nagehan alçı adlı kocası ve kendisi fetö müridi olan gazeteci bozuntusunun bugünkü yazısının başlığıdır. bu nagehan adlı gazeteci bozuntusu türkiye'nin aleyhine olan her şeyi savunur. bir ara fetö yalamasıydı kendisi, hatta çözüm sürecinde pkk'yi ve öcalan'ı yalamaktan da geri durmadı. kendisine tavsiyem gazeteciliği bırakması ve omurga ameliyatı olması.


sevgili okurlarım hepinizin bayramını kutluyorum. uzun bir tatil, radikal sıcaklara denk gelince türkiye dev bir rölanti döneminin içinde buldu kendini.
çok tabii olarak herkeste bir rehavet, bir boş vermişlik hissi var. böyle zamanlarda ben genelde yazmam.
fakat son günlerde ülkemizde yaşayan göçmenler üzerinden başlayan tartışmanın ırkçılık ve nefret boyutuna varması beni çok rahatsız etti.
biliyorum toplumun çok büyük çoğunluğu göçmenlere karşı yükselen bu nefret dalgasına kendini kaptırmış durumda. ak parti, mhp, chp, iyi parti tabanları göçmen düşmanlığında mutabık olmaya başladılar.
bu gidişe bir yazar mesuliyeti ile karşı çıkmak zorundayım.
göçmenlerin haklarına yönelik fikirlerimin alıcısı olmadığının farkındayım.
benim en yakınlarım dahil birçok kişi bu cereyana mağlup olmuş durumda. kimi yazarlar onların mültecilere karşı duygularını coşturdukça coşturuyor. popülizmin cazibesi gazetecileri de etkiliyor.
sosyal medya ırkçı yalanlarla dolu. 80 öncesi alevi yurttaşlarımızla ilgili söylenen yalanlar gibi göçmenlere karşı nefret üreten iftiralar yayılıyor. en eğitimli ve sözde en elit kesim bile sonu faşist katliamlarla bitebilecek bu akımın dümen suyuna girebiliyor.
ayrıca son dönemde türkiye’de beliren bir tehlike daha var. ülkemizde yaşayan 5 milyon göçmene yönelik düşmanlığı sofistike ve rafine gözüken yöntemlerle sunmaya çalışan kimi “solcu” ve “liberal” isimler türemeye başladı.
kaba ırkçılık ve vandal faşizmden bile çok daha tehlikeli olan şey türkiye’de 9-10 senedir yaşayan 5 milyon insanı bu ülkeden atma projesini sözde entelektüel kılıflarla sunmaya çalışmaktır.
göçmen düşmanlığının en sofistike versiyonuyla bile lafa başlasanız bunun sonu zorunlu olarak aşırı sağcı ideolojiye varır.
kendine “solcu” ve “liberal” diyenler bu hakikati unutmamalı.
hiç lafı eğip bükmeden yazacağım.
85 milyon yurttaş ve yaklaşık 10 senedir bizimle birlikte yaşayan, bu toprakların artık bir parçası olmuş 5 milyon göçmen kardeşimizle beraber biz 90 milyonluk türkiye’yiz.

10 yıldır cisimleri var, isimleri yok
göçmenler artık misafir değiller. türkiye’nin bir parçası haline geldiler ve ileride çoğu bu ülkenin eşit vatandaşı olacak.
fakat biz bu insanlardan hala bir cisim gibi bahsediyoruz. kendileri var ama adları yok. her gün en ağır ırkçı hakaret ve suçlamalara maruz kalıyorlar ama cevap verecek bir kamusal yüz bile oluşturmaları için bir iklim sağlayamamış bu devlet.
medyada tek bir suriyeli yok, kendi meselelerinde kendilerini savunmaları için dahi bir göçmeni içimize almadık bugüne kadar. bence burada devlet bir özeleştiri yapmalı. entegrasyon politikalarını sil baştan gözden geçirmeli…

kemal kılıçdaroğlu adına utandım...

gelelim kemal kılıçdaroğlu’nun göçmenlerle ilgili sözlerine…
o sözleri okuyunca kemal bey adına utandım.
aslında bana göre gerçek kılıçdaroğlu bu açıklamaları yapacak insan değildir.
fakat 2023’te başkan adayı olmayı kafasına koymuş kılıçdaroğlu, bu şekilde çok oy alacağını düşünerek popülizm yapıyor.
türkiye’den ayrılmak istemeyen kimse zorla ülkeden çıkarılamaz.
seküler yaşam tarzına sahip türkleri kovmakla göçmenleri kovmanın ahlaki açıdan hiçbir farkı yoktur.
kürtleri ya da dindarları kovmakla ülkemizde yaşayan göçmenleri kovmanın arasında da hiçbir fark yoktur.
istediğiniz kadar kılıçdaroğlu tarzı sofistike argüman geliştirin, göçmen karşıtlığının varacağı yer bellidir.
hangi ülkeden gelirse gelsin göçmenler bu ülke için üretiyorlar ve çalışıyorlar. iktisatçı prof. dr. birol kovancılar göçmenlerin hazırdan geçinmediklerini, ekonomik olarak türkiye’ye büyük katkı ve dinamizm sağladıklarını bilimsel olarak rakamlarıyla izah eden çalışmalar yaptı. kovancılar’ın göçmenlere dair yazdıklarından sevgili nihal bengisu karaca da birkaç kez bahsetti. fakat başta televizyonlar olmak üzere medyada bir kez bile birol hoca gibi akademisyenlerin perspektifi dinlenmedi. ekranlarda hep aynı ırkçı popülizm tiradları tekrar edildi, ediliyor…
göçmenlerle ilgili hükümet elbette eleştirilmeli ancak eleştirinin ana konusu göçmenlerin varlığı değil, entegrasyon eksikliği olmalı. bu insanlara neden türkçe öğretilmedi? neden topluma entegrasyonları sağlanmadı? neden hala tamamına yakını kendi gettolarında yaşıyor?
10 senedir burada yaşayan göçmenlere çoktan türkçe okuma ve yazma öğretilmeliydi. çoktan gettolaşma sürecinin önüne geçilmeliydi. çoktan göçmenlerle alakalı anti-ırkçı kamu spotları hazırlanmalıydı. her şeyin akışına bırakılması doğru değildi.
işte hükümetin tenkit edilmesi gereken tarafı bunlar.
yoksa kan ve barut ortamından kaçarak ülkemize sığınan insanları kabul etmesi bu hükümetin onur duyacağı bir tavır. elbette taliban zulmünden kaçan insanlara da kapılarımızı açacağız.
yeter ki düzensiz yasadışı göç olmasın. gelmek isteyenler belli bir düzen, plan ve kontrol dahilinde göç idaresi tarafından bir kart verilerek kabul edilsin. yasal kayıt altında olsun.
göçmenler tartışmasından hareketle ruşen çakır’ın başında olduğu medyascope adlı youtube kanalı ve nevşin mengü gibi kimi gazeteciler ulusalcı medya tarafından hedefe kondu.
oradan iş bu gazetecilerin abd’den fonlandığı için mültecilerden yana tavır aldığı gibi ulusalcı komplo teorilerine kadar geldi.
nevşin mengü göçmenlerin hakları ve özgürlükleri ile ilgili gerçekten çok erdemli bir tavra sahip. bu duruşunu takdir ediyorum.
ruşen çakır’ın da amerikan vakfından 476 bin dolar almış olması “ortaya çıkarılmış bir bilgi” değil. çakır zaten bunu inkar etmiyor. abd ve benzeri batı ülkelerinden fonlar alarak medyascope’u yönettiğini son derece dürüst ve saydam şekilde ifade ediyor.
kimi internet sitelerinin çakır’ı abd’den para alan, cıa ve fetö ile bağlantılı kişi gibi göstermesi çok çirkin. bunun iftira ve büyük haksızlık olduğu apaçık.
ruşen çakır ve medyascope göçmenlerin haklarına sahip çıktığı için suçlanamaz, bilakis bu tavırları alkışlanmalı. çakır’ın tenkit edileceği mevzu medya dünyasındaki kişisel kin, garez ve intikam duygularını her zaman işinin bir parçası yapması.
mesela 15 nisan 2021’de ahmet altan tahliye edilir edilmez altan’la ilgili medyascope’ta garez ve nefret dolu bir video yayınlamıştı ruşen çakır.
yaklaşık 5 sene, yazdıkları yüzünden hapis yattıktan sonra nihayet tahliye edilmiş, üstelik daha önce olduğu gibi bir daha tutuklanıp tutuklanmayacağı belli olmayan 71 yaşındaki bir yazara eften püften şahsi konular yüzünden kin kusan bir video yayınlıyorsunuz… bence bu çok büyük bir ayıp ve aynı zamanda çocuksu bir davranıştı.
ruşen çakır’ın ahmet altan’a karşı dinmek bilmez intikam hislerinin dün kendisine “amerikan uşağı” diye saldıran ulusalcı kimi yayın organlarının altan’a saldırılarından hiç farkı yok. bu çirkin videodan sonra altan için “hapis yatmasından da yana değilim canım” demek de sinsi bir tavır.
eminim çakır sakin ve salim kafayla düşünüp yeniden izlerse 15 nisan 2021’de ahmet altan’la ilgili yayınladığı o videodan utanacak ve medyascope arşivinden de silecektir. ben buna inanmak istiyorum.


buradan
devamını gör...
kendinize gelin, bayramda memleketine giden göçmen olmaz.
pax ilan edilmeli ve ülke, kurumları ile 2001 öncesi dönemdeki demokrasiye döndürülmelidir.
devamını gör...
kimin yazdığından bağımsız altına imzamı atarım. toplum çok çabuk gaza geliyor ve hayatındaki tüm sıkıntıları göçmenlere bağlama eğiliminde şu an. birileri çıkıp bu yapılanların doğru olmadığını söylemeli.
devamını gör...
gün geçmiyor ki akıl kullanılmadan ortaya atılmış bir fikir daha görmeyelim.
devamını gör...
bir kelimesini bile okumaya gerek görmediğim yazıdır. sonuçta yazanın (nagehan) ne bok olduğu belli. aynı kişi akepeye yakın olan bir kurumdaki “çocuk tecavüzcülerini” de savunmuştu unutmayın.

