41.
neredeyse kimse tam ne olduğunu anlamıyor. bu nedenle insanlara çekici geliyor. termodinamik bilen zaten az, termodinamik bilenlerin de entropiden anlayanı az. sosyal bilimler bu kavramı saçmalıkla buladı.
entropi kavramını bulan 1800 lerin fizikçileri çok akıllı insanlarmış.
entropi kavramını bulan 1800 lerin fizikçileri çok akıllı insanlarmış.
devamını gör...
42.
"düzensizliğin ölçüsü" şeklinde tanımlanması biraz yanıltıcı olan fiziksel olgu. fiziksel olarak, su ile kırk dökük hâle getirilmiş bir miktar buzu canlandırın gözünüzde. görsel olarak kırık buz düzensizken, entropisi yüksek olan sudur. entropi, enerji dağılımının bir ölçüsü dersek belki de daha doğru olur.
o zaman nasıl tanımlayalım? örnekler üzerinden gitmek en güzelidir her zaman. 3 örnekle anlatacağım. siz kafanıza en uygun olanı seçersiniz zaten içerisinden.
1- içi gazla doldurulmuş bir kap olsun. bu gazı oluşturan molekülleri düşünün. belirli bir anda tüm molekülleri yakalayıp, hepsinin konumunu, hızını hesaplamak istesek bunu başaramayız. molekülleri kontrol etme şansımız yok ama kabın hacminin ne kadar olacağına biz karar verebiliriz. dolayısıyla kabın tamamındaki gazın bazı fiziksel özelliklerini ölçebiliriz; sıcaklık, basınç, hacim gibi.
kabın özelliklerini her değiştirmeniz bir makro durum yaratır. ölçemediğiniz molekül özellikleri ise birer mikro duruma karşılık gelir. bu durumda, belirli bir makro durumdan bahsederken, buna karşılık belirli sayıda bir mikro durum ortaya çıkar. makro durumların sayısı ne kadar fazla olursa, mikro durumların sayısı da o kadar fazla olur. buradan entropinin tanımı için şu yorum yapılır: hangi makro duruma ait olan mikro durumların sayısı daha fazlaysa, o makro durumun entropisi daha yüksektir.
2- bir satranç tahtası hayal edin. bu tahtada sadece 4 kare olsun. tahtanın 3/4'ü de dolu olsun. yani 4 kareden herhangi 3 tanesinde birer satranç taşı olsun. ben size, o 3 taşın 4 kare üzerine nasıl yerleştirilebileceğini sorsam, bana mutlaka kombinasyonları sayabilirsiniz. peki kare sayısı 36 olsa ve yine 3 satranç taşı olsa elimizde ve desem ki "bu 3 taşı 36 kareye nasıl yerleştirirsiniz?" elbette matematiksel olarak çözümü var ama bir çırpıda hepsini tek tek sayabileceğiniz bir durum kalmadı ortada, ilk duruma kıyasla. yani olayın ihtimalleriyle beraber karmaşıklığı da arttı.
buradan çıkan sonuç: bir olayın gerçekleşebilmesi için ortaya çıkacak ihtimaller ne kadar artarsa, bu olayın entropisi de aynı derecede artar.
3- yine içi gaz dolu bir kap olsun. gazın moleküllerinin sahip olduğu toplam enerjimiz var. kabı deldiğinizi ve deliğin hemen önüne, rüzgârla hareket edecek bir şey koyduğunuzu hayal edin. mesela bir rüzgârgülü olsun. gaz, delikten çıkmaya ve rüzgârgülünü döndürmeye başlar. az önce söylediğim, moleküllerin toplam enerjisinin bir miktarı kullanılmadan kalırken bir miktarı da rüzgârgülünü döndürmek için harcanır. yani burada enerjinin yaptığı bir iş vardır.
kabın içindeki, başlangıç miktarındaki gazı alıp daha büyük bir kaba koyalım, yani kabın hacmini artıralım. bu büyük kabı da delelim ve yine rüzgârgülümüzü deliğin yanına yerleştirelim. rüzgârgülü yine dönmeye başlar ama bir farkla: artık daha yavaş döner çünkü kabın hacmini artırarak gazın basıncının küçülmesine neden olduk. yine gazın toplam enerjisinin bir kısmı iş yapmak için harcandı ama yine bir farkla: bu kez daha az iş yapıldığından daha az enerji harcandı. kullanılmayan enerji, ilk durumdaki kullanılmayan enerjiye kıyasla çok daha fazla. "düzensizliğin ölçüsü" dediğimiz olay burada karşımıza çıkar: bir maddenin düzensizliği, dolayısıyla da kullanılmayan termal enerjisi artıyorsa, bu maddenin entropisi de artar.
kapalı sistemlerde entropi artma ya da sabit kalma eğilimindedir. eğer entropi yerel olarak azalırsa, bu durum sistemin başka bir yerindeki artışla telafi edilir. evrenin enerjisi ise sabit kalma durumunu korumaz, sürekli olarak artış hâlindedir.
o zaman nasıl tanımlayalım? örnekler üzerinden gitmek en güzelidir her zaman. 3 örnekle anlatacağım. siz kafanıza en uygun olanı seçersiniz zaten içerisinden.
1- içi gazla doldurulmuş bir kap olsun. bu gazı oluşturan molekülleri düşünün. belirli bir anda tüm molekülleri yakalayıp, hepsinin konumunu, hızını hesaplamak istesek bunu başaramayız. molekülleri kontrol etme şansımız yok ama kabın hacminin ne kadar olacağına biz karar verebiliriz. dolayısıyla kabın tamamındaki gazın bazı fiziksel özelliklerini ölçebiliriz; sıcaklık, basınç, hacim gibi.
kabın özelliklerini her değiştirmeniz bir makro durum yaratır. ölçemediğiniz molekül özellikleri ise birer mikro duruma karşılık gelir. bu durumda, belirli bir makro durumdan bahsederken, buna karşılık belirli sayıda bir mikro durum ortaya çıkar. makro durumların sayısı ne kadar fazla olursa, mikro durumların sayısı da o kadar fazla olur. buradan entropinin tanımı için şu yorum yapılır: hangi makro duruma ait olan mikro durumların sayısı daha fazlaysa, o makro durumun entropisi daha yüksektir.
2- bir satranç tahtası hayal edin. bu tahtada sadece 4 kare olsun. tahtanın 3/4'ü de dolu olsun. yani 4 kareden herhangi 3 tanesinde birer satranç taşı olsun. ben size, o 3 taşın 4 kare üzerine nasıl yerleştirilebileceğini sorsam, bana mutlaka kombinasyonları sayabilirsiniz. peki kare sayısı 36 olsa ve yine 3 satranç taşı olsa elimizde ve desem ki "bu 3 taşı 36 kareye nasıl yerleştirirsiniz?" elbette matematiksel olarak çözümü var ama bir çırpıda hepsini tek tek sayabileceğiniz bir durum kalmadı ortada, ilk duruma kıyasla. yani olayın ihtimalleriyle beraber karmaşıklığı da arttı.
buradan çıkan sonuç: bir olayın gerçekleşebilmesi için ortaya çıkacak ihtimaller ne kadar artarsa, bu olayın entropisi de aynı derecede artar.
3- yine içi gaz dolu bir kap olsun. gazın moleküllerinin sahip olduğu toplam enerjimiz var. kabı deldiğinizi ve deliğin hemen önüne, rüzgârla hareket edecek bir şey koyduğunuzu hayal edin. mesela bir rüzgârgülü olsun. gaz, delikten çıkmaya ve rüzgârgülünü döndürmeye başlar. az önce söylediğim, moleküllerin toplam enerjisinin bir miktarı kullanılmadan kalırken bir miktarı da rüzgârgülünü döndürmek için harcanır. yani burada enerjinin yaptığı bir iş vardır.
kabın içindeki, başlangıç miktarındaki gazı alıp daha büyük bir kaba koyalım, yani kabın hacmini artıralım. bu büyük kabı da delelim ve yine rüzgârgülümüzü deliğin yanına yerleştirelim. rüzgârgülü yine dönmeye başlar ama bir farkla: artık daha yavaş döner çünkü kabın hacmini artırarak gazın basıncının küçülmesine neden olduk. yine gazın toplam enerjisinin bir kısmı iş yapmak için harcandı ama yine bir farkla: bu kez daha az iş yapıldığından daha az enerji harcandı. kullanılmayan enerji, ilk durumdaki kullanılmayan enerjiye kıyasla çok daha fazla. "düzensizliğin ölçüsü" dediğimiz olay burada karşımıza çıkar: bir maddenin düzensizliği, dolayısıyla da kullanılmayan termal enerjisi artıyorsa, bu maddenin entropisi de artar.
kapalı sistemlerde entropi artma ya da sabit kalma eğilimindedir. eğer entropi yerel olarak azalırsa, bu durum sistemin başka bir yerindeki artışla telafi edilir. evrenin enerjisi ise sabit kalma durumunu korumaz, sürekli olarak artış hâlindedir.
devamını gör...
43.
kutsal kuran'da evrenin sonlu olması ile ilgili ayetler entropiye gönderme yapmakla birlikte, ayrıca şu ayette de entropiye vurgu vardır:
35:41 allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. andolsun eğer çöküp giderlerse, o'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. halim'dir o, gafur'dur.
35:41 allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. andolsun eğer çöküp giderlerse, o'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. halim'dir o, gafur'dur.
devamını gör...
44.
buradaki 10 uncu bölümdeki gibi değildir.
uskudar.edu.tr/manifesto/ya...
"soğuk yoktur, ısının olmaması vardır" ne demek ya :)
-273,16 santigrattan daha soğuk bir ortam olamaz der. bu da entropi nin üçüncü yasasından çıkar.
uskudar.edu.tr/manifesto/ya...
"soğuk yoktur, ısının olmaması vardır" ne demek ya :)
-273,16 santigrattan daha soğuk bir ortam olamaz der. bu da entropi nin üçüncü yasasından çıkar.
devamını gör...