas olabilirmiş.
tozlu kısımda benim gibi tozdan bir pelerin hayal eden var mıdır acaba?
anlatım sırasında ben mi bir şey kaçırdım yoksa gerçekten cümleler mi sıkıntılı emin değilim ama sanırım ilki daha muhtemel. kapıdan geçerken vücudu zarar gören bir böcekten, kutuda taşınan bir böceğe geçiş nasıl oldu fark edemedim ya da cam önünde dimdik duran o heybetli böceğe ne oldu?
çirkin bir böcek değil de şirin bir canlı olsa acaba ailenin tepkisi nasıl bir şey olurdu? aslında buradan, insanların sadece çirkin davranışlara ya da sadece görünüşe odaklandığını ve tamamen kestirip atmaktan daha fazla memnuniyet duyduklarını da çıkarabiliriz.
çıtır çerez kitabı.
devamını gör...
52.
gregor samsa, odasından böcek şeklinde ilk çıktığında, babasının bir tekme darbesiyle onu odasına geri savurması... buraya kadar olan kısmı gregor'ın kâbusu sanmıştım. gerçekmiş meğer.
devamını gör...
53.
franz kafkanın sevdiğim hikayelerinden biri. bir insanın içinde yaşadığı inişleri çikislari, aslinda kim oldugu ve ne olmak istediginin zihninde yarattigi donusumun hikayesi. bir sabah bocek olarak uyanmak ama ayni zamandada işe gitme telasinda olmak ailesinden gordugu muamele. aslinda hayatin ona sunmus oldugu ve onunda kabullenmis oldugu bir hayat. tek kelimeyle çoğumuzun hatta %90 insanin yasadigi hayat bu kitaptir dersek cok dogru olur !!! dönüşüm; içimizde aslında olmak istemediğimiz ama mecburi baskılar sonucu dönüştugumuz
insan+kişi = böcek !
insan+kişi = böcek !
devamını gör...
54.
''gregor samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu.''
bu kitabın ilk cümlesidir. daha ilk cümlesinde insanı şaşırtır. aslında ailesinin borçlarını ödemek için bir acentede çalışan gregor samsa ona gösterilen muamelenin şeklini alır. evet gregor samsa 'ya böcek gibi davranılmaktadır. itilip kakılmış, sadece ondan çalışması ve para getirmesi istenmiş;ona kimse ne hissettiğini, nerede olmak istediğini, ne yapmak istediğini sormamıştır. ve bir böceğe dönüştüğünde de ailesi ondan iğrenmiş ve kaçmıştır. yalnız annesinin gregor'un eski haline döneceğine dair umutları vardır. belkide paralel evrendeki böcek samsa ve insan samsa yer değiştirmiştir. belki böcek evreninde gregor samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında bir insana dönüşmüş bulmuştur. tabi bunlar evrenlere ne kadar inandığımıza göre değişir. neticede gregor samsa bir böcek olarak ölür ve ailesi ondan kurtuldukları için rahatlar. zavallı samsa'ya acımamak elde değil. o tiksinmeyi sanki zatıma yapılıyormuş gibi hissettim okurken. belki de bana yapılan böcek muamelesinin yansımalarını gördüm, kimbilir.
bu kitabın ilk cümlesidir. daha ilk cümlesinde insanı şaşırtır. aslında ailesinin borçlarını ödemek için bir acentede çalışan gregor samsa ona gösterilen muamelenin şeklini alır. evet gregor samsa 'ya böcek gibi davranılmaktadır. itilip kakılmış, sadece ondan çalışması ve para getirmesi istenmiş;ona kimse ne hissettiğini, nerede olmak istediğini, ne yapmak istediğini sormamıştır. ve bir böceğe dönüştüğünde de ailesi ondan iğrenmiş ve kaçmıştır. yalnız annesinin gregor'un eski haline döneceğine dair umutları vardır. belkide paralel evrendeki böcek samsa ve insan samsa yer değiştirmiştir. belki böcek evreninde gregor samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında bir insana dönüşmüş bulmuştur. tabi bunlar evrenlere ne kadar inandığımıza göre değişir. neticede gregor samsa bir böcek olarak ölür ve ailesi ondan kurtuldukları için rahatlar. zavallı samsa'ya acımamak elde değil. o tiksinmeyi sanki zatıma yapılıyormuş gibi hissettim okurken. belki de bana yapılan böcek muamelesinin yansımalarını gördüm, kimbilir.
devamını gör...
55.
kafka'yı ve eserlerini babasıyla ilişkisinden ayrı ele almak mümkün değildir. hayatı boyunca babasına karşı duyduğu eziklik, düşmanlık, korku eserlerinde -belki bilinçli belki bilinçsiz- somut bir hal almıştır. kafka, babasının kendisine bazen bir böceğe bakarmış gibi baktığını düşünür. kafka okumalarına öncelikle kafka'nın babasına yazdığı ama asla vermeye cesaret edemediği babaya mektuplar kitabıyla başlanmalı. ondan sonra okunan her kitap daha bir anlam kazanacaktır.
devamını gör...