her platformda bu omurgasızları, satılmışları “doğru söylüyor” diye savunanların da ne bok olduğu belli. kiralık hepsi! kalemi satılık yazarlar, omurgasız destekçiler beş para etmez bir kitle!

oturdukları yerden ahkam keserler ancak “savaştan kaçan zavallı göçmenler” olarak lanse ettikleri kişiler arasında bir tane kadın, yaşlı, çocuk yok! kaldı ki kara sınırının olmadığı 2-3 bin km uzaklıktaki bir ülkeye “savaştan kaçmak için” göç etmezsin! (van’dan giriş yapanlar.)

bir de bayramda memleketine tatile giden suriyeliler var tabi. bu nedir yahu? ulan bir taneniz çıkıp da “bu nasıl bir savaş mağduriyeti” diyemiyor! sahtekarsınız, riyakarsınız.
devamını gör...
kraldan çok kralcı olan bir gazetecinin! açıklaması. kimse savaştan, şundan bundan kaçmıyor. türkiye dingonun ahırı gibi görülüp, şartlardan nemalanmaya çalışılıyor sadece. savaş varsa gidiş geliş nasıl yapıyor bu millet? savaş varsa neden ülkesine sahip çıkmayıp kaçıyor bu millet? kendi ülkesine faydası olmayanın bizim ülkemize ne gibi bir faydası olabilir? adamlar yakında ülke içinde kendi krallığını kurabilecek kadar baskın bir nüfusa sahipler. türkiye'nin bir parçası olmalarını geç, ülkenin sahibi gibi davranacaklar az kaldı. onlar hükümet eliyle, ülkenin bir parçası olurken, ülkenin kendi vatandaşları, her anlamda parçalara ayrılıyor lime lime.
bu da yine hükümetin umrunda bile değil. zira vatandaşlık verip, oy potansiyelini arttırma çabası bu başka bir şey değil. bu yüzden eminim sayıları her geçen gün artacak bu göçmenlerin.
devamını gör...
bunları ve türevlerini görünce benim içimden türkiye'nin bir parçası olmamak geliyor.
devamını gör...
benim anlamadığım şey şu: mülteci olarak geldikleri ülkeden kendi ülkelerindeki durum iyileşince niye gönderemiyoruz? ülkeye bir kere adım attı, ne olursa olsun artık burda mı kalacak herhangi bir sığınmacı? bayramlarda ülkesine giden mülteci mi olur lan. kılıçdaroğlu na da sallamış. adam diyor ki suriye de durum düzelirse göndereceğiz. bunun neresi yanlış?

30 sene sonra bugünlerin önemi daha iyi anlaşılır, eğer gitmezlerse.
devamını gör...
e doğru söylemiş. nette tepki verilmekten başka ne yapıyor bizim halk ? sokakta ben bir tepki görmüyorum. oluk oluk dışarıya insan akıp eylem yapılması lazım. hala sandığı bekliyorsanız siz kusura bakmayın en kibar tabir ile safsınızdır. akp gitse bile bu mültecileri göndermek kolay mı olacak sanıyorsunuz? kene gibi ürüyorlar. sen 1 çocuğu parasız olduğun için yapamıyorken bunlar bulduk mal bir halk bize bakar diyerek 10 tane yapıyorlar. unut yani.
devamını gör...
kusura bakma ama haltetmişsin sen. o işler öyle kolay değil.
devamını gör...
ahmet altan ile ruşen çakır'ı eşitlemesi pek doğru olan nagihan'ın lakırdısı. cidden altan ile çakır arasında pek bir fark yok lan. said-i nursi övücülüğü yönünden. çantacıları ve fırıncıları pek sever bu ikisi. buradan ve de şuradan

fakat nagihan'ın acemice saldırdığı ulusalcıların bazıları, bu fon meselesini üç gün önce ortaya atmış değiller! tee 28 kasım 2020 tarihli bir yayını var aydınlık'ın bu fon meselesi üzerine. şurada fon mevzusu sığınmacı tartışmasının harlanmasından yaklaşık bir sene önce ortaya saçılmıştı ama nagihan a-haber izlemekten vakit bulamamış galiba okumaya.

tabii kemal bey başgann olunca, bir vakit 16 tır yardım gönderdiği ve bir köye yerleşen binlerce ezidi sığınmacıyı geri gönderir mi o da ayrı bir konu. buradan
devamını gör...
rab, budda, yunan tanrıları, evren her kime inaniyorsaniz kurtarsın bizi bunlardan.
devamını gör...
takmayın şu kadını. konuşsun dursun.
devamını gör...
onun ben a.k.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"göçmenler artık misafir değil türkiye’nin bir parçası" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim