inception

christopher nolan'ın 2010 tarihli yapımıdır. çıktığı dönemde çok yankı getirmiş, herhangi bir yeniden yapım, devam filmi veya bilinen bir marka olmamasına rağmen büyük bir gişe yapmıştır. müziklerini hans zimmer yapmıştır ve ne zaman varoluşsal sancı çekmek istesem, time'ı dinlerim.

simitcay.com adresinden 3 aylık yayınlanan edebiyat dergisi "betik"te çok güzel bir analizi bulunan filmdir.
analizi okuduğunuzda, eğer filmi izlemediyseniz bir an önce izleme isteğiniz uyanıyor. ve sonunda hakkını lakıyla buluyor.

aslında beni pek etkilemeyen bir film. daha iyilerini izledim. soluksuz izleyenleri de anlayamadım, filmde anlamsız bir kasvet bir eksiklik, koca bir bir boşluk var... filmin hayran kitlesi aklımda acaba hiç güzel film izlemediler mi sorusunu canlandırıyor. 15 - 16 yaşındaysanız etkileyici olabilir.

christopher nolan tarafından yazılıp yönetilen amerikan filmidir.
türkçe adı başlangıçtır.
2010 yılında galası yapılmıştır ve izleyiciyle buluştuktan sonra son 25 yılın en iyi filmleri arasına girmiştir.

neyin gerçek neyin hayal olduğunu sonuna kadar son da dahil anlayamayacağınız christopher nolan tarafından senaryosunun yazılması 10 yıl alan efsane bir filmdir.

rüya içinde rüya...

şuana kadar izlemediğim ve siyah beyaz olmasıyla hoşuma giden rozeti almamla birlikte izlemeyi kendime borç bildiğim filmdir kendisi.
beyin yakmak isteyenler için harika bir film olan bu film matematikte kümeler konusunu anımsattı bende.
evrensel küme ve bunun alt kümeleri olan birçok kümede aynı elemanlar var ancak en üst kümenin tam olarak hangisi olduğunu tam olarak anımsayamıyorsun.
leonardo dicaprio'yu beğenen bir insan olarak rol konusunda şahsi görüşümle yakıştığını düşünüyorum.
rüya'nın rüyası'nın rüyası'nın rüyası..... diye içimde hala fikirler uçuşuyor.

hatta 5 dakika göz gezdirip düşüncelere bakıp kendimce çok mantıklı bulduğum bir düşüncede başka bir yerde okudum,eğer isteyen olursa özelden mesaj atabilir, o yazının linkini atabilirim.


teşekkürler rozet

türkçeye başlangıç olarak çevrilen christopher nolan tarafından yazılan ve yönetilen bilimkurgu türündeki muhteşem film. 2010 yılında yayınlanmıştır. filmin kurgusal derinliği yetmezmiş gibi müzikleriyle bu derinliğe derinlik katan yetenek hans zimmer'dır.
görüntü yönetmeni ise wally pfister'dır.
oyuncular;
leonardo dicaprio
marion cotillard
joseph gordon-levitt
ellen page
cillian murphy
ken watanabe
tom hardy
michael caine

filmde di caprio ve cotillard ikilisinin performansı bence olağanüstüdür.
bir de canımın köşesi tom hardy var demiş miydik?*

en sevdiğim sahneden gelsin o zaman;

mal : what are you doing here?
ariadne : my name is...
mal : ı know who you are. what are you doing here?
ariadne : ı'm just trying to understand...
mal : how could you understand? do you know what it is to be a lover? to be half of a whole?
ariadne : no...
mal : ı'll tell you a riddle. you're waiting for a train. a train that will take you far away. you know where you hope this train will take you.. but you don't know for sure. but it doesn't matter. how can it not matter to you where that train will take you?
cobb : because you'll be together.
..........

mal : ıf ı jump, would ı survive?
cobb : a clean dive, perhaps. mal, what are you doing here?
mal : ı thought you might be missing me.
cobb : you know ı am but ı can't trust you anymore.
mal : so what?

uzun yıllar aradan sonra dün gece tekrar izlediğim sonunda da ben bu işi çözeceğim diyip 1 saat kadar röportaj izleyip teori okuyarak sonunu kendimce açıklığa kavuşturduğum filmdir.

sayın kafa sözlük sakinleri emin olabilirsiniz ki sonu gerçek hayat. bir iki saniye sonra da topaç düşecek.

tam olarak işin içinden çıkamadığım filmdir. her şey o kadar yerindedir ki filme yetişmek zorlaşır ama bir yandan da her şeyi anlamış hissedersiniz. fikirlerin ne kadar tehlikeli olabileceğine çarpıcı bir şekilde tekrar şahit olursunuz. film bitince ne izlediğinizi düşünerek gerçek hayatınızı ve rüyalarınızın katmanlarını tekrar gözden geçirirsiniz. hangi fikrin tamamen size ait olduğu artık biraz daha bulanıktır.

başlangıcın yönünü aratan filmdir. zihin gücünün rüya üzerindeki muazzam gücünü anlatır. rüyalar hepimizin hayatında çok önemli bir yer alır. bilinçaltının yansıması olduğu gibi bilince aşılanan düşüncelerinde aralığıdır. rüya mühendisleri ile geçmiş ve geleceğe müdahale mümkün olsaydı kim neye müdahale ederdi. bir nevi zaman makinesinin düş halidir. izlenilmesi heyecan ve merak içerir.

nolan'ın en iyi filmi. daha üstüne çıkabileceğini sanmıyorum... sahneler, oyuncular, kurgu çok çok iyi. hala bile tartışılır filmin sonunda aslında ne olduğu. bu bile anlatıyor filmin kalitesini. bence en son sahne gerçek hayattı. benim puanım 10/10.

her izlediğimde farklı bir detayına takıldığım christopher nolan filmi. bilinçaltı ve rüyalar arasındaki ilişkiyi ilgi çekici bulan biri olarak, rüyalar aracılığıyla insan zihnine belirli bir düşünceyi yerleştirme fikrinden etkilenmiştim.

bilimkurgu dalında en iyi denilebilenecek filmlerdendir. lucid rüyanın etkisini araştırmaya bu film sayesinde başlamıştım. eşi benzeri film var mı onu da bilmiyorum. insana her izlenmesinde farklı bir detaya odaklandırıyor.

aslında nolan'ın zekasından çok satoshi kon'un zekasını içeren film. filmi çok beğenerek izleyen ben yıllar sonra satoshi kon'un paprika adlı anime filmini izlediğim zaman fark ettim durumu. nolan'ın filmde kullanıp, bizlerin "vaaauv" dediği o sahneler paprika anime filminden telif hakları ödenerek milyonlarca dolara alınmıştır. 5-10 saniyelik çekimler için bu kadar para dökülmesine hala anlam verememekle birlikte inception filminin konusunun da paprika filminden esinlerek yazıldığını belirtmek isterim. insanların yıllardır fark etmeden dehasını övdükleri kişi satoshi kon, nolan'ın yerinde olmak istemezdim.

christopher nolan'ın yönetmenliğini üstlendiği, imdb puanı 8.8 olarak belirlenen 2010 çıkışlı bilim kurgu ve aksiyon türünde bir filmdir.

leonardo di caprio filmdeki cobb rolünü çok iyi oynamış ve filmdeki esas görevi kişinin rüyasına girip bilinçaltına fikir yerleştirmek. rüya içinde rüya resmen.. finali çoğu kişi tarafından tam beğenilmese de ben çok sevdim. bir yandan da izleyicinin hayal dünyasına bırakılmış.

görselliği, efektleri,konusunun özgünlüğü ve oyuncularıyla harika bir film. leonardo’nun gerçek ve rüya arasındaki ince ipte gezinirken hangi tarafta olduğunu bilmediği, sonunda da bizi sorularla bıraktığı filmin yönetmeni dahi çocuk nolan.
çocukları ilk defa dönmüştür ama topaç da dönmektedir. yönetmen bize burda ne anlatmak istemektedir*.

filmde o kadar çok olay oluyor ki bir kaç yılda bir filmi unutur, tekrar izler yeniden şok olurum. yine de sonunda ne olduğuna dair düşüncelerim her defasında değişiyor.

üzülmeyerek söylüyorum! o filmde bulunan tüm karakterler cobb un ta kendisi. babasından çocuklara, arkadaşlarından düşmanlarına kadar. kendinden kendine yolculuğun betimlemesi gibi. topaç mopaç hikaye. topaçın düşüp düşmemeside ayrı bir rüya. hepsi rüya. aha bu yazıda ayrı bir rüya. cobb un babasının dediği gibi. "gerçeğe geri dön. lütfen." yani kendine dön.

"hayat bir rüya gibidir. insan ölünce uyanır." tanıdık geldi mi?

çoğunluğa dahilim. çok beğendiğim bir film.
hayret kimse yazmamış, ben yazayım o zaman. filmin belirsiz bir son ile bitmesi üzerine christopher nolan "rüya veya gerçek farketmez siz sadece filmin gidişatına bakın ve ne isterseniz onu düşünün." demiştir, ama ingiliz aktör michael caine duruma açıklık getirdi.
”senaryoyu ilk okuduğumda nolan’a hiçbir şey anlamadığımı ve hangi sahneler rüya hangilerinin gerçek olduğunu anlayamadığımı söyledim.” dedi ve açıklamasına şöyle devam etti: ”nolan da bana ‘eğer senin karakterin o sahnenin içerisinde bulunuyorsa o rüya değil, gerçektir.‘ dedi.”

son sahnede cobb’un topacı çevirip çocuklarına sarılmaya gittiği sırada cobb karakterinin kayınpederi miles’ı canlandıran aktör michael caine'i de görüyoruz.
yani son sahne rüya değil gerçek.

öyle çoğu kişinin yorumladığı gibi kafa karıştırıcı bir film olduğunu düşünmüyorum. gayet iyi anlatmışlar seyirciye olan biteni. daha geçen gün izledim ve ve bu kadar geç izlediğim için pişmanım. film mükemmel.