selahattin demirtaş ve yiğit bener tarafından ortaklaşa kaleme alınan arafta düet isimli romanın bir bölümünde geçen tespittir.

ben hep devrimin bir ihtimal olduğuna ve güzel olduğuna inandım. olmayacağını bile bile mücadele ettik. öğrendik. yenildik. ama çok okuduk. çok savaştık. olmayınca olmuyormuş. arkasından bakıp da feryat figan etmeye gerek yok.

devrimciliğimin hemen başlarında sabahları uyanıp bugün kesin devrim yaparız diye düşünerek kalkardım yataktan. sonra işte araya kahvaltı falan girince biraz ertelerdim devrim yapma işini. sonuçta olacağı varsa öğleye doğru da olabilirdi.

böyle inanmış ama üşengeç bir devrimci olarak oturup sohbet ettiğim devrimci abiler vardı. onlar 68 ya da 78 kuşağından abilerdi. iki farklı nesilden olan bu abiler kendi aralarında pek anlaşamazdı. 68 kuşağı daha entelektüel ve bilgili bir savaş vermişken 78 kuşağı daha öfkeli ve şiddetli bir savaş vermişti. ben onların yalancısıyım. aslında kendimin de yalancısıyım ama konunun bununla hiç ilgisi yok. zaten ben hiç yalan söylemem.

diyalektik materyalizmi, sekter insanları, bazen okuduğum kitaplarda geçen tröstleri, bakunin ve troçki'nin anlattıklarını anlamaya çalışmak yetmezmiş gibi bir de hiçbir konuda anlaşamayan 68 ve 78 kuşağı abilerin üzerinde anlaştığı tek konu olarak en işe yaramaz kuşağa mensup olmanın dayanılmaz sancıları içindeydim.

ben darbe sonrası dönemde doğmuştum ve bizim gördüğümüz en büyük felaketler mehmet ali erbil ve güner ümit'ti. yaptığımız en devrimci hareketler ise taso ve misket ütmek sonra da onları eski sahiplerine iade etmekti. emeğe inanmak bizde bir huydu. mavi bir huy değildi ama. kırmızıya, kızıla inanmaya başlamıştık.

her-şeyin-tek-doğrusunu-ben-bilirimci devrimci abiler tarafından çok ciddiye alınmamak epey rahatsız ederdi beni. iyi ki bir darbe görmüşler. sanki ne oldu şimdi? biz de darbe girişimi gördük sonunda. öyle matah da bir şey değildi. imdb'de en fazla 2.6 alacak düzeyde idi.

ben o dönemler de çok okuyan bir adam olduğum için olur olmaz fikir beyan etme hevesi duyardım. o zamanlar bilmiyordum elbette çok okumakla cehaletin giderilmediğini. hala da bilmiyor olabilirim.

ne zaman bir konu hakkında fikir beyan etmeye kalksam, daha doğrusu ben ve benim akranım olan arkadaşlarla birlikte fikir beyan etsek mutlaka bu abilerden bir tanesi lafı ağzımıza tıkardı.

her şeyin en iyisini onlar bilir, her şeyin en doğrusunu onlar söylerdi. onlar için biz hiç acı çekmemiş, yeterli mücadele gücü olmayan, dünyadan bihaber gençlerdik. elbette bu konuda haklı olmaları haklı olduklarını göstermez.

herhangi bir siyasi durum konuşulurken aramızda şunlara benzer diyaloglar geçerdi:

biz: abi kullandığımız dil çok yapay, halka ulaşamıyoruz.
devrimci abi: ben darbe döneminde işkence gördüm.

biz: abi tali sorunlarla uğraşıp temel sorunlardan kaçınıyoruz sanki.
devrimci abi: ben dgm'de yargılandım.

biz: abi kendi içimizdeki ayrılıkları çözmeden hangi sorunu çözebiliriz?
devrimci abi: benim oturduğum kahveye el bombası attılar.

bu abilere elbette ki sitem etmiyorum. onlar da bizim gibi mağlup oldular. hem de bizden daha güzel yenildiler. ama keşke başka insanların da fikirleri olabileceğini kabul edebilseler.

yine de her-şeyin-tek-doğrusunu-ben-bilirimci devrimci abilerle sohbet etmek büyük bir keyiftir. çok şey öğrenir insan. onları içimdeki devrim ateşinin olanca sıcaklığı ile kucaklarım.
devamını gör...
niye araya tire koydun
devamını gör...
çu en lay yoldaşa çin devrimi sonrası bir toplantıdan çıkarken bir gazeteci , devrimi yaptınız çin sosyalist oldu, fakat bir gün gelir kapitalistler yine iktidarı sizden alırsa ne yaparsınız ,diye sorar..

yoldaş çu en lay yanında duran çu te'e bakar ikisi de gülümserler , çin (halkı) 3000 sene sömürü ve zalimlerin egemenliği altında yaşadı,yılmadık savaştık marksizm'in ve önder mao'nun liderliğinde sosyalizmi kurduk ,eğer yarın kapitalistler yeniden galip gelirse 3000 yıl daha savaşır yeniden devrimci iktidarı kurarız ,diye cevap verir. gazeteci o an çu en lay'a bakamaz yere bakarak uzaklaşır.


çu en lay'a bir burjuva ,fransız devrimini nasıl değerlendiriyorsunuz diye sorar , çu en lay ''değerlendirme yapmak için henüz erken '' der.
marksist devrimciler budur.
artık anlarsınız anlamazsınız size kalmış..


not;çu te ,zengin bir amcanın yeğeni idi ,askeri akademi de okudu orduda parmakla gösterilen bir subaydı subaydı,ama herşeyi geride bırakıp önce isyancı oldu sonra çkp ( kömünist parti) saflarına katıldı .
devamını gör...
heh destan masal anlatan devrimci abi örneği bi üstte işte..
neymiş çükentay gazeteciye demiş ki.. gazeteci de boynunu büküp yürümüş filan.. budistlerde daha güzel hikayeler var, hem onların kampanyaları da güzel..
devamını gör...
devrimciyi bilmem. çevremde devrimci yok. genel konuşmak gerekirse bu tarz insanlar, hayata at gözlükleriyle bakarlar ve çoğunlukla hiçbir şeyden haberleri yoktur. bir köşeye çekilip sızlanmayı çok severler. biz daha ölmedik diye şov yaparlar ama kimsenin kendilerini dikkate almadığını, çoluğun çocuğun maskarası olduklarını görmek istemezler. alice harikalar diyarında gibi ama dertli versiyonu. mümkünse arkanıza bakmadan kaçın. evlerden ırak.
devamını gör...
selonun yazdığı kitap okunur mu olm siz ne yaşıyorsunuz jajajdmdm
devamını gör...
devrimci insan idealini arşa çıkartınca olacağı da buydu.
devamını gör...
başlığı okurken ben fero şarkı söylüyor sandım. sebebi neydi ki?
devamını gör...
''ben hep devrimin bir ihtimal olduğuna ve güzel olduğuna inandım. olmayacağını bile bile mücadele ettik.''
hiçbir devrimci olmayacağını bildiği şey için canını tehlikeye atmaz. o kadar çok inanmıştık ki, bu uğurda mücadele ederken başka hiçbir şeye zaman ayırmadık. bir kız arkadaşımızın bile olması ona vakit ayırmamız, bizi devrimci mücadeledenin dışında bırakabilirdi. devrimciliğin yazılı olmayan ahlaki kuralları vardı. bunlara uymadığımız taktirde mücadeleden kovulurduk bu da bizi toplumda utanç duyulacak bir noktaya getirirdi..

şimdi bakınca olmayacağına olan inancım daha fazla demek o zamanlar içinde bulunduğum durum bunu gerektiryordu.

bilgi olmadan komünizm olmaz. bilgi çok önemliydi bu yolda çünkü 1970 yılına kadar devrimciler sadece işçi partisi bünyesinde birleşmişti. 1970 den itibaren çeviriler yapılmaya başlandı. marx’ın, hegel’in, lenin’in, stalin’in kitapları da çevrilmeye başlanınca bilgi çağına girdi komünistler. okumak sayesinde dünyada bazı ülkelerde yapılan ulusal kurtuluş savaşlarını öğrendik.
bilgi arttıkça mdd ve sd ayrımı çıktı ve bölünmeye başladık. bu ayrım çok bilmekten kaynaklandı. örneğin bir '' türk solu '' dergisi vardı.mdd'yi radikal biçimde savunan.aydınlık sosyalist dergi, proleter devrimci aydınlık gibi dergiler vardı. bunlar sürekli takip edilip okunan dergilerdi.
bilgi artınca mdd’ciler de kendi içinde ayrıldı. doğu perinçek ayrı bir grubu temsil etti, mahir ayrı bir grubu. hatta bununlada kalmadı,mahir çayanlar gidip işçi partisi’ni bastı. polis gidip bir örgütü basabilir ama burada görüyoruz ki sol bir grup başka bir sol örgütü basıyor.
çok uzadı demem o ki 68 kuşağı solcuları çok farklıydı.
12 eylül’de 1 milyona yakın insan gözetim altına alındı, bize etkisi büyük oldu. o yüzden, 80 dönemini yaşayan insanlar çocuklarını apolitikleştirdi kendi yaşadıkları acıları çocukları yaşamasın diye.
bu kuşağı diğer kuşaklarla kıyaslamayın ve çevrenizde 68 kuşağı birileri varsa kıymetini bilin...
devamını gör...
lan köylüye rağmen köylüyü kurtarmak istediler ilk köylüler sattı,
işçileri birleştireceğiz dediler işçiler kendilerini sarı sendikaya sattı,
devrim yapacağız dediler 100 fraksiyona bölündüler,
adam kaçırma eylemi yaparken sosyalist olduğu için türkiyeye sürgün edilen israil büyükelçisini kaçırdılar,
işçi hakları diye kafa silkip gidip radar kuran işçileri kaçırdılar.

bir de çok şey biliyorlar öyle mi?

(bkz: bak şuradan?)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"her-şeyin-tek-doğrusunu-ben-bilirimci devrimci abiler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim