duygusal erkek

yengeç burcu erkeğidir. yengeç burcunun zirvesinden birisi olarak şunu söyleyebilirim: arkadaşlar elementimiz su, gezegenimiz ay ve ay ışığının vurduğu denizin kıyısında üçüncü biradan sonra midyeye bile aşık olabiliriz. öyle bi duygusallık.

böyle adamlar kullanılmaya müsaittir. karşı tarafı üzmemek için hele de aşıklarsa yapmamaları gereken çoğu şeyi yaparlar. mantık insanı değillerdir. hisleri neyin doğru olduğunu söylüyorsa ona inanırlar.

kadınlar tarafından genel olarak çok önemsenmeyen profildeki erkek..
kendine kadar duygusal.. dışa kadar boş duyar...

its me.

sadakatsiz volkan gibi ikisini de seviyorum diyen erkeklerdir.*arkadaşlar kimse birbirini yemesin, duygusallığının arkasına sığınıp, acındırarak istediğini yaptırmaya çalışan erkek modelidir.*

acınası bir tiptir hatta tipi tiptir, hoşlandığı kadına bunu söyleyemeyecek kadar da eziktir. her zaman uzaktan bakar ve sadece hayal kurar ama bilmez ki o uzaktan baktığı kimlerin kimlerin yatağında sabahlıyor.

normal insan cinsinin vücudunda "y" kromozomu taşıyan bireydir. duygusuz, kalpsiz, vicdansız birinden ise duygusal erkeği tercih ederim. iyi olmayı enayi olmak gibi göstermekten de vazgeçin.

her erkeğin duygusal olduğu fakat bunu farklı şekillerde yansıttığı taraftarıyım. sevgili erkekler, duygusal yönlerinizi bizden sakladığınızda sizi daha güçlü görüyor değiliz.
ya da duygusallığınızı yansıttığınızda sizi daha zayıf görmüyoruz. tam aksine bunca soruna sıkıntıya rağmen dimdik durabilmenize hayran kalıyoruz.

erkekler de ağlayabilir, üzülebilir. bunları en kuytu köşelerde, herkesten gizli yaşamanız gerekmez.
omzunuzu yaslamak istediğiniz sürece o omuz size en ücra ve görünmez yer olur zaten.

kadınlardan daha duygusal bir yapıda olmanıza rağmen bunu gizlemeye çalışırken bambaşka bir hâle bürünüyorsunuz. lütfen yapmayın. hiçbir şeye zorunda değilsiniz. kimse kimseyi duygusal olduğu için bırakmaz. bırakıyorsa da buna şükretmelisiniz, kurtulduğunuz için.

kendinize iyi davranın erkek kişileri.

benimdir hem de dibine kadar. duygusal olmak kötü bir şey değildir, alay edilecek bir şey de değildir. merhametli olmak, empati yapabilmek, dertlere ortak olabilmek herkesin harcı değildir. nefretle beslenen, nefretle prim yapanlar günümüzde trend oldu tabi ama biz de varız.
ne mutlu ki varız ve var olmaya devam edeceğiz.
beğenmeyen gitsin kendine hakaret eden, şiddet uygulayan, küfür eden birini bulsun. biz de müge anlı'da izleyelim.

sevdiğim kadının yanında duygularımı rahatça yaşayamayacaksam ne yapayım ben o kadını, he dışarıda duygusuz herifin teki gibi gözükürüm o ayrı. mesela hiç dilenciye para vermem, duygu sömürüsü falan bana işlemez.

aaa favori erkeğim. o ağlasın ben ağlayayım. film izlerken duygulansın, kedi videosu görünce mutlu olsun bana atsın, doğum günü evlilik yıldönümü tüm güzel günlerde bana kart yazsın, ben ona kart verince duygulansın falan. ne güzel egosu, korkusu yok, bana güveniyor demek ki derim. 10/10 erkek.

duygusal insan yoktur. duyguları rasyonel düşünmesi gereken yerde sürekli önüne geçen insan vardır.
bu da bir rahatsızlıktır. tedavi gerekir. yoksa kişi sevgisini hüznünü üzüntüsünü gösteriyor diye duygusal olarak nitelendirilemez. diğer insanlar cyborg değil herkes kabiliyeti ölçüsunde gösterir.
kavram karmaşası yaşamayınız.

hiç çekemem gerçekten kendi hassaslığım bana yetiyor zaten. ben genelde öküz olanları sevdiğim için bu konuda hiç şikayetlenemedim.

duygusal erkek tanımının nasıl yapıldığının netleştirilmesi gerekmektedir. zira duygusal zekası yüksek olan erkek, iletişim kurma becerisi yüksek, empati yetisi gelişmiş gibi fikirler yaşamın huzuru açısından daha makul gibi görünürken aynı zamanda duygusal erkek denildiğinde zayıf bir duygusal yetiye sahip profilden bahsediliyorsa burada tezatlık var demektir.
duygusal süreçlerin kontrolsüzlüğü ve düzenlenememesi yalnızca dıştan bir göz için değil kişinin kendisi için de bir problemdir lakin kültürel etkenler dahilinde her ne kadar dilde inkar edilse de zihinlerde kabul görmemiş olan üzgün, kederli erkek profili duygusal olarak damgalanıp zayıf olarak kabul edilmektedir. kültürel etkenlerden bağımsız bir insan karakteri var edilmeye çalışılırken aynı zamanda zıt düşünsel taleplerle buna karşı çıkmaya çalışan şahsiyetler neticesinde sürecin nereye gideceğini merak etmekteyim.

duygusal olmak bize çok bir şey anlatmıyor.
bununla kırılgan, aşırı hassas, gereksiz 'duygusal' erkek kastediliyorsa elbette çekilebilir şey değildir..

ama duygusal olmak yanlış bir şey değildir.
oturup 3 saat bir ağacı seyretmişliğim var. bu beni duygusal yapar ama anladığınız türden değil..
şefkat, merhamet müptelası olmadım. çocukken bile hoşlanmazdım böyle şeylerden. şimdiki erkekler yumşak şeker.
yemişim öyle duygusallığı..

pamuk şekeri kıvamındaysa sıkıntı.

inci taneleri dizisinde yılmaz erdoğan bütün kadınları kendine aşık yazmış şeklinde eleştirilere maruz kalıyor.

dilber de düğmeci zengin kadın lise edebiyat öğretmeni olan yılmaz erdoğan'a aşık olmadı. ikisi de tutunacak duygusal bir erkek arıyor.

yani hisseden ve hislerini çekinmeden paylaşan, karşısına çıkan insanları dinleyen anlayan insan yerine koyan birine.

şöföre kolay gelsin dediğinde adamın bir şey yapmıyorum ki demesi duygusal zeka olarak kıt olduğunu gösteriyor.

aradaki fark bu. yılmaz erdoğan duruma uygun duygusal tepki verebilen bir erkek olduğu için duygusal.

iyidir, hoştur.

bana kalır mı bilmem fakat bana kalırsa eğer; erkek cinsi doğru yerde duygusal, empatik ve vicdanlı olup, yine 'doğru' yerde kararlı ve sert olabildiği ölçüde güçlü ve sağlıklıdır zaten. yanlış yerde histerik veya yanlış zamanda sözde errkek triplerinde olan yürüyen komplekslerle uğraşılmaz.

askere gidip geldikten sonra fabrika ayarlarına dönecektir.