gençlere tavsiyeler

kendinizi dondurun. hemen geçmesin zaman. olgunluk deneyim falan hikayedir.

sosyal medya'da çok fazla zaman geçirmeyin hayat sokaklarda yaşanıyor.

nasıl mutlu oluyorsanız veya olacaksanız ihmal etmeyin.
istenileni değil istediğiniz mesleği seçmeye özen gösterin.

gençlerin tavsiyeye ihtiyaçları yok, umuda, saygıya, sevgiye, anlayışa ve en önemlisi hukuka ve alım gücüne ve paraya ihtiyacı var diye bir yerlerimi yırttığım başlıktır.

tanrım sen benim aklımı ve gençlerin aklını koru.

bir gençten tavsiye almak isterler mi bilmem ama elimde olsa düşünmemek isterdim. bu bana yakışır mı? bunu yapsam ne düşünürler? annem kızar mı? ailemi utandırırsam vs. başarabilen düşünmeden aklına geleni yapsın.

politik doğruculuk ve popülizm kanadından ayrılmayın a gelsin, b gelsin her türlü kazanırsınız.

genç kalın, yaşlılık iyi değil. görüyorsunuz burdaki yaşlıları huysuz oluyorlar. en azından yaşlanınca huysuz olmayın siz. anlayışlı olmak iyidir.

nick değiştirmeden evvel ben bu nickle 6 ay geçirebilir miyim diye düşünün..

telefona çok vakit ayırmayın, dil öğrenin ve sabah saat 5'de kalkın.

çoğu tanım, gençlerinin değil bütün herkesin yapması gereken ama siz bilirsiniz.

çok derin anlamları olan tavsiyelerim var.

tavsiye başı 100 tl.

yüzde yüz etkili ve garantili.

irtibat için dm.

gençlere tavsiyem tavsiyeleri dinlememeleri, insan yaşamadan öğrenmez.

tecrübe: yenilen kazıkların bileşkesidir; kendi hayatını kendisi kaydırmış bir kişi olarak şunları tavsiye edebilirim:

sistem karşısında çok sert olursanız kırılırsınız, öte yandan çok yumuşak olursanız da omurgasız bir biyorobot olursunuz - omurgalı olunuz.

siyaset , sağ, sol işleriyle sadece felsefi-teorik düzlemde ilgilenin, partilere derneklere falan bulaşmayın; çünkü kelin merhemi olsa kendi eline sürerdi,bir. bunların hepsi gazeteci, memur tayfasıdır onlar kendini yine kurtarır ve twitterda atıp tutmaya devam eder ama siz büyük fırsatlar kaçırabilirsiniz, bu da iki. bunlar siyaset ve gazetecilik olmasa bir hiçler kocaman bir hiçtirler, meriç ve kezban tayfasıdırlar. ama siz bir hiç olmayabilirsiniz, kendinizi çözümlediniz mi.

manita işlerini fazla ciddiye almayın, karşı taraf kırılır üzülür diye düşünmeyin; bir kere hiç de öyle duygusal falan değiller ve flört içinde bir miktar yalanı her zaman barındırır. yani karşı cinsten yana fırsatı bulduğunuz an yürüyün, ıstırın, kemirin; sonunu düşünen keyif alamaz.

ekoloji, hayvan hakları, kadın hakları, kimlik politikaları falan bunlara çok kafayı takmayın. bunlar dünya finans oligarşisinin istismar ettiği şeyler ve fazla kapılırsanız sizin gelişmenize de köstek olur.

kariyerist olun, olmasına ama metalara siz sahip olsun, metalar size sahip olmasın. söz gelimi, poposu büyük bitakım hatunları kaldırmak için reebok ayakkabıyı ve güzel bi güneş gözlüğünü alacak parayı kazanmak istiyorsanız tabi ki uğraşın ama o reeboka ve o yaptığınız para kazanma işine (o iş boş ve tefeci, üretim ve yaratıcılıktan yoksun bi bir işse hele) aşık olmayın, generation p filminde ve fight club'da ifade edildiği gibi o reklamını yaptığınız tamponu içinize, ruhunuza almayın yani.

''cinsiyetçi'' olun, ''kıro'' olun, boğa olun - ama öküz olmayın.

bu internete de fazla abanmayın, hele burası gibi sosyal medyalar, pornolar ve pc oyunları - size köstek olur.

işte o kadar. ben yandım siz yanmayın.

zaman çabucak geçiyor. amaann mezuniyete çok var diye her şeyi sallarken dikkat edin. oturun adam akıllı çalışın ya da gezecekseniz de hakkını verin. arada network ağınızı genişletin.

asla ama asla ama asla üniversite okumayın. kendinize yazık edersiniz. hiç öyle size kendinizi geliştirirseniz filan demeyeceğim geliştiremezsiniz. zamanınızı paranızı o üç kağıtçılara kaptırmayın hayallerinizle oynamalarına izin vermeyin. düşüneceğiniz tek şey finansal özgürlüğünüz olsun kitap okudum bana iş verirler filan diye düşünmeyin. iş veren nasıl siz olabilirsiniz onu düşünün. üniversitenin maliyeti sandığınızdan çok ama çok büyük resmen bir insanın hayatını mahveden tek şey üniversite okumaktır. bu arada o üç kağıtçılardan kastım hayattan korktukları için üniversite duvarlarının arkasına sığınan gerçekten en ufak bir başarısı olmayan üniversite hocaları, oranın aptal esnafı ve ev sahiplerinizdir. resmen bir ponzi bu oyun ve tek kaybedeni sizsiniz. bu rezalete ortak olmayın hayatınızı mahvetmeyin. bu hayatta ne iş yaparsanız yapın nerede çalışırsanız çalışın birikim yapın yatırım yapın ve asla üniversite okumayın. evet başta da söylediğim gibi bu yazıdan anlayacağınız iki şey olsun finansal özgürlüğünüzü nasıl sağlarsınız onu düşünün ve asla üniversite okumayın (üniversite okumayıp çalışıp tasarruf yapıp yatırıma ayırdığınız zaman başkaları iş ararken siz finansal özgürlüğünüzü zaten sağlamış olacaksınız)

iyi niyetle çıkar gütmeden yapılır. tavsiyeleri dikkate alın, başkasının yaşadığı problemlerin sonuçlarını, o problemi yaşamadan görün. yaşanmış bir sıkıntıyı tekrar yaşayıp kendinize yazık etmeyin. ömrünüzün en güzel çağlarını stres içinde geçirmeyin.

"yola çıktıklarınızı, yolda bulduklarınızla değişmeyin".

ben de gencim. tavsiye falan vermem aslında doğru olmaz. bu yüzden bunu bir tavsiye değil de birbirimizden beklentimiz olarak görmek daha doğru olur diye düşünüyorum, bir an içimden geldi ve sizinle paylaşmak istedim.

ben bir şeyleri değiştirebileceğimize inanıyorum. salt iyimserlik yapmak istemiyorum, değişim istiyorsak çok fazla çalışmamız gerekiyor. büyük bir ihtimalle şuan rahatsız olduğumuz her şeyin yerine daha iyisini koyamayacağız ama bir şeyleri değiştirmeden de yaşlanmayacağız. sadece mevcut durumdan rahatsızlığımızı dile getirirsek ileride daha da kötüsünün olmasından korkuyorum.bu yüzden hepimizin bir ideali olması geleceği daha güzel yapacaktır. bizde öylesine gelmiş geçmiş hayatlar yaşamamış oluruz.

yobazlar ve akapelilerden uzak durun.