orijinal adı: чем люди живы
yazar: lev nikolayeviç tolstoy
yayım yılı: 1885
eser; ''insan neyle yaşar?'', ''kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez'', ''mum'', ''kızlar büyüklerden akıllıymış'', ''insana çok toprak gerekir mi? '' ve ''ilyas'' isimli 6 öyküden oluşmaktadır.
kitaba ismini veren öykü, fakir ayakkabı tamircisi ile cezalandırılan bir meleğin arasında geçenleri konu almaktadır.
yazar: lev nikolayeviç tolstoy
yayım yılı: 1885
eser; ''insan neyle yaşar?'', ''kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez'', ''mum'', ''kızlar büyüklerden akıllıymış'', ''insana çok toprak gerekir mi? '' ve ''ilyas'' isimli 6 öyküden oluşmaktadır.
kitaba ismini veren öykü, fakir ayakkabı tamircisi ile cezalandırılan bir meleğin arasında geçenleri konu almaktadır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "lucifer" tarafından 06.12.2020 13:40 tarihinde açılmıştır.
1.
içinde bulunan üç kısa hikaye ile birçok akademik makaleye konu olmuş, sorgulatan tolstoy kitabıdır.
genellikle klasiklere giriş kitabıdır çoğumuz için. herkese okutulması gerektiğini düşündüğüm, ince düşünülmüş kıssadan hisseli eserdir.
genellikle klasiklere giriş kitabıdır çoğumuz için. herkese okutulması gerektiğini düşündüğüm, ince düşünülmüş kıssadan hisseli eserdir.
devamını gör...
2.
rezalet ötesi bir tolstoy kitabı. okumadım elbette. işittiklerimi yazıyorum.
yeryüzüne düşen bir meleğin soğuktan korunmak için palto almaya çalışmasını anlatıyor sayfalarca kitap.
kafa sıfır. bir palto alabilmek için entel entel dolanıyor bir ihtiyarın yanında. ihtiyar bunu sallamıyor falan.
halbuki delikanlı olsaydı... erkek adam çalışır para kazanırdı ya. resmen günümüzde yaşasaydı ya liseli ya sözlük yazarı bu der geçerdim ibişe değerli hocalarım.
böyle rezil kitaplara yer yok saf kalbimde.
yeryüzüne düşen bir meleğin soğuktan korunmak için palto almaya çalışmasını anlatıyor sayfalarca kitap.
kafa sıfır. bir palto alabilmek için entel entel dolanıyor bir ihtiyarın yanında. ihtiyar bunu sallamıyor falan.
halbuki delikanlı olsaydı... erkek adam çalışır para kazanırdı ya. resmen günümüzde yaşasaydı ya liseli ya sözlük yazarı bu der geçerdim ibişe değerli hocalarım.
böyle rezil kitaplara yer yok saf kalbimde.
devamını gör...
3.
tolstoy’un, insanın hayatta ne için var olduğunun ve var olduğu müddette ne yapması gerektiğini üstüne basa basa anlatan 6 hikayesi bulunan mini bir kitap. klasikleşmiştir efenim boşuna değildir.
devamını gör...
4.
bir kütüphane dolusu kitap okumama vesile olmuştur kendisi.
nasıl marş bastıysa artık kütüphane bitene kadar durmak nedir bilmedik.
yo ansiklopediler haric tabii.
gel gör ki stop ettirilmem milli eğitim bakanlığı vasıtası ile oldu ne yazıkki.
henüz hayatının baharında bir 7. sınıf öğrencisinin kitap okuma şevkini kırmayı başardılar.
şöyle bir dönüp baktımda 13. yıla dogru yol alıyor kitap okumaya cesaret edemeyeli.
yazık oldu.
nasıl marş bastıysa artık kütüphane bitene kadar durmak nedir bilmedik.
yo ansiklopediler haric tabii.
gel gör ki stop ettirilmem milli eğitim bakanlığı vasıtası ile oldu ne yazıkki.
henüz hayatının baharında bir 7. sınıf öğrencisinin kitap okuma şevkini kırmayı başardılar.
şöyle bir dönüp baktımda 13. yıla dogru yol alıyor kitap okumaya cesaret edemeyeli.
yazık oldu.
devamını gör...
5.
bizim anadolu masalları olsa bu saçma bulunur. ama tolstoy saçmalayınca klasik oluyor. yok ayakabıcı paltoyu çıkarıyo kışın ortasında çıplk gördüğü adama giydiriyor eve götürüp yedirip içiriyor. ayakabıcının karısı lanet bir kadın ( kitaptaki kadınlar hep lanet her nedense) çıplak adam melek oluyor. falan filan. hepsi bu tarz öykülerden oluşan bir kitap işte.
devamını gör...
6.
rus yazar tolstoy'un mini hikayelerinden oluşarak, insanın ne ile yaşadığını sorgulayan ve sorgulatan kitabıdır. toplumun sınıfları arasındaki bazı olaylar vurgulanmaktadır. inanç dediğimiz kavramın, yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen mutluluğun sırrı olabildiğinin keşfini içerir. sahi inancımız mıydı bizi sonunda mutluluğa götüren? 'insan ne ile yaşar' sorusunu kendime sorduğumda, hayatın içinde bizi bir yandan bir yana savuran ve zaman zaman bizi mutlu eden birçok faktör beliriyor aklımda. bazıları 'ne ile yaşar' sorusuna cevap olurken, bazıları 'ne için yaşar' sorusuna cevap oluyor. bazen bu ayrımı yapmak da zor olabiliyor. amaçlarımız uğruna yaşadığımız ve şekillendirdiğimiz bu dünyada kimin ne ile yaşadığı ise merak konusu.
devamını gör...
7.
tolstoy'un geçenlerde okuyup bitirdiğim, küçük hikayelerden oluşan kitabı.
kitap yukarıda da söylendiği gibi bir nevi tasavvufi bir eser. rus edebiyatı'nın değerli yazarlarından olan tolstoy'un insanın hayata ne ile tutunacağını, insana iç huzur verenin ne olduğunu anlattığı kitap; son bölümdeki hikayeyle beni çok etkiledi açıkçası.
günümüz insanının da içinden geçen toprak mevzusunu beklenen sonla bitirmesi yazara olan saygımı arttırdı diyebilirim. bir de soruyu sevgi diye cevaplandırmak kitabın başucu eserim olmasını sağladı. daha önce burada da üstten bahsetmiştim; ben de insanın ancak sevgiyle yaşama tutunacağına inanıyorum. sevgiye küsmeyerek, yorulunca dinlenerek ve en önemlisi sürekli "vardır elbet bir çıkılacak yok" mantığıyla hareket ederek yaşamazsa kişi hayat çekilmez oluyor bir yerden sonra.
velhasıl yanımdan ayırmayacağım, en az ermiş kadar sevdiğim bir şaheserdir kendisi.
birkaç alıntı;
"ve tüm insanlar kendi iyiliklerini düşünerek değil, içlerindeki sevgiyle yaşarlar."
"belki de adam yokluktan ölüyordur. sen ise korkup ondan kaçıyorsun. hırsızlardan korkacak kadar zengin misin yoksa?"
"insanlar arasında fikir ayrılıklarına ve hatalara neden olan şey kibirdir."
kitap yukarıda da söylendiği gibi bir nevi tasavvufi bir eser. rus edebiyatı'nın değerli yazarlarından olan tolstoy'un insanın hayata ne ile tutunacağını, insana iç huzur verenin ne olduğunu anlattığı kitap; son bölümdeki hikayeyle beni çok etkiledi açıkçası.
günümüz insanının da içinden geçen toprak mevzusunu beklenen sonla bitirmesi yazara olan saygımı arttırdı diyebilirim. bir de soruyu sevgi diye cevaplandırmak kitabın başucu eserim olmasını sağladı. daha önce burada da üstten bahsetmiştim; ben de insanın ancak sevgiyle yaşama tutunacağına inanıyorum. sevgiye küsmeyerek, yorulunca dinlenerek ve en önemlisi sürekli "vardır elbet bir çıkılacak yok" mantığıyla hareket ederek yaşamazsa kişi hayat çekilmez oluyor bir yerden sonra.
velhasıl yanımdan ayırmayacağım, en az ermiş kadar sevdiğim bir şaheserdir kendisi.
birkaç alıntı;
"ve tüm insanlar kendi iyiliklerini düşünerek değil, içlerindeki sevgiyle yaşarlar."
"belki de adam yokluktan ölüyordur. sen ise korkup ondan kaçıyorsun. hırsızlardan korkacak kadar zengin misin yoksa?"
"insanlar arasında fikir ayrılıklarına ve hatalara neden olan şey kibirdir."
devamını gör...
8.
biraz abartıldığını düşündüğüm bir kitap. kitap gerçekten güzel bir kitaptı. ama beni etkilemedi açıkçası. zaten bildiğim şeylerin biraz daha edebi ve masalsı haliydi o kadar.
devamını gör...
9.
kitapla ilgili genel bilgiler vermiş fakat kitabı minoş yayinlarindan okuyorsanız iş bankası kültür yayınlarına gore eksik var ,bende bunu barış özcan videosunda fark etmiştim .
devamını gör...
10.
kitabın adına bakınca daha derin anlamlar ve yüksek beklentiler içerisine girmiştim. okuyunca eh iste.. beklentiyi yüksek tutmamak lazım ama yine de okunması gereken kitaplar arasında, klasiklere girmiş bir kitap boşuna değildir heralde diyip alıp okuyun , zaten kısa tek oturuşta biter diye umuyorum
devamını gör...
11.
tolstoy'un en bilinen en ünlü kitaplarından biri. evet kitap çok güzel mesajlar içeriyo. verilmek istenen şey , güzel bi kurgu sağlam bi kalem kaliteli bi anlatımla sunuluyo. sadece neden bu kadar abartıldığını anlamadım. tolstoy'un öğreti , içerik olarak çok daha iyi olduğu o kadar eseri varken..
devamını gör...
12.
kitabı hayatımı değiştirecek kararlar verdiğim zaman almıştım ama okumak tekrar hayatimi değiştirdiğim döneme nasip oldu. her iki dönem içerisinde de "insanın neye ihtiyacı var ? ne olmazsa olmazıdır hayatının ?" diye sorgulamak zorunda hissettim kendimi. belki cevap bulurum dediğim her an elim kitaptan kaçtı. ya bulduğum cevap hoşuma gitmezse ?
en sonunda okudum.
sevdim desem değil sevmedim desem hiç değil. akıcı bir şekilde bitti. ama kısa öyküler olmasa tek parça bir metin olsa biter miydi ? emin değilim.
ne soğuk ne sıcak orta şekerli kaldım. aradığımı bulmuş değilim. sorularıma yanıt olmadı. olduysa bile henüz farkında değilim.
en sonunda okudum.
sevdim desem değil sevmedim desem hiç değil. akıcı bir şekilde bitti. ama kısa öyküler olmasa tek parça bir metin olsa biter miydi ? emin değilim.
ne soğuk ne sıcak orta şekerli kaldım. aradığımı bulmuş değilim. sorularıma yanıt olmadı. olduysa bile henüz farkında değilim.
devamını gör...
13.
lev tolstoy'a ait bir kitap ismi olmakla birlikte ''hayat üzerine düşünceler'' adlı başka bir eserinde cevabını vermiş olduğu bir soru cümlesidir. lev tolstoy burada şöyle demişti:
''ölümün başa gelmesi, zehirli bir hayvanın sokması, kurşun yarası, kesici alet yarası, mikropların tahribi ve diğer zâhirî nedenlerden ileri gelmeyip, belki bahsi geçen adamın gerçek hayatına ait iyiliğin bu dünyada artma imkânının kalmamasındandır.''
''ölümün başa gelmesi, zehirli bir hayvanın sokması, kurşun yarası, kesici alet yarası, mikropların tahribi ve diğer zâhirî nedenlerden ileri gelmeyip, belki bahsi geçen adamın gerçek hayatına ait iyiliğin bu dünyada artma imkânının kalmamasındandır.''
devamını gör...
14.
tolstoy'un edebi kaygılar gözetmeksizin yazdığı kısa, ibretlik hikayelerden oluşan kitabı. tolstoy, koyu bir hristiyandır. kitabı yazma amacı da daha çok eğitimsiz halk tabakasından insanların kitabı okuyarak ibret alıp ders çıkarmaları ve tanrıya olan inançlarını kuvvetlendirmeleridir.
devamını gör...
15.
insanlar, kendilerine baktıkları için yaşadıklarını sansalar da aslında sadece sevgiyle yaşadıklarını anladım. seven kişi, tanrı'ya yaklaşır ve tanrı da ona yaklaşır. çünkü sevgi tanrı'nın ta kendisidir.
bu sorunun altın cevabı.
kitap insanoğlunun yaptığı hataları gözler önüne seriyor. hırs, kin, öfke, açgözlülük gibi duyguların zararını anlatıyor. kitabın ismi (bkz: tolstoy'un nasihatları) olsaydı daha iyi olabilirdi. çünkü bütün hikayeleri ak sakallı bir dedeyi dinliyormuşum hissiyatıyla okudum.
alın size en orjinal kişisel gelişim kitabı. kafa karıştırıcı hiçbir husus yok. mesajlar anlayana şak diye iletiliyor. tabii dini öğreti kısmıda var. inanç ve tanrı kavramlarının altı çok çiziliyor. kutsal kitaplardaki gibi efsunlu bir anlatım hakim.
hikayeler içinde aslında en sevdiğim, tek bir kıvılcım tüm evi yok edebilir di. bu hikaye üzerine çok düşündüm. biri kötü bir söz söyler orada cevap verirsin sonra o söyler sen söylersin uzar gider. bu kavgalara sonra büyük kavgalara ve bir hınçla karar vermeye sebep olur. bir belayı savuşturamazsan başından o seni kendi bildiği gibi yutar. bataklığa düştün mü, aşağıdan seni daha çok çekerler. orada iki altın cümle vardı:
kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin
ikincisini ise çok duyarız ve üzerine bir daha düşünülmesi gerekendir.
(bkz: öfkeyle kalkan zararla oturur)
düşündüm de bende bu tuzaklara düşüyorum. birinin lafının altında kalmamayı dik duruş gibi algılıyorum. halbuki ona laf anlatmakla geçireceğim zamanı kaotik bir iç çöküş ile sonlandırıyorum. kimbilir ne acı kayıplara yol açıldı. kendimizi tartmadığımız iç güdüsel verdiğimiz tepkilerimizle ne hatalar yapıldı?
ve hangimiz yapmıyoruz ki!
acaba sözümün üzerine söz olmaz kibir'ini kaç defa yaşıyoruz?
kitap, sevgi kelimesinin hazinesini keşfetme, iyilikten şaşmama ve fazladan ermişlik rütbesine ulaşma hükmü ile karşınızda.
tolstoy amca'mız güzel bir nasihat çekmiş.
bu sorunun altın cevabı.
kitap insanoğlunun yaptığı hataları gözler önüne seriyor. hırs, kin, öfke, açgözlülük gibi duyguların zararını anlatıyor. kitabın ismi (bkz: tolstoy'un nasihatları) olsaydı daha iyi olabilirdi. çünkü bütün hikayeleri ak sakallı bir dedeyi dinliyormuşum hissiyatıyla okudum.
alın size en orjinal kişisel gelişim kitabı. kafa karıştırıcı hiçbir husus yok. mesajlar anlayana şak diye iletiliyor. tabii dini öğreti kısmıda var. inanç ve tanrı kavramlarının altı çok çiziliyor. kutsal kitaplardaki gibi efsunlu bir anlatım hakim.
hikayeler içinde aslında en sevdiğim, tek bir kıvılcım tüm evi yok edebilir di. bu hikaye üzerine çok düşündüm. biri kötü bir söz söyler orada cevap verirsin sonra o söyler sen söylersin uzar gider. bu kavgalara sonra büyük kavgalara ve bir hınçla karar vermeye sebep olur. bir belayı savuşturamazsan başından o seni kendi bildiği gibi yutar. bataklığa düştün mü, aşağıdan seni daha çok çekerler. orada iki altın cümle vardı:
kıvılcımı söndürmezsen, ateşi zapt edemezsin
ikincisini ise çok duyarız ve üzerine bir daha düşünülmesi gerekendir.
(bkz: öfkeyle kalkan zararla oturur)
düşündüm de bende bu tuzaklara düşüyorum. birinin lafının altında kalmamayı dik duruş gibi algılıyorum. halbuki ona laf anlatmakla geçireceğim zamanı kaotik bir iç çöküş ile sonlandırıyorum. kimbilir ne acı kayıplara yol açıldı. kendimizi tartmadığımız iç güdüsel verdiğimiz tepkilerimizle ne hatalar yapıldı?
ve hangimiz yapmıyoruz ki!
acaba sözümün üzerine söz olmaz kibir'ini kaç defa yaşıyoruz?
kitap, sevgi kelimesinin hazinesini keşfetme, iyilikten şaşmama ve fazladan ermişlik rütbesine ulaşma hükmü ile karşınızda.
tolstoy amca'mız güzel bir nasihat çekmiş.
devamını gör...
16.
eskiden samanyolu diye bir televizyon kanalı vardı. orada dini içerikli öğüt veren kısa filmler olurdu. tolstoy'un hikâyelerini okurken de aynı hissi yaşadım. farklı olarak yazarın yaşattığı üst düzey kaliteye erişim hissi. tolstoy her ne kadar dinsel öğütler veriyor gibi olsa da söyledikleri evrensel. dün, bugün, yarın ve yıllar sonra da geçerliliğini koruyacak öğütler. bu yüzden klasik olmamış mı zaten? ne de güzel olmuş.
insan neyle yaşar? adlı hikayede üç soru ve onun cevaplarını aramaya yönelik bir hikayedir. insanda ne vardır? insana ne verilmemiştir? insan ne ile yaşar? insanda merhamet duygusu vardır. insana neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisi verilmemişti. insan sevgiyle yaşardı.
"insanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş."
syf. 40
kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez adlı hikayede öfkelendiğimizde ve bir husumet oluştuğunda onu uzatmamamız, her şey tazeyken ve kimse zarar görmemişken orta yolu bulmamız öğütlenir.
insana çok toprak gerekir mi? adlı hikayede ise insan ne kadar çok toprağa sahip olmak istese de en sonunda küçük bir çukurun ona yettiğini, aslında ihtiyacımız olanın düşündüğümüzden daha az olduğunu bize öğretiyor.
benim en çok etkilendiğim ve yıllar önce okuduğumda da aklımdan çıkmayan son hikayeydi. tolstoy harika bir yazar. var ol.
insan neyle yaşar? adlı hikayede üç soru ve onun cevaplarını aramaya yönelik bir hikayedir. insanda ne vardır? insana ne verilmemiştir? insan ne ile yaşar? insanda merhamet duygusu vardır. insana neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisi verilmemişti. insan sevgiyle yaşardı.
"insanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş."
syf. 40
kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez adlı hikayede öfkelendiğimizde ve bir husumet oluştuğunda onu uzatmamamız, her şey tazeyken ve kimse zarar görmemişken orta yolu bulmamız öğütlenir.
insana çok toprak gerekir mi? adlı hikayede ise insan ne kadar çok toprağa sahip olmak istese de en sonunda küçük bir çukurun ona yettiğini, aslında ihtiyacımız olanın düşündüğümüzden daha az olduğunu bize öğretiyor.
benim en çok etkilendiğim ve yıllar önce okuduğumda da aklımdan çıkmayan son hikayeydi. tolstoy harika bir yazar. var ol.
devamını gör...
17.
dünya klasiklerinden olan ve fazlaca abartıldığını düşündüğüm bir kitap. kitap kötü demiyorum kesinlikle , sadece tolstoy'un öğreti , içerik olarak çok daha iyi olduğu o kadar eseri varken bu neden bu kadar abartılıyor anlamış değilim.
kitap tabi ki oldukça güzel mesajlar içeriyor. bildiğimiz şeyleri birazcık farklı bir açıyla sunuyor. hikayelerle somutlaştırıyor. hırsın , kıskançlığın ve abartılarak şeytanileşen birçok özelliğin ne denli zararlara yol açabileceğini anlatıyor. aynı zamanda iyilik yapmayı hatta bunun ne denli önemli olduğunu da vurguluyor. insani değerler olarak gördüğümüz bazı özellikleri çok açık ve net bir şekilde ifade ediyor.
kitabı okurken hissedilen duygular muazzam. sakin , dingin ve huzurlu bir atmosfere bürünüyorsunuz.
* insan anasız babasız yaşar ama tanrısız yaşayamaz. *
kitap tabi ki oldukça güzel mesajlar içeriyor. bildiğimiz şeyleri birazcık farklı bir açıyla sunuyor. hikayelerle somutlaştırıyor. hırsın , kıskançlığın ve abartılarak şeytanileşen birçok özelliğin ne denli zararlara yol açabileceğini anlatıyor. aynı zamanda iyilik yapmayı hatta bunun ne denli önemli olduğunu da vurguluyor. insani değerler olarak gördüğümüz bazı özellikleri çok açık ve net bir şekilde ifade ediyor.
kitabı okurken hissedilen duygular muazzam. sakin , dingin ve huzurlu bir atmosfere bürünüyorsunuz.
* insan anasız babasız yaşar ama tanrısız yaşayamaz. *
devamını gör...
18.
şu sıralar okuduğum kitaptır. tolstoy'a ait olan bu kitabı okurken hakikatin ne olduğunu kavrıyor insan.
her insanın bir inancı olmalı bana göre. bir inanç çerçevesinde insanlar yaşarlarsa hayatları istedikleri yerlere gelir.
inanç insanları hayatta bir amacın var olduğuna inandırır. aslında bu kitapta tam olarak vurgulanan düşünce de inanç varlığı.
kitapta birkaç küçük hikaye var ve okuduğunuzda huzur doluyorsunuz.
bazı küçük bilgiler vererek bilgilenme bize ve düşünsel benliğinize bir şeyler katıyor.
okumanızı tavsiye ederim. hatta ne bulursanız okuyun.
okumak beynimizdeki nöron sayısını arttırdığı gibi beynimizde bulunan kıvrımları da arttırır.
bir akademisyen hocamızın söylediğine göre beynimiz doğduğumuz zaman tamamen düz bir şekildedir.
ancak bir şeyler öğrendikçe örneğin öncelikle fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamayı öğrendiğimize kıvrımlar oluşmaya başlıyormuş.
daha sonra öğrenmeye, araştırmaya, merak etmeye başladığımızda bu kıvrımlar artıyor ve derinleşmeye başlıyormuş.
bu konulara nereden geldim bilmiyorum ama size tavsiyem bu kitabı okumanız yönünde. size bir şeyler katacak kitaplar arasında. pişman olmayacağınız güzel bir kitap...
her insanın bir inancı olmalı bana göre. bir inanç çerçevesinde insanlar yaşarlarsa hayatları istedikleri yerlere gelir.
inanç insanları hayatta bir amacın var olduğuna inandırır. aslında bu kitapta tam olarak vurgulanan düşünce de inanç varlığı.
kitapta birkaç küçük hikaye var ve okuduğunuzda huzur doluyorsunuz.
bazı küçük bilgiler vererek bilgilenme bize ve düşünsel benliğinize bir şeyler katıyor.
okumanızı tavsiye ederim. hatta ne bulursanız okuyun.
okumak beynimizdeki nöron sayısını arttırdığı gibi beynimizde bulunan kıvrımları da arttırır.
bir akademisyen hocamızın söylediğine göre beynimiz doğduğumuz zaman tamamen düz bir şekildedir.
ancak bir şeyler öğrendikçe örneğin öncelikle fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamayı öğrendiğimize kıvrımlar oluşmaya başlıyormuş.
daha sonra öğrenmeye, araştırmaya, merak etmeye başladığımızda bu kıvrımlar artıyor ve derinleşmeye başlıyormuş.
bu konulara nereden geldim bilmiyorum ama size tavsiyem bu kitabı okumanız yönünde. size bir şeyler katacak kitaplar arasında. pişman olmayacağınız güzel bir kitap...
devamını gör...
19.
tolstoy'un içinde kısa birkaç hikaye bulunduran bu eseri insanı hem düşünmeye teşfik ediyor hem de yaşadığı şeyleri ve yaşam amacını sorgulatıyor. ne kadar zamanımız kaldı? ne için yaşadık? ne uğruna ölüceğiz? ve asıl sorulması gereken ne olmadan yaşayamazdık? işte bu kitabı okurken düşünüceğimiz küçük ve anlamlı sorular.
devamını gör...
20.
100 temel eserden biri olarak geçmiyor ama bence ortaokul veya lise düzeyindeki çocukların okuması gereken temel eserlerden biri olmalı.
çünkü kitap doğrudan fayda sağlamak ve mesaj vermek için yazılmıştır. hikayeler tabii ki akıcı ve etkileyicidir ama yorucu ve detaylı değildir. o nedenle amaç hikayeye dalmak değil kitabı tamamıyla okurken analiz yapmak bir çıkarım elde etmektir. bu da dediğim gibi hikâyenin sonunda doğrudan mesaj verildiği için ve ana düşünce gibi paragraflar olduğu için çok zor değildir.
keyifli, ağır olmayan ve etkileyici bir kitaptır. tekrar tekrar kitabı kendinize hatırlatıp kitabın size kattıkları ile yola devam etmenizi tavsiye ederim. kitaptaki detayları ve güzel cümleleri unutmamak lazım...
çünkü kitap doğrudan fayda sağlamak ve mesaj vermek için yazılmıştır. hikayeler tabii ki akıcı ve etkileyicidir ama yorucu ve detaylı değildir. o nedenle amaç hikayeye dalmak değil kitabı tamamıyla okurken analiz yapmak bir çıkarım elde etmektir. bu da dediğim gibi hikâyenin sonunda doğrudan mesaj verildiği için ve ana düşünce gibi paragraflar olduğu için çok zor değildir.
keyifli, ağır olmayan ve etkileyici bir kitaptır. tekrar tekrar kitabı kendinize hatırlatıp kitabın size kattıkları ile yola devam etmenizi tavsiye ederim. kitaptaki detayları ve güzel cümleleri unutmamak lazım...
devamını gör...