hala yapmak istenilen çocukluk aktiviteleri

kör ebe oynamak anılarım canlandı ...

ağaca tırmanmak.

ilkokulda yapılan yerli malı haftası.

birdirbir oynamak ve uçurtma uçurmak.

geçim derdinden habersiz olmak.

barbie bebeklerle oynamak. evde bomboş duruyorlar. nolur bunu normalleştirelim.

bebeklerle oynamak kınanamaz. normaldir. aksini iddia etmek tehlikeli ve yasaktır.
ben dev bir poşete girip taşınmak. evde yapardık bunu dönüşümlü olarak. yorulunca da sürüklerdik.

ellerimden tutulup zıplatılmak istiyorum.

salıncakta elde dondurma sallanmak. mümkünse gece kimse görmeden.

erik ağacına tırmanıp yeni çıkmış erikleri toplamak.

sokakta top oynamayı o kadar özledim ki sözlük. bulduğum ilk fırsatta yapacağım sanırım..

ekmek arası cips yemek.

mahallede arkadaşlarla top oynamak, acıkınca evden ekmek arası sarelle istemek.

sabah uyanır uyanmaz çeşmeden su içmek

gözümü açar açmaz televizyonun başına geçerek marsupilami izlemek

parkta oynamak. salıncak ve tahterevalli favorim.

babrielerimize barbie evler yapalım. bunu bir hobi haline getirelim. ben de sims oynamayı bırakmış olurum belki.

ortason. yaz tatiline girildi, ailem beni kaptığı gibi tatile götürdü. döndüğümde boyum uzamıştı. böyle erkeklerin bir yaz topluca boy uzaması hadisesi oluyor. hemcinslerim de demek istediğimi bilir.

neyse baktım okuldaki potaya artık yarım yamalak smaç basabilecek kadar boyum uzamış. kaçırır mıyım bu fırsatı? aldım topu, o ara nba aşığı olduğum ve her boş zamanımızda basketbol oynamaya evden kaçtığım için. büyük bir heyecan kasırgası var içimde hayallerimden birisi gerçekleşiyor. şovumu yaparım hocam dedim.

bir iki deneme sonrası senkronu da tutturmaya başladım. okuldaki alt sınıflardan izleyenler vardı. nasıl coşuyorum ama. kasılıyorum deli gibi. zannedersin nba smaç yarışması sısıısısı

neyse. bi oluyor bi olmuyor. topu getiriyor veletler, o ara baktım birazdan maç yapacağım yaşıtlarım da geldi. bi kendimi göstereyim dedim küt yerdeyim, sağ bileğimin üstüne düşerek kırdım bileği. balon gibi şişti bileğim. kırılmadı numarası yapıyorum. konduramıyorum ama anam ağlıyor. velhasıl alçıyla kalan yaz ayını geçirdim. yazın da alçıda bir kolun zulmünü yaşayan bilir.

keşke yeniden o heyecanı mutluluğun onda birini yaşayabilsem de iki kolum birden kırılsa. o kadar özlem duyuyorum bazı şeylere.

meşe oynamak
meşe = bilye = misket

özlenen işler.

metal bir barfiks vardı, belki 15-20 demirli. kızlar bebeklerle falan oynarken ben maymun gibi o barfikste bir o yana bir bu yana gider gelirdim hiç yorulmadan. o kadar abartmıştım ki en sonunda küçücük 2 elim de şimdiki 1 liralardan büyük ölçekte su toplamıştı. işte onu yapmak istiyorum yeniden.

közde patates yapıp yerdik. ıslak kumdan küçük bir tepecik oluşturur, içini oyardık. oyulan kısımda ateş yakardık. patatesi de tepenin üst kısmında açtığımız ufak deliğin üzerine koyar, pişmesini beklerdik. hiçbir şeyde yoktu o tat. onu da yapmak istiyorum yeniden.

maç yapardık yaz günlerinde. tabii ki ben yine erkek çocuk gibi baş köşedeydim. terden tozdan perişan olur, maç bitiminde soğuk gazoz ya da dondurma alır, bir kenara dizilir yer içerdik. şimdi hiçbir gazoz aynı tadı vermiyor. yine o maçlardan yapmak, yine toz toprak içinde gazoz içmek istiyorum.

en güzel şeyler hep kıymetini bilemediğimiz yaşlarda verilir bize.