hayat pahalılığını en çok hissettiren ürün
başlık "dağda yürüyen adam" tarafından 03.12.2020 02:36 tarihinde açılmıştır.
161.
bebek için mama ve bez denebilecek türden başlık...
soğan da en çok ihtiyaç olduğu için pahalılığı göze çarpmaktadır...
soğan da en çok ihtiyaç olduğu için pahalılığı göze çarpmaktadır...
devamını gör...
162.
kitapların fiyatları inanılmaz bir hızla yükseliyor.
devamını gör...
163.
ülker çikolatalı gofret
50 kuruştu abi ne ara 5 lira oldu
50 kuruştu abi ne ara 5 lira oldu
devamını gör...
164.
en çok neyi tüketiyorsanız onda hissedersiniz.
benim için en çok tüketilen gıdadır. çünkü iki tane okula giden kızım var. hergün kahvaltı yapılır ve beslenme de hazırlıyorum okul için.
özellikle kahvaltılıklar.
yumurta 30 tane orta boy 80 tl, zeytin 80 tl, salam, sucuk, sosis,kavurma, onlara hiç girmiyorum. peynir en uygun 140 150 tl
çikolata 700 gr ortalama 90 100 tl.
iki kilo reçel 3 harfli marketlerde 90 küsur tl.
süt en uygun yağsızı 20 tl.
ben kısa yoldan hesaplamayı buldum. aldığım her kalem ürünü 100 tl olarak hesaplıyorum.
benim için en çok tüketilen gıdadır. çünkü iki tane okula giden kızım var. hergün kahvaltı yapılır ve beslenme de hazırlıyorum okul için.
özellikle kahvaltılıklar.
yumurta 30 tane orta boy 80 tl, zeytin 80 tl, salam, sucuk, sosis,kavurma, onlara hiç girmiyorum. peynir en uygun 140 150 tl
çikolata 700 gr ortalama 90 100 tl.
iki kilo reçel 3 harfli marketlerde 90 küsur tl.
süt en uygun yağsızı 20 tl.
ben kısa yoldan hesaplamayı buldum. aldığım her kalem ürünü 100 tl olarak hesaplıyorum.
devamını gör...
165.
bence hijyen ürünleri. neticede kullanıp atıyorsunuz ve herkesin en çok ihtiyacı olan şeyler de onlar. ben mesela en basitinden bir uyduruk tuvalet kağıdı alırken bile alamayanları düşünüp huzursuz oluyorum. ya da ped? yani o kadar pahalılaştı ki her şey daha bugün kıyma ve sucuğa 495 tl verdik, yahu biz iki yıl önce o paraya iki alışveriş arabasi dolduruyorduk, şaka gibi
devamını gör...
166.
işte bu
devamını gör...
167.
ped fiyatları beni her seferinde kahrediyor
devamını gör...
168.
peynir ve et.
devamını gör...
169.
elektronik her şey. ihtiyaç ve bu kadar pahalı olması can sıkıcı.
devamını gör...
170.
fotoğraf çekin diye söylemiyorum; peyniiiiiir.
devamını gör...
171.
mangal yapmak, 2kilo köfte biraz kuzu pirzola tavuk kanat falan alır mangal yapardık kömür falan 100 liraya doyardık, şimdi en az 1500 lira bi mangal yapmak.
devamını gör...
172.
düşünnce aslında kesinlikle ve kesinlikle kahvedir. kaliteli bir kahvenin kg fiyatı 70-80 tl idi 3-4 sene önceye kadar, şuan 2500 liralarda. 30-40 kat artacak ne oldu anlamıyorum sen bitcoin misin altın mısın mübarek.
devamını gör...
173.
şu an herşey.
devamını gör...
174.
devamını gör...
175.
ella
devamını gör...
176.
abi her şey ama tavuk döner bambaşka. ulusta bir esnaf lokantasında geçen yıl 19 tl olan döner bu yıl 49 tl.
geçen yıl 50 tlye 2 döner 2 de ayran alırken bu yıl 1 döner 50 tl.
karnını doyuramıyorsun artık ya ne hale geldik.
geçen yıl 50 tlye 2 döner 2 de ayran alırken bu yıl 1 döner 50 tl.
karnını doyuramıyorsun artık ya ne hale geldik.
devamını gör...
177.
çoğu sebze ve meyve. çünkü genelde uygun olurlardı et ve süt ürünlerine göre ama yok, bunlar da yok yani.
bir bağ maydanoz 5 tl olmuş önceden bendeği bile o kadar değildi. ve bağın içinde daha az var önceki bağın yarısını koyuyorlar şu an. hem cimrilik hem de pahalılık beni deli ediyor. sizi üzdüler, yanınızda olmadılar vs. ama ne diyebilirim ki, herkesin bir sekilde haklı olduğu yerde ben yine haksız olabilmeyi başarını bulacağım.
ekimle uğraşanlara saygı ve sevgiler. aklıma pazarda kendi yetiştirdiklerini satan çift geldi. her hafta düzenli olarak onları yoklardım üniversitedeyken. düzene girince yavaştan sohbet oluyordu. ilk denk gelişimiz organik sebzeler için upuzun pazarın sonuna kadar gidip gelmemle olmuştu. teyze çok doğal duruyordu, yaşıyla ve havanın buz gibi olmasıyla teyzeyi gözüme kestirdim. "dönüşte kesin yeşilliklerine bakacağım." dedim sonra vakit gelince bakındım ve teyze "kız ne süzüyorsun öyle yeşilliklerimi, bunların hepsi doğal biz yetiştiriyoruz." deyince bu lafı yiyecek kadar baktım mı bilmiyorum ama utandım. "affedersiniz, organik takıntım var da o yüzden bakıyordum. ve dediğiniz gibi duruyor evet." deyince "bu yaşta buna takılman tuhaf ama ayrımını becerebilmen güzel." deyip gülmüştü. normalde sinir bulacağım bir şeyi o kadar sempatik bir şekilde dedi ki ya da o an bana mı öyle geldi bilmiyorum sinirlenmek yerine tebessüm ettim. "kendim seçebiliyor muyum?" deyince "tabi." demişti. bu soruyu sorma sebebim de o pazarda genellikle dokunmanıza izin vermiyorlardı. çok tuhaf pazar anlayışı. bir ara salatalığa el uzattım ve "hanım kızım dokunmak yok, sen söyle ben alırım." demişti ve ben "nee nasıl kendim seçemiyorum?" deyince "bizde böyle." demişti. baya şaşırmıştım. "sizin elinizden benim elimin farkı nedir, ayrıca onları alacağım farkındasınız değil mi?" deyince "evet ama dokunmak yok." sinirlenmiştim "iyi (!) o zaman almakta yok. kolay gelsin (!)." deyip gitmiştim. birisi de baya kaba bir şekilde bağırmıştı. ödüm kopmuştu. "çek elini! seçmek yok görmüyor musun?!" deyince gerginlikten patladım "kağıtlarda normalde fiyatı, adı, cinsi vs yazar hiç elleme, dokunma ya da seçme tarzında yazı koyana denk gelmedim. ayrıca seçmeden nasıl almamızı bekliyorsunuz?! ürünlerinize güvenmiyor musunuz? sağlamdan çok çürük mü var?" deyince "seni küçük cadı, şimdi dokunduğun bütün portakalları alacaksın!" dedi. yanındaki adam "bırak almasın gitsin. konuşma." diyor sessizce o ise bana hâlâ öfkeyle bakıyor "ne küçüğüm ne de cadıyım ama siz kabasınız! o portakalara da benden önce siz dokunmuşsunuzdur o yüzden almayacağım. ayrıca ne kadar da uyanıksınız ürünler nerede o kağıt taa nerede?! ürün satamayıp millete böyle mi aldırıyorsunuz?" deyince diğer manavcı gruptan şaşkınlık ya da sinirlenmiş nidalar çıktı ama kimse tek laf etmiyor.
tezgahı bırakıp üstüme gelmeye çalıştı "seni pislik! kendini ne sanıyorsun?!" onu o yanındaki tuttu. sonra birkaç müşteri de beni haklı buldu. ve bir teyze "kızın yanına gitmeye çalışırsan polisi ararım." dedi. ve bana dönüp "onu bırak, gel kızım benimle."deyip kolumdan tutup yürütürken-burayı sadece benim duyabileceğim şekilde diyor- "belli ki yenisin bilmiyorsun. sana bağırdığından beri sizi dinliyorum. bu adamla konuşmaya değmez. bazıları böyle burada. dikkat et." dedi. sonra alışverişi birlikte tamamladık ve teyzenin ayaklı alışveriş sepetini ben çektim yolumuz ayrılına dek. ilklerde en denk gelinmemesi gereken 3'lüden birine denk geldiğimi sonra anladım...
ilkten irkildiğimi görüp "kusura bakma korkutmak istemedim." tarzında bir şey deseydi "ben de kusura bakmayın görmedim."derdim bu kadar sert çıkmazdım. kağıdı tezgahın arkasındaki duvara koymuş ve kasalardan zor görünüyor. ve böyle uyarılıyorum?
göstermediği anlayışı veya nazikliği görmeyi bekliyor? kabalık ve saygısızlık yaparak anca bekler zaten...
bir bağ maydanoz 5 tl olmuş önceden bendeği bile o kadar değildi. ve bağın içinde daha az var önceki bağın yarısını koyuyorlar şu an. hem cimrilik hem de pahalılık beni deli ediyor. sizi üzdüler, yanınızda olmadılar vs. ama ne diyebilirim ki, herkesin bir sekilde haklı olduğu yerde ben yine haksız olabilmeyi başarını bulacağım.
ekimle uğraşanlara saygı ve sevgiler. aklıma pazarda kendi yetiştirdiklerini satan çift geldi. her hafta düzenli olarak onları yoklardım üniversitedeyken. düzene girince yavaştan sohbet oluyordu. ilk denk gelişimiz organik sebzeler için upuzun pazarın sonuna kadar gidip gelmemle olmuştu. teyze çok doğal duruyordu, yaşıyla ve havanın buz gibi olmasıyla teyzeyi gözüme kestirdim. "dönüşte kesin yeşilliklerine bakacağım." dedim sonra vakit gelince bakındım ve teyze "kız ne süzüyorsun öyle yeşilliklerimi, bunların hepsi doğal biz yetiştiriyoruz." deyince bu lafı yiyecek kadar baktım mı bilmiyorum ama utandım. "affedersiniz, organik takıntım var da o yüzden bakıyordum. ve dediğiniz gibi duruyor evet." deyince "bu yaşta buna takılman tuhaf ama ayrımını becerebilmen güzel." deyip gülmüştü. normalde sinir bulacağım bir şeyi o kadar sempatik bir şekilde dedi ki ya da o an bana mı öyle geldi bilmiyorum sinirlenmek yerine tebessüm ettim. "kendim seçebiliyor muyum?" deyince "tabi." demişti. bu soruyu sorma sebebim de o pazarda genellikle dokunmanıza izin vermiyorlardı. çok tuhaf pazar anlayışı. bir ara salatalığa el uzattım ve "hanım kızım dokunmak yok, sen söyle ben alırım." demişti ve ben "nee nasıl kendim seçemiyorum?" deyince "bizde böyle." demişti. baya şaşırmıştım. "sizin elinizden benim elimin farkı nedir, ayrıca onları alacağım farkındasınız değil mi?" deyince "evet ama dokunmak yok." sinirlenmiştim "iyi (!) o zaman almakta yok. kolay gelsin (!)." deyip gitmiştim. birisi de baya kaba bir şekilde bağırmıştı. ödüm kopmuştu. "çek elini! seçmek yok görmüyor musun?!" deyince gerginlikten patladım "kağıtlarda normalde fiyatı, adı, cinsi vs yazar hiç elleme, dokunma ya da seçme tarzında yazı koyana denk gelmedim. ayrıca seçmeden nasıl almamızı bekliyorsunuz?! ürünlerinize güvenmiyor musunuz? sağlamdan çok çürük mü var?" deyince "seni küçük cadı, şimdi dokunduğun bütün portakalları alacaksın!" dedi. yanındaki adam "bırak almasın gitsin. konuşma." diyor sessizce o ise bana hâlâ öfkeyle bakıyor "ne küçüğüm ne de cadıyım ama siz kabasınız! o portakalara da benden önce siz dokunmuşsunuzdur o yüzden almayacağım. ayrıca ne kadar da uyanıksınız ürünler nerede o kağıt taa nerede?! ürün satamayıp millete böyle mi aldırıyorsunuz?" deyince diğer manavcı gruptan şaşkınlık ya da sinirlenmiş nidalar çıktı ama kimse tek laf etmiyor.
tezgahı bırakıp üstüme gelmeye çalıştı "seni pislik! kendini ne sanıyorsun?!" onu o yanındaki tuttu. sonra birkaç müşteri de beni haklı buldu. ve bir teyze "kızın yanına gitmeye çalışırsan polisi ararım." dedi. ve bana dönüp "onu bırak, gel kızım benimle."deyip kolumdan tutup yürütürken-burayı sadece benim duyabileceğim şekilde diyor- "belli ki yenisin bilmiyorsun. sana bağırdığından beri sizi dinliyorum. bu adamla konuşmaya değmez. bazıları böyle burada. dikkat et." dedi. sonra alışverişi birlikte tamamladık ve teyzenin ayaklı alışveriş sepetini ben çektim yolumuz ayrılına dek. ilklerde en denk gelinmemesi gereken 3'lüden birine denk geldiğimi sonra anladım...
ilkten irkildiğimi görüp "kusura bakma korkutmak istemedim." tarzında bir şey deseydi "ben de kusura bakmayın görmedim."derdim bu kadar sert çıkmazdım. kağıdı tezgahın arkasındaki duvara koymuş ve kasalardan zor görünüyor. ve böyle uyarılıyorum?
göstermediği anlayışı veya nazikliği görmeyi bekliyor? kabalık ve saygısızlık yaparak anca bekler zaten...
devamını gör...
178.
pazara girdin mi 1000' tl yetmiyor ya.
yemeklik sebze, meyve bir de yeşilliklerden alıyorsun ama cepte bir şey kalmıyor.
yemeklik sebze, meyve bir de yeşilliklerden alıyorsun ama cepte bir şey kalmıyor.
devamını gör...
179.
bir kutu yasmin 250 lira olur mu?
çocuk yapmak daha mi ucuz?
biz ucuzuz
bez pahalı.
çocuk yapmak daha mi ucuz?
biz ucuzuz
bez pahalı.
devamını gör...
180.
alkol
devamını gör...