iman

iman inanmak demektir. güvenmek söylenen ya da bildirilen şeyin doğruluğu konusunda şüphe etmemek onu kayıtsız ve şartsız kabul etmektir.

inanmanın dini terminolojide ki hali..

sorgusuz sualsiz inanmak anlamına gelir. iman etmiş kişiyle inandığı şey konusunda tartışmanın anlamı yoktur, çünkü zaten adı üstünde iman etmiştir.

beynin bedeni terk ettiği ana denk gelen his.

mevlaya olan aşkın adıdır.

incil'in ibraniler bölümünde, adeta gündelik konuşmadan alınmışçasına yalın ve seçik bir tarifini bulabileceğiniz zihin durumu:



ibraniler 11:1-3

para ile bahsi geçen başlığımızın kimde olduğu bilinmiyormuş efendim.

kademe kademedir. mesela, yoldan herhangi bir müslümana "kadere iman ediyor musunuz" diye sorsanız, "elbette" diyecektir. ama ne kadar inandığı konusunda net fikrimiz olamaz.

kader ve tevekkül birbiriyle bağlantılı kavramlardır. bu kavramı bilen, başına gelen kötü şeylere sabreder. bir gün geçeceğini düşünür. bilmekle, inanmakla yetinmeyen, icsellestiren de sabretme aşamasını geçer ve rıza gösterir. iyi ya da kötünün allah'tan geldiğini kabullenmiştir artık. kahrın da hoş, lütfun da demiştir.

tüm bilgiler de iman içermektedir. örneğin allah'ın varlığına inanç:

emre1974tr.blogspot.com/201...

bütün düşünce beynin içindeki saliselik biyokimyasal faaliyetten başka nedir ki ?
ama iman öyle mi iman bu dünyadan değil
herkes bilebilir ama herkes inanamaz

inanmak.

allah’ın emrettiği herşeye kayıtsız şartsız inanmak demektir.allah’ın emrettiği inanılması zaruri olan bir meseleyi inkar etmek birisini kafir yapar.

bilgiye; kuşku, sorgulama, araştırma, gözlem karşılaştırma deneyler ve doğrulamalar sonucu ulaşılır. dinlerin aktardıklarının bu yöntemlerle doğrulanamadığı bilindiği için, dinler sorgusuz sualsiz kayıtsız söylediklerinin doğru kabul edilmesi için bilgi yerine iman isterler.

omuza iman
kalın üst baldıra iman
b ve c cup'a iman