christopher nolan'ın hem yazıp hem de yönettiği 2010 yapımı amerikan filmi. zihnin gücünü, bilinçaltının rüyalara etkisini gelmiş ve geçmişi birbiriyle harmanyalan bilim kurgu, aksiyon, macera türündeki başarılı örneklerden biridir.
ımdb: 8.8
ımdb: 8.8
yönetmen:
christopher nolan
oyuncular:
leonardo dicaprio
joseph gordon-levitt)
ken watanabe
tom hardy
elliot page
dileep rao
christopher nolan
oyuncular:
leonardo dicaprio
joseph gordon-levitt)
ken watanabe
tom hardy
elliot page
dileep rao
academy awards, usa (2011)
*bafta awards (2011)
en iyi görsel efektler/ en iyi ses/ en iyi üretim
*screen actors guild awards (2011)- dublör topluluğu tarafından, aktör üstün performans
*african-american film critics association (aafca) (2010) - en iyi yönetmen
*4 oscar
film toplam 157 ödüle sahiptir.
*bafta awards (2011)
en iyi görsel efektler/ en iyi ses/ en iyi üretim
*screen actors guild awards (2011)- dublör topluluğu tarafından, aktör üstün performans
*african-american film critics association (aafca) (2010) - en iyi yönetmen
*4 oscar
film toplam 157 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sanagulbahcesivadetmedim" tarafından 09.11.2020 23:28 tarihinde açılmıştır.
21.
peşin edit: işbu tanım planecrashed tarafından yazılmış olup kendisi ile anlaşamamızdan ötürü şahsım tarafından eklenmektedir sözlüğe. oylamak isteyenler kendisinin herhangi bir tanımı oylayabilir.
bir christopher nolan başyapıt. 2010 yılında vizyona girmiştir. buna film demek haksızlık olur.
başrol oyuncumuzun yeteneği, insanların en savunmasız olduğu anlarda, yani rüyalarda sırları, bilgileri almaktır. bu durum ülkesinden kaçmak zorunda bırakmıştır. sevdikleri amerika'da kalmıştır.
çocuklarına kavuşabilmek için aldığı zorlu görevi konu alır.
kesinlikle tavsiyesi ettiğim, en az 2 kez izlenmesi gereken bir filmdir.
filmin sonunda rüyada değil, çünkü film bize rüyanın ortasından başlandığını, başlangıcının olmadığını söylüyor. kahramanımız olayı en başından hatırlıyor.
bir christopher nolan başyapıt. 2010 yılında vizyona girmiştir. buna film demek haksızlık olur.
başrol oyuncumuzun yeteneği, insanların en savunmasız olduğu anlarda, yani rüyalarda sırları, bilgileri almaktır. bu durum ülkesinden kaçmak zorunda bırakmıştır. sevdikleri amerika'da kalmıştır.
çocuklarına kavuşabilmek için aldığı zorlu görevi konu alır.
kesinlikle tavsiyesi ettiğim, en az 2 kez izlenmesi gereken bir filmdir.
filmin sonunda rüyada değil, çünkü film bize rüyanın ortasından başlandığını, başlangıcının olmadığını söylüyor. kahramanımız olayı en başından hatırlıyor.
devamını gör...
22.
ınception, christopher nolan'ın en iyi eserleri arasında gösterilen, senaristliğini ve yönetmenliğini kendisinin yaptığı bilim-kurgu dalında abd yapımı filmdir. 8 temmuz 2010 tarihinde ingiltere'de galası yapılan bu film 30 temmuz 2010'da türkiye'de başlangıç ismiyle gösterime girmiştir. yayınlandıktan kısa bir süre sonra filmin son dönemlerde gösterime giren iyi filmler arasında olduğu belirtilmiştir.
geniş bir başrol oyuncusu yelpazesine sahip filmde, leonardo di caprio (dom cobb), marion cotillard (mal), ellen page (ariadne), jospeh gordon-levitt (arthut), ken watanabe (saito), tom hardy (eames), cillian murphy (robert fischer), michael kane (miles) yeteneklerini sergilemişlerdir.

filmin konusuna bakacak olursak, dom cobb hırsızlık konusunda uzmandır. olay yeri ise zihindir. zihnin tamamıyla savunmasız olduğu rüya sırasında, kişilerin bilinçaltına girerek derinlerdeki sırları bilinç altından çıkarmak ve bu şekilde bu bilgilere ulaşarak onları çalmaktır. dom bu marifeti sayesinde, kurumsal casusluk için en çok talep gören kişilerden biri olmuştur. fakat bu durum fayda sağladığı kadar ona zarar getirmiş, kısa sürede amerika'da suçlular listesine girmiş ve aranan kaçaklardan biri olmuştur. ülkeye dönüş yapamamaktadır. ayrıca karısını öldürmekle suçlanmaktadır. bu yüzden çocukları, dom'un babasının yanında kalmaktadır.
dom, rüyalarda halen eşiyle karşılaşmaktadır. bu da onun için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. çünkü eşi, dom'u tanımakta ve onun rüyalarının akışını değiştirebilmektedir. bu da hem dom ve hem de ekibi için büyük bir tehlikedir. kaldı ki bu tehlikenin gelişinin sadece dom görebilmektedir.
buraya kadar herşey tamam. fakat bu aşamada, saito isimli bir iş adamı dom'a geri çeviremeyeceği bir teklif sunar. teklif ettiği şeyi yapması karşılığında, dom'un amerika'ya sorunsuz bir şekilde geri dönebileceğini ve çocuklarına kavuşabileceğini temin eder. ancak görev bilinç altındaki bilgileri çalmaktan çok daha zordur. bu sefer yapmaları gereken, rüya yolu ile bilinç altına bir fikir aşılamaktır ve fikri o savunmasız bilinç altına yerleştirmektir. eğer başarabilirlerse istedikleri herşey gerçekleşecektir.

buraya kadar film hakkında genel bir fikir sahibi olduysak esas noktaya gelelim. ınception - başlangıç filminin son sahnesinde hepimizin aklında mutlaka aynı soru kalmıştır. soru da şu ki; "dom cobb'un bu filmi izlediğimiz süre boyunca yaşadığı olayların tamamı gerçek midir yoksa tüm bu olaylar tamamen rüya mıdır?"
filmin son sahnesinde dom, rüyada mı yoksa gerçekte mi olduğunu anlamasına yardımcı olan metal topaç totemi döndürür. filmin akışından anladığımız kadarıyla topaç dönmeye devam ettiği sürece dom halen rüyada oldugunu anlamaktadır. ancak topacın düşmesi durumunda ise dom'un gerçeklikte olduğu ortaya çıkmaktadır. ancak yönetmen christipher nolan topacın düşüp düşmediğini göstermeden filmi sonlandırır. filmi anlayarak izleyen izleyiciler için bu durum fazlasıyla sinir bozan ve içimizde gerilim oluşmasına sebep olan bir durumdur. bunun da ötesinde dom cobb'un rüyada mı yoksa gerçeklikte mi olduğunun tamamıyla önemsiz olduğunu belirtmektedir.

dom, filmin son sahnesinde çocuklarını görür ve çocukları film boyunca ilk kez dom'a bakar. dom'da bu aşamada topacı beklemeden çocuklarının yanına gider. burda anlamamız gereken şey ise; gerçekliğin tamamıyla öznel olduğu, nesnellikle alakalı olmadığı ve neyin gerçek neyin rüya olduğunun dom tarafından hiç önemsenmediğini gösteren bir detaydır. gerçek veya rüya, ne olursa olsun bizi insan yapan, kişiliğimizi kazandıran tecrübelerimiz ve deneyimlerimizdir. dom için o anda kalmak, anın gerçek olmasından çok daha değerli ve önemlidir. bu neden dolayı film, dom'un topaç totemine ne olacağını hiç beklemeden çocuklarının yanına gitmesi ile sonlanır.

bu arada fikrime gelecek olursak, dom bence halen rüyadaydı.
geniş bir başrol oyuncusu yelpazesine sahip filmde, leonardo di caprio (dom cobb), marion cotillard (mal), ellen page (ariadne), jospeh gordon-levitt (arthut), ken watanabe (saito), tom hardy (eames), cillian murphy (robert fischer), michael kane (miles) yeteneklerini sergilemişlerdir.

filmin konusuna bakacak olursak, dom cobb hırsızlık konusunda uzmandır. olay yeri ise zihindir. zihnin tamamıyla savunmasız olduğu rüya sırasında, kişilerin bilinçaltına girerek derinlerdeki sırları bilinç altından çıkarmak ve bu şekilde bu bilgilere ulaşarak onları çalmaktır. dom bu marifeti sayesinde, kurumsal casusluk için en çok talep gören kişilerden biri olmuştur. fakat bu durum fayda sağladığı kadar ona zarar getirmiş, kısa sürede amerika'da suçlular listesine girmiş ve aranan kaçaklardan biri olmuştur. ülkeye dönüş yapamamaktadır. ayrıca karısını öldürmekle suçlanmaktadır. bu yüzden çocukları, dom'un babasının yanında kalmaktadır.
dom, rüyalarda halen eşiyle karşılaşmaktadır. bu da onun için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. çünkü eşi, dom'u tanımakta ve onun rüyalarının akışını değiştirebilmektedir. bu da hem dom ve hem de ekibi için büyük bir tehlikedir. kaldı ki bu tehlikenin gelişinin sadece dom görebilmektedir.
buraya kadar herşey tamam. fakat bu aşamada, saito isimli bir iş adamı dom'a geri çeviremeyeceği bir teklif sunar. teklif ettiği şeyi yapması karşılığında, dom'un amerika'ya sorunsuz bir şekilde geri dönebileceğini ve çocuklarına kavuşabileceğini temin eder. ancak görev bilinç altındaki bilgileri çalmaktan çok daha zordur. bu sefer yapmaları gereken, rüya yolu ile bilinç altına bir fikir aşılamaktır ve fikri o savunmasız bilinç altına yerleştirmektir. eğer başarabilirlerse istedikleri herşey gerçekleşecektir.

buraya kadar film hakkında genel bir fikir sahibi olduysak esas noktaya gelelim. ınception - başlangıç filminin son sahnesinde hepimizin aklında mutlaka aynı soru kalmıştır. soru da şu ki; "dom cobb'un bu filmi izlediğimiz süre boyunca yaşadığı olayların tamamı gerçek midir yoksa tüm bu olaylar tamamen rüya mıdır?"
filmin son sahnesinde dom, rüyada mı yoksa gerçekte mi olduğunu anlamasına yardımcı olan metal topaç totemi döndürür. filmin akışından anladığımız kadarıyla topaç dönmeye devam ettiği sürece dom halen rüyada oldugunu anlamaktadır. ancak topacın düşmesi durumunda ise dom'un gerçeklikte olduğu ortaya çıkmaktadır. ancak yönetmen christipher nolan topacın düşüp düşmediğini göstermeden filmi sonlandırır. filmi anlayarak izleyen izleyiciler için bu durum fazlasıyla sinir bozan ve içimizde gerilim oluşmasına sebep olan bir durumdur. bunun da ötesinde dom cobb'un rüyada mı yoksa gerçeklikte mi olduğunun tamamıyla önemsiz olduğunu belirtmektedir.

dom, filmin son sahnesinde çocuklarını görür ve çocukları film boyunca ilk kez dom'a bakar. dom'da bu aşamada topacı beklemeden çocuklarının yanına gider. burda anlamamız gereken şey ise; gerçekliğin tamamıyla öznel olduğu, nesnellikle alakalı olmadığı ve neyin gerçek neyin rüya olduğunun dom tarafından hiç önemsenmediğini gösteren bir detaydır. gerçek veya rüya, ne olursa olsun bizi insan yapan, kişiliğimizi kazandıran tecrübelerimiz ve deneyimlerimizdir. dom için o anda kalmak, anın gerçek olmasından çok daha değerli ve önemlidir. bu neden dolayı film, dom'un topaç totemine ne olacağını hiç beklemeden çocuklarının yanına gitmesi ile sonlanır.

bu arada fikrime gelecek olursak, dom bence halen rüyadaydı.
devamını gör...
23.
rüya içinde rüya hatta onun içinde de rüyayı çekmiş adam. filmin sonunda adamın rüyadan uyanıp uyanmadığını anlamıyoruz. ama fil kaliteli bir film sonuçta leonardo dicaprio var.
devamını gör...
24.
bu filmi izledikten sonra uykuda mı yoksa uyanık mı olduğunuzu kontrol etmiyorsanız film izlemenin tadına varmıyorsunuz demektir. film o kadar etkileyici ve sürükleyicidir ki film bitmesine rağmen neden testinin sonucuna bakmadan çocuklarına doğru gitti dedik. ikinci filmini çekmek için mi yaptılar bu hareketi bilinmez ama bizim filmlerimizde bu etkinin olmadığını söylersek hiç yalan olmaz. bizimkiler daha şimdilerde son yazmayı bıraktı halbuki o bile kopyaydı ama neyse.
devamını gör...
25.
oyuncu listesinde leonardo dicaprio, cillian murphy, joseph gordon-levitt, tom hardy, elliot page, marion cotillard, ken watanabe, michael caine, tom berenger, dileep rao, lukas haas, claire geare, johnathan geare, pete postlethwaite, talulah riley ve magnus nolan gibi oyuncuların olduğu 2010 yapımı bilim kurgu/aksiyon türündeki filmin yönetmenliğini ise christopher nolan yapmıştır.
filmin sonu öyle bir noktada bırakılıyor ki. filmde bize anlatılanlara bakınca baş rol uyanamadı diye anlıyoruz ve muallakta kalıyoruz. filmin temelini ise bir insanın zihnine bir düşünceyi nasıl yerleştirirsin üzerinden bir adamı rüyada önce onun güvenini kazanıp daha sonra onu rüyada rüyaya sokup orada da bir sorun çıkınca tekrar rüyaya giriyoruz falan allak bullak ediyor yönetmen beynimizi. o kadar güzel bir film izliyoruz ki bitirip tekrar açmak lazım. normal ilk izlenimde mümkün değil anlamazsınız öyle ben anladım dersiniz fakat ikinci izleyişinizden sonra farkı anca anlıyorsunuz. içerik olarak beynimizin sınırlarını o kadar güzel zorluyor ki filmden zevk almamanızın imkanı yok.
christopher nolan gördüğünüz her filmi rahatlıkla izleyebileceğinizi ayrıca söylemek isterim. zaten filmde yıldızlar geçidi o da ayrı bir konu. her oyuncu başka bir seviyeye taşımış filmi. her oyuncu da tek başına filmler ile filmlerini belli bir yere getirebilen oyuncular. gerçi onlar aktör.
açıp açıp izleyin kısaca söylemek gerekirse. mükemmel ötesi film. gerçi izlemeyen kalmamıştır ama biz yine de tavsiye üstüne tavsiye vererek iyi seyirler dileyelim.
filmin sonu öyle bir noktada bırakılıyor ki. filmde bize anlatılanlara bakınca baş rol uyanamadı diye anlıyoruz ve muallakta kalıyoruz. filmin temelini ise bir insanın zihnine bir düşünceyi nasıl yerleştirirsin üzerinden bir adamı rüyada önce onun güvenini kazanıp daha sonra onu rüyada rüyaya sokup orada da bir sorun çıkınca tekrar rüyaya giriyoruz falan allak bullak ediyor yönetmen beynimizi. o kadar güzel bir film izliyoruz ki bitirip tekrar açmak lazım. normal ilk izlenimde mümkün değil anlamazsınız öyle ben anladım dersiniz fakat ikinci izleyişinizden sonra farkı anca anlıyorsunuz. içerik olarak beynimizin sınırlarını o kadar güzel zorluyor ki filmden zevk almamanızın imkanı yok.
açıp açıp izleyin kısaca söylemek gerekirse. mükemmel ötesi film. gerçi izlemeyen kalmamıştır ama biz yine de tavsiye üstüne tavsiye vererek iyi seyirler dileyelim.
devamını gör...
26.
kaliteli filmin her şeyi kalite kokar hem başı hem sonu her tarafı kaliteden geçilmez. oyunculuklarda çok iyi ve hiç film izliyor havası almıyorsunuz adeta filmi yaşıyorsunuz. zorla bize bir şey verme çabası hiç olmuyor bu filmlerde ne varsa elinde koyuyor ortaya istediğini al diyor resmen. yerli filmlerle karşılaştıramayacağım şimdi bu filme hakaret olur.
devamını gör...
27.
" kendi bilinçaltımızın kıyısına vardığımızda neyin gerçek olduğunu unutmuştuk. "
christopher nolan tarafından senaryosu yazılan ve yönetilen 2010 yapımlı amerikan filmi; filmimiz 4 oscar ödülü almıştır.

başrolde leonardo dicaprio
marion cotillard
elliot page
joseph gordon-levitt
ken watanabe gibi oyuncular yer alır.
bu salt bir aksiyon filmi değil rüya ve gerçeklik, zihin ve bellek, anı ve illüzyon, bilinçaltı ve hatırlama gibi konuları alabildiğine kusursuz ve iyi bir biçimde yansıtan görsel şölen, labirent, çıkmaz sokak ve zaptı zor bir bilmece.
bir zihinden bir fikri söküp atmak ne de zordur değil mi her zaman?
ya da şöyle demeli, filmde de gerçeğin ve rüyanın birbirinden ayırt edilemediği gibi, ben bu filmin christopher nolan'ın bir rüyası olduğunu düşünmek de istiyorum.
neticede filmimiz rüya ve gerçeklik konusunda hayli düşündürücü bir biçimde karşımıza çıkıyor.
christopher nolan'ın bu filmi çekmeden önce ne kadar sıkı çalıştığını tahmin etmek olanaksız, salt görsel açıdan bir emek değil bahsedilen, psikanalize de yakın bir seyirde ilerliyor olması filmi etkileyici kılıyor.
bilinçaltı/ rüya/ anı ve bellek/ gerçeklik algısı/ determinizm/ kader/ sonsuzluk nedir?/ rüya ve gerçeklik arasındaki ilişki/ rüyalara sızma gibi anahtar kelimeler filmin işlediği ve değindiği konulardandır demek eksik olmayacaktır.
inception başlangıç anlamına gelir iken filmde bir başlangıç elbette vardır ama o başlangıcın bile bir rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu bile hemen ayırt edebilmek kolay değil.
cobb adındaki adamımız insanların bilinçaltına kolayca sızabilen bir casus konumundadır, geçmişindeki olaylar yüzünden ülkesine dönememekte ve çocuklarına dönmek için yapamayacağı şey yoktur.
ortağı da vardır onun, kendi bilinçaltının ise esiri olmuş durumdadır cobb
artık hayatta olmayan ve adı mal olan karısı onun bilinçaltında ve rüyalarında yaşamaya devam etmektedir.
cobb ve arthur rüyalar tasarlayabilen, gerçeklik adı verilen olguya biraz hükmedebilen kişilerdir, hiç ölmemeleri ise onlara tanrısal bir güç katar.
ikili yalnız değildir, ariadne/ eames/ saito karakterleri de onlarladır, ve son olarak fischer
bilinçaltına sızmak, rüyalar yaratmak, rüyanın içinde görülen ikinci bir rüya kavramı ve en önemlisi birinin zihnine bir fikir yerleştirmek, rüya ve gerçeklik bağıntısı, rüya ve zaman, bellek ve anı, yaşam ve ölüm, gibi konular filmimizin kaçınılmaz noktalarıdır.
birinin zihnine ya da rüyalarına, kısacası bilinçaltına yerleşip ona fikir aşılamanın ve fikirlerini değiştirmenin kader kavramına etkisi de filmde karşımıza çıkar.
bir gerçeği rüya ve bir rüyayı gerçek sanmak, bence filmin en can alıcı özeti budur.
bir rüyanın başlangıç noktası tam hatırlanamazken bitişi ise daima hatırlanır.
rüyaların inşa edildiği sahnelerde ise rüyalardaki evrenin sonsuzluğu ve kuralsızlığı göze çarpmaktadır, rüyalarca yerçekimine meydan okumak gibi, rüyalarda sonsuzluğu anlamak, rüyalarda her şeyin mümkün oluşu gibi.
filmimizin en temel sorusunun ise bir rüya ile bir gerçek birbirinden nasıl ayırt edilir? sorusunun olduğu söylenebilir.
filmin sonunda ise her şey yine mi bir rüyaydı, yoksa gerçek miydi, ikileminde kalmak mümkün olacaktır.
ve bazen rüyalar tek limandır, artık hayatta ya da hayatında olmayanı görebildiğin, dokunabildiğin tek yer rüyalardır.
birisi için ne zaman ölürüz,
artık onun rüyalarına giremediğimiz zaman.
filmin başındaki bazı sahneler oldukça iyidir, özellikle de bir rüyanın inşa edildiği sahneler, neyin gerçek neyin rüya olduğunun bile birbirine karıştığı sahneler..
christopher nolan tarafından senaryosu yazılan ve yönetilen 2010 yapımlı amerikan filmi; filmimiz 4 oscar ödülü almıştır.

başrolde leonardo dicaprio
marion cotillard
elliot page
joseph gordon-levitt
ken watanabe gibi oyuncular yer alır.
bu salt bir aksiyon filmi değil rüya ve gerçeklik, zihin ve bellek, anı ve illüzyon, bilinçaltı ve hatırlama gibi konuları alabildiğine kusursuz ve iyi bir biçimde yansıtan görsel şölen, labirent, çıkmaz sokak ve zaptı zor bir bilmece.
bir zihinden bir fikri söküp atmak ne de zordur değil mi her zaman?
ya da şöyle demeli, filmde de gerçeğin ve rüyanın birbirinden ayırt edilemediği gibi, ben bu filmin christopher nolan'ın bir rüyası olduğunu düşünmek de istiyorum.
neticede filmimiz rüya ve gerçeklik konusunda hayli düşündürücü bir biçimde karşımıza çıkıyor.
christopher nolan'ın bu filmi çekmeden önce ne kadar sıkı çalıştığını tahmin etmek olanaksız, salt görsel açıdan bir emek değil bahsedilen, psikanalize de yakın bir seyirde ilerliyor olması filmi etkileyici kılıyor.
bilinçaltı/ rüya/ anı ve bellek/ gerçeklik algısı/ determinizm/ kader/ sonsuzluk nedir?/ rüya ve gerçeklik arasındaki ilişki/ rüyalara sızma gibi anahtar kelimeler filmin işlediği ve değindiği konulardandır demek eksik olmayacaktır.
inception başlangıç anlamına gelir iken filmde bir başlangıç elbette vardır ama o başlangıcın bile bir rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu bile hemen ayırt edebilmek kolay değil.
cobb adındaki adamımız insanların bilinçaltına kolayca sızabilen bir casus konumundadır, geçmişindeki olaylar yüzünden ülkesine dönememekte ve çocuklarına dönmek için yapamayacağı şey yoktur.
ortağı da vardır onun, kendi bilinçaltının ise esiri olmuş durumdadır cobb
artık hayatta olmayan ve adı mal olan karısı onun bilinçaltında ve rüyalarında yaşamaya devam etmektedir.
cobb ve arthur rüyalar tasarlayabilen, gerçeklik adı verilen olguya biraz hükmedebilen kişilerdir, hiç ölmemeleri ise onlara tanrısal bir güç katar.
ikili yalnız değildir, ariadne/ eames/ saito karakterleri de onlarladır, ve son olarak fischer
bilinçaltına sızmak, rüyalar yaratmak, rüyanın içinde görülen ikinci bir rüya kavramı ve en önemlisi birinin zihnine bir fikir yerleştirmek, rüya ve gerçeklik bağıntısı, rüya ve zaman, bellek ve anı, yaşam ve ölüm, gibi konular filmimizin kaçınılmaz noktalarıdır.
birinin zihnine ya da rüyalarına, kısacası bilinçaltına yerleşip ona fikir aşılamanın ve fikirlerini değiştirmenin kader kavramına etkisi de filmde karşımıza çıkar.
bir gerçeği rüya ve bir rüyayı gerçek sanmak, bence filmin en can alıcı özeti budur.
bir rüyanın başlangıç noktası tam hatırlanamazken bitişi ise daima hatırlanır.
rüyaların inşa edildiği sahnelerde ise rüyalardaki evrenin sonsuzluğu ve kuralsızlığı göze çarpmaktadır, rüyalarca yerçekimine meydan okumak gibi, rüyalarda sonsuzluğu anlamak, rüyalarda her şeyin mümkün oluşu gibi.
filmimizin en temel sorusunun ise bir rüya ile bir gerçek birbirinden nasıl ayırt edilir? sorusunun olduğu söylenebilir.
filmin sonunda ise her şey yine mi bir rüyaydı, yoksa gerçek miydi, ikileminde kalmak mümkün olacaktır.
ve bazen rüyalar tek limandır, artık hayatta ya da hayatında olmayanı görebildiğin, dokunabildiğin tek yer rüyalardır.
birisi için ne zaman ölürüz,
artık onun rüyalarına giremediğimiz zaman.
filmin başındaki bazı sahneler oldukça iyidir, özellikle de bir rüyanın inşa edildiği sahneler, neyin gerçek neyin rüya olduğunun bile birbirine karıştığı sahneler..
devamını gör...