56.
yazar hayal gücünün doruklarında yaşayıp,okuyucuya da bir nebze olsun aksettirmek niyetiyle yazmış dönüşümü.
bir yandan hayattan mesajlar verirken bir yandan da kişilikler hakkında bilgi vermektedir.çok severek okuduğum yapıttı.
bir yandan hayattan mesajlar verirken bir yandan da kişilikler hakkında bilgi vermektedir.çok severek okuduğum yapıttı.
devamını gör...
57.
okul yıllarında ödev olarak zorla okutulmasına rağmen beğenerek okuduğum ve hafızama kazınan bir kitaptır. franz kafka bu tarz romanlarıyla fazlaca öne çıkmış bir yazardır. günümüze kadar başarıyla gelmiş kitaplarıyla düşünce gücünü arttırıp içsel düşünmeye yönlendirmiştir.
devamını gör...
58.
gregor samsa kendini garip rüyaların eşiğinden alarak uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. insandan böceğe dönüşümünün var oluşu olarak tabir edebiliriz. ama bunun dışında aile baskısının, bilinçli olarak emeğin sömürülmesinin de ele alındığı oldukça akıcı ve güzel bir roman. tavsiye ederim.
devamını gör...
59.
kafka dönüşümle ne anlatmak istedi benim için her zaman bir bilinmez olacak. sanki söylenecek her şey ya da açıklanacak her metafor hep eksik gibi. kafka çıksa da bunu anlatmak istedim dese hayır hayır başka bir şey anlatmak istemiştin diyeceğim. yine de ne kadar çok açıklama yapılırsa yapılsın bence anlatmaya çalıştığı şey babasıyla ilişkisi ile alakalı olan incelemelere daha yakın.
kendini sürekli kabul ettirmeye, ispat etmeye ve babası tarafından var olduğunun ya da başardığının bilinmesine ihtiyaç duymuş ve hayatı boyunca bundan şikayet etmiş. nerdeyse tüm kitaplarında da bunun izlerini gördüğümüz bir yazar kafka. babasıyla ilişkisi ona tamamen işe yaramaz gibi hissettirmiş ki babaya mektupta bunu açıkça görüyoruz. milenaya mektuplarda da babasından bahsettiği bölümler var. babayı yenmek ya da onun tarafından kabul edilmek kafka için varolmanın ilk basamağı gibi.
dönüşümde ait hissetmediği ve tümden yabancı olduğu toplumda kendisini koyduğu yeri görüyoruz bence. o kadar başkayım ve içinde yaşadığım sistem beni bu başkalığa o kadar zorluyor ki adeta kocaman bir böcek gibiyim demek istemiş bence. sistem tarafından yok sayılan hatta istenmeyen, tiksinilen ve bir işe yaramayan bir varlık olarak resmetmiş kendisini.
okuduğundan daha fazlası olan kitaplardan biri dönüşüm. üstüne düşünülmesi gereken bir çok noktası var. ancak kafkaya sinir oluyor olabilirim. sürekli şikayet ediyor ve bunu da adeta depresyon halini korumak için yapıyor gibi hissettiriyor bana. sanki bundan da keyif alıyor. neyse. öyle işte.
kendini sürekli kabul ettirmeye, ispat etmeye ve babası tarafından var olduğunun ya da başardığının bilinmesine ihtiyaç duymuş ve hayatı boyunca bundan şikayet etmiş. nerdeyse tüm kitaplarında da bunun izlerini gördüğümüz bir yazar kafka. babasıyla ilişkisi ona tamamen işe yaramaz gibi hissettirmiş ki babaya mektupta bunu açıkça görüyoruz. milenaya mektuplarda da babasından bahsettiği bölümler var. babayı yenmek ya da onun tarafından kabul edilmek kafka için varolmanın ilk basamağı gibi.
dönüşümde ait hissetmediği ve tümden yabancı olduğu toplumda kendisini koyduğu yeri görüyoruz bence. o kadar başkayım ve içinde yaşadığım sistem beni bu başkalığa o kadar zorluyor ki adeta kocaman bir böcek gibiyim demek istemiş bence. sistem tarafından yok sayılan hatta istenmeyen, tiksinilen ve bir işe yaramayan bir varlık olarak resmetmiş kendisini.
okuduğundan daha fazlası olan kitaplardan biri dönüşüm. üstüne düşünülmesi gereken bir çok noktası var. ancak kafkaya sinir oluyor olabilirim. sürekli şikayet ediyor ve bunu da adeta depresyon halini korumak için yapıyor gibi hissettiriyor bana. sanki bundan da keyif alıyor. neyse. öyle işte.
devamını gör...
60.
en çarpıcı kısmının böceğe dönüştüğünde işe gidebilmek içi çaba harcamasıydı bence, böceğe dönüşmüşsün ama işi düşünüyosun hala , ne denilir ki herşeyi açıklıyor orada bence.
devamını gör...