gereğinden fazla abartılan isim.
devamını gör...
sabahtan akşama kadar osmanlı nın son zamanlarını, cumhuriyet in ilk yıllarını anlatsa kesinlikle bıkmayacağım tarihçi. fesli şarlatana tarihçi diyenler sevmez tabi. o değil de bir insana kibir bu kadar mı yakışır.
devamını gör...
kısıtlamalar sonrası güzel bir akşam yemeğinde kendisi ile sohbet etmekten haz alacağım,sözü var.
devamını gör...
bazı konulara girmeye cesaret edemiyor yine de bu onu sevmediğim anlamına gelmiyor.
devamını gör...
kendini gerçekleştirmiş bir profesör.
devamını gör...
tarihçidir kendisi ve birçok kitabı bulunmakta
devamını gör...
ne kadar okursan oku o hayattan bıkmışlığın gitmediğini gösteren tarihçi. onu izlerken nedense sürekli bir rehin alınmış hissiyatı geliyor bana.
devamını gör...
kıymetli okulumun kıymetli hocası. okulda her yer değiştirişinde öksürüp tüm dikkatleri üstüne çekmekten hoşlandığı, genelde arka kantinde milleti "çok cahilsiniz" bakışıyla izlediği de rivayet edilir.
devamını gör...
tarih bilimini zevküsefa içerisinde icra eden bir bilimci.
devamını gör...
bugün 74 yaşına bastı. türk tarihçi yazar
devamını gör...
en çok çocukluğumda mutluydum. sonrası zordu.sözünün sahibidir.
devamını gör...
unesco tarafından yaşayan insan hazinesi olarak tescil edilmesi gereken efsane hocadır. turkiye'de bu derecede kıymetli başka hoca yok mudur ? elbette vardır. ancak hoca akademik olan tarihi halka özellikle gençlere ulaştırabilmiş ve hatta sevdirebilmistir. bu yönüyle eşsizdir.
devamını gör...
1947 tarihinde avusturya'da doğmuştur. tatar kökenlidir. dönemin sovyet rejiminin, tatarlara uyguladığı baskıdan ötürü avusturya'ya göç etmişlerdir. iki yaşındayken annesi ile türkiye'ye gelmiştir.

ankara atatürk lisesinden mezun olduktan sonra, mimarlık fakültesi sınavına girmiş fakat kazanamamıştır. daha sonra dil ve tarih-coğrafya fakültesi tarih bölümü sınavına girmiş ve bu bölümü ankara üniversitesinde bitirmiştir.

viyana üniversitesinde slav ve doğu dilleri hakkında eğitim görmüştür. chicago üniversitesinde yüksek lisans yapmıştır ve bu sayede hocası ve dostu olan halil inalcık ile tanışmıştır.

1982'de dönemin baskısından ötürü istifa edip yurt dışında seminerler vermiş, 1989 yılında türkiye'ye dönerek profesör unvanını almıştır.

annesinden rusçayı öğrenmiştir. ek olarak ileri seviyede ingilizce, fransızca, almanca, farsça, italyanca ve latince bilmektedir.

ek olarak, ülkemizin en büyük değerlerindendir. entelektüel bilgi birikimi ve zekası, elmasın parlaklığı kadar dikkat çekici ve özeldir.

sizi seviyoruz hocam, hep var olun!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ilber ortaylı’nın kanal istanbul projesini desteklemesi ile resmi devlet tarihçiliğinin nasıl bir şey olduğunu bir kez daha göstermiştir. hiç kimseye sorgulanamaz kutsiyet atfedilmemeli.
devamını gör...
ikinci abdülhamid yemeği hangi eliyle yerdi tarihçisidir. ezbercidir, çıkarım yapamaz. bilgi israfı bir heriftir. rüzgar hangi taraftan eserse oraya yönelir, fetöcü olduğu söylentileri bile vardır. birçok ekmek beyinli müridi olduğundan kendini modern zamanların peygamberi falan sanmaktadır oysa bu adam bildiğin atilla taş'tır, nihat doğanizmdir. neyse, ağzımı bozacağım susayım en iyisi.
devamını gör...
an itibariyle teke tek programında fatih altaylı'nın konuğu olan; saç kesimi sakal şeklinden midir bilmem gözüme çok değişik ve gençleşmiş olarak ekranda gördüğüm, fikir ve görüşlerine saygı duyduğum hocadır.
devamını gör...
düşüncelerine değer verdiğim biridir kendileri ancak bir videosunda bozuk bir türkçe konuşan genç arkaşımıza yaklaşımı oldukça şaşırttı beni. "önce konuşmasını öğren" niye rencide ediyorsunuz? öğrenmesi için teşvik etmek ayrı onu konuşma şeklinden dolayı ifade ettiği şeyleri küçümsemek ayrı. insan yükseldikçe alcalmasını da bilmeli. bu kırıcı söylemlerle birinin kalbini kırmak yerine onun gelişimi için motive etmek gerekiyor diye düşünüyorum. bir profesör, düşünceler çok kırılgandır sizin bir sözünüz onları yok eder, demisti. belki o kişi ummadığınız noktalara gelecek kim bilebilir niye gelişimine ket vuruyorsunuz?bu topraklarda her çeşit insan yaşıyor. bazıları köyden geliyor, bazılarının çevresinde türkçe konuşan yok. biraz anlayış, empati. uzattım sanırım mazur görünüz.
devamını gör...
konuşmalarından bir şey anlamıyorum ne dediği belli değil bu adamın.

kendisini ifade edemiyor.
devamını gör...
"üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım.
bana, “ne olmak istiyorsun? “dedi.
“entelektüel olmak istiyorum.” dedim.
“senden entelektüel olmaz” dedi.

şaşırmıştım, sonra, kırılgan bir ses tonuyla;
“dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersiniz deyim. okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren, hep benim?" dedim.
“senden entelektüel olmaz”dedi.

çok kızmıştım.
"doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum" dedim.
prof. gülümseyerek geriye yaslandı.

"senden çok iyi bir araştırmacı olur. ama entelektüel olmaz.
nedenine gelince,sana entelektüel olamazsın dediğimde,bana bir entelektüel gibi “niçin olmaz?" diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin.

yazarlık bilgi işidir. entelektüellik bilgi değil,davranış biçimidir. bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir.

okulun önüne bak. hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. her sene model yenilerler. gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı?niçin bu şekilde yaşıyorlar.

çünkü o ünvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü.

güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar.

gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez.

entel feodal köylülere artık diploma ve ünvan da yetmez.
tıpkı paranın yetmediği gibi.
devamını gör...
2011 ocak ayından 2013 eylül ayına kadar birlikte çalıştığım, akademik kariyerini, bilgi birikimini tartışmamakla beraber karakter olarak hayatımda tanıdığım en kibirli, en ağzı bozuk, en kendini beğenmiş insanların başında gelen tarihçi.

yukarıda belirttiğim tarihler arasında, kültür ve turizm bakanlığına bağlı müzelerin gişelerinin modernize edilmesi projesi adı altında, türsab'a bağlı bir saha personeli olarak sultanahmet'te ki birçok müzede görev aldım. bunlardan biri de topkapı sarayı müzesiydi. bizler direkt müze idaresine bağlı olarak çalışmıyorduk ancak koordineli olmamız gerektiğinden ötürü kendisiyle sık sık yan yana gelip fikir alışverişi yapmak durumunda kalıyorduk. maalesef bir olayda da kendisiyle münakaşa ettik ve o zaman gerçekten nasıl bir karakter olduğunu anladım.

ilgili tarihlerde bakanlığın belirlediği mercilerden temin edilen resmi belgelerle, comenius ve erasmus programı öğrencileri müzelere ücretsiz girebiliyorlardı. anlatacağım hadise bu kural ile ilgili.

bir gün bir hanımefendi yaklaşık otuz kişilik bir öğrenci grubuyla birlikte rehber gişesine gelip ücretsiz bilet istedi. kendisine kültür ve turizm bakanlığı, milli eğitim bakanlığı ya da dösim'den temin edilmiş bir evrakının olup olmadığını sordum. aceleyle hareket ettikleri için belgeyi okulda bıraktıklarını ifade etti. kendisine inandığımı ancak ilgili belgeleri scanner ile taratıp bir kopyasını türsab'a, bir kopyasını da dösim'e gönderip belgede belirtilen kişi sayısı kadar bilet verebilceğimi söyledim. okulu arayıp sorabilirsiniz dediğinde tekrar belgenin taratılıp kopyalarının paylaşılması prosedürünü anlattım. ardından ilber hocanın öğrencisi olduğunu söyledi. bende bunun üzerine kendisiyle konuşması durumunda mutlaka bir çözüm bulacağını kibar bir dille ifade ettim. kendisi beni ilber hocaya şikayet mi etti yoksa düzgün bir şekilde durumu izah mı etti bilmiyorum.

beş dakika sonra gişe telefonundan beni çağırdılar. dönemin müze müdür yardımcısı ayşe erdoğdu aramıştı. durumu anlatmaya başlamamla birlikte hakaret etmeye başladı. kendisine yine sakin bir şekilde durumu izah edip bu kuralları kendisinin de çok iyi bildiğini hatırlattım. hakaret ederek telefonu kapattı. beş dakika sonra da ilber hoca aradı. ''sen benim kim olduğumu biliyor musun?'' diye sorduktan sonra hakarete başladı. işten attırmaktan tutun da hiçbir yerde ekmek bulamayacaksın gibi tehdit söylemleriyle devam etti. kendisine müze başkanı olduklarını, kapı amirliği ve protokolün müze idaresinde bulunduğunu ve dilerlerse inisiyatif alarak protokol kapısından misafirleri alabileceklerini söylediğimde tekrar hakaret ederek ''bilet vereceksin'' diye azarladı. yani türkçesi, öğrenciler protokolden geçerken ankara'da ki turnike izleme merkezi durumu farkeder ve gişeyi arayıp ''siz ne ayaksınız'' diye sorarsa, belgesiz bir şekilde ücretsiz bileti veren ben olmuş olacağım. bitmedi!

kendisine olan antipatimden ötürü ismini zikretmek istemediğim dönemin türsab başkanı da beş dakika sonra arayanlar kervanına katılmıştı. bir ton azarlayıp derhal merkez ofise gelmemi söyledi. anlaşıldığı üzere bizim ilber hoca türsab başkanını arayıp durumu dallandıra budaklandıra anlatmıştı. ilber ortaylı yüzünden bir hafta ceza alıp merkeze çekilmiştim. sonrasında yerim değiştirildi ve arkeoloji müzesine transfer oldum.

daha fazla uzatmaya lüzum yok! işte böyle birisidir! ayrıca başkanlık döneminde müze müdürü yusuf benli'nin saraydan çıkardığı üçüncü selim'in tahtı hakkında ''bir bilgim yoktu'' diyebilecek kadar da yalancıdır. o taht nereye gitti biliyor musunuz arkadaşlar? anladınız siz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ilber ortaylı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim