erkekleri itici yapan detaylar

bir erkek olarak hemcinsim olmasından utandığım insan tipleri;

1.meriçler
2.kadın düşmanları

yani karşı cinsle ilişkilerinde belli bir denge sağlayamıyorsan yaşama abi

emekliler gibi surekli uyumalari. kaba konusmalari. kirinca ozur dileyememeleri. dunyaya sadece para kazanmak ve keyif catmak icin geldiklerini dusunmeleri.
fiziksel olarak da: atlet giymeleri. tisort olarak yani.

erkek olmayı marifet sanmak.

sigara,alkol , kumar ''erkek adamım ben kızım''. ''onu giyme '' .''onunla görüşmeyeceksin demedim mi ben sana'' gibi laflar hayır kime ne kanıtlıyorsun ?

takım elbise altına beyaz spor çorabı giymek.

maçoluk. atavist hırdo gürdo şiddete meyilli hareketler. bol küfür. bacaklarını ayıra ayıra kabadayı oturuşları. "delikanlı" olmak bu olmamalı. "erkek adamlık" yapan erkeklerin zeka seviyeleri tartışılır.

kaba davranışlar, yere tükürmesi, bilmişlik taslaması, küfür -özellikle cinsiyetçi olanlar, fanatiklik, aşırı kıl, sigara kokusundan oluşması. pardon böyle de itici olmayan 5 erkek kaldı dünyada sanırım...

kendisinden bahsetmeye devam etti, bıyık altından gülerek. masa kızlı erkekliydi ama anlatırken hemcinslerinin yüzüne pek bakmıyordu. kızlar güldükçe keyifleniyor, keyiflendikçe yeni bir hikâyeye geçiyordu. başından geçen her olayda kendisiyle ilgilenen bir kadın karakter mutlaka vardı. "james bond sanki hıyar" diye düşündü solunda oturan kumral kız. ilgi çekici fiziğinin sağladığı özgüvene bir de masada gördüğü genel kabul eklenince hikâyelerindeki mübalağa payı artmıştı. kumral'ın gülmediğini gördükçe şişik egosu gıcıklanıyor, spor salonunda taze şişirip geldiği tricepsleri ile kendince gülünmesi gereken noktalarda onu dürtüyordu. sonunda dayanamadı bay bond, "unuttum ya adın neydi senin, neden gülmüyorsun hiç?" diye sordu. "pelin" dedi kız, dışından; "güleyim diye dürtüp duruyorsun ama gülme efektli aptal senaryolu dizilere gülmem ben." dedi içinden…

saatine baktı, sıkıldığı ortamdan kaçmak için makul bir bahane düşünüyordu. bulamadı. en sonunda kendini halsiz hissettiğini ve eve gitmesi gerektiğini söyleyerek kendini soğuk sokağa attı. evine ulaştığında bardağına okkalı miktarda viski koyup pencerenin önüne geçti. hareketli bir semtteydi evi. dışarıya bakıyor, geleni geçeni izleyerek hikâyelerini anlamaya çalışıyordu. kendini masada anlatılan bariz palavralara kahkahalarla gülen kızlardan ayırt eden; bu sahicilik, doğallık peşinde koşan kimliğiydi belki de. telefonuna gelen mesaj sesi caz müziğin sesine karıştı, duyulmadı. bir süre sonra tuvalete giderken telefonu eline aldı. klozete oturduğunda gelen mesajı görmüştü. "çok tatlısın, can " yazıyordu mesajda. suratını ekşitti, olanca gücüyle kalın bağırsağındaki dışkıyı tuvalete boşalttı. "sana verilecek en güzel cevap bu oldu" diye geçirdi içinden. kokudan yüzü bir kez daha ekşidi.

feministlerden öcü gibi korkmaları

tükürmek

herkesin aklında olan ama yazmaya cesaret edemediği şeyi yazalım, fakirlik.

altı boş egoya sahip olmaları ve bir konuda fikir sahibi olmasalar bile zikir sahibi olmaları.

boş konuşmaları, maç sohbetleri, sorumsuz olmaları diyerek bu liste böyle uzar gider.

alfa erkeeem ben diyerek yaptıkları her şeyi sineye çektirmeleri.

beyaz çorap..

sevgili yapmama engel olan hususlar bütünü. erkek oluşuna vurgu yapıp durması gibi

iğreti maço tavırları ve karşı cins hakkında gevşek konuşmaları.

dakika başı fotoğraf istemeleri.

kadınlarla ilgili benzer başlıklara, argüman sunmak yerine yaftalamaya ve linçlemeye gelenleri neden göremediğimi merak ettiğim başlıktır.

ben yaftalamayacağım, sizin o basit psikolojik oyunlara kanacak yada onları oynayacak değiliz.

kişiye göre değişebilen detaylardır. birilerine itici gelen bir başkasına çekici gelir.

edit : kadın ve seks uğruna karakterinden, duruşundan ödün vermeleri. hemcinsleri olarak bana çok itici geliyor. kadınlara da geldiğine eminim. ayrıca bunlara hayatlarında hiçbir kadının vermediğine de eminim.

hemcinslerimin en nefret ettiğim durumu, her kıza nefes alsın yeter mantığıyla yanında olması. insanın biraz kendine saygısı olur